bildirgec.org

küçük iskender hakkında tüm yazılar

Muaf şiir dergisi VI

kahramancayirli | 21 September 2010 09:40

Muaf şiir dergisinin kıpkırmızı altıncı sayısı yayımlandı. Beğendiğim şiirleri onlarca fotokopileyip iplere asmak gibi bir hayalim vardı. Bu yeni sayı buna imkan tanıyor. Peki hangi şiirleri asmalı ipe? Sayalım. Yusuf Alper’in Yol, Veli Düdükçü’nün Bahçesizlikler Bahçesi III, Kaan Koç’un İç Ses ve en çok da Küçük İskender’in Azılı Aşklar Şatosu isimli şiirlerini. En çok Azılı Aşklar Şatosu’nu. Ben bu sayıda en çok bu şiiri sevdim.

Sertab Erener Koparılan Çiçekler

kahramancayirli | 07 June 2010 11:24

Bu kez olmuş. Nihayet. Maya tutmuş, renkler uymuş. Daha önce Soner Sarıkabadayı’dan Açık Adres ve Bu Böyle şarkılarını alıp seslendiren Sertab Erener’i eleştirmiştim çünkü bu iki şarkı popüler piyasa koşulları bakımından iyi, tutacak, keyifli şarkılardı ama Sertab Erener için uygun değillerdi. Ama bu kez genç, başarılı, üretken (üstelik çok da iyi bir insana benziyor takip ettiğim kadarıyla, yolu açık olsun) müzisyen Soner Sarıkabadayı’nın Sertab Erener’e verdiği Koparılan Çiçekler, olmuş.

upload.wikimedia.org adresinden alınmıştır..
upload.wikimedia.org adresinden alınmıştır..

Yaklaşık on gündür radyolardan dolaşıma giren şarkı, Sertab Erener’in yepyeni albümü Rengarenk’in tanıtım şarkısı. Albüm bugünden itibaren tüm müzik marketlerde olacak.
Sertab Erener’in Sakin Ol, Lal ve Sertab Gibi isimli albümlerini sevdiğim, ezbere bildiğim, yanımdan ayırmadığım için, Erener’in yeni albümünde en az bu saydığım albümlerdeki seviyeye erişebilmesi gerek ki, Rengarenk’i yanımıza alalım. Bu yorumu albümün tümünü dinledikten sonra yapacağız. Ama Koparılan Çiçekler’i çok beğendim. Sarıkabadayı’yı, şarkıyı düzenleyen Mustafa Ceceli’yi ve Erener’i tebrik ediyorum.

İstanbul’a birde buradan bakın : Ağır Roman

gorcun | 14 April 2009 09:52

Ağır Roman
Ağır Roman

Hasan Kaçan’ın romanından uyarlanan bu film şahsi fikrimce Türk sinemasında çok önemli bir eserdir. Aykırı yaşayan insanların aykırı hayatlarını gözler önüne seren film 1997‘de çekildi. Mustafa Altıoklar’ın yönettiği filmde Okan Bayülgen (Salih), Müjde Ar (Tina), Burak Sergen (Arap Sado), Savaş Dinçel (Berber Ali) , Mustafa Uğurlu (Reis), Zafer Algöz (Gaftici Fethi), Aysel Gürel (Puma Zehra) gibi bir çok ünlü ve başarılı isim var.Kolera mahallesinde geçen filmde mahallenin ağır abisi Arap Sado ‘nun ölümünü fırsat bilen reis ve adamları mahalleye kendi hakimiyitlerini kurmaya başlarlar.

Ağır Roman
Ağır Roman

Arap Sado’nun ölümünden sonra onun yerine geçen Salih’le karşı karşıya kaldığı reis arasındaki rekabete bir de dışardan gelen yabancı bir hayat kadın Tina’da girince işler karışır. Tina’ya ilk görüşte vurulan Salih hem mahalleyi hem de Tina’yı, Reis ve adamlarından korumak ve Arap Sado’nun görevini devam ettirmek zorunda kalır.

geleceğin edebiyat ustaları

kahramancayirli | 03 February 2009 11:09

bir maniniz yoksa annemler size gelecek'in yazarı: ayfer tunç
bir maniniz yoksa annemler size gelecek’in yazarı: ayfer tunç

notos öykü dergisinin yeni sayısına baktınız mı. geleceğin edebiyat ustalarını seçmişler. listenin en genci 1981 doğumlu kaya genç, sanırım en yaşlısı da –ki o da genç zaten- 1964 doğumlu ayfer tunç. yirmibeş isim belirlenmiş. bu isimleri seçenlerin listesi de yer alıyor dergide. benim itirazım tam da bu noktada başlıyor. seçici isimlerden, geleceğin edebiyat ustaları arasında yer alanlar var, yanlış okumadıysam. mesela öykü yazarı abdullah ataşçı seçiciler arasında yer aldıysa, usta isimlerin içerisinde yer almamalıydı bence. ve tam tersi. ama önemli olan notos’un edebiyat gündemi belirlemeye çalışması, hoş söyleşiler, işler başarması, o yüzden semih gümüş’e teşekkürümüzü edip listeye bir göz atalım. metis yayınları’ndan epey bir ismi listede görmek mümkün. öykü ve roman yazarı türker armaner, roman yazarı ayhan geçgin, listenin en popüler ismi elif şafak…. ayrıca şair küçük iskender, öykü ve roman yazarı karin karakaşlı (şimdi düzenli olarak radikal iki’de yazıyor)… liste bu şekilde devam ediyor. tüm isimleri burada saymayalım şimdilik, dergiyi alıp okumak isteyenler olacaktır. ama ben listede yer alan her ismi tek tek üzerinde durarak, yapıtlarını da dikkate alıp tartışmaya açığım. edebiyatla ilgilenen bir avuç insan hangi genç yazarları (burada bir kıstas 1960 yılı ve sonrası doğumlular diyelim) geleceğin usta adayları olarak görüyorlar, merak ediyorum. ve aslında sizin benim sayacağımız isimler bu listelerden daha önemli. çünkü orada 20 seçici yazar varsa biz burada çok daha fazla insanız. ve onlar da mutlaka kitaplar okuyorlar, edebiyatı takip ediyorlar ama okurun düşüncesi çok daha önemlidir. yazarlar bir kitabı edebi yönden beğenseler ne olacak, halk o kitabı okumamak için fellik fellik kaçıyorsa. bu arada seçimin üst sınırını 1985 yılı ve öncesi doğumlular diye kapatmakta fayda görüyorum.

hem er hem dişi: iyi şiirler

kahramancayirli | 27 January 2009 13:21

gene bir şiir kitabı yazısıdır. uyaralım.
ödüllü çok genç bir şairi konuk edeceğiz bu kez. alperen yeşil’i. daha önceki bir yazımda sözünü ettiğim veysi erdoğan’ın şiirlerinden sonra, yaşar nabi nayır gençlik ödülü’nü kazanan bir şairi daha okumak istedim, kitapçıda alperen yeşil çıktı önüme. 2004 yılında yaşar nabi nayır şiir ödülü’nü kazanan yeşil, 1984 izmir doğumlu. muhtemelen şimdi mezun olmuştur ama kitabın yayımlandığı sırada dokuz eylül üniversitesi güzel sanatlar fakültesinde dramatik yazarlık bölümünde okuyormuş.
şimdilik ilk ve tek şiir kitabı olan erdişi’yi az önce serviste gelirken okudum ve kitap bitmesin diye diye bir hal oldum. az şiir insana keyif verir. az şiir insana bitmesin dedirtir. yeşil’in şiirleri onlardan. cinselliği kabalaşmadan ince ince öyle güzel yerleştirmiş ki dizelere, hatta birçoğunda cinsellikten şiir kurmuş, bayıldım.
kitabı iki kısımdan ibaret: er ve dişi. ben er kısmını daha çok sevdim. er kısmındaki şiirleri daha güçlü daha derli toplu daha iyi buldum.
tiyatro oyunları da yazıyor. şiirinde küçük iskender, murathan mungan izleri bulanlar olmuş, ben çok güçlü bir etkilenmeye rastlamadığımı düşünüyorum ve elbet her yazan daha önce okuduğu başka kalemlerden etkilenecek. sıfırdan bir üslubu bu saatten sonra kim yaratabilir?
daha sonra dergilerde de görünmemiş pek, 19 yaşında varlık’ta bir şiir, yasakmeyve’nin 13. sayısında bir şiir yayımlamış. belki tercih etmiyor belki yepyeni şiirler biriktiriyor şimdi bir kenarda. belki tiyatro oyununda ısrar edecek. kim bilir.
kitapçılarda gözüme çarpan aynı ödülü alan bir de alper gencer’in ah adlı şiir kitabı var. zaman geçsin biraz, erdişi’deki şiirleri bir sindireyim adamakıllı. sonra ondan da söz ederiz. 2007 necatigil ödülü’nü kazanmış hüseyin peker’in tek vuruş adlı şiir kitabındansa açıkçası sıkıldım. belki şiirlerin ölüme çok yakın olmasından, belki şairi gerektiği gibi algılayamamamdan –kusur bende de olabilir elbet-, sevemedim. aslında sadece beğendiğim, iyi bulduklarımı yazmayı tercih ederim ama tek taraflı yazmak eksik kalabilir. kötüyü de yazmak gerek. iyi edebiyat eleştirisi her zaman edebiyatın önünü açar.

perihan mağden, leyla erbil – gecede

kahramancayirli | 18 November 2008 16:28

gecede çok iyi bir öykü kitabı, üstelik kapağı da hoş.
gecede çok iyi bir öykü kitabı, üstelik kapağı da hoş.

daha önce de birçok kez perihan mağden’in yazılarına bağlantı verip okuyun istemiştim, bir kere daha isteyeceğim. mağden’in bu pazarki yazısı gerçekten çok doğru ve çok güzel. sosyoloji bilen bir kalemin sinema ya da edebiyat hakkında yazılarını okumak ne güzel. hele ki sizin okuduğunuz bir kitap ya da izlediğiniz bir film hakkında yazıyorsa.
leyla erbil’in gecede adlı hikaye kitabı için çok övgü işitmiştim. kitapçıda 3 ytl’ye satıldığını görünce neredeyse çığlıklar atarak aldım. farklı, iyi öyküler, gecede’de okuyacağınız. ama erbil’in dili epey farklıdır. yaban gelebilir belki.
çağan ırmak’ın son filmi ıssız adam’dan mı bahsediyor herkes, bana mı öyle geliyor. belki yeni bir babam oğlum vakası yaşanır. hakkında konuşuldukça daha çok izlenir. hatta rekor kırar babam oğlum gibi.
daha önce önerdim mi bilmiyorum ama ırmak’ın bana old and wise’ı çal adlı bir kısa filmi var. derya alabora ve erkan can oynuyor. izleyin. fotoğraf ya da kısa film hakkında önerileriniz çok iyi olur. çünkü çok az insan kısa filmle vb ilgilendiği için yeni ürünleri, isimleri takip etmek kolay olmuyor.

mustafa, tarkan, ziynet ve yine şiir elbet.

kahramancayirli | 03 November 2008 16:05

ziynet salinin yeni şarkısı çok hoş.
ziynet salinin yeni şarkısı çok hoş.

güncenin yeni albümü çıkmış: su. sözü müziği sezen aksuya ait olan nezaket şarkısı da kliplendirilmiş. şarkının üç en fazla dört sözcüğünü duyunca hemen anlıyor insan nezaket’in bir sezen aksu şarkısı olduğunu. ama sanki biraz aceleye gelmiş, aksu’nun diğer bazı şarkılarının karışımı gibi geldi bana. belki de dinledikçe alışırız.
ziynet sali de yeni albümüyle çıkageldi. herkes evine, kliplendirilmiş bu albümde de. ben şarkıyı çok beğendim, radyo radyo geziniyorum şarkıya rastgelmek için. klipte artık resmen jennifer lopez’i izliyoruz. çok güzel.
can dündar’ı oldum olası hiç sevmem. insanlar sürekli açıklama yapıp duruyorlar, acaba bu filmin tanıtımı için daha önceden planlanmış olabilir mi, masumca soruyorum sadece. yanılıyorum belki de.

erotikamın intikamısın sen

aylakadamveben | 23 September 2008 23:38

,olmayan dilin peşindeki olamayanadam..ona temas etmektesin şu anda.isteklerimiz yeterince güçlüyse evrenin bizi onlara doğru götürdüğü gibi metafizik bir düşünceye ne dersin ..arka kapağında yazılanları okudum..orda beni sevmezlerdi..tekinsiz duruyodum.hergün ve bakıcı..alıcı olmadığımı vurgulamalı asıl..şiir kitaplarının önünde durur ismi hoşuma giden olursa karıştırırdım..güzel annemin hayalgücü..best of soundgarden da sıra,içinde kill your mother dediği şarkıya gelince sadece bakmakla yetinmeyip satın da aldığım iskender’i hatırladım.yine küçük..benimle birlikte intihar et anne;bir şiirinden..ben aileme kızgınlığımdan ibne oldum;bu şiirinden diil,sadece dilinden..çok yoğun ilgilenmediğim halde anneye dair ifade ettiklerinden yakaladıklarımdır bunlar..sadece erotika’yı baştan sona ezberlemeye çabalamıştım.bütün zamanların en serseri manifestosu benim kendi soluğum;böyle başlıyodu..sonra nefret ettim bi süre..düşün uma:edipinderindili,cemalincanlısoluğu dururken ben karmaşaya iman etmiş bu adamla uğraşmıştım..kızdım ya,valla sinirlendim..ailesine sinirinden ibne olan bi şaire sinirlenen adam napar uma..evet doğru bildin;hiç..hiçliğe yolculuğa başladım ben de..yine de iyi bi şeydir şair,insanın hayatında..erotikamınintikamısınsen der ya..ben de bıraktım.bırakarakintikam aldım iskender’den..ama ulysses..sokaklarda dolaşırken kendimi mr. bloom zannetmeye başladım.gözlerimden mr. bloom bakıyodu.yazıda sahip olduğum bu saçma dil,ya da dil arayışı diyelim,ulysses’tendir..yeniden şiir kitaplarının önündeyim:şu bizim hocanın kitabına da bi bakalım.gelişine vuruş;en güzel goller o hareketlerden doğar,biz de gelişine bi sayfa açalım;anlamıorum ki .mına koyyim…şiir,şiir,şiir..sabah akşam şiir,gece gündüz şiir,odada şiir,sokakta şiir,okulda şiir,kabalcı’da şiir..ama anladığım kadarıyla bu hilmi’nin şiiri fena diil..kim bu beni şiir kitabı karıştırırken rahatsız edenedepsiz bakiim..aslında bakmama gerek yok;kesin yine kabalcı çalışanı piçlerden biri bi şey almaya ulaşmayan bu kitap karıştırmalarımdan rahatsızlıklarını ifade etmeye çalışıyolar..hiç bakma,farketmemiş gibi yap..bak yine dürtüyo omuzumdan omuzuyla..anaa..benim hoca diil mi bu;hilmi yavuz..bunu nazım’la yaşadığını düşünsene..o mavi gözlü dev omuz atıyo sana sen memleketinden insan manzaralarını karıştırırken kitapçıda..evet memleketinden;onun memleketini bizim memleket yapmak için çok çabalamalı..ama ne kadar çabalarsak çabalıyalım onun olduğu kadar olamıycaktır bizim..ne senin,ne benim,ne hiç kimsenin..sadece bu ülke mi;o koca devi sığdıramayız bu ülkeye,taşar.taşmıştır…şairin şu hayata dil olması yok mu..işte bu çokoş uma..yani bi adam durmadan yürüsün.halk arasında bu türden davranışlara deli gibi sıfatı yakıştırılır mı..yakıştırılır..sonra kalksın aynı adam ‘bu bir cevaptır’desin.neye cevap,kime cevap..öyle diil mi uma..kalıtıma mı teşekkür eder..hani belki onu şair yapan genleri annesinden aldığını ve bunun için müteşekkür olduğunu anlatmaya çalışmıştır..sen kalk annene ver veriştir her fırsatta;nasıl düşünür bir anne bu durumda,nasıl düşünücek’ah haylaz oğlan’demiştir.sonra bi kitabını ona ithaf et..şöyle mi sormuştu k.iskender;yalnızken kaç adım ha bu ülke…şimdilik şehri ölçüyorum.bulunca sana da haber veririm.birileri senin için ölçsün,fena mı…

chinaski’nin duası

aylakadamveben | 23 September 2008 02:51

renk desem loi,içlerinden birini anlatmaya çalışsam..nolur biliyo musun saydam olur.o çıkar ortaya..oysa dün gece..ilerlememiş saatlerde..nasıl da yoğun mutluluklar yaşadım..sebeplerini söyliycem sana;ne basit adammış bu,diyceksin..üç renk..ve kieslovski.beyaz..ben de soundtrack cd si olan hangisiydi..-kırmızıydı kırmızı,balık hafıza lımısın nesin kardeşim..-teşekkür ederim chinaski,ama cevabını bildiğim bi soruydu sorduğum;anlamı güçlendirmek için kullandım..hem sen gidip biraz uzansan iyi olur.zilzurnasın yine.sen bilmezsin chinaski bizim bi şairimiz vardır,iskender,küçük.şöyle de demişliği vardır onun;bir mum yak ve yaklaş bana,bunu seninle uygulasak nolur biliyomusun havaya uçarsın,kaçıncı bira o elindeki,bilmiyosun tabii..-ben senin o yazı hilelerinin ta .mına koyyim..o kadar kitabımı okudun hangisinde rastladın böyle saçmalıklara…chinaski’yi kendi haline bırakalım loi..o küfür etmeye başladımı benim yüzüme bi tebessüm yayılıyo..çok yakışıyo onun ağzına küfür..bi de can baba vardır böyle küfürü sanat icra eder gibi kullanan..ne diyodum.he sana,çocukça bir mutluluk yaşayıp;nerdeyse ellerimi çırpıp yaşasın dedirtecek olaydan bahsedicektim;otobüs..bizim semtin otobüsü zor gelir,ben de sahilde inip yukarı doğru yürümek zorunda kalırım…ben etilerde oturuyorum/herkesin bi adresi olmalı/yokuş aşağı yürüyorum her gün/denizi görmeden yapamıyorum/öğleyle akşamö arası/akjşamla öğle arası..tanımışsındır bu sesi loi.edip cansever..işte beni yokuş yukarı yürümekten kurtaran semtimin otobüsü geldi;ki sahilde bırakacak otobüsü bile bi yarım saat falan beklemeye hazırlanıyodum.ikincisi;otobüse binip oturur oturmaz kulaklığıma jeff buckley’nin sesi gelmeye başladı..sevinçler bu kadar..ama asıl bugün ben sana bu sevinçlerin hafifliğiyle karşılaştırılamayacak yoğunlukta bir acıdan bahsedicem.beyaz..kadın adamı terketmiştir..adam hala aşıktır.bi telefon kulubesinden hala sevdiği kadını arar.kadın telefonu açık bırakıp,bir başka adamla sevişlirken çıkardığı şehevi sesleri telefondaki adama dinletir..acı..ben diyorum ki loi.o telefonda duyduğun acı kadar hayattasındır,yaşıyosundur;gerçekliğini ölçme şansıdır..yine de böyle bi gerçekliği yaşatmasın inanmadığım tanrı…-in nomino domini et fiilum et patrice est spritus sancti..tanrı lafını duyunca istavroz çıkarıp bunları mırıldanıyor chinaski yattığı yerden..ayılınca bu söylediklerini hatırlatıp bayaa eğlenirim onunla..

harley üzerinde sevişmek

admin | 07 August 2008 17:43

kolları ağrımıyo mu ya bunun.çok rahatsız bi konum..rahatsızlığa katlanılmaya çalışılırak erişilmeye çalşlınan estetik..bak neyi hatırladım şimdi..gerçi bizim dışardan gördüğümüz kadar rahatsız diildirler heralde.yoksa rahatsızlık diil,düpedüz işkence dememiz gerekir buna.hatırla,bazıları incecik olur.çıtk..her an o sesi duymaya hazırsındır.harbi nasıl oluyoda kırılmıyolar.demir falan olablir mi diye düşünmeden edemiyo insan.diilse,sanki tek elin marifetiyle bile kırılabilir hissi yaratıyo..topuk..iki park fazla bu semte.çeşmesi kuru,park bol olsun bari diye mi düşünülmüş acaba.hadi bunda genel bi yoğunluk olduğunu kabul edebilirim.sonra şu adayla bağlantının bu parktan sağlanıyor olması.bi adası olmak..harley di dimi o.bir ikilemi var bu motorların.motorda zevk unsurları denince akla ilk gelen hızdır.o kadar para vermişim,harley almışım,hava atmam ve bunun içinde şehir içinde olmam lazım.şehir içinde hız yapamam.al sana iki ucu…hiç parka bulaşmamaya çalışıyolar.üzerlerinde tek toz tanesi bile bulunmayan şık tuvaletleriyle kadınlar..ve tabii ince topuklar..park kelimesi ne ifade ediyodur acaba onlara.ağaç,çimen;doğu,köy..yine de lugatlerinde vardır parkın bi karşılığı;otopark..ama şıklar be..senin de şık olmaya çabaladığın.ve bu çabanın seni getireceği konumun ortaya çıkaracağı rahatsızlıktan kurtulmak için,her zaman olduğu gibi yazarlardan,şairlerden yardım istemen.bu sefer k.iskender mi koşmuştu yardımına.şık ol,katiller şık giyinir.yakışıklı bi laf.yakışıklıda,şık bulunması..bazılarının motorları çok güçlü sesler çıkarıyo.ikinci bi duyu organına,kulağa da hitap ederek,yarattığı etkiyi arttırıyo.tabii izleyen için.kullanan için hissetmek en güçlüsüdür.motosiklet kullanmanın verdiği hazzı anlatan en güçlü tabir şuydu galiba.erkekler için diye de ekleyelim:bacaklarının arasındaki müthiş güç..bir ece baba da şöyle mi uyarmıştı seni:artık atından inmeden sevişmeyi öğrenmelisin.artık motosikletinden mi diycez ona,modernde ece baba…