bildirgec.org

kadın hakkında tüm yazılar

KIRMIZI DENİZ

oyuncuhandan | 25 June 2010 14:51

“Kendimi kendim gibi hissetmiyorum artık” dedi kadın.
“Çünkü sen sen olmaktan çıktın” dedi adam.

Kadın, gözlerindeki hüznü kalbine gömerek adama baktı, gülümsedi. Sonra denize daldırdı içini. Yunuslarla kaçıp gitmek istedi. Güneşin akşam ışıkları vururken denize ölmek istedi. Yapabilirdi, basitti. Kendi kendine kazanılmış birşey olmadığı için ömür, vazgeçmek kolaydı. Yapmadı. Göz pınarlarından akmayı bekleyen yaşları, içindeki hançerle kesip damarlarını, durdurdu.

“Duymak istediğim bu değildi” dedi adama.
“Ama gerçek bu” dedi adam.

Çok kadın az erkek

semazem | 24 June 2010 17:52


“Sen beni hiç anlamadın ki” tavrı…

Son zamanlarda, kendi tecrübelerim bir yana yakın çevremdeki bir çiftin ilişkisine çok fazla dahil olmam sebebiyle, bir kadın ile bir erkeğin birbirini asla tamamen anlamadıklarını fark ederek biraz korkar hale geldim ilişkilerden. Hatta daha da kötüsü şu ki, neredeyse hiç bir konuda “üç aşağı beş yukarı bile” anlaşamıyormuşuz.

Bir süredir takipçisi ve danışmanı olduğum ilk cümledeki çiftin ilişkisinde, her iki taraf da olan biteni arada bana anlatıyorlar ve dehşetle bambaşka iki olay dinliyorum. Daha da korkunç olanı ( bunun 3. cinsiyete bağlanmaması temennisiyle) benim algıladığım olayın da tamamen farklı olması.

SENİNLE KADIN SENİNLE ÇOCUK AMA HEP SENİNLEYİM

il mare | 08 June 2010 10:38

Şimdi nefesimi sıkıca tuttum.Dayanabildiğim kadar hapsedeceğim içime kokunu.Olabildiğince sandıklarına saklayacaklar seni hücrelerim.Ben nefesimi bıraksam da onlar zamanı geldiğinde kokunu çıkaracaklar benim için.

Beni küçük bir kız çocuğuyken aldın yanına,kendimi en kadın sandığım bir anda…Tüm yalancı kadınsı tavırlarımla seni kazandım sanırken sen rollerimi unutturdun bana…Kadın olmama gerek yoktu,kadınımsı olmaya ya da şuh bir bakışa…Sen beni büyütmek için almıştın yanına…

Gökyüzünün Kadın Kahramanı: Amelia Earhart

24black mamba24 | 20 May 2010 13:35

Amelia Earhart
Amelia Earhart

Geçen yüzyılın önemli kadın kahramanlarından olan Amerikalı kadın pilot Amelia Earhart, 24 Temmuz 1897’de Kansas’ta doğdu. Altı farklı okul okumasına karşın yalnızca birini bitirebildi: Havacılık okulunu. 1921’de uçmaya başladı. Uçma tutkusu onu olanaksız gibi görünen bir hedefe yöneltti. O, dünyayı uçarak geçen ilk kadın pilot olmak istiyordu. Bu zor işi başarabilecek yetenek ve deneyime de sahipti. 1922’de 5 bin metreye çıkarak dünya yükseklik rekorunu kırmış 1928’de 20 saat 40 dakikada Pasifik Okyanusu’nu uçarak geçmeyi başarmış ve bir ilke imza atmıştı.

Earhart, Atlantik’i geçen ilk kadın pilot olmanın yanı sıra modern feminizmin temelini de atan kadınlardan biriydi. Hep kısa saçlı ve bir oğlan çocuğunu andıran mizacıyla tanınan Earhart, erken yaştan itibaren sınırları zorluyordu. Evlilik kurumunu kadınlar için “bir kafes” gibi görüyordu. 1931 yılında evlendiği aynı zamanda yayıncısı da olan eşine nikahtan bir gün önce, bağımsızlığını güvence altına alan bir tür anlaşma imzalattı. Buna göre “ikisi de kendilerini Ortaçağ’dan kalma bir tür yemine bağlı duyumsamayacaktı.” Bir yılın sonunda da eğer mutlu değillerse, “deney başarısız kabul edilecekti”. Evlilikleri yine de saygı ve dostluk üzerine kurulu olarak sürdü.

ilk özgür yaşayan kadınlardan birinin hikayesi

nazokiraze | 14 May 2010 15:41

Hipparkhia (Hipparchia) Antik Yunan’da Kinikler Okulu‘ndan kadın filozoftur,soylu bir aileden gelir,zengindir ancak erkek kardeşi Metrocles’in eğitmeni ve Kinikler Okulu’nun en önemli kişilerinden olan hayırsever ,çileci ve çirkin olmasıyla bilinen Krates’e aşık olur. Bu birlikteliğe karşı çıkan ailesi ve çevresindekilere ise Krates’le evlenmesine karşı çıkıldığı taktirde canına kıyacağını belirtir.

Ancak Krates bu evliliğin olmaması gerektiğini düşündüğünden Hipparchia‘nın kendisinden vazgeçmesi için elinden geleni yapar,öyle ya bu soylu ve genç kadın kendisi gibi elinde mal,mülk tutmayan, ordan oraya gezen,fakir ve çirkin bir adamı ne yapsındı.Hatta ne yaparsa yapsın kendisinden vargeçmeyen kadının karşısında çırılçıplak soyunarak işte malım mülküm bu diyerek ayaklarının dibine bile yatar ancak Hipparchiakararlıdır , ne olursa olsun ruhen ve bedenen Krates’in olmaya hazırdır. Kaynaklarda o an Hipparchia’nın da soyunduğu yazar.

Hipparchia evlendikten sonra eşi gibi gezgin hayatı yaşamaya başlar hatta söylenenlere göre açıklıkta yatar,kalkar,birlikte olurlar ve bu da halkın tepkisini çeker.Geleneksel evlilik düzeninden çok uzak olan bu yaşam biçimi her ne kadar bazı kesimlerce yadırgansa da Hipparchia kıyafetlerinin o dönemki ilginçliğine rağmen eşiyle birlikte ziyafetlere davet edilir ve davetlere gitmekten geri kalmaz, bu o dönem için çok ilginç bir durumdur, kadınlar erkekler gibi eşitlik sergilemesi Hipparchia sayesinde başladı bile denilebilir.

Karakterinin adını alan kadın: Anna KAVAN

queennothing | 14 May 2010 11:29

Bencil, katı görünümlü; katı kalpli, tahammülsüz ve sevgisiz bir kadının ve 14 sene sonra hayata gözlerini yumacak bir adamın kızı olarak dünyaya gelen Helen Emily Woods, 10 Nisan 1901 tarihinde, Fransa’nın Güney kesiminde yer alan Cannes‘da dünyaya geldi. Aynı adı taşıdığı annesinin kendisini sevmediğini; dahası, içten içe nefret beslediğini ve kızı olarak görmediğini anlayan küçük Helen, 14 yaşına geldiğinde hayatın bambaşka bir yüzüyle tanıştı; babası Claude Charles Edward Woods ölmüştü. İlk ve tek sevdiği insan olarak gördüğü babasının ölümünün verdiği derin acıyı içinde saklayan Helen, annesinden çok amcasıyla vakit geçirmeye başladı. Bir kaç defa okul değiştirdikten sonra Avrupa’dan Amerika’ya; Kaliforniya’ya geldi. Daha sonra İngiltere’ye gidip, Oxford’a yazılan Helen, ne okuluna, ne de çok sevdiği İngiltere’ye alışabildi ve ‘genç kızlık’ bunalımına girdi.
Uyumsuz tavırları, çevresi tarafından iyi karşılanmıyordu; bu sebeple hep yalnız kaldı. Yalnızlığın üzerine, annesinin soğukluğu yüzünden olamadığı ‘rol modeli’ eksikliği çektiğinin farkında olmadan kadınlığa, büyütülmeye ve geleceğe erken den adım attı; amcasının sayesinde tanıştığı Donald Ferguson ile romantizm yaşamadan nikah masasına oturan genç Helen, Asya’nın Güneydoğusuna; Birmanya’ya taşındı. Oldukça soğuk ve Helen’e karşı kayıtsız davranan Donald ile sonu gelmeyen tartışmalar yaşayan genç Helen, hamile olduğunu öğrenince evliliğini kurtarmayı düşündü ve Donald için kendinden feragat etti.

‘Brian’ adını verdiği bir oğlan çocuğu dünyaya getiren Helen, neredeyse hiç konuşmadığı kocasından gitgide uızaklaşıyor; ilk defa kendi dünyasını yaratıyordu. Yazmaya başlayan genç kadın, ilk kitabını 1929 senesinde “A Charmed Circle” adıyla çıkardı. 1930 senesinde “Let Me Alone” (Beni Rahat Bırak) ve “The Dark Sisters“ı (Esmer Kardeşler) çıkaran Helen, başkarakterlere hep kendi adını ve soyadını veriyordu. Aralarına derin bir uçurum giren kocası Donald’a da sık sık gönderme yapan genç kadın, 1935 senesinde “A Stranger Still“i, 1936 senesinde “Goose Cross” ve 1937 senesinde de “Rich Get Rich“i (Zengin Zengini Alsın) yayımlattı. “Rich Get Rich”ten sonra hem Donald’a, hem de onun soyadına veda ederek, tekrar Helen Woods ve özgür oldu.

Polikistik Over Sendromu (PKOS)

scapegoat35 | 13 May 2010 10:37

son yıllarda kadınların sıklıkla karşılaştığı bir sağlık problemi olan polikistik over sendromu yumurtalıkta birden fazla kist oluşması durumu olarak bilinir. bu hastalığın bazı belirtileri başta adet düzensizliği, saç dökülmesi, tüylenme, kilo alma olarak gösterilebilir. pkos hastalarının şeker hastalığına yakalanma riski de yüksektir. insülin direnci olarak baş gösteren bu durum hastanın kilo vermesini zorlaştırır.

kimi uzmanlar, doktor kontrolü, sağlıklı beslenme ve spor üçlüsünün bu hastalığın tedavisinde önemli bir yeri olduğunu ve biri olmadan diğerlerinin uygulanmasının zor olduğunu belirtmektedirler.

sonuncu seks dosyası

taha3045 | 12 May 2010 16:33

Osmanlı döneminde toplatılan ilk kitap Zenanname diğer adıyla Kadınlar Kitabı’dır. Eserde lezbiyen kadınlardan şöyle bahsedilir:
…… “ Ey sevgili… Bugunlerde, yeni bir kadın türü ortaya çıktı… Bunlara sevici diyorlar.

….. Bu kadınlar çeşit çeşit erkeklerle olmuş, zekerden bikmis kadinlar. Aralarından bir gayret sahibi çikmiş, bu işi icat etmis, hepsini birbirine bağlamış…

(Bu arada eser sahibinin eşcinsel olduğunu da belirtelim)