bildirgec.org

koku hakkında tüm yazılar

tüm zamanların en rahatsız edici 5 romanı

xerre | 13 October 2009 14:49

günümüzde boş zaman aktivitesi olarak görülen kitap, okuma eyleminin biraz üzerine gidildiğinde görülecektir ki günümüz teknolojisinin elverdiğinden daha etkileyici ve daha gerçekçi anlatımlar içeren birçok eserin bulunduğu görülecektir. çünkü kitap, size hazır görüntüyü değil, sizin hayal gücünüzün sınırları kadar geniş olan görüntüleri sunar. sizi aktif kılar, yeri gelir görgü tanığı yapar.

aşağıda eşsiz bir kurguyla hazırlanan kitapların bulunduğu liste, kitapların karanlık yüzüyle sizin tanışmanıza yardım edecek ve aslında bir kitabın ne kadar etkileyici olabileceğini size bir kez daha kanıtlayacaktır. kurgunun o kusursuz işleyişini ve anlatılanların etkileyiciliğini damarlarınızda hissedebilmeniz için en azından bir tanesini okumanızı tavsiye edip yazıma geçiyorum.

unutmayın, çoğu zaman tek görgü tanığı siz olacaksınız!!


5 – Parfüme (koku)
yazarı: Patrick suskind

18. yüzyıl Fransa’sında, Jean-Baptiste Grenouille, bir kokuya sahip olmadan, kokusuz olarak dünyaya gelir. Fakat kitabın kahramanı, doğaüstü bir koku alma duyusuna da sahiptir. Ve bu duyu, onun mükemmel (kimsenin karşı koyamayacağı) parfümü yapması için ona yardım edecek olan tek şeydir.

AYAK KOKUSU VE MANTARI ARTIK TARİHTE KALACAK!!!

vezirerhan | 27 August 2009 12:01

KOKUSUZ
KOKUSUZ
KOKULU
KOKULU

Ayak bakımı önemli bir konudur.Birçok insanın yaşadığı ve çoğunlukla çözüm bulunamayan bir ayak problemi de ayak kokusu ve ayak mantarıdır.Çoğunlukla erkeklerde askerlik döneminde uzun süre bot kullanmadan kaynaklı ve daha sonra da sosyal yaşantımızı ciddi şekilde etkileyen koku problemi pekçok ilaç krem vs. kullanılmasına rağmen ya geçmemekte ya da kısa bir süre sonra tekrarlayan insanı etrafa karşı mahçup eden bir sıkıntıdır.Yazımda kendi denemelerimden elde ettiğim bir çözümü sizlere sunuyorum.Lütfen deneyimlerinizi birdirerek bu yöntemin başarı yüzdesini belirleyelim.Çok ucuz ,zararsız ve kesin netice alabileceğinize inandığım yöntem şu şekildedir;
1) 5 lt civarı üzüm sirkesi alıyoruz.(5-6 lira)
2) Bu sirkeyi saf halde bir leğen vs. içine koyuyoruz.
3) Her akşam ayaklarımızı içine sokup 1 saat bekliyoruz.
4) Sonra durulamadan sadece havlu ile kuruluyoruz.
5) Kalan sirkeyi dökmeden sadece 5 gece aynı şekilde kullanıyoruz.

Bunu uyguladığınız ilk günden itibaren göreceksiniz ki ayak kokunuzda ciddi bir azalma ve yok olma başlayacak.Birkaç gün sonra da mantarlı olan deri pul pul ayağınızdan atılıp yeni ve temiz deri çıkacak(deniz yanıklarındaki deri atması gibi ancak herhangi bir yanma ve acı söz konusu değil)

Güzel Bir Gün

il mare | 15 August 2009 14:31

İçeride,bir yerlerimde kalmış,toz halindeki tüm güzel,hafif,saf,su gibi şeyler,hisler,düşünce ve yorumlar,gözyaşları,insana dair masum kalmış her ne varsa hafifçe yüzümü yalayan rüzgarla,uçmaya dünden meyilli olarak savrulup bir yerlere gidiyorlar,yer değiştirip iyi hisler sirkülasyonu yaratıyorlar.

O kadar iyiyim ki.. Rüzgar o kadar iyi ki… Sonsuz maviyi kucaklayan bir pencerenin bembeyaz perdelerinin,kanatlarını çıkarıp özgürlüğe savrulması gibi, bugün hislerim de tertemiz kokularıyla dışarıyla kucaklaşmakta…Dalgalanan ve narin,asil hareketlerle bir güzelliği selamlamakta.Onları her zaman bulamayan bir güzelliği.Ve teşekkür etmekte can bulan her kanat ve his için…

Köpeklerin yerini kokuyu algılayan robotlar alacak

siriusbee | 19 June 2009 10:00

Sheffield Üniversitesi‘nden yapılan açıklamaya göre bilim adamları sahip olduğu sensörler ile silah, uyuşturucu, patlayıcı gibi maddeleri tespit edebilen
dünyanın ilk koku algılayıcı robotları üzerinde çalışıyorlar.

Sheffield Üniversitesi
Sheffield Üniversitesi

Ayrıca havaalanlarında da kullanılacak olan robotlar yasal olmayan yollarla ülkeye girmeye çalışan göçmenlerin tespitinde de kullanılacak. Ayrıca lazer ve fiber optik gibi özelliklere de sahip olacak robotlar son teknoloji ile donatılacak.

konsept hp dizüstü bilgisayarlar

beyrek | 21 April 2009 17:10

Rus my-companion sitesinde bulduğum bu laptoplar, her ne kadar görüntü olarak laptopa benzese de, aslında gerçek laptop değiller. herbiri belirtilen özelliklerden başka bir amaçla kullanılmıyor.

chameleon:

chameleon
chameleon

bukalemun tasarımlı bir dizüstü bilgisayar. bulunduğu ortama göre yüzey rengi değişiyor. 3 adet webcam mevcut.

eco:

hp eco
hp eco

güneş enerjisiyle çalışıyor. dahili barkot okuyucusu var. resimde görülen bilezik vasıtasıyla da kan basıncını ve nabız atışlarını ölçüyor.

Renkler tatlar kokular

FEYZAN | 18 April 2009 10:30

Pazar akşamüzeri, kızımla kardeşime gittim.Kendisi 30 yaşında olup hala şekerle beslenen biridir.Migros ta yepyeni bir şeker keşfetmiş bana onlardan ikram etti.İçinde farklı tatlarda renk renk minik şekerler olan paket, tarçınlı olanını tavsiye ettikten sonra çok farklı bir anlama büründü.Çok sevdim tarçınlı olanını ben böyle keyiften dört köşe mırıl mırıl söylenerek şekerimi emerken, kızım offff anne, dedi en ergen haliyle. Sen de her şeyi fazla abartıyorsun ne bu şimdi tarçınlıysa ne olur. Hakikaten ne olurdu sanki?orda o anda bir aydınlanma yaşadım.Fark ettim ki bana geçmişe dair bir şeyler ifade eden tatlar kokular ve renkler öbürlerinden çok daha değerli ve 40’ larıma geldiğim şu günlerde geçmişten pek çok renk tat ve koku biriktirmişim. Tarçın, annemin muhallebisinin kokusu. Annem ne zaman muhallebi pişirse karıştırmak için izin isterdim. daha sonra da üzerine tarçın serpmeye çalışırdım.Minicik parmaklarımla tarçın kavanozundan bir çimdik tarçın alır, acemice muhallebilerin üzerine serperdim.Hani şu mantıcıların hesapla birlikte tabakta getirdikleri karanfil ise dedemdir benim için. Beş vakit namazında ki dedem abdest alıp camiye gitmeden önce cebinde taşıdığı karanfillerden bir ikisini ağzına atar kardeşim ve bana verirdi. Bir mavi seven kadınlar vardır. Böyle bebek mavisi hırkalar gömlekler filan giyerler. İşte ben onlardan biri değilim.Hatta kuzenim hamileydi ve temalı bir hoş geldin bebek partisi yapacaktı.Oğlu olacağı için, herkes mavi bir şey giysin gelsin diye de bir tema yapmışlar.Evde ilaç için bir mavi şey bulamadım bir minik toka bile de gidip gömlek aldım. Çünki,.annem kendisine mavinin yakışmadığını söyler dururdu. Benim de içimde yer etmiş demek, mavi almam hiç ne kendime ne evime.Macun satarlardı biz küçükken her akşamüstü aynı saatte macuncu amca gelir elindeki tornavida ile istediğimiz renklerde ki macun şekeri bir çubuğa dolar üstüne de limon sürüp verirdi.Akşam olmasını beklerdik her gün heyecanla.Ne zaman macun görsem alırım ağzımın içine bütün şekeri sokar şekiller yaparım öyle yerim.Bazen utanıyorum da kızıma aldırıyorum zorla yemeyi bilmiyor fakir şeker,aşağılara kayıyor eline bulaşıyor,elinden alıp ona göstermek ve tabi yemek zorunda kalıyorum.Yeşil biber, çarliston biber yani, anneannemi hatırlatır.Akşamüzeri çay demler dolapta ne kadar kahvaltılık varsa çıkarır bizi doyurmaya çalışırdı.Biberlerin tohumlu kısımlarını ayıklar ortadan ikiye böler ve tuza batırıp yememizi söylerdi. Oltalarla balık tutmaya çalışanları görünce dayımın bizi Sarayburnu’ndan balık tutmaya götürüşü ve tuttuğu istavritleri pişirip bize yedirmesini hatırlarım.Anne patatesi diye bir şey vardır eski usul kalın kalın doğranır illa ki yağ çeker kağıt peçete üzerine alınarak yağı emdirilir,bazen esnaf lokantalarında görürüm de illa yemek isterim o çocukluk tadını bulmaya çalışarak,bir de anne köftesi vardır. Herkes kendi annesinin dünyanın en güzel köftesini yaptığını düşünüyordur herhalde.Benim annem maydanozlu yapardı köfteyi ,kiminin annesi de kimyonlu yapar.Yazın çıkan mis kokulu domates karşı komşumuz Ayşegül’ ü hatırlatır.Annesinin pazardan yeni aldığı henüz buzdolabına girmemiş domatesi kapının önünde elma gibi yemişti de onu camdan gören beni imrendirmişti. Annemin şaşkın bakışları arasında ben de bir domates alıp üzerine tuz döküp ısıra ısıra yemiştim.Mecimekli köfte Şenay teyzeyi hatırlatır. Funda’ nın annesi, 13 yaşlarındayım pek mızmızım her şeyi yemiyorum orda ikram etmişlerdi, misafirlikte huysuzluk etmek ayıp olur diye tatmış ve bayılmıştım.Çok titiz bir teyze vardı evi mis gibi deterjan kokardı hep.Bize yardıma gelen Emine teyzenin elleri hep çamaşır suyu kokardı sevmezdim o kokuyu .İlkokul 1’ e başladığımda kardeşim yeni doğmuştu annem sabah uyurum diye öğleci yazdırmıştı beni okula. Her şeyim gıcır, renk renkte kokulu silgiler almışlardı.İlk günler okulda çok sıkılırdım 4’ e doğru da hava kararırdı,ama abla olduğum için büyük olduğuma kanaat getirmiş ve sıkıldığımı kimseye söylememiştim. Şimdi bile dayanamam kokulu silgilerin baygın kokusuna. Mayısta uçuşan kavak polenleri ilk aşkım Savaş’tır benim için, onlar uçuşmaya başlayınca aklıma 17 yaşım ve o temiz genç kız gelir.Bir de her mayısta aaa benim aşık olmam lazım mayıs geldi diye düşünürüm.Nedir bu bilmiyorum. Nostalji kraliçesi oldum yine. Her şeye bir mana yüklüyorum.

yeni kokusu

taha3045 | 09 April 2009 14:18

Yeni kokusu

Kıyafet türü birşeyi alınca hepimizin hissettiği bir koku vardır, bu tarif edilemez, güzel mi çirkin mi bilemeyiz ama o şeyin yeni olduğunu bize anlatır, yeğenim buna yeni kokusu diyor, yeni bir şey alınca yeni kokuyor der hep.Yalnız kıyafette mi, araba bile yeniyken daha başka kokar( araba kokusundan nefret ederim, hele bayanların kullandıgı arabalar araba parfümü kokar ya ben ya uyurum ya kusmamak için dua ederek beklerim)

Kırtasiye malzemeleri de yeni kokusuyla bambaşkadır. Mesela hiç yazılmamış bir defterin sayfaları bir hoş kokar, kurşun kalemin bile kendine has kokusu vardır,yakınlarım kokulu, renkli silgi almıyor, gözleri çok korktu onlardaki katkı maddelerinden, ama beyaz silgi bile yeniyken yine de kokuyor, acaba kullanılmayan yeni olan herşey yeni mi kokuyor.

temiz erkek

taha3045 | 07 April 2009 13:30

Dün evi temizlettim, çevremdeki herkesçe bilindigi gibi bir erkeğe göre oldukça, derli toplu, temiz,titiz biriyim, yalnız yaşamama ragmen evde hep annem varmışçasına bir derlilik topluluk mevcuttur.

Dün gelen onbeş günde bir bana gelen bir ablamızın suratı akşam pek bir asıktı, neymiş efendim ben çok değişmişim, eskisi gibi değilmişim, izin kullanmalıymışım falan. Biraz kurcalayınca olayı kavradım, evi temizlerken karşılaştıgı manzaralardan kadının nevri dönmüş, daha önce alışkın olsa, ses çıkarmaz ama evde hiç böyle manzaralar görmediği için beni hastalandı falan sanmış. Bunun sebebinin bir haftadır bende kalan arkadaş oldugunu anlatmama ragmen bana inanmadı, ve bende ona inanmam diye tek tek resim çekmiş.

Radio Atraxion Axe

simetra | 23 February 2009 10:47

Axe, her zaman olduğu gibi başarılı çalışmalarına bir yenisini daha eklemiş. Sitede axe radyosundan parçalar dinleyebilir, instinct ürünü ile ilgili oyunu oynayabilirsiniz. Sitedeki ateşli kızların polaroid fatoğrafları ise nefesleri kesecek cinsten.. Fazla söze gerek yok, marka Axe olduğu sürece başarılı iş olmaması mümkün değil. Sizi şöyle alalım.

Ölüler nehri..

nazokiraze | 02 January 2009 15:06

Hindistan’da Ganj Nehri yakınında bir şehir var, adı Varanasi(Benares, Kaşi) .Burası Hinduların en kutsal şehirlerinden biri.Burası Hindu inanışlarına göre hacı olma ve ölüleri yakma yeri.

Varanasi şehrindeki en büyük geçim kaynagını ölüler oluşturuyor, sokaklar süde yüzen mumlar, çeşit çeşit kefenler, odunlar, kütük, koku keseleri vs.. Buranın halkı özel tarifelerle geçimlerini ölülerden saglıyor.Hinduizm inancına göre diğer dünyadaki mutluluk bu özel ölü yakma töreninden geçiyor.