bildirgec.org

karamsar hakkında tüm yazılar

Bu gece gene yüzleşeceğim kendimle

suleceizler | 12 February 2011 19:16

Gece yarısını çoktan geçmiş saatimin akrep ve yelkovanı.Hala yok gözlerimde uykunun ağırlığı,tv açık fakat sadece açık ,öylesine.Kendimle başbaşayız ve gene hesaba çekmişim kendimi gecenin sessizliğinde.Hayatta herkesi,

Kafamda dönen tilkiler

admin | 05 March 2009 13:05

İnsanlara karşı yaşadığım güvensizlikten, hayatım üzerine yaptığım kurgulardan, kurduğum senaryolardan sıkıldım .Yok yere tantana yaratıp can sıkmak, ufacık bir şeyi günlerce sürdürmekten bıktım.Rahat, sakin ,huzur dolu bir şekilde kafamı yastığa koymak istiyorum artık.Bu bir hastalık mı, takıntı mı , geçmişte yaşadığım kötü olayların şimdiye yansıması mı bilmiyorum.Tek bildiğim artık dayanılmaz olduğu bu işkencenin.Her neyse bana nasıl bulaştıysa düşsün artık yakamdan.Mutsuzum, huzursuzum, kırıcıyım , öfkeliyim hayata ve insanlara… Güvenmek istiyorum sormadan sorgulamadan.Her cümlenin altında açık aramak, her hareketin bir yanıltmaca olduğunu düşünmek istemiyorum.Hiç bir şeye olumlu tarafından bakamamaya başladım.Hayat hep negatif.Bu şizofren hallerim ilişkimde patlak verdi günler önce.İlişkimi sorgulamaya başladım.Erkek arkadaşım” bugün mesaiye kalıyorum dediğinde” inanmalımıydım? . Oysa bildiğim bir gerçekti bu.Her zaman yaptığı gibi mesai çıkışı servisteyken arardı beni.Kendi kendime sürekli yazmaya başladım.Oysa onu o kadar iyi tanıyordum ki ve o kadar bağlıydı ki bana bunları bile bile nasıl onu yargılardım böyle saçma sapan senaryolarla.Üstelik iki seneyi aşkın güzel giden bir birlikteliğin içindeyken.Benim için bütün hayatını değiştiren ,benimle ağlayan benimle gülen biriyken söz konusu olan.Ne onu ne de başkalarını kırmaya hiç hakkım yok biliyorum ama beynimi yiyip bitiren bu kuşkulardan bir türlü kurtulamıyorum.Daraldım, bunaldım…

Karamsarım…

admin | 22 February 2009 09:26

Uzun zamandır hayatımda, bana çok değer veren biri var.Ben ona ne kadar değer veriyorum o tartışılır.Değer konusu bir köşede duruversin çünkü kafamı yormam gereken daha önemli cümlelerim var benim. Ben çerkes kızıyım.Babama sorarsan onun damadı egenin havasını solumuş bir efe olmalı.Ona sorarsan evliliklerde din, dil, mezhep önemlidir. ” İlerde içinden çıkılmayacak sorunlara neden olabilir ” ona göre.Farklı kültürlerde yetişmiş iki insan hayatını birleştirmeden önce bol bol düşünmeli yani… Erkek arkadaşım alevi..Her ne kadar ” ben o kültürle yetişmedim, örfünü adetini bilmem” dese de bizim örf ve adetlerimizide yadırgayan biri.Ufak tefek tartışmalar yaşıyoruz.Bütün ilişkilerde olabileceği gibi.Üstünü kapatıp geçiyoruz.Geçiyoruz da acaba hataların çoğunu yanımızda mı sürüklüyoruz.Sevgi, güven, özveri yeterli değil mi bir hayat paylaşmak için….Kendi doğrularım onun doğrularıyla örtüşmezse bunun ortası ne olur?Orta yolu bulmadan bir hayatı paylaşmak mümkünmüdür?O hayatın meyvesi çocuklar hangi kültürde büyür?Sorular, sorular, sorular….Daha ne kadar kulaklarımı kapatıp duymamazlıktan gelebilirimki..Peki böylesine içten bir sevgiyi bütün bu söylenenler için daha ne kadar erteleyebilirim ki..Din ,dil, ırk gözetmeksizin eşit değilmiyiz hepimiz.Kendi içimizde yarattığımız bu ayrımcılık niye..Neden bu kadar katı kurallarımız var…Bende yıkamıyorum tabularımı.Sırf bu yüzden hayatı hep erteliyorum.Ama şimdi çok büyük bir çıkmazdayım.Geleceğe dair korkularım, endişelerim var ve bunları içimden çıkarıp atamyorum.Ya tamam ya da herşeye rağmen devam…Kararsızım….

Karamsar Yaşam…

adoxxoda | 19 December 2008 10:19

Hayat geldik işte ne olacaksak
Sonumuz belli ya
Sararıp solacaksak
Bir gün her şey bitipte
Toprağa konacaksak
Neye yarar yaşamak
Bir hiç olacaksak
Çocuktum büyüdüm
Bütün bedelleri ödeyerek
Hayatı hiç anlamadığım halde
Anlamaya çalışarak
Her şeyden vaz geçtimde
Koca adam olup büyüdümde
Büyükken çocuk olamadım
Her şey acımasız her şey üstüme üstüme
Bir fırtına ortasından
Savrulupta yerlere
Düşünce gökyüzünden damla gibi
Çarpmanın etkisiyle paramparça
Ruhum bedenim benliğim
Yazmak için yazmamak gibi
Belki biraz saçmalamak
Biraz da rahatlamak
Acı versede bana yaşamak
Bin defa ölüp dirilip gibi
Lanetli bir hayata ta en başından
İsteksizce başlamak
Gel al canımı Azrail
Rabba götür beni
Kefen beyaz ölüm kara ne fayda
Yaşarken ölmek dahada kötü

Optimist Mehmet Bienal’ de

menese | 17 October 2007 18:21

Bir çok mekanda faaliyete geçen 10.Uluslararası İstanbul Bienali kapsamındaki ziyaretlerime -tavsiyeler üzerine- Taksim’deki AKM binasından başlamaya karar verdim.

“İMKANSIZ DEĞİL
ÜSTELİK GEREKLİ
KÜRESEL SAVAŞ ÇAĞINDA
İYİMSERLİK”

Kapıdan içeriye duhul olup da, sergilenen “iş”lere -şimdilik- yönelmeden önce şöyle bir kenarda duralım ve bu yılki bienalin bu “şiirsel” başlığına/konseptine dikkatimizi yoğunlaştıralım diyorum ben..

Her yerde karşımıza çıkan, bu arada sergiye bilet alırken elimize tutuşturulan sarı kitapçığın kapağında da gördüğümüz bu sözlerle acaba ne demek isteniyor?.
Ayrıca, “SANAT HİÇ BU KADAR İYİMSER OLMAMIŞTI” sloganını da bu başlıkla birlikte düşünelim.

fason takipçisi olasaydım keşke

Ling | 24 November 2002 12:33

Her pazar büyük bir umutla alıyorum insan kaynaklarını elime. başlıyorum ilanları okumaya.

ne kadar cok fason takipçisi arıyosunuz kardesim yaaa!! ben onların ne iş yaptıgını bile bilmiyorum, ama millet harıl harıl arıyo.şimdiki aklım olsa kesin o konuda okur bişiler yapardım.

bi sürüde makina müh arıyolar ve bi sürüsüde dısarda işşizi geziyo,nası oluyo annamadım ben bunu.Hem arz hem talep var ama sonuc yok.

Bazı ilanlarsa daha bi hos. Bulaşıkçı yardımcısı

arıyolar kardesim yaaa, bulaşıkçı bile değil,yardımcısını arıyolar..

Bazılarıysa agzıyla kus tutabilen seceneginide eklemeli aranılan özellikler arasına. Adam ingilizce,almanca,italyanca,fransızca,ispanyolca ve arapca bilmesini istiyo elemanın. prezentabl olcak,askere gidip gelmiş olcak, ehliyeti olcak,bilgisayar programlarını kullancak,bide 25 yasını asmamıs olcak!!!! bu nası olcak! cocuk daha anne karnında dil ögrencek heralde…

bu ilanlar bi hoş yani, bunları okudukca karamsarlıga kapılıyorum….

Sevdiklerimi kaybetmek istemiyorum

istanbullnet | 18 November 2002 19:49

21 yaşındayım ve bu güne kadar hiçbir yakınımın ölümüne tanık olmadım. Tanık olmak derken kastım yanında olmak değil. Kastettiğim hiçbir yakınımı yitirmediğim. Ve bunu yaşamak istemiyorum.

Bazen aklıma geldikçe bu zor durumun üstesinden gelemem diye çok korkuyorum. Ve bu korkum son birkaç gündür iyice yoğunlaştı. Bunun sebebi son bir hafta içinde gördüğüm iki rüya.

Geçen hafta rüyamda dedemle anneannemi gördüm. Dedem bana kızmış bana darılmıştı. Niye kızdığını uyandıktan sonra malesef hatırlıyamadım. Ve benim duyucağım bir şekilde anneanneme

“neyse zaten bizim ne önemimiz var. Biz zaten burada oturup ölümü bekliyoruz artık. Yaşımız baya olmuş” gibi şeyler söyledi.

Çok üzüldüm. Anneannem ise

“söylemesene öyle şeyler. üzüyorsun bak çocuğu” dedi.

ya aslında bu bi fıkra ama

LuCiuS312 | 29 May 2002 11:41

belki biliyosunuzdur ama anlatalım.

Yıl 2002. Bütün dünya liderleri toplanmış. İcat edilen mükemmel bir bilgisayar var. Ne sorarsan sor doğru cewap veriyor. Hatta geleceği bildiriyor. Bütün ülke liderleri orda bush Blair bizim ecowitt de orda. Karar verip sormuşlar cihaza “2010 yılında dünyanın hakimi kim” bilgisayar çalışmış çalışmış çalışmış. Ve çıktıyı vermiş. Herkes hayretler içinde. Kağıtta kocaman türkleryazıyor. Bi daha sormuşlar aynı cevap. Bush çıkmış demiş ki niye. Sormuşlar. Makine çat demiş yapıştırmış cevabı. ” O zamana kadar herkes uzaya çıkacak. Ve dünyada sadece türkler kalacakta ondan.” budur olayımız ötesi değil.

kasabada yaşamak…

te_reja | 05 February 2002 10:59

Ufak bir şehirde yaşıyorum. Daha doğrusu büyükçe bir kasabada ..burada yaşamak ne demek bir bilseniz?

Üniversiteyi kazanmama rağmen akrabam yok diye İzmir’de okuyamamak, üstelik çalışmak zorunda olmak… Çalışsam da hiçbir zaman cep harçlığının üzerinde para kazanamamak, okuduğum kitapları okuyan ve üzerinde konuşacak başka kimseyi bulamamak, akşamları annem, salak kardeşim ve televizyondan kurulu bir hayat ne demek? Tüm şehirde herkesi tanımak, herkesin sizi tanıması, üzerinde taşıdığım -artık evlilik çağına geldi- damgası. İnsana kendisini meyveleri olmuş bir ağaç gibi hissettirmeleri çok korkunç. Bu işte çalışmam bile evlilik öncesi oyalanma diye algılanıyor. erkekler için yeni çıkan bir cep telefonu modelinden farkım yok, ya da manavda seçilen bir karpuzdan. Bu neyin cezası bana? Bir tek iş yerindeki bu bilgisayar var beni memnun eden, o da memnun ederken üzüyor,sürekli kaçırdığım şeyler çıkıyor karşıma üzülüyorum. Böyle işte…Önce bu yazımı nereye asacağımı bilemedim, bu hafta ne oldu köşesine asacaktım ki farkına vardım, bu hafta hiçbir şey olmamış, geçen hafta da…Gelecek hafta da birşey olmayacak.Çünkü benim haftalırım hep birbirine benziyor, hiç farkları yok. bilgisayarı kapatıyorum, yazarım sonra…