bildirgec.org

istanbul hakkında tüm yazılar

1 KADIN GEZGİN İSTANBUL’U BİR PARÇA ANLATIYOR-2

PEYZAJ212 | 26 January 2012 18:05

Geçen hafta sonu Pera,Beyoğlu,Tünel,Galata gezisine katıldım.Sürekli önünden geçtiğimiz kimimizin farkında olduğu kimimizin farketmediği,tarihi anlamda ne kadar değer taşıdığını bilmediğimiz sokaklarda hoş bir gezinti yaptım.Sürekli girip çıktığım Avrupa Pasajının,Halep pasajının,Elhamra’nın.Anvazur’un,Çiçek pasajının ve birçok ünlü İstiklal pasajlarının tarihlerini öğrendiğim çok keyifli bir gezi oldu. İstiklal’de yer alan onikiyıl önce gittiğim kiliselere tekrar girip çıkma imkanı buldum.Sant Antonıa Kilisesi,San Maria,Üç Horan Aya Trianı kiliselerii tekrar gördütekrar içlerine girdim.Üç Horan kilisesinde düğün hazırlığı vardı ,ermenilerin geleneklerine göre hazırlanan bu hazırlığa tanık oldum. meşhur hepimizin bildiği Doğan Apartmanının sokağında tekrar yürüdüm o apartman ve bahçesi fevkalade .Ordaki sokaktan Galata’ya uzandım.Kuleye çıkıp bir manzara ve kahve keyfi yaptım.Harikaydı.İstiklal’ı doya doya vakit ayırarak gezmediğseniz bir pazar günü turlamaya ne dersiniz?Ben harika derim.Çok keyif alacaksınız.

1 KADIN GEZGİN İSTANBUL’U BİR PARÇA ANLATIYOR

PEYZAJ212 | 09 January 2012 09:58

1kadın gezgin olarak gezmeyi,yeni kültürler ve tarihimizi öğrenmeyi, seyahat etmekten çok keyif aldığımı
belirtmek isteyerek yazıma başlamak istiyorum.İstanbul’da gezilecek,görülecek çok yerler olduğunu imkanlar doğrultusunda tarihi bir yarımadadan oluşan bu kentin gezilmesi her tarihi köşesinin havasını solunarak,adım adım arşınlayarak ve içinde yaşayarak gezmenin insana çok ama çok güzellikler ve müthiş bir enerji kattığını söylemek isterim.Bundan yaklaşık tam bir ay önce İstanbul’un Cibali-Balat ve Fener taraflarını gezdim,gördüm.Bir kültür,tarihi güzellik yatıyor.Tarihi Cibali Kapısı,Fener Bu Patrikhanesi,Balat’ta bulunan kilise ve sinagoglar ve o meşhur Rum Lisesi görmeye ,gezilmeye değer yerler.Bir hafta sonunuzu buralara ayırıp gezmenizi tavsiye ederim.Çok ama çok büyük keyif alacaksınız.Rum Lisesi kesinlikle kesinlikle içi ve dışı ile görülmeye değer bir yapı.Bir pazar günü Rum Patrikhanesine gidip ayin dinleyebilirsiniz.Hiristiyanların bu inanç kültürüne yakından tanıklık etmek güzel bir deneyim.Ermeni ve Ortodoks kiliselerini gezebilirsiniz.Bir hafta sonunU Topkapı,Ayasofya Müzesi ve Karya Müzesine ayırın, harika yerler.Çocuğunuz varsa onları da yanınıza alarak gezin onlara çok güzel bir tarihi bilgi olur.Keza Sultan Ahmet ve çevresi,soğuk su sokağı Osmanlı evlerine ait güzel eserlerle dolu.İstanbul’da nefes tüketenler nüfusu olarak bu kentin tüm güzelliklerinden faydalanmaya ve bu güzellikleri görmeye davet ediyorum sizleri.Ne dersiniz görmeye değmez mi?Hadi bakalım bir hafta sonu giyin eşofmanları,spor ayakkabılarınızı,takın sırtınıza sırt çantanızı ,elinize bir fotoğraf makinası alın ve İstanbul tarihini yaşayın.En son Piyer Loti’ye çıkın,Haliç manzarası karşısında bir fincan sıcak sahlep için hep içiniz ısınsın hem ağzınız tatlansın.Keyifle.

Pupa Yelken

mavilikler | 24 August 2011 16:25

Suçluydu yine. Kaşlar kalkmıştı havaya, çocukluğundaki gibi çaresiz bırakmıştı onu yine. O iki çizgiye karşı duramaz mıydı bu kez? Birkaç saniye önce annesinin yüzünde her zamanki konumlarındayken, kendisi yine aynı insandı. Ne hoş akisler bırakıyordu sesi odanın her yerinde. Mutlu bir ses çoğalmak istiyordu gitgide, bu yüzden böyle yankılar yapıyor, sanki diğer odalara da duyurmak istiyordu kendini.

Başka bir şehirde, başka sokaklardan geçip oralarda bir yerde denizin olduğunu bilerek sabahları ekmek almaya gideceği, gemileri, uzakları, martı çığlıklarını düşünerek her şeyi bir kıyıdan bakar gibi bir parça uzaktan izleyerek keyifle çayını yudumlayabileceği bir yaşamdan söz ediyordu az önce.

Hüzünlü genç kız duvarlarının tanrı-şarkıcısı

kahramancayirli | 17 June 2011 12:29

90ların ortasında, televizyonda gördüğüm bir sabah haberi kalmış hatırımda. Çok dar, deri pantolonlar giyiyormuş konserlerinde sık sık, acaba homoseksüel (homoseksüel sözcüğü doksanların tozlu raflarında kaldı, tedavülden kalktı, artık varsa yoksa gay herkes) olabilir miymiş? Hüzünlü, çekingen genç kız duvarlarının şeker adamı, aslında şeker adamdan daha fazlası, bir nevi tanrı-şarkıcı. Derken bir çeşit vicdan temizlemeyle belki de, geçen yıl kendi internet sitesinden duyuruverdi şanslı bir eşcinsel olduğunu. Aynı posterler aynı duvarlarda duruyor mu bilemeyiz elbet ama uluslararası suları ilk dalgalandırdığı “bir, iki, üç Maria”dan beri, ekranlardan bize bakıyor…Rolden cümlelerle dünya meselelerine üzülüp, sonra unutan bir adam değil o. Kurduğu yardım derneği ile Porto Riko’da devlet okullarına, enstrümanlar gönderiyor; ağırlıkla Hindistan olmak üzere bütün dünya genelinde seks işçiliğine mecbur bırakılan çocuklara yardım ediyor, ayrıca Hindistan’da yardım ettiği başka çocuklar da var, Tayland’da yoksul çocuklar için evler inşa ediyor… PR değil bunlar, gerçekten yardım ediyor, ben inanıyorum iyi niyetine.

Alternatif Müziğe Yeni Bir Soluk : Takıntı

Roneo | 10 June 2011 09:32

Merhabalar; sizlere nerdeyse tamamı arkadaşlarımdan oluşan bu alternatif rock gurubunu tanıtacağım.

Öncelikle grup üyeleri ve gruptaki konumlarına bakalım:

Gitar Vokal : Anıl Avcı
Gitar : Alper Arıtürk
Bas Gitar : Fatih Erdoğan
Davul : Görkem Uğur

Çılgın İstanbul..

| 26 April 2011 09:55

Kafam öylesine meşgul, öylesine tecessüsler içindeyim ki; çarşambaya kadar beklesem, her şey nihayete erecek ama nafile..
Nevrotik komşu teyze gibiyim, uykularım kaçıyor. Kalbimin her atışında vucudum zangır zangır sallanıyo, deli gibi meraklardayım.
Başbakanın , İstanbul ile alakalı “çılgın projesinin” ne olabileceğini düşünürken bu defa da lady kate’in meçhul gelinliği yüzünden çılgın düşüncelere gark oluyorum …
Kişilğimin de uçarı kaçarı yönleri var elbet, yoksa neye meyledeyim?
Çılgın hareket etmek şiarımdır; bakkala, çakkala bile çılgınca giderim.
İstanbul’a has bir çılgınım; hal böyle olunca başbakanın “”çılgın projesi” haliylen çıldırtıyor!

Gel ısıt..

| 11 April 2011 06:05

Rezil bir rüzgar esiyor, silip süpürüyor ne var ise önünde; Manyak esiyor, rotasını çizmiş sağa sola yalpalasa da yalnızca gideceği yola kilitli.. Virajlı yol önce mora, sonra gecenin karanlığına bürünüyor; hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün hanımellerini kollarına alıp bu yoldan geçerek, âşığının aşık olduğu şehre gidiyor.. hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün duaları dudaklarında, İstanbul’una gidiyor..

istanbul seni bekliyor
Gel ısıt..

İnce uzun parmaklar ve hanımeli kokulu avuçlar biliyor nereye gittiğini, giderken hangi yolu geçtiğini.. Giderken, çırçıplak bırakıyor geçip giden bir ömrü.. İlk sevişmenin esrikliğini de önüne katıp, göçebe çingeneler gibi fütursuzca gidiyor, tanıdık ürperişlerle gökyüzüne haykırılmış, sevgi sözlerinin peşine takılıyor, aynı yolu izleyerek..