bildirgec.org

kötü şirket hakkında tüm yazılar

söylemeden edemeyeceğim

ELOY | 03 October 2002 16:28

CNBC-e de her pazar 20:00’da ANGEL… her cumartesi 20:00’da Buffy… televizyon izlemeyi sevmiyorum. ama içeriğinde vampir olan filmlere -blade falan gibi değil ama- dayanamıyorum. vampirlere karşı garip bi merak besliyorum. bilmiyorum dracula 2000i izleyeneniz oldu mu? dracula nın nasıl dracula olduğunu falan anlatıyor. türkler yüzünden:) eğer izlemediyseniz tavsiye ederim. tabii bir de klasiğimiz var ki… vampirle görüşme… benim gibi bu konuya meraklı olan kimse var mı? yoksa ben mi arızalıyım?

çok sahtekar adamım

redstar | 29 September 2002 14:29

üniversite yılları..

bi kaç arkadaş okulda takılıyoruz.canımız içmek istiyor ama paramız yok.. akla fikre ihtiyacımız var.

burda devreye redstar nam-ı diğer “iblis” giriyor.hemen plan uygulamaya konuluyor.okul kütüphanesinden bir çeçenistan haritası renkli print out olarak temin ediliyor.bir hademe masası kantin girişine yerleştirilir.broşür nitelikli renkli yazılar a4 e çıktı kütüphaneden gene.kırtasiyeden para makbuzu.çeçenistan a yardım kampanyası diye para toplanmaya başlanır.öğleden sonra 3 e kadar toplanan parayla 6 şişe absolut ve 10 kişilik meze, meyve suyu temin edilir.benim evde, jim morrison ve iggy pop eşliğinde, ertesi günün ilk ışıklarına kadar 4 kişi olarak tamamı tüketilir..

cehennem de çok cezası var mı bu işin..

turkcelim, telsimim, çalındı bilgilerim

biilent-hafif | 28 September 2002 23:37

Bir web sitesine e mail adresiniz verdiğinizde “valla da, billa da spam yapmıcaz!” die güvence veririler ya. İnsanlar küçük sitelere pek güvenmez ama söz konusu herkes tarafından bilinen bir şirket olunca, hiç çekinmeden istenen her şeyi verirler.

Peki büyük şirketler kişisel bilgilerimize gözü gibi bakıyorlar mı??

HAYIR!

Cem Uzan’ın ne tur bir işadamı olduğunu Telsimden (ç)aldığı telefon numaralarını kendi çıkarı için nasıl kullandığını bilmeyen yok.

Peki o bir istisna mı?

HAYIR!

Son zamanlarda “Pamukbank Gerçeği” die bir mail aldınız mı?

Pamukbank’ın BDK’ ya devredilmesini tartışan bu mail, sizlere Karamehmettarafından ulaştırılmıştır. Bu gizemli patronun Pamukbank’da ne dolmalar sardığını bi kenara bırakırsak. Kendi propagandasını yapan bi mailinbenim inboxımda ne işi var? Mail adresimi nereden buldu bu adam?

Dırınınım!! yoksa e-faturacell için verdiğim adresimi mi kullandı? Hem de benim iznim olmadan!!

Kaybolan Türkiye

LuCiuS312 | 27 September 2002 14:57

Kötü bir başlık ama gerçek. Bu son zamanlarda kastığım komplo teorileri kötü yapıyor adamı. Sabahlara kadar kafein ve nikotin. Uyku girmeyen gözler nikotin esiri ciğerlerle işbirliği yapıp cehenneme çeviriyor güneşin güne hakim olduğu saat dilimini. Şimdi konuya gelelim. Ali ÇİMEN – ECHELON’ dan bir alıntıyla başlayalım yazımıza.

Apo’ nun yakalanmasında ki Echelon hizmeti üzerine anlatıyor. “ Peki bu eşsiz hizmet karşılığında Türkiye’ den ne istenmişti? Apo’ nun yakalanmasının siyasi getirisini hanesine kaydeden iki parti, akabinde yapılan seçimlerde iktidara gelerek Türkiye’ yi ağır bir kriz ortamına sürüklemiş, ülkenin başta Amerika olmak üzere, dış dünya bağımlılığı had safhaya çıkmıştı. Öcalan, ECHELON’ un tetikçi olarak kullanıldığı uzun vadeli stratejilerin uygulanması koşulu ile mi Türkiye’ ye teslim edilmişti? Terör içeren kilit kelimeleri kaçırmayan ECHELON, Türkiye’de ki aralarında “emniyet müdürleri”nin de bulunduğu önemli suikastlerin öncesinde, bu eylemlerin ön hazırlığından haberdar olmuş muydu? Olmuşsa, elde ettiği bilgileri hangi yönde kullanmıştı? Yukarıda ki satırlarda ECHELON’ un, önemli siyasilere baskı yapmak için kullanıldığına değinmiştik. Türkiye’ de ki siyasiler üzerinde benzeri bir baskı kurulmuş muydu? Kurulduysa, bu baskılara maruz kalanlar ne tür icraatlara imza atmıştı? Ekonomik savaşın kılıcı olarak kullanılan sistem, Türkiye’ de son dönemlerde yaşadığımız ekonomik krizlerin öncesi ve sonrasında hangi amaçlarla nasıl kullanılmıştır?”

Küreselleşme

LuCiuS312 | 27 September 2002 14:57

Dünyanın şekli sonucu bu oluşum bu ismi almıştır. Anlam olarak tüm dünya devletlerinin bir çatı altında toplanmasını simgeler. Yani her devlet iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde bir uluslar arası kuruma bağlı olarak tek bir federasyon devleti oluşturmaktır.

Şimdi küreselleşmenin kaynaklarını inceleyelim.

1- İletişim ve Bilişim Devrimi

2- SSCB’ nin dağılması ve Soğuk Savaşın bitmesi

İletişim ve Bilişim devrimi. Bu devrim bilgisayar ve telefon teknolojisinin gelişmesine paralel olarak ortaya çıkmıştır. Bu devrimi sonucu olarak internet ve benzeri gelişmelerle dünyayı küçültmüştür. Bu sayede dünya üzerinde ki herhangi bir olay dünyanın diğer bir ucunda bile canlı olarak yaşanmakta bu da her noktada ki dünya halkları her olayda duygusal ve düşünsel olarak aynı paylaşımı aynı anda yaşayabilmektedir.

17 Ağustos 1999 ve gizli gerçekler…

LuCiuS312 | 27 September 2002 14:56

Ben uzun kolonunun tanımında ki gibi araştırma yapmadım. Şak diye maile düştü bu yazı. Ama okuyunca ilgimi çekti. Hatta kıvıl kıvıllık olacak. Polemiğe meydan verecek. Park Yasağı yaşatacak. Gerçi siz kopi paste sevmiyorsunuz ama bende inbox ıma link veremiyorum 🙂

17 AĞUSTOS 1999, GÖLCÜK.

SAATLER GECENIN ÜÇÜYDÜ VE INSANLAR CAN HAVLIYLE KENDILERINI EVLERINDEN DIŞARIYA ATARKEN SANKI BIR KIYAMETİ YAŞIYOR GIBIYDILER.

ALI KIRCA’ NN YÖNETTIĞI SIYASET MEYDANI’ NDA ENKAZDAN KURTARILAN BIR BAYAN ŞUNLARI SÖYLÜYORDU: ‘O GECE NE OLDUĞUNU BILMIYORUM AMA BILDIĞIM BIR ŞEY VAR KI BU, DEPREMDEN FARKLI BIR ŞEYDI.

Bugun bi mail aldım

aksangrav | 20 September 2002 13:33

Bugun mailboxıma bir mail gelmiş, reklamcılığın/spamciligin turkiyede ne kadar gelişmiş olduğuna kanıttır bence arkadaşlar. Hani pratik türk zekası derler ya, misali budur işte. Buyursunlar,..

yaaa kiziiimmm sen harikasiiiinnn yaaa.. hep kopartiyosun beni yaaaa… :)))) gel kizim yaaa hemde cabuk gelll.. okk.. ben simdilik oldukca memnunum.. ailem cok iyi , bana her ama her konuda yardim ettiler.. yani simdilik ortamim ve cevrem cok iyi yasadigim yer cok guzel.. londraya 1 saat uzaklikta ama iyiki de uzak oraya, cunku bence orasi yabancilar icin biraz zor karisik bi kent iste.. ama tam senin sevdigim tarzda mimarisi var.. gercekten muhtesem ve ihtisamli taaammm seniinnn tarziinn… o yapiyi burdaki her evde bulabirsin..daha buralarda hic apartman goremedim.. burdaki butun evler turkiyede villalarda bile bulamiyacagimiz kadar guzel… ve burda sadece orta gelirli insanlar bu evlerde oturabiliyo.. daha zenginler onlarin castle dedigi kalelerde veya bizim sato dedigimiz garip ama muhtesem bir ihtisama sahip evlerde oturuyo.. inan buralar cok ama cok ilginc.. buarada bukadar ihtisamin yaninda tarima da okadar onem veriyolarki.. heryer hersey dogal yapisiyla duruyo.. tarlalarda otluyan inekler koyunlar.. ordan oraya kosturan atlar. heran yola firlayan bir sincap ve geyik gorebilirsin.. :))) diyorumya cok ama cok ilginc burasi.. okula gidiyorum bide ustune surucu kursuna yazilma gafletinde bulundum inan bazen basim catliyo… daha hiic turk evladi goremedim bi yandan iyi bi yandanda cok sikici suan en iyi arkadasim meksikali bir kiz .. sinif arkadasim ve onun ing. benden daha kotu.. zaten sinifta en iyi ing.bilen simdilik benim. sinifta bi tane italyan yakisikli var.. bitane japon, bitane izlandali iki tane honghonklu bir alman bitanede fransiz var.. diger siniflar daha karisik.. ama ingilterede en coookk japon ve ne alaka bilmiyorum ama hindistanli var.. tabi ozellikle belirtmek gerekirse yakisikli kayniyo burasi.. heryer sarisin boylu poslu yakisiklilarla dolu.. ama benim gozum italyan da.. yaz aylarina kadar burdayim.. yalniz seyehat etmek inan bana cok guzel.. londrada ben seni zaten karsilarim ve suanakadar hic sorun yasamadim .. yasadiysamda hatirlamiyorum.. ajansim: TRUVA EGITIM DANISMANLIGI TEL: 216 414 77 50 – 51 ADRES: RIHTIM CAD. DERYA IS MERKEZI NO : 28/22 KADIKOY INT ADRESI: TRUVA.COM

Dezenformasyon(Disinformation)

LuCiuS312 | 11 September 2002 11:03

Rusça’ da ki Disinformatsia kelimesinden türeyen dezenformasyon kelimesinin özünde “düşmanın kafasını karıştırmak ya da zor durumda bırakmak için kasıtlı ya da yalan bilgilerin yayılması ve basın aracılığıyla kamuoyuna aktarılması” yatar. İstihbarat dünyasına bu silahı kazandıran KGB’ dir. Dünya gündemini çalkalayan bir çok önemli olayın altında bu önemli silah yatar. Örneğin 1973 yılında Şili’de Allende’ nin devrilmesi ve yerine Pinhochet’ in geçirilmesi ile gündeme gelen devrim özgürlükçü fikirleri ve sosyalist tavrıyla Amerika’ yı karşısına alan Allende’ ye karşı CIA tarafından yapılmış bir dezenformasyon operasyonudur. Yine CIA’ nın başarılı dezenformasyon operasyonu SDI(Strategic Defense Initiative) yani Yıldız Savaşları projesidir. Daha henüz AR-GE aşamasında olduğu halde çok güçlü bir savunma silahı olarak (anlatıldığı üzere uydular vasıtasıyla kurulan ve Rusya’ da ateşlenecek kıtalararası füzeleri daha atmosfere girmeden vuracak olan süper lazer silahları) lanse edilen bu proje sayesinde Rusya bu konuda çok geride kaldığını düşünerek tüm silahlanma harcamalarını arttırmış ve bunun sonucunda kendisini ve ekonomisini çökertmiştir. Bu dezenformasyon oyununun sonunda Soğuk Savaşın bitimi hızlanmış hatta tamamlanmıştır. Madem dezenformasyonun mucidi Ruslar dedik birazda onların oyunlarından bahsedelim(Bu noktada aktarmak isterim ki ABD’ nin teknolojik gücüne karşın Ruslar her zaman insanları çok daha iyi kullanmışlardır.). KGB’ den CIA’ ya AIDS bombası. 80’ lerin ortasında Hindistan’ da yayımlanan ve Rusya yandaşı olan Patriot gazetesinin geçtiği habere göre CIA’ nın laboratuarlarında geliştirilen AIDS hastalığı dünyaya yine CIA tarafından bulaştırılmıştır. Bu haber hızla doğu bloğu ve Rus haber ajansları tarafından desteklerin ve bir süre sonra 3 Dünya ülkelerine de kayar. Ve son noktayı 1987 yılının Mart ayında CBS televizyonun akşam haberlerinde Rusların CIA ve Pentagon’ u konuyla ilgili suçladığı bir açıklamayı yayınlaması koyar. Bu ve buna benzer dezenformasyon oyunları casusluk dünyasında son dönemde oldukça hızlı kullanılmıştır. Hatta istihbarat kurumlarının sırf bu işler için masaları vardır.

Urban Bug bir Türk Organizasyon Klasiği Daha !!!

| 09 September 2002 12:23

Urban Bug’ın düzenlediği Kilyos’taki partiye gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştım. Neyse ki gitmemişim. Neden diyecek olursanız bu sabah gazetede okuduğum bir haber: Damsız girilmez! Evet daha önce belirtilmeden, bilet almış olmalarına rağmen “Damsız” seyirciler kapıdan çevrilmiş. Ben arkadaşlarımla içerde buluşmayı planlıyordum, neyse ki gitmekten vazgeçmişim, Beyoğlu’nda yıllarca gittiğim birçok yere bir gün yanlız girmeme izin vermedikleri için gitmez oldum, Kilyos’a kadar gidip dönseydim herhalde oralarda bir wolverine olurdum. İşin en nefret ettiğim tarafı ise kapıda giremezsin diyen adamın elini telefona attığında “Haa içerde mi arkadaşların, buyur” demesi. Ya da 6 ay önce başıma gelen, kız arkadaşımın ve diğer 4 kız arkadaşının bulunduğu yere çene dökerek girdikten sonra 50 kişilik mekanda bulunan 5 kızın benim arkadaşlarım olması gibi. Hiçbirimiz amma çok erkek var burda, niye bunları alıyorlar ki demedik. Böyle düşünen bir bayanla da tanışmadım hiç, özellikle bayanlar gayet rahat bu konuda: “20 yada 30 yanlız erkek farketmez, rahatsız eden olursa 1 kişi bile yeter, kasmaya gerek yok” diyenler çoğunlukta…

Internet ücretlerine %25 zam

pinkfloyd | 20 August 2002 14:11

Telekom, kontör ücretlerini 1000 TL arttırarak, 60,000 TL yaptı. Ancak Internet bağlantısında kontör artış aralığını kısalttı. Şöyle ki… Böylece gündüz 1 saatlik internet 750,000 TL’ya yükseldi. Telekom ne yapmaya çalışıyor ki? Hani internet bağlantı ücretlerini ucuzlatacaktı? Benim görüşüm, AyCell’in çılgın fiyatlara indirim yapması. Faturasını biz ödeyeceğiz. Yani şu anda AyCell, kendi bünyesinde zararına çalışmayı göze aldı bence. Bu açığı, Telekom, diğer gelir kaynaklarından kapatacak. E nasıl kapatacak. Internet’in çok lüks olduğu ülkemizde, onu kullanan herkesten söke söke alarak tabi..