bildirgec.org

karın ağrılı hakkında tüm yazılar

Saçmalıklar – 20

oky | 24 April 2004 23:04

şimdi ben dersteyim.

bu okuldaki bir ayımın dolmasına bir hafta kaldı. aslında iki hafta da kaldı denebilir ama ben demiyorum genelde. ben genelde böyle durumlarda bir hafta kaldı bir ayımın dolmasına diyorum. iki hafta dolu dolu bitti, bu üçüncü hafta. ama üçüncü hafta bitmedi yani. bu okuldaki üçüncü haftamın bitmesine dört gün kaldı. aslında beş gün kaldı da denebilir ama ben demiyorum genelde. ben genelde böyle durumlarda dört gün kaldı üçüncü haftamın bitmesine diyorum. çünkü bugün henüz başladı. üçüncü haftamın ilk gününü sürüyorum anlamı çıkabilir buradan. ama dedim ya, ben çıkarmıyorum işte.

Saçmalıklar – 19

oky | 22 April 2004 02:33

bakkala gitmeden önce..

sigara tiryakisi olarak, sabah sigaramın bittiği andan itibaren aynı günün takip eden zaman dilimleri içerisinde bakkala gitmem gerekeceği gerçeğini kabullenemiyordum. her ne kadar neşeli görünsem de, içten içe bakkala gitmek zorunda kalacağımı biliyor olmam, bir taraflarımı mütemadiyen kemiriyordu. gerçi evde yapacak bir şey yoktu. yani, meşgul değildim. bir işimi yarıda bırakacak olmam gibi bir mevzu, ortada yoktu. ama bu bile, yapacak bir şey olmamasının sarhoşluğu bile, bakkala gitmekten çok daha iyiydi benim için. hem yapacak bir şeyler ilerleyen saatlerde mutlaka vuku bulurdu. belki güzel bir türk filmi başlardı arasına az reklam giren. belki aniden müzik dinleyesim gelecekti deli gibi. kısacası evde bulunmaktan mutluydum. uzanıyordum koltukta işte ne güzel.

neden?

eyluleser | 19 April 2004 17:59

neden her bedava verilen şeyi almak zorundayız?ölücümüyüz acaba…

niyet…

tamilgerillası | 14 April 2004 02:41

dün bir minibüs gördük. bir şirket aracıydı. şimdi adını hatırlamıyorum şirketin, ne iş yaptıklarını da. küçük ama büyük olmayı hedefleyen firmaların yaptıkları gibi kendilerine bir slogan bulmuşlar sağolsunlar. italik olarak da yazmışlar. “ilkemiz memnuniyetimizdir”

önce yanlış gördük sandık ama hayır doğruydu. gerçekten de ilkeleri memnuniyetleriydi. iki olasılık var; ya çok esaslı bir yazım hatası olmuş ya da adamlar açıkça niyetlerini dile getirmişler.

Ne günlere kaldık…

talos | 13 April 2004 10:51

Dün arkadaşımın birisi ile konuşuyorum siyaset hakkında bişeyler söyledi. Sordum kendisine Senin görüşün nedir?diye. Arkadaşım Sosyalist’im ben dedi. Peki dedim sosyalizm ne demek? adamın cevabı şu: “Ahmet Kaya Dinleyen onun arkasından gidenlere denir” 🙂 “Sende Sosyalistsin sende Ahmet kaya dinliyorsun.” dedi Gelde çıldırma. Ben istediğimi dinlerim. Sağcı solcu farketmez. Seviyorsam sesini, kulağıma hoş geliyorsa melodisi dinlerim. Benim zevkimdir o ama gelde bunu bu arkadaşa anlat. Ne günlere kaldık. Bilinçsizliğin bu kadarı fazla.

ben

crimsonsunrise | 12 April 2004 19:03

sevgili günnük,az önce hayatımın en kötü sınavlarından birinden çıktım.kalem oynatamamak deyimini yaşayarak öğrendim.sınavdan çıktım mümkün olduğunca sınavdan ve geyik arkadaşlarımdan uzaklaşmak istedim.otobüse bindim,geçmişten tanıdığım ve beğendiğim bi kız da otobüsteydi,onu görmezlikten gelerek yerime oturdum.böyle de bi huyum var,heyecanlanmamak için çok konuşmak istesem de görmezden geliyorum.ama sonra onu gördüğüm için mutlu oluyorum,bu yüzden ne fırsatlar kaçırdım be günnük.sokaklar canlılıkla dolup taşıyor,biz de vohaley diye erkek erkeğe geziyoruz,ne olacak bizim halimiz…güzel ve hoş bi kız gördüğümde heyecanımı gizleyemiyorum,bu yaşta bu tecrübesizlik olacak şey değil…geçen her boş zaman tanesiyle kendime güvenim de azalıyo,en basitinden çekici biri olup olmadığımı asla anlayamıyorum.bir kızın bana hangi gözle baktığını çözemiyorum.geyik arkadaşlarıma takıldığımda güldürmenin hazzını yaşıyorum,ama kof bi haz bu..şu ortamların doyurucu birlikteliklere dönüşmesini isterdim.ama olmuyo,hiçbişey mükemmel olmuyo,ben en azından biraz güzelleşmesine,renklenmesine razıyım.sinemayı çok seviyorum,müzik dinlemek beni uçuruyo,basketbol oynamaya bayılırım ama bunları arkadaşlarımla süslemek isterdim.kızlı erkekli hoş bir arkadaş grubuydu benim en büyük hayalim,üniversite biterken bunu yakalayamadığımı görüyorum.bölümümün de etkisi var bunda..ince düşünmek ilişkilerimde beni çok zorladı,hala zorluyor.yeni tanıştığım insanlar üzerindeki şöyle yapsam ne der vs. vs. türü düşüncelerim beni onlardan uzaklaştırıyo,çok iyi insanlar tanımama rağmen,görünen o ki onları da benden uzaklaştırıyo..eee insan rahat insanın yanında olmak ister tabii..bu da eski arkadaşlarımın yörüngesinden çıkamamamı,dış dünyayı tanıyamamamı ve iç dünyamı tanımaya dönmemi sağlıyo,bu da,iyi bir gözlem yeteneği,ince düşünceler demek..sağlam bir kısır döngü…ne desem ki daha fazla, bu kadar döküldüğüme bile şükür,kendini güzel anlatamayan bi insan olarak benden dağınık cümleler okudunuz,kusura bakmayın,kendinize iyi bakın…

pazarları hiç sevmem

mornehir | 11 April 2004 15:05

yanyana geldiklerinde içlerinden anlamsızlık fışkıran albümleri yanyana getirdim. Manu Chao/Clandestino: Esperando La Ultima Ola… ve yanına Volkan Konak/Maranda.. ilk şarkı Feriğim..anneannem ferik bacaklı derdi bana.Feriği erik gibi bir şey sanardım,tavukla civciv arası buralarda piliç denilen durumun karadeniz meali..sevgilim,yeşil eriğim benim/ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin ikinci şarkı clandestino..solo voy con mi pena/sola vi condena/correr es mi destino/para burlar la ley/de la grande babylon.. al pacino sevmekten midir yoksa bilinçaltı kirliği midir babylon deyince aklıma scarface geliyor.geçen gün kurtlar vadisini izledim ilk kez,hiç denk gelmemiştim merak ediyordum.scarfacevari şiddet var demişlerdi..bağlantı ordan.. üçüncü şarkı je ne t’aime plus..80lerin ikinci yarısında atari çılgınlığı yaşanırken annemin ve babamın elinden kurtarabildiğim zamanlarda atari oynardım.bu şarkıyı dinlediğimde uzay gemisi vuruyormuşum hissine kapılıyorum.bingggg binggg binggg..je ne t`aime plus mon amour/je ne t’aime plus tous les jours..tetrisim nerede acaba? dördüncü şarkı..vasiyet..malum anadolu da köy mezarlığı tepede çınar hikayesi.bu adam ne hoş şiir okuyormuş.diyalektik,yere batsın diksiyon derslerinde ölmüş ruhlar.. beşinci şarkı hastane önünde..beş altı yaşlarındaydım galiba.ilk kez bir şey dinleyip ağlamıştım,hala da ağlarım ve hala da nedenini bilmiyorum.ne hastaneyle işim oldu,ne gurbetle..hasta düştüm yüreğime dert oldu/ellerin vatanı bana yurt oldu.. altıncı şarkı yine clandestino..ot içmek legalleşsin.. yedinci şarkı bongo bong.. sekiz..welcome to tijuana.bahar yorgunluğundan müzdaribim.eklem ağrısı,hafif ateş,bitkinlik,uyku hali..ıhlamur içiyorum,metabolizmayı yenilemeye yardımcı olurmuş.adaçayı da terlemeyi engeller aklıma gelmişken söyledim. dokuz..Noir Désir..Le vent nous portera..bu nereden çıktı ki şimdi?evet bugünün adı pazar olmasaydı münasebetsiz sineklerin muhteşem dönüşü olurdu herhalde.ya da bir film olsaydı alfred hitchcock yönetiminde “çocuklar” olurdu.bu küçük insanlar filmde uyumak isteyen mızmız genç bayanı çeşitli seslerle mutasyona uğratıp sonunda bir caniye dönüştürür,kendi sonlarını kendileri hazırlarlardı. evet..uyumalıyım.pazar günlerinden nefret ediyorum.burnuma gelen bütün ızgara köfte kokularından,çocuk vızırtılarından,sırtımdaki ağrıdan,bu mızmız halimden. azıcık daha halim olsaydı,kıtlıktan çıkmış gibi güneşi görür görmez buldukları ilk yeşillikte pofur pofur mangal yakan köftegiller ve tavukkanadıgilleri irdelemek isterdim.

Kararsızlığın kırpık hali – Evlilik –

Janus-hafif | 08 April 2004 01:11

Evlenme kararı nasıl verilir?

Farklı seçenekler arasında hangisinin doğru olduğu nasıl anlaşılır?

Ya da evlenmek gerçekten yalnız olmanın verdiği acının bir çözümümü müdür? veya bu acıya haberi olmayan birilerini istemleri olmadan dahil etmenin oyun halini almış bir şekli mi?

Ya yalnız olmaktan sıkılmışsan ve hala onu unutamadığının farkındaysan bu iki taraflı risk ne kadar kaldırılabilir olur?

Bi kaç haftadır kafam çok karışık. Galiba bu kez de evlenmeyi beceremezsem – kendimi öldürmeyi de beceremediğime göre, teşebbüssel beceriksizlik soslu salaklığımı unutmadan- boktan bi hayatı yaşamaktan başka önümde çok parlak bi seçenek kalmayacak.

midem bulanıyo

fussylogia | 07 April 2004 23:35

efsane gazoz dedik uludağ aldık g.tümüzde patladı luna da cok ağır kaçtı saten kızartma yedim paso yağ boğuldum ki çay içiyom tutsun biraz

Gönül ve b.k meselesi..

feu | 07 April 2004 20:21

Öyle böyle değil, resmen karnım ağrıyor.. Ben bu işleri bırakmıştım aslında.

İlkokulum diyince aklıma ya burnunu karıştıran sınıf arkadaşları ya da cırcır olduğum günler geliyor.

Ölümdü yahu, okulda dayanamayıp hocadan eve gitmek için izin isterdim. Bacaklarımı kasarak teyzemin evine koşardım. (Okul onun evine daha yakındı.)

Birkeresinde zil çalışmyıyordu, delicesine “teyze” diye bağırdım.. Açmadı.. Eve koştum, delicesine tabii..

İlkokuldan sonra geçti böylesi. Şimdi karın ağrıları heycandan oluyor, aşıkken.. Farkettim de bir kere aşık olabildikten sonra aşk (aşık olunan kişiyle ilgili herşey) dışında hiçbirşey heyanlandırmıyor beni..