bildirgec.org

kuantum hakkında tüm yazılar

What the Bleep Do We Know (2004)

padmess | 12 July 2011 16:11

Amanda boşanma sürecini yeni atlatmış bir fotoğrafçıdır. Günlük işleri arasında kaybolup yaşamaya dalmışken bir anda kendini Alice Harikalar Diyarında’ymış gibi fantastik bir dünya içinde hayatı sorgularken, anlamlar ararken bulur.

Kader, kuantum, din ve bilim arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan film belgesel film olarak niteleyebileceğimiz türden.

Film, aslında 2004 yapımı olsa da İstanbul Film Festivali kapsamında 2006’da Türkiye’de izleyicileri ile buluşabildi.
Filmde, 1986’da aldığı ödül ile “En Genç Akademi Ödüllü Oyuncu” ünvanını alan Marlee Matlin‘i başrolde izlerken, William Arntz ve Betsy Chasse‘yi ise yönetmen koltuğunda görüyoruz.

Değişime Hazır mısınız?

cilo6 | 28 December 2010 12:23

Çok yakın bir gelecekte acaba Fizik Yasaları değişecek mi? Hergün yeni bilgiler basında yer alıyor, araştırmalar,deneyler,kurgular ve bilimsel animasyonlar. Bilim insanları hayal güçlerini sonuna kadar kullanmaya ve yeni teoriler geliştirmeye çalışıyorlar.
Geçenlerde Televizyonda izledim, yapay hücre üreterek yeni bakteri oluşturmaya çalıştılar, genler üzerinde çalışma yapıyorlar ve basit bir bakteri üretmeyi de başardılar. Yakında molekülleri de şifreleyip yeni tür molekül bulurlarsa hiç şaşırmayın.
Fizikte bir kural vardır, ışık hızına erişilemez, Einstein’in ünlü enerji formülüne göre herhangi bir madde ışık hızına yaklaştığı anda çok büyük bir kütleye sahip olacağından ( sonsuz kütle ) ışık hızına ulaşmak imkansız, fakat çok farklı bir yöntem ve Kuantum Fiziğine göre ışık hızının aşılabileceği tesbit edilmiş.
Bunun anlamı, yakın bir zamanda bilinen Fizik Yasaları değişebilir anlamına geliyor. Daha açık ifade etmek gerekirse, yeni bulunan atom altı parçacıklar ve bunların davranışları bilinen Fizik Yasalarına uymuyor.
Geleceğe hazırlanın, zaman hızla akıyor, gelecek çok yakınımızda…

Bilimin Sınırları

cilo6 | 17 December 2010 14:06

Hergün yeniliklerle, buluşlarla karşılaşıyoruz. Bazıları bize fenomen gibi geliyor, bazıları gerçeğe çok yakın. Ama bilinen bir gerçek var ki bilimin sınırlarının olmadığı. Bilimsel çalışmalar yapılırken önce düşünce olarak ortaya atılır, bir teori olarak tasarlanır, sonra çalışmalara başlanır. Kimi zaman teorilerde yanılgılar olabilir, bazı yanlışlık ve hatalar olabilir. Doğruları bulabilmenin yolu hatalardan geçer.
Newton yer çekimi yasalarını bulmadan önce bazı gözlemler yapmış ve hatta söylendiğine göre kafasına elma düşünce aklı başına gelmiş. Her ne şekilde olursa olsun bilim, deneme ve yanılgılar aracılığı ile sağlam temeller üzerine oturmuştur.
Son dönem Fizikçileri yani çağımız Fizikçileri yeni teorileri ispatlamak için büyük bir çalışma içerisindeler.Çözülmek istenen konular insan beynini karıştıran karmaşık konular. Kara delikler,solucan delikleri, zaman içerisinde yolculuk, anti-madde, negatif enerji ve bu konularla ilintili paradokslar. Bizim bildiğimiz Fizik kanunlarına göre dört boyutlu bir uzayda yaşıyoruz, cisimlerin boyutları (üç boyut) ve zaman dördüncü boyut.
Zamanın olmadığı yerde mekan yoktur,zamanın olduğu yerde hareket, enerji ve dönüşümler vardır.
Eğer bilinen Fizik kavramları ile Kuantum Fiziği yasaları bağdaştırılabilirse bilinen gerçeklerin bir kısmı değişecektir.
Klasik Fizik, bir atom altı taneciğin konumunu belirli bir zaman arlığında tanımlayabilir fakat Kuantum Mekaniğine göre bir atom altı taneciğin konumu kesin olarak belirlenemez, her yerde olabilir.
Bu tür düşünce ve teorilere bakılırsa bilimin geleceği hakkında söylenecek çok şeyler var demektir.

ASTROLOJİ BİLİMMİDİR ?..

kozmik frekans | 08 November 2010 15:18

Binlerce yıl öncesinden beri mistik düşünürlerin ve bilginlerin üzerinde çalıştığı ve eserlerinde geniş yer verdiği, günümüzde ise özellikle gelişmiş ülkelerde,ünüversitelerde öğrenimi yapılan,birçok devlet adamından,işadamına kadar herkesin itibar ettiği ASTROLOJİ’nin temelindeki bilimsel gerçekler neler olabilir?

Astroloji’nin ne olup,ne olmadığını anlıyabilmek için öncelikle KOZMİK IŞIN’ların hücreleri meydana getiren DNA ve RNA molekülleri üzerindeki etkisine bakmak gerekir.Çok güçlü enerjiye sahip kozmik ışın dalgaları saniyenin binde,biri kadar bir sürede ,bir DNA molekülüne çarpar ve parçalarsa,DNA dizilimini oluşturan bilgi kaybolur,ve kopan parça başka bir yere eklenerek yeni bir GEN yapısı oluşturur. Ve bu gen yepyeni bir özellik kazanarak ortaya çıkar.

Quantum Düşünce Tekniği

Heat Transfer | 26 October 2009 11:36

Bugün, bilimin ne kadar ileri gittiği konusunda övünsek de, belki gelecekte uğraştığımız şeylere gülüp geçeceğiz.
Dünyamızda artık bilim temellerine oturtulmamış hiçbirşey ciddiye alınmıyor. Bizim için gerçek kavramı; mutlaka bilimsel temellerden yükseliyor.
Quantum fiziği ve fizikçileri dünyada yeni bir çağı başlatmak üzereler. Quantum fiziğinde birçok kavram havada kalsa da, ilginç yaklaşımları ile quantum düşünürleri bizleri cezbetmekteler.

Hepimiz, beynimizin işleyiş tarzına akıl sır erdiremeyiz kimi zamanlar. Düşüncenin ne olduğunu düşünrüz. Düşünme işlevi beynimizde nasıl gerçekleşir? Hiçbirşey yoktan var edilemez ve varolan hiçbirşey yok edilemez. Peki düşünce nasıl yoktan varoluyor?. Beynimizde düşünceler nasıl yoktan varolabiliyorlar? Herşey gibi düşünce de enerjinin farklı bir formudur. İlginç olan şu ki; düşünceler beynimizde üretilmezler. Şaşırmayın, işte bu quantum fizikçilerinin cezbeden teorilerinden biridir. Düşünceler, bütün insanların beyinlerinin bağlı olduğu ortak bir alandan gelirler.

qu-bitler ve silikon çiplerin geleceği

kursatt | 07 September 2009 12:16

“bir gün silisyum bazlı ciplerin yerini karbon bazlı cipler aldığı zaman aklımızdan geçen bir resmi önümüze getiren teknolojiyi düşünebiliriz”

demişti Microsoft patronu bill gates The Road ahead (önümüzdeki yol) kitabında…

the road ahead
the road ahead

bu yazıdaki silikon kristallerine gömülü fosfor atomları da başka bir senaryo elektronik çiplerin geleceği için.

Silisyum Yongalar
Silisyum Yongalar

ancak kesin olan bir şey var ki o da bir gün silisyum bazlı ciplerin de tarihe gömüleceği. çünkü artık bunların daha fazla geliştirilemeyeceği görülmeye başladı. 5 yıldan bu yana mikroçiplerin üzerinde iki misli artış gösteren transistorlarla birlikte, işlem kapasitesi de 18 ayda bir aynı oranda güçleniyor. ancak teknoloji insanlarının düşüncelerine göre mikroçipler, 2020 yılından önce daha fazla geliştirilemeyecek. çünkü üzerlerinde yalnızca çok az sayıda elektron barındırabilecek kadar küçülecekler. yani kullanım sınırlarına gelinecek. silisyum çipine veda ettikten sonra yerine ne gelecek peki?

Schrödinger denklemi

Anthro | 05 September 2009 20:06

Penceremden baktığım âlemin ötesini algılamaya çalıştığımda, evrenin pek de sandığım gibi anlaşılır olmadığını anlıyorum. Mikroalemimin belirsizliğini makroaleme taşıyorum. Karşımda kedi katili Schrödinger’i buluyorum. O gerçekten bir sahici miydi? Kuantum bana bilmediklerim ve kaypak varlık âlemi hakkında ne anlatıyordu. Bilemiyorum, belki zamanla anlarım.

İki denklem var karşımda. Benimse diyebildiğim şey tek.

Zamana bağımlı Schrödinger denklemi:

embedYoutubeVideo(‘qiyFMTGWPpo’,’400′,’329′)“>

en etkili bilim adamları (Charles Darwin ve Max Planck)

xerre | 09 June 2009 09:43

ilk olararak şu yazıyla başladığım, bilime yön veren tarihteki en etkili bilim adamlarına, yani bilimin öncülerine yer vermeye devam ediyorum.

8 – Charles Darwin (1809 – 1882)

Aptalların yaptığı deneyleri severim. O yüzden sürekli onlardan yapıyorum.

İngiliz doğa bilimci ve biyolog olan darwin, tüm canlı türlerinin bir süreç boyunca ortak atalardan evrim geçirmesini savunan doğal seleksiyonu (doğal seçilim) kullanarak evrim teorisini öne sürmüştür.

ortaya attığı bu teori, yaşadığı dönemde bilim dünyasını ikiye bölmüş, bazı kesimler tarafından kabul görse de aşırı tepkiler almıştır. Fakat ölümünden sonra 1930’lı yıllarda onun doğal seleksiyon teorisi, gelişim sürecinin geniş anlamdaki ilk açıklaması olarak kabul edilmiş ve hatta günümüzde de modern evrimsel sentezin temellerini oluşturmuştur.