bildirgec.org

kale hakkında tüm yazılar

Kapılar–3

nazokiraze | 18 October 2010 11:57

Yörede Diktiri olarak bilinen Myndos Kapısı Büyük İskender’ in askerlerinin geçmekte zorlandıkları ünlü kapıdır. Halikarnas’ı almaya yeltenen askerlerin çoğu bu kapının önüne kazılan hendeklerde ölmüşlerdir.

Geçmişte çeşitli yörelerdeki evlerin kapılarının bazı özellikleri vardı, gelen kişinin erkek mi, kadın mı olduğunu haber verebilmesi için kapılara ince veya kalın ses veren tokmaklar yapılırdı, gelen ona göre çalardı kapıları.

Mardin’ e bağlı Savur’daki mimari hartikası olarak bilinen taş ve ahşap sanatının en güzel örneği olan kapılar ve kilitleri.

Floransa’da Duomo Katedrali’nin karşısındaki vaftizhanede bulunan ve Lorenzo Ghiberti ve oğulları tarafından yapılan Cennetin Kapısı, aslında hiç açılmaz.On bölüme ayrılan kapı 27 yılda tamamlanmıştır. Altın sarısı olan bu kapı üzerinde peygamberler ve hayat hikayeleri vardır. Bu kapının orjinali Duomo Katedrali Müzesi’nde yer alıyor. (Floransa’ya giden turistlerin fotoğrafını çektiği vaftizhanenin güney kısmındaki kapı kopyadır, ayrıca bir de vaftizhanenin kuzeyinde bronz kapı vardır ve orjinaldir ancak Cennet’in kapısı gibi üç boyutlu kabartmalı değildir)

Itsukuşima Tapınağı
Itsukuşima Tapınağı

Tereddüt

pilli pati | 28 October 2009 10:12

Kaleden aşağı doğru salına salına iniyoruz. Yol, parke taşlı ve biraz eğimli. Fenerin yanından geçerken denizden yansıyan güneş ışınları gözümüzü alıyor. Güneş gözlüklerimi saçlarımdan kurtarıp takmaya çalışırken yazdan artmış bir günün tatlı esintisi altında böyle bir manzarayı izlemek bir anda ruhumu bir tür serbest kalma isteği ile dolduruyor… Sırtımda bir anda kanatlar çıksa, havalanıp uçsam, ne güzel olur!

Fazlasıyla şaşırmış ve gecikmişliğinde, etraftaki ağacı, börtü böceği de şaşırtmış yaz artığı bir günden bahsediyorum size. Arlanmazcasına bizim de kanımıza giriyor. Birden arkadaşım “Buralarda yatır varmış, gidip yerini bulalım” diyor. Yol üzerindeki satıcılara başka işimiz yokmuş gibi, en önemli işimiz buymuş gibi, mütemadiyen yatır soruyoruz. Neredeyse her tezgaha. Hepsi satacakları tülbent ve dağ otlarının derdinde. “Daha aşağıda” diyorlar da hiçbirisi tam yerini söylemiyor, ne hikmetse. Aslına bakılırsa üzerimdeki kıyafet gereği yatırı ziyaret edemeyeceğim. Belki uzakta durup onu beklerken, etrafın nefesini tutmuş, sadece kuşlara meydanı bırakmış halinin fotoğraflarını çekebilirim. Tepeden aşağı yol aldıkça artık adımlarımız zorlanmıyor fazla, alışıyoruz eğime ya da eğim de azalıyor belki. Muhteremin ebedi istirahatgahına yaklaştıkça kuş sesleri oldukça nadir çalınıyor kulağa. Bodur ahlatlar beliriyor etrafta. Hala meyve olgunlaştırma peşinde hepsi. Yabani ve pembe renkli çiçekler çıkmış kayaların arasından, bizi izliyorlar. Sarı çiçekler de var. “Mezarlık çiçeği” de denir bunlara. Toprağa çok sıkı tutunan soğanlı kökleri vardır. Burası çok sessiz bir yer. Eski bir mezarlığın içinden mi geçiyoruz? Bana mı öyle geliyor? Ürperiyorum birden. Yakında bir bedesten görüyorum. Yıkıntılarının arasından eğik eski taşlar farkediliyor. Hislerimde yanılmamışım. Hoşlanmıyorum bu sessizlikten, soğuk bir yalnızlık çökmüş etrafa. Ağaçların arasından gördüğüm deniz manzarası İstanbul’daki ada manzarasını hatırlatıyor. Siliyorum çabukça hafızamdan. Uzak bir sahil kasabasındayım ama hafızamdan sildiklerim yerine aniden uzakta başka bir sahil kasabası beliriyor. Burada her yan portakal kokuyor da arada sanki aklıma gelen görüntü yüzünden baskın çıkan yasemin kokuları da dolanıyor. İnsan sırf bir anı yüzünden bir kokuyu anımsayabilir mi? Tereddüt ediyorum ama inatçı tarafım “Yürü” diyor. Attığım adımların tersi istikamete dönüp bir iki adım gittiğimde, dikkatli bakınca görüyorum. Sağımda, eski bir bahçe çitinden sıkılmış da bir de o çitin yanındaki ağaca tutunmuş. Sarılmış da sarılmış ona. Orada idame ettiriyor yaşamını. Kokusuyla bu çevreden kırk yılda bir geçecek kim varsa, mevsim bu zamanlar, sarıp sarmalıyor bulabildiği herkesi.

Manavgat Yerel Seçim Sonucu Son dakika Manavgat Haberleri açıldı

NLPMaster | 27 March 2009 15:01

Antalya’nın en güzel ilçelerinden Türkiye’nin sayılı turizm merkezlerinden Manavgat’ın yeni sitesi Manavgat1.com yayına girdi.
Manavgat haber , Manavgat şehir rehberi, Manavgat Telefon rehberi, Manavgat fotoğrafları, Manavgat eleman ilanları gibi bölümleri ile hizmet vermeyi hedefleyen Manavgat sitesi, yerel seçim sonuçlarını da dakika dakika sitesinden duyuruyor.

mutfak kalesi

nazokiraze | 03 February 2009 12:28

Mutfak her evin kalesidir. Ev alırken, tutarken genellikle mutfak ön plandadır, dolaplar eski mi? kullanışlı mı? mutfak büyük mü? vs. Her kadının mutfagı kendi kalesidir bazen büyük bazen küçük, bazen eski, dökük bazen ankastra. Çünkü tüm kadınların vaktinin büyük kısmı mutfakta geçer. Hele ev kadınları nedense bulaşık, yemek harici bile sürekli mutfakta takılırlar. Ben bir kaç arkadaşım var onlar genellikle her gün ugrar ve bu yüzden hep mutfakta olurum. Odalarda sigara içilmedigi için bizim evde sigara içme mekanı kışın mutfaktır. O yüzden kahve ortamı mutfakta olur hep. Sanırım mutfakta olmayı çok seven bir milletiz.

Hayattayken mutlaka gidin- 5: Ankara

kalamara | 27 August 2008 13:30

Ankara TBMM‘nin kurulduğu ve ilan edildiği yer olması bakımından tarihi bir öneme sahiptir.

Anıtkabir’in ve daha birçok önemli başyapıtın barındığı gerçek bir Cumhuriyet kentidir Ankara…Başlangıç noktasındaki Hüriyet ve İstiklal kuleleri dikkati çeker Anıtkabire girerken. Daha sonra kulelerin iki yanında 24 Hitit aslanının yer aldığı aslanlı yol bambaşka bir görüntü katmaktadır.
Ankara Palas; uzun süre resmi davet ve balolara ev sahipliği yapmış olup gezilmesi gereken bir mekandır. Etnoğrafya müzesinin 15 yıl süreyle Anıtkabir görevi yaptığını biliyor musunuz? 1956 yılında Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak halkın ziyaretine açılmıştır.

Tam zamanı

kopanisti | 23 April 2008 14:02

Satışlar hedefler tutmuş, şirket ödül vereceğini söylemişti. Aradılar yolla pasaportunu Petersburg‘a gidiyoruz dediler, içim bi tuhaf oldu. Baktım pasaporta süresi bitmiş, şu internet güzel bişey araştırıken buldum, online pasaport formu doldurdum yaptım müracatı, ertesi gün evraklarınızla beraber gidin diyo müracaatta. Gittim çıktım 2.kata, Sabah 08:30 bakındım içerde 10 kadar üniformalı çok güzel kadın memur var. Fantezi saatim de deildi ama baya bi heyecanlandım. Kimisi çay içiyor, kimisi ikili sohbet ediyor, kimisi gazetelere bakınıyor. Bikaç kişi de nerden geldi şimdi bu der gibisinden bana bakıyor. Heh burda işte masanın birinin üstünde bir tabela ”internet müracaatları” yanaştım yanına. Buyrun hoşgeldiniz. İnternetten müracaat etmiştim de onun için geldim dedim. Kimliğiniz dedi yumuşak bi sesle, uzattım nazikçe. Birkaç tuş tıklaması yaptı klavyede, bikaç saniye sonra printırdan benim müracaat formu gözüktü. Kimlik ile formda yazılanları kırmızı kalem ile çek etti. 3 fotoğraf dedi, uzattım fotoları. Elleri bembeyaz , yüzük yok, tırnakları kısa ama kırmızı ojeli. Fotoları zımbaladı formun üstüne. Nüfusu bana uzatırkan fotokopisini alayım dedi. Hazırlıklıyım, şak diye uzattım fotokopiyi, onu da arkasına zımbaladı. Hepsini birden sarı zarfa tekrar zımbaladı. Pasaportunuzu alayım dedi. Şak diye uzattım. Zarfa attı. Buyrun tamamdır, aşada vezneye ücretini yatırın saat 5 de gelin alın dedi. Çok teşekkür ederim dedim. Baktı ilk kez suratıma hafifçe gülümsedi.
Vezneye vardım, memur aldı zarfı, bi fiş doldurdu, karşıya gidin ücretini yatırın makbuzu getirin dedi kısa ve öz olarak. Hızlı ama koşmayan seri adımlarla karişıya gittim vezneye parayı yatırdım, 2 yıllık pasaport vize harcına 246.80 YTL ödemek içime oturdu. Petersburg’u düşününce kabusum çabuk geçti. Gitti maaş gitti dedim içimden. Makbuzu aynı seri adımlarla memura geri götürdüm o da aynı serilik ve hassasiyetle makbuza baktı, kırmızı kalemle çek etti ve o da zarfa çaktı, bana ufak bi kaat uzattı, saat 5de gelip alabilirsiniz. TeşekkÜr ederek uzaklaştım.
Saat 5de aldığım pasaporu 2 vesikalık fotoğraf eşliğinde seri adımlarla yürüyerek şirket bölge müdürlüğüne götürdüm, vize alınması için ilgili müşteri temsilcisine teslim ettim.
Petersburg, tam zamanı…

goal-line ile tartışmalara son!

xerre | 16 January 2008 12:59

artık top çizgiyi geçti mi, goldü/değildi tartışmalarına son noktayı koyacak olan goal-line teknolojisi yolda. fifanın bir basın toplantısı ile tanıtmış olduğu bu teknoloji, içinde mikroçip bulunan top ve kale sahasına konulacak olan dört alıcıdan oluşacak.
top kale çizgisini geçtiği anda hakeme bir sinyal gönderecek ve gol olduğunun haberini verecek. bu teknoloji ile hakemler de bir nebze olsun zor karakların altından kolaylıkla kalkabilecekler.
fifa, goal-line teknolojisinin denemeler ardından başarılı olması durumunda 2010 dünya kupasında kullanacaklarını bildirdi.
bilgi.