bildirgec.org

karikatür hakkında tüm yazılar

umut sarıkaya

| 24 August 2005 18:58

yiğit özgür ve ersin karabulut’tan sonra penguen çizerleri kitapları serisine eklenecek isimlerden birisi umut sarıkaya olacakmış. HBR MAYMUN, AKSAK KURBAĞA, SOLAK, SOYTARI, ATOM gibi çeşitli dergilerde çalıştıktan sonra bu günlerde Lombak, Kemik ve Penguen dergilerinde çizerliğine devam ediyor.

(bence) umut sarıkaya’nın çizgisinin iyi olduğu söylenemez ama espiri yeteneği diğer çizerlere göre az gelişen çizgisini bir nebze unutturuyor. “alo’kemik ten arıyoruz”, “benim de söyleyeceklerim var” köşelerindeki düz yazı yeteneği “işimdeyim gücümdeyim” köşesindeki çizgilerinden daha iyi olduğunu düşünmüş olacak ki penguen ekibi eylül ayında umut sarıkaya’nın “benim de söyleyeceklerim var” köşesindeki yazılarını kitaplaştıracaklarmış.

“- şunu hiç unutma ki aşkım, unutulanlar unutanları hiç unutmazlar. bunu sakın aklından çıkarma..
+ ay timuçin tamam unutmadık… 5 milyon borcumu ödiycem ama yanımda bozuk yok anlasana..
– bak şurda bakkal var.. ver bozdurayım getireyim kara vicdanlı”
-eylül 2003, umut sarıkaya.

yiğit özgür

| 03 August 2005 13:38

leman dergisinin pos bıyıklı uzun saçlı çizeri yiğit özgür, leman dergisinin amatör kısmından başladı çizmeye. daha önceleri bilim çocuk gibi dergilerde çizse de aktüel’in içinde verilecek bir ek yaratmasına giden yol penguende çizdikleri oldu.

yiğit özgür, bol konuşma baloncuklu ve genelde suratların en son konuşma balonuna endexlendiği bir çizim sitili var. eskiden daha çok tarama yaparak çizdiklerini ayrı beğeniyorum gerçi.

yiğit özgür’ün sitesinde bulamadığım kitaptan bakarak yazdığım bir şey var aşağıda. anlatınca komik olmayan espriler sınıfına rahatlıkla girebilir.

Neşeli Mizah Merkezi

knemo | 13 April 2003 16:59

Bkz

Mizah Merkezi’ne bahar gelmiş. Herkes hafiflemiş gibi, daha neşeli, ölüm düşüncesinin getirdiği karamsarlıktan sıyrılmış. Bu kursun en ilginç özelliği bu belki de, 150.buluşmadan sonra bile herşey yeniden başlayabiliyor, yeni birisi çıka gelip, kağıdın üstüne bişeyler çiziktirebilir. Bir nevi pembe dizi. Bu haftanın yeni karakterleri: Ateş fırlatan çocuk, Portakal, Cosmo Şehmus, Kulağı Duymayan Kız ve Leyl’a. Leyl’a ile Kulağı duymayan Kız ilk kez geliyor. Leyl’a Uzun Saçlı Kız’la burada buluşmak için sözleşmiş. Geçen haftaki, tahrip gücü yüksek laflardan sonra Uzun Saçlı Kız gelmemiş. Leyl’a yanlız kalmış.


Ateş’in herşeye hayret etme kabiliyeti var: “A öyle mi?Hadi ya!! Bak bunu bilmiyordum!!”. Bir de kibritten yaptığı füze rampasıyla karşı masadakilere yanan kibritleri fırlatıyor. Arkasından, “Kanımız, Canımız, Feda sana ya Saddam!” marşını şöylüyor. Karşı masada oturan Portakal da kendi füzelerini imal etmeye karar vermiş, kibritler havada uçuşuyor. “Arkadaşlar doğru duralım!” diyor Pişekârcığım. “Bu Ruşen, hakkımızda ileri geri yazılar yayınlıyormuş hafif.org’da.”


Ateş doğal olarak şaşırıyor: “Sahi mi, ben de arkadaşın yazdığı bir romanda oynadım geçenlerde, yakında yayınlanacak. Osmanlı zamanında geçiyor, Kadı Debelemez karakterini bana bakarak yazmış.” Kavuklu: ” Hadi ya, poz mu verdin, fotoğraftan mı çalışmış arkadaşın?”


İlgiyi tekrar üstüne çekmek isteyen Şemus konuyu değiştirmeye çalışıyor: “Geçen gün ne oldu biliyo musunuz, taksiye binmiştim, taksici tutukladı beni!” Pişekâr: “Nasıl yani??” “Sivil polismiş taksici, yoldan geçeken göstericileri gözaltına alıyorlardı, ben de ne yapmış ki adamlar, niye tutukluyorlar dedim, şeklimiz de doğulu ya, taksici hemen karakola çekti, beni de gözaltına aldılar. Sonra içeri girdim, kodeste adamlar rakı sofrası kurmuş, içki içiyorlar, gel hele anlat bakalım delikanlı sen neden düştün buralara dediler, uzun hikaye dedim, boşverin…” “Geçenlerde Çevik Kuvvetin önünden geçerken de bir hayli ilgisini çekmiştin polis kardeşlerin.” “Ha evet internetten bomba yapma tekniklerini okumuştum, onu mu diyosun?” “Evet, hepimiz bir ağızdan “Sen bomba yapmayı biliyordun değil mi Şeyhmus deyince nasıl da dönüp bakmışlardı ama!” “Evet, bomba yapmayı biliyorum sahiden de. Ama şimdi daha hayati şeyler üstüne çalışıyorum…” “Ne mesela?” “Bizim sitedeki arabaların plaka numaralarını yazıyorum bi kağıda, ileride otuzbir çekerken lazım olabilir.” “Ne!!!” “Yolda kalırsam o numaralara bakıp otuzbir çekcem.” “Otostop mu mu demek istiyorsun?” “Ha.. evet otostop…Depremde eve dönerken de işe yaramıştı, Otobüse bindim, para istediler, ben görevliyim benden para alamazsınız diye bağırdım, otobüsten attılar..Sonra ben de kamyonlara otuzbir çektim, şey yani otostop demek istedim.”