bildirgec.org

kaygı hakkında tüm yazılar

SIKIŞIK HAYALLER

astral | 28 January 2010 14:31

Hiç yazamayacağını bildiği kitabın kapağı dahi hazırdır kafasında. Kolilerin fotoğrafı ve boş bir oda. Üzerinde ‘Sıkışık Hayaller’ini anlatacak teker teker. Geçip giden hayaller.

‘Bu kitap da onlardan biri, bu kitap da diğerleri gibi yazılmayacak’ dedi kadın; hem kitabından bahsederken, hem heycanlanmış halini hiç de saklamaya çalışmayarak… Keyifliydi bahsederken.

‘Bu yazıya tam bu isim olur’ dedim. İç’de kalmış bir kitap ismi. İç’de kalan hayaller. Hiç yazılmayacak ama birinin tüm ayrıntılarını bildiği ve ne kadar etkilense az olduğu; yazılmayacak kitabın adı.

“kaygı”nın gürültüsü

aydindil | 20 August 2009 11:50

-yaşamayı bilmeden yaşıyormuş gibi yapılan ziyan hayatların,
-taklit ve taktikle geçen ızdıraplı zamanların,
-mış gibi bakışların,
-yarım kalmış benliklerin,
-boşluklu oluklu az yoğun hayatların,
-çok yoğun ağırlaştırılmış müebbet ruhların
“anlamsızlığa anlam katma kaygılı” çırpınışlarının gürültüsü başımı deldi!!!

KADINLARDAKİ HUZURSUZLUĞUN KAYNAKLARI

keremx | 05 November 2008 09:50

KADINLAR NEDEN HUZURSUZ?

Kadınlar yaratılışları gereği her konuda daha hassaslar. Gözyaşı onlarda, duygu onlarda, romantizm onlarda, estetik onlarda, dert ve stres onlarda…

İncelik ve kırılmışlığa dair her ne varsa, çeşit çeşit taşıyorlar ruhlarında ve bedenlerinde…

Yapılan araştırmalara göre kadınlar, erkeklerden iki kat daha fazla endişe ve heyecan duygusuna sahiplermiş. Kadınlar; gelecekleri, çocukları, ailesi, eşi ve işi için sık sık endişe duyuyorlar. Yapılan araştırmalara göre kadınların hormonal yapıları ve sosyal beklentileri endişelerini tetikliyor. Sahip oldukları tiroid bezi yapısı da bu durumu besliyor.

Okullar açılırken…

BARIALAST | 28 August 2008 16:26

Teknoloji hayatımıza öyle bir girdi ki artık ulaşmadığı yer kalmadı eğer varsa bile ben bilmiyorum.
Yakın zamanda okullar açılacak, kayıt yaptırmak, hangi okula göndereyim telaşı veliler olarak bizleri geriyor. Artık bu konuya bile teknoloji bulaştığından işimiz eskiye oranla daha kolaylaştı.
Her okulun bir web sitesi var. Okuldaki tüm görevlileri tanıma imkânı veriyor. Ulaşımın nasıl sağlanacağı, iletişimin ne şekilde yapılacağına varıncaya kadar her bilgiye ulaşabiliyorsunuz.
Teknoloji aynı zamanda en iyiye ulaşma isteğini de kamçıladı. Kendi çocuğum için okul sitelerine bakarken fark ettim ki bu işe çok önem veriliyor. Okulların web siteleri birbirinden güzel ve doyurucu olmuş. Sadece okulu tanıtmakla kalmıyor aynı zamanda o bölgeyi de tanıtıyor. Öğrenciler için ders takviyesi veren okul siteleri bile var. Bunları görmek beni mutlu etti, çocuğumla birlikte yaptığım okul web siteleri ziyareti ile gerginliğin yerini güvene bıraktı.

Korkuları yenme

| 25 April 2008 02:39

Aslında başka bir konu hakkında yazmayı düşünüyordum ancak “korku” isimli yazımdan sonra bu yazının daha manidar olacağını anladım. Üstelik yazıyı okuyan ve yorumlayan insanlara da bazı tekniklerden bahsedeceğim sözünü vermiştim. O yazının hemen arkasından olmayacaktı da, ne zaman olacaktı öyle değil mi?

Fobi ve kaygı denilen korkuların nasıl oluştuğundan bahsetmiştim. Aslında daha önce bilmediğiniz bir konu olduğu için korkudan bile korkuyordunuz. Şimdi nasıl oluştuğunu öğrendiniz. İnsan bilmediği şeyden de korkar. Bu yüzden korkunun nasıl bilinçte yer ettiğini öğrendikten sonra kendi bilincinizi/bilinçaltınızı gözlem altına aldınız. Artık bir fobiniz varsa bile, size gerçekten sıkıntı verici düzeyde olmadığını da zaman geçtikçe anlayacaksınız.

Ancak fobiler ve kaygılar için bir şey yapmazsanız, kendi başlarına geçmezler, hayatınızın sonuna kadar devam eder bu sıkıntı. Özellikle yaptığınız işle ilgili veya her zaman karşılaşma riski olan fobiler sizi çok rahatsız eder.

Korku

| 15 April 2008 08:01

Korku, beynin yarattığı bir illüzyondur. Kişisel gelişim konularında örneğin NLP de uzmanlaşmak isteyen biri korkunun kaynağını bilir. Kaynağı bilinen bir davranışın üstesinden gelmek ise oldukça kolaydır.

Korku illüzyonu
Korku illuzyonu

Bütün davranışların temeli, beynin çalışma prensiplerine dayanır. Korkunun da bir prensibi vardır. Eğer bunu davranışlarımızda gözlemleme alışkanlığına kavuşturursak, sahip olduğumuz ya da olacağımız her türlü korku ve kaygının da üstesinden gelmiş oluruz. Bu alışkanlığa biz “farkındalık” ta diyebiliyoruz. Farkındalık, benim tabirimle duyguları kontrol etme gücüdür. Aynı zamanda kendini tanımanın diğer adıdır.
Eğer farkındalık konusunda az çok bilgi sahibi iseniz, kendinizi tanıma konusunda, hiçbir zaman tam anlamıyla kendinizi tanıyamayacak olmanızın gerçekten ürkütücü olduğunu da anlamışsınızdır. Bu kendini bilme-tanıma-öğrenme ya da farkındalık denilen şey, siz ölene kadar devam eder.

Dolunayın Karanlık yüzü

plakton | 30 March 2008 23:16

Günlerden hangi cumartesiydi veya pazardı… Hangi gecenin dolunayıydı? Hatırlıyor musun? İnan bende hatırlamıyorum. Anlamsız olduğum, sıkıldığım, boş boş etrafa bakındığım anlardandı. Avuç içlerimin arasına aldığım sesini dinliyordum sessizce…

Yolculuklar neden daima alfabenin sonuna doğru başlar bilir misin? Harflerinden taşan, kelimelere sığmayan, hayatın anlamına ağlayan bir cümleler eşliğinde… Anlaşılmayacak yine biliyorum. Yine de satır aralarına gizliyorum, kimse bilmeden, kimse duymadan. Kapılar kapanıyor tek tek birbirinin içinden geçerek, yüzüme hürmeten sessizce… Labirentlerde kayboluyorum. Dolambaçlı, birinin kurguladığı… Neredeyse… Neredeyse parmak uçlarım dokunacaktı… Tökezlemeden önce…

Belki…

sekoci | 29 March 2008 15:26

Belki diyorum…
Geleceğim altın oluyor
Harikalar diyarı bir çift iplik olup düğümleniyor
sonra diyorum
Belki geliyor
insanlar doğar , iyi olan ölür
mavi ye siyah bulaşır
güneş açar , gökyüzü yaşanır
kelebekler uçuşur gökkuşağı düşer
falan filan…
belki yunuslar kanatlanır
okyanusların dibi aydınlanır
– şişe nin dibi hep aynı
Belki bir şiir – canı cehenneme
Belki aşk – iki kere canı cehenneme
hayatı yerine getirir.
Güneş parlar yeniden
kelebekler ölmek üzereyken
Motorlar susar , silahlar susar , orospular ve öğretmenler ve imamlar ve gardiyanlar…
belki ben susarım…
Hayat ayrıldığı kabuğuna girer
Rapunzel susar
Temizlenir dünya
hayat yaşanır… belki

Tost-Modern Edebiyat

nanotoni | 20 February 2008 01:33

Internette geziyorum, insanin biri güzel baslamis, demiski: ” 70 lerde iz birakan diziler vardi, siyah beyaz ekranlardan kanal kavgasi yapmadan izledigimiz, cep telefonlarinin beynimizi pisirmedigi, ot tadi veren bilgisayar sohbetlerinin yerine kendimizi daha dürüst ifade edebildigimiz, okul bahcesinde macun satildigi, sabaha karsi Muhammet Ali maclari seyrettigimiz, beraber ve solo sarkilar dinledigimiz TRANSISTÖRLÜ radyonun mutfakta durdugu, dandy cikleti cignedigimiz Ayhan Isik in hayatta oldugu ve babamizdan 2,5 tl harclik aldigimiz günlerdi onlar. Hala o tadi alamiyorum ne televizyonlardan ne de gazetelerden ne de yürüdügüm yagmurda islanmis TÜTÜN KOKAN ALSANCAK CADDELERINDEN.