bildirgec.org

luc besson hakkında tüm yazılar

Tabanca; Revolver (2005)

queennothing | 14 June 2011 22:57

1968 senesinde İngiltere’de dünyaya gelen yönetmen Guy Ritchie, son dönemlerde “Sherlock Holmes” ile adından sıkça söz ettirdi. BAFTA ve Satürn Ödülleri’ne aday gösterilen Ritchie’nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Revolver”, 2005 senesinde gösterime girdi. Senaryosu Luc Besson tarafından yazılan filmin çekimleri Man Adası ve Londra’da gerçekleşti. Rol alması için Mickey Rourke, Harvey Keitel ve Vinnie Jones ile görüşülen filmde İngiliz aktör Jason Statham, Altın Küre adaylığı bulunan aktör Ray Liotta, André Benjamin, Vincent Pastore, Andrew Howard, Mark Strong, Anjela Lauren Smith, Terence Maynard ve Mem Ferda gibi isimler yer alıyor. Orjinal süresi 115 dakika olan “Revolver“, Türkçe’ye ‘Tabanca’ olarak çevrildi. “Swept Away“dan sonra Ritchie’nin en kötü yapımı olarak görülen film, sahne geçişleri ve ince esprileri itibariyle bir Guy Ritchie klişesi olsa da anlaşılması güç ve yorucu bir suç gerilimi.

Beşinci Güç; The Fifth Element (1997)

queennothing | 10 February 2011 10:20

Leon, Taken gibi yapımlardan tanıdığımız Fransa doğumlu yönetmen Luc Besson‘un çektiği sinema filmi “The Fifth Element” (Beşinci Güç), 1997 senesinde vizyona girdi. Senaryosunu yine Besson’un yazdığı ve 90 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle tamamlanan filmin çekimleri, İzlanda ve İngiltere’de yapıldı. Filmde Bruce Willis, Gary Oldman, Milla Jovovich, Ian Holm, Luke Perry ve Chris Tucker gibi isimler rol alıyor.

Danny The Dog (2005)

queennothing | 22 November 2009 11:44

Senarist Luc Besson ve yönetmen Louis Leterrier‘den başarılı bir drama yapımı “Danny The Dog“. Çinli aktör Jet Li, Oscar Ödüllü aktör Morgan Freeman ve Bob Hoskins‘in rol aldığı yapım, 30 yaşında olan ve hayatının tek bir gününü bile normal insan gibi geçirmemiş bir adamın öyküsünü anlatıyor.

Danny, küçük yaşta alıkonulup bir hayvan saldırganlığına erişene kadar eğitilmiş, otuz yaşında bir adamdır. Sahibi olarak gördüğü Bart’ın yoketmesini emrettiği insanları gözünü kırpmadan öldüren Danny, Bart’a kazandırdığı servete rağmen sefalet içinde bir bodrum katında yaşamaktadır.

Paris’i hiç böyle gördünüz mü? : ”Banlieue 13 (Banliyo 13)”

gorcun | 16 June 2009 16:43

Banlieue 13
Banlieue 13

2004 yılında Pierre Morel tarafından çekilen Banlieue 13, 2010 Fransa’sında geçen bol aksiyonlu başarılı bir Fransız filmidir. Paris getto mahallerinden Banliyö 13 diye anılan yerinde bulunduğu bölge artan aşırı suç olayları dolayısıyla duvarla kapatılır. Hastane, okul ve polis merkezi gibi birçok sosyal imkanında işlemediği bölge suçluların yaşadığı bir hapishaneye dönüşmüştür. Hakimiyeti elinde bulunduran acımasız suç patronu Taha (Bibi Naceri), yüksek miktarda uyuşturucuyu elinde bulunduran Leito’ya (David Belle) ulaşmak için kız kardeşi Lola’yı (Dany Verissimo) kaçırır.
Güçlü, çevik ve son derece zeki olan Leito, bölgede yaşama ayak uydurmuş ama kötülüklerin karşısında olan biridir. Taha’ya ulaşan Leito tüm kanıtlarıyla Taha’nın suçluluğunu ispatlasada olaylar aleyhine gelişir hapise atılır ve kızkardeşinide Taha’ya kaptırır.

Banlieue 13
Banlieue 13

Vizyonda Bu Hafta ”26 Aralık 2008”

inanco | 25 December 2008 16:25

Transporter 3 - Taşıyıcı 3
Transporter 3 – Taşıyıcı 3

Transporter 3 – Taşıyıcı 3
Türü : Aksiyon
Ülke : Fransa
Süresi : 100 dakika
Yapım Yılı : 2008
Yönetmeni : Olivier Megaton
Oyuncular;
Jason Statham
Natalya Rudakova
François Berleand
Robert Knepper
Senaryo : Luc Besson, Robert Mark Kamen
Müzik : Alexandre Azaria
Görüntü Yönetmeni : Giovanni Fiore Coltellacci
filmin web sayfası, imdb, fragmanı.

Taken (Kaçırılma)

baykush | 22 August 2008 16:42

afiş
afiş

Yönetmenliğini Pierre Morel‘in yaptığı ve başrolünü Liam Neeson‘ın oynadığı bu filmin senaryosunu Luc Besson ile Robert Mark Kamen yazmış.

afiş
afiş

Film eşinden ayrılmış eski bir ajanın Amerika’dan Paris’e tatile giden kızının kaçırılmasıyla birlikte onu bulmak için peşinden gidişini konu alıyor. Luc Besson’un senaryoda parmağı olduğunu daha ilk dakikalardan itibaren anlıyorsunuz. Filmin temposu bitene kadar hiç düşmüyor. Liam Neeson karakteri de umulmayacak şekilde rolüne yakışıyor.

Çok yüksek bir bütçesi olmayan filmin yüksek kritik notları alması daha şimdiden 2008’in iyi filmlerinden biri olmaya aday olduğunu gösteriyor.

Angel-a

berryberk | 30 June 2008 10:35

Angel-a, siyah-beyaz bir Fransız romantik-komedisi. Ancak popüler romantik-komedilerden değil en eğlencelilerinden. Luc Besson’ın yazıp yönettiği bu filmin başrol oyuncuları Rie Rasmussen(Angela) ve Jamel Debbouze(Andre).

Andre borç batağı içinde yaşayan işe yaramaz bir dolandırıcıdır. Alacaklıların peşini bırakmaması ve çeşitli problemlerden intihara kalkışır ama onu Cennetten çıkan bir melek olan Angela kurtarır ve Andre’nin borçlarını ödemek için ortak çalışmaya başlarlar.

Filmin temelinde cennetten çıkma, uzun boyu uzun bacaklı ve bembeyaz tenli bir melek olan Angela ve esmer, bir kolu olmayan bir dolandırıcı olan Andre’nin zıtlıkları gayet iyi kullanılmış ve ortaya izlenilesi bir film çıkmış.

Yönetmen, yani yöneten insan

Razielz | 16 May 2008 14:43

Film izlemeyi aklımızdan geçirdiğimiz zaman yapabileceklerimiz arasında : sinemaya gitmek, cd-dvd’den izlemek, internetten indirmek veya tv’den izlemek gibi seçenekler bulunmaktadır.
Evde otururken canımızın sıkıldığını hissettiğimizde televizyonu açıp, kanallar arasında zapping yaparken denk gelen herhangi bir filmi izleyebiliriz veya önceden tv dergilerinden gördüğümüz bir filmi bekleyip izleyebiliriz.
Evde tv’den film izlemek açıkçası benim yıllardır yapmadığım bir şey, çok severek izlediğim tv-dizilerini bile artık tv’den izlemiyorum. Reklam arası, tv’nin ses kalitesi, çevre şartları (çoluk çocuk, anne, baba, misafir) gibi engelleyici faktörlerden dolayı evimde film veya dizi izleyeceğim zaman bilgisayarıma yöneliyorum. Güzel bir ses sistemi, büyükçe bir monitor, kaliteli görüntü(DVD, HD) ve yüksek hızlı internet(veya cd-dvd’ler) yeterli oluyor.
Ama sanıyorum çoğunuzun bana katılacağı gibi film izlemenin en zevkli yeri sinemadır. Atmosfer, ses sistemi, dev ekran, patlamış mısır (içimde her ne kadar yiyenleri öldürme hissi doğursa da), bileti ikiye bölen eleman, fenerle yer gösteren eleman sinemada film izleme keyfini artırır. Aslında şimdiye kadar kısaca anlattıklarım çok farklı bir konu olarak yazılabilir, işlenebilir ama benim değinmek istediğim konu biraz daha öncesine dayanıyor.
Film izlemeye karar verdikten sonra ilk aşamayı geçmiş bulunmaktayız, ikinci aşamada ise (ki en önemli aşamadır kendileri) izleyeceğimiz filme karar vermek.
Karar verdikten sonrası malum ama filmi seçerken neye göre seçiyoruz?
Bazılarımız oyunculara göre, bazılarımız son çıkan filmleri, başkaları filmlerin ratinglerine bakarak seçerler. Peki siz hangisine göre izleyeceğiniz filmi seçiyorsunuz? Bu faktörlerin biri veya hepsi etkili olabilir tabi ama çok önemli başka bir faktörü daha eklemek istiyorum: Yönetmen.
Bazılarımız için en önemli etkenlerden biri olan yönetmen kriteri bazıları için hiçbir şey ifade etmeyebilir.

Arthur and the Minimoys

akinal | 08 May 2008 18:53

2006 yapımı daha çok animasyon içerikli bir film. Yönetmeni ve senaristi Luc Besson. Filmin özeti kısaca şöyle 10 yaşındaki sevimli arthur’un dedesi 4 sene önce kaybolmuştur. Anneannesiyle arthur birlikte yaşamaktadır. Annesi ve babası arthurla ilgilenmemektedir. Dedesinin hatıraları arasında afrikalı bir kabileden bahseden bir kitap vardır ve bu kitapta gizli bir hazineden bahsedilmektedir. Bir gece inanılmaz olaylar gerçekleşir ve arthur küçülerek yeraltına girer orada minimoylarla tanışır, dedesinin kötü bir böcek tarafından esir alındığını öğrenir. minimoyların prensesiyle arthur dedesini kurtarmaya gider ve başarılı olur. Eski hallerine geri dönmüş şekilde dedesiyle yeniden yeryüzüne çıkarlar. Bu arada hazinenin yerini de bulmuştur. Ve de prensese aşık olmuştur. Evlerini hacize gelen kişiye hazinenin bir kısmıyla ödeme yaparlar ve mutlu bir şekilde yaşarlar. film bence 5 üzerinden 5 mutlaka izleyin.