bildirgec.org

jerry bruckheimer hakkında tüm yazılar

Flashdance (1983)

queennothing | 09 August 2009 11:30

Thomas Hedley Jr. ve Joe Eszterhas‘ın senaryosunu yazdığı, Adrian Lyne‘ın yönetmenliğini üstlendiği, ’80’lerin unutulmaz yapımlarından “Flashdance“, Chicagolu aktris Jennifer Beals, 1945 doğumlu aktör Michael Nouri, 1994 yılında hayatını kaybeden aktris Lilia Skala, Sunny Johnson (filmde rol aldıktan 1 sene sonra, 1984 yılında hayatını kaybetti), Kyle T. Heffner gibi isimlerden oluşan kadrosuyla, 3 farklı dalda Oscar adayı olmuş, ‘En İyi Müzik’ dalında Oscar Ödülü sahibi olmuş bir dans / müzik filmi.

Henüz 18’inde olan Alex, gündüzleri bir firmada ‘kaynakçı’ olarak çalışan, akşam iş çıkışı, bir gece kulübünde dansçılık yapan, genç bir kızdır. Eski ve oldukça geniş bir depoyu düzenleyip, evi haline getiren Alex’in en büyük hayali, profesyonel dansçı olmaktır. Büyükannesinin de desteğiyle, ülkedeki en iyi dans okullarından birine gitmeye karar veren Alex, okulun başvuru formunun içeriğini görünce çekinir ve başvurmaz. Bu çekincesini büyükannesine söyleyemeyen genç kız, hem korkaklığının, hem de söylediği yalanın ağırlığıyla hayal kırıklığı yaşar.
Gece kulüpte dans eden Alex’i izleyen Nick Hurley, genç kızdan hoşlanır ve hakkında bilgi sahibi olmaya çalışır. Alex’in, kendi firmasında ‘kaynakçı’ olduğunu öğrenen Nick, ertesi gün harekete geçer ve genç kızı yemeğe davet eder. Patronundan uzak duran Alex’in inadı, çok geçmeden kırılır ve ikili, ilişki yaşamaya başlar.

“Prince of Persia: Sands of Time”ın ilk posteri ve tüm detayları

queennothing | 27 July 2009 17:26

New Yorklu Jordan Mechner‘in 1989 yılında dünyaya sunduğu “Prince of Persia“, üzerinden yıllar geçmesine rağmen, hala oyunseverlerin gözde video-oyunlarından biri. “Prince of Persia“nın, 1942, İngiltere doğumlu, BAFTA Ödüllü sinemacı Mike Newell tarafından sinemaya aktarılacağı haberi, daha önce Sinepil’de duyurulmuştu. “Donnie Brasco“, “Four Weddings and a Funeral“, “Pushing Tin“, “Mona Lisa Smile” ve büyük ölçüde adının duyulmasını sağlayan “Harry Potter and the Goblet of Fire” gibi başarılı yapımların yönetmenliğini yapan Newell, “Prince Of Persia: The Sands of Time” projesi için “CSI: NY“, “CSI: Miami“, “Without a Trace“, “Cold Case“, “CSI: Crime Scene Investigation” gibi başarılı diziler başta olmak üzere; “Con Air“, “Flashdance“, “Top Gun“, “Black Hawk Down“, “Deja Vu“, “King Arthur” ve “Pirates of the Caribbean (Karayip Korsanları) Serisi: 1, 2 ve 3“nin yapımcılığını üstlenen, 1945, Amerika doğumlu Jerry Bruckheimer ile anlaştı. Newell ve Bruckheimer, başarılarının tesadüfe dayanmadığını zaten kanıtlamışken, 28 Mayıs 2010 tarihinde vizyona girecek olan “Prince of Persia: Sands of Time” hakkında sorulan soruları yanıtlayıp, hem oyunun vefalı tutkunlarını, hem de fantastik / macera sinemasına ilgi duyanları, sabırsız bir bekleyişe sürükleyen yeni bilgiler paylaştılar.
Bruckheimer;”Daha önce çok fazla video – oyunu oynamadım, hatta oyun dünyasına yabancı olduğumu söyleyebilirim. Ancak, Prince Of Persia‘yı oynadıktan sonra, yıllardan beri bu kadar sevilmesinin nedenini anladım. Oyunun geçtiği zaman ve dünya, ilgiyi hep yükseklerde tutacak türden. Egzotik, gizemli, tarihi bir görsellik. Ben, her zaman beğeniyle izleyebileceğim projelerin arkasında yer almak isterim, bu film de onlardan biri.”

Filmde, ‘Prince Dastan’ karakterini canlandıran isimse, Los Angeles doğumlu aktör Jake Gyllenhaal. Daha önce “Proof“, “The Day After Tomorrow“, “Zodiac” gibi başarılı yapımlarda yer alan; rol aldığı “Brokeback Mountain” adlı yapımda ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ dalında Oscar’a aday olan Jake, sinemaseverlerin en çok “Donnie Darko” adlı bilim-kurgu yapımından aşina olduğu bir aktör. Filmde, ‘Prens Dastan’ı canlandıracak olan Jake, ilk defa büyük bir aksiyon yapımında başrol oynayacak. Karaktere uygun bir hale gelebilmek için aylarca egzersiz yapan Jake, film için oldukça heyecanlı görünüyor;
“Fantastik / aksiyon yapımlarını seyretmeyi çok severim. Bunlardan birinde yer almak da, benim için oldukça gurur verici. Canlandırdığım karakter, alaycı, huysuz, kendine fazlasıyla güven duyan ve çok iyi kılıç kullanan bir prens. Dastan’a, Afacan Dennis ve biraz da Indiana Jones havası vermeye çalıştık.”

Jake’in ‘Prens Dastan’ karakterini canlandırması için, vücudunu forma sokması gerekmiş. 6 aylık bir çalışma sonucu, nadiren dublör kullanarak çekilen sahneler sonucunda Jake, oldukça eğlenmiş;
“Role alışabilmem için 6 ay boyunca türlü egzersizler yaptım. Dastan’ın zırhına, 10 kilo ağırlıkla koşu yaparken; iki eliyle kılıç kullanma yeteneğine, boks yaparak; kılıçla koşmasına ise, koşu yaparken elimde uzun cisimler taşıyarak alıştım.”

”Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”

gorcun | 09 June 2009 16:16

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Jerry Bruckheimer yapımcılığında Gore Verbinski tarafından 2003 yılında çekilen Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl (Karayip Korsanları : Siyah İncinin Laneti) şimdiye kadar yapılmış en eğlenceli korsan filmlerinden biri sayılabilir. Bunda senaryosundan, oyunculuklarına, müziklerinden, çekimlerine kadar tüm unsurların başarılı olması yatıyor.
17.yüzyıl yada ona yakın bir zamanda geçen filmde, tehlikeli korsan Kaptan Barbossa (Geoffrey Rush) ve tayfası, Valinin (Jonathan Pryce) kızı Elizabeth’i (Keira Knightley) kaçırırlar. Özgürlük düşkünü bağımsız korsan Jack Sparrow (Johnny Depp) ve Elizabeth’in çocukluk arkadaşı Will Turner (Orlando Bloom) birlik olup korsanların peşine düşerler.
Will’in amacı gizli aşkı Elizabeth’i korsanların elinden kurtarmak olsada Jack’in daha farklı amaçları vardır. Uzun zaman önce Kaptan Barbossa tarafından ihanete uğrayan, gemisi Kara İnci elinden alınan Jack, Barbossa’dan intikamını almak ve Kara İnci’yi ele geçirmek istemektedir.

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Yönetmen, yani yöneten insan

Razielz | 16 May 2008 14:43

Film izlemeyi aklımızdan geçirdiğimiz zaman yapabileceklerimiz arasında : sinemaya gitmek, cd-dvd’den izlemek, internetten indirmek veya tv’den izlemek gibi seçenekler bulunmaktadır.
Evde otururken canımızın sıkıldığını hissettiğimizde televizyonu açıp, kanallar arasında zapping yaparken denk gelen herhangi bir filmi izleyebiliriz veya önceden tv dergilerinden gördüğümüz bir filmi bekleyip izleyebiliriz.
Evde tv’den film izlemek açıkçası benim yıllardır yapmadığım bir şey, çok severek izlediğim tv-dizilerini bile artık tv’den izlemiyorum. Reklam arası, tv’nin ses kalitesi, çevre şartları (çoluk çocuk, anne, baba, misafir) gibi engelleyici faktörlerden dolayı evimde film veya dizi izleyeceğim zaman bilgisayarıma yöneliyorum. Güzel bir ses sistemi, büyükçe bir monitor, kaliteli görüntü(DVD, HD) ve yüksek hızlı internet(veya cd-dvd’ler) yeterli oluyor.
Ama sanıyorum çoğunuzun bana katılacağı gibi film izlemenin en zevkli yeri sinemadır. Atmosfer, ses sistemi, dev ekran, patlamış mısır (içimde her ne kadar yiyenleri öldürme hissi doğursa da), bileti ikiye bölen eleman, fenerle yer gösteren eleman sinemada film izleme keyfini artırır. Aslında şimdiye kadar kısaca anlattıklarım çok farklı bir konu olarak yazılabilir, işlenebilir ama benim değinmek istediğim konu biraz daha öncesine dayanıyor.
Film izlemeye karar verdikten sonra ilk aşamayı geçmiş bulunmaktayız, ikinci aşamada ise (ki en önemli aşamadır kendileri) izleyeceğimiz filme karar vermek.
Karar verdikten sonrası malum ama filmi seçerken neye göre seçiyoruz?
Bazılarımız oyunculara göre, bazılarımız son çıkan filmleri, başkaları filmlerin ratinglerine bakarak seçerler. Peki siz hangisine göre izleyeceğiniz filmi seçiyorsunuz? Bu faktörlerin biri veya hepsi etkili olabilir tabi ama çok önemli başka bir faktörü daha eklemek istiyorum: Yönetmen.
Bazılarımız için en önemli etkenlerden biri olan yönetmen kriteri bazıları için hiçbir şey ifade etmeyebilir.