bildirgec.org

ışınlanma hakkında tüm yazılar

Gölge Kuramı

morbeyin | 03 July 2010 12:04

Herkes hayatı boyunca illaki bir kaç defa dejavu olmuştur.Bazılarımız bir olay olmadan önce o olayı hissetmiş hatta gözümüzde canlandırıp o olaydan sıyrılmışızdır.

Gelelim asıl konuya,büyük ihtimalle bu kuramın aynı şeklini kimse öne atmamıştır,benzerleri olabilir fakat genelde bu konu ruh referans alınarak yapılmaktadır.Biz ise ruhtan biraz daha uzak bir şekilde olasılıklar ve olamayacaklar hakkında kuram yaratmaya çalışacağız.

Öncelikle zaman konusu ele alınmalıdır.Hayatınız boyunca her yaptığınız hareket ve konuştuklarınız saniye saniye evren tarafından kayda alınmaktadır.Eğer,bir aralar gündemde olan sesleri geri getirebilen bir cihaz yapılırsa,her konuştuğunuz,hatta peygamberlerin konuştukları bile şuanda dinlenebilir ki bunun olasılığı fazladır,çünkü insan oğlunun ve evrenin her hareketi enerji kaynaklıdır ve hiç bir enerji aslen kaybolmamaktadır sadece evren bu enerjiyi emip depolamaktadır.

daha iyi bir başlık bulana kadar yeşil balığın son demeci

super hero | 05 May 2010 14:53

Kahramanımız Cevat henüz kahramanımız olduğunu bilmemekte ve sürücüsü olduğu otobüsün gazına devamlı surette basmaktadır. Sinirli olduğunu biz onun her davranışından anlamaktayız. Cevat iki şeye sinirlenmektedir. Bunlardan ilki, güzelim yazı otobüs şoförlüğü uğruna heba etmesi üzerinedir ve kendisi hiç tatil yapamazken tatile giden insanları taşımak fena derecede moralini bozmaktadır. İkinci ise, mevsimin en civcivli zamanında bile otobüsü dolduramamıştır; yani yeteri kadar adamın tatile çıkmamasından şikayetçidir.

Otobüsün yarı dolu olmasından gerek, Cevat otobüsü boş farz etmektedir ve arkadaki, canlarını bu sinirli adama emanet etmiş masum, içleri tatil heyecanıyla dolu zavallı insanların hayatıyla oynamaktadır. Sanki tabakhanede bok varmış da yetişmesi gerekirmiş gibi, habire hatalı sollama yapmakta, hız sınırlarına tecavüz etmektedir. Yine, önündeki uzunca bir mesafenin boş olması gerekçesiyle gaz pedalının kapasitesini ölçme testlerine girmişken önüne aniden bir Eskimo ineği çıkar. Tabi Cevat harbi şofördür; ve hızlı refleksleriyle hemen frene asılır. Otobüsün zınk diye durması neticesiyle ki bunda yeni aldığı lastiklerin payı büyüktür, yüksek olasılıklı bir çarpışmayı önler; fakat başının otobüsün camıyla moleküler yapıda karşılaşmasını engelleyemez. Oracıkta gidiverir.

Gözlerini açtığında karşısında çok güzel bir zenci kadın vardır. Kadının üzerinde sadece bacak arasını örten bir bez parçası… Cevat doğal olarak çok şaşırır ve repliğini unutarak şöyle der:

-Üf yavrum, hepsi senin mi?

ışınlanma gerçek oldu!

ex choice | 17 November 2008 19:29

cnn‘nin tarihe geçen yayınında muhabir stüdyoya ışınlandı.video da görünce biraz şaşırabilirsiniz ama cnn yaparda ali kırca boş durur mu?show tv ana haber de ankara stüdyolarından korcan karar’ı ışınladı.bu video ve haberi burada.artık bağlantılarda yaşanan sorunlar geride kaldı gibi.ses geliyor mu gitti mi sorunu yok.ya gelirsin ya gelmezsin.tv tekniğiyle sütüdyoya taşınan gazeteciler için bir ilk.bu sefer haber olan kendileri.

ışınlama neredeyse başarıldı

cavo | 16 August 2008 11:16

ışınlama
ışınlama

1 milimetreden kısa bir mesafe için başarılan atomlararası özellik iletimi, bu durum küçük gibi görünse de başarıldı. Teleportasyon adıyla bu yöntemde atomlar; hareket, enerji ve manyetik gibi kuantum özelliklerini birbirine aktarıyorlar.

Bu şekilde gelecek için kurulması planlanan kuantum bilgisayarları mümkün olacak. Amerikada bulunan, National Institute of Standards and Technology öğretim üyesi David J. Wineland ile Avusturya’dan Innsbruck Üniversitesi’nden Rainer Blatt başkanlığında bulunan ekip, atomların fiziksel özelliklerinin birbirleri arasındaki alışverişini sağlamak için çalışıyor.

The Fly

mesnetsiz | 25 June 2008 13:52

Başrollerini Jeff Goldblum (Seth Brundle) ile Geena Davis‘in (Veronica Quaife) paylaştıkları David Cronenberg‘in bu yeniden yapım filminde ilginç bir bilim insanının ışınlanma makinesi icat etmesi neticesinde başına gelenler anlatılıyor. Seth Brundle kendi halinde yaşayan ve evinde ışınlanma makinesi çalışmaları yapan bir bilim insanıdır. Bir gün önemli bilim dergilerinin temsilcilerinin de yer aldığı bir davete katılır. Burada Veronica’yla tanışır ve onunla ilginç sırrını paylaşır. Seth bir ışınlanma makinesi icat etmiştir ve bu icattan henüz hiç kimsenin haberi yoktur. Böylece hem Veronica’yla Seth arasındaki etkileşim hem de bu icadın neden olduğu olaylar zinciri başlamış olur. Seth Veronica’nın gözü önünde bir nesneyi bir telepod makinesinden diğerine başarıyla gönderir. Peki ya eğer bir canlıyla bu denenirse sonuç ne olacaktır? Tıpkı Einsteingibi tek tür elbise giyen, kolay kolay evinden çıkmayan dahi bilim insanının gözüne uyku girmez ve bu sorunu düşünüp durur. Sorununa bir çözüm bulmak için önce bir et parçasını ışınlamaya karar verir. Işınlanma başarıyla tamamlanmıştır, ancak bu et parçası pişirilip yendiğinde normal bir etle aynı lezzete sahip olmadığı görülür. Şimdi sıra yalnızca kendisine verileni alan makineye etin lezzetini öğretmeye gelmiştir. Aslında filmin ilginçliği de bundan sonra başlar. Film bir anlamda etin şiirine dönüşür.

Tam bu sırada aşk Brundle’ın kapısını çalar. Veronica eski erkek arkadaşının (John Getz) bu çalışmayı izinsiz yayınlayacağı şeklindeki tehdidi karşısında konuşmak için Brundle’ın yanından ayrılıp yayıncı ve patronu olan eski erkek arkadaşının yanına gider. Veronica gece boyunca Brundle’ın yanına dönmez. Brundle Veronica’nın yanına gittiği adamın eski erkek arkadaşı olduğunu anlar ve kıskançlık krizine girer, sarhoş olur ve henüz kusursuz çalışıp çalışmadığını bilmediği ışınlama cihazına kendisi girer ve ışınlamayı gerçekleştirir. Bir süre sonra kendisini çok sağlıklı hissetmeye başlar. Veronica döner ve Brundle hayatının en güzel günlerini yaşadığını, ışınlanmanın bedendeki toksinleri atıp vücudu arındırdığını düşünür, oysa gerçek farklıdır. Işınlanmadan önce sırtına batan bir işlemci sırtında ufak delikler açmış ve bu deliklerden tuhaf kıllar çıkmaya başlamıştır. Veronica bu kıllardan aldığı örneği incelettiğinde Brundle’ın bir böceğe dönüşmeye başladığını anlar. Brundle sarhoşken ve kıskançlık krizindeyken ışınlanma cihazına girmiş olan sineği farketmemiştir. Cihaz yalnızca bir tek varlığı ışınlamak üzere tasarlanmış olduğundan bu iki farklı organizmayı tek bir genetik şifre olarak algılar. Bu şekilde Seth Brundle Brundlefly’a dönüşmeye başlar.

DOOM

emsvizyon | 28 May 2008 02:28

aynı adlı ve konulu oyundan beyaz perdeye aktarılmış olan DOOM, mars’da geçen filmler içinde belkide en vahşi olanıdır. ışınlanma,canavarlar,mars,genetik,arkeoloji vurdu kırdı kan revan ne ararsanız bulabileceğiniz filmin yönetmeni Andrzej Bartkowiak. konusu kısaca şöyle; insanlık mars’a yerleşmekle kalmamış orada enteresan araştırmalar da yapmıştır ancak işler ( elbette ) beklenmedik bir şekilde karışır ve bir felaket olur… bu felaketin sonunda mars’daki personelin bir kısmı zombi vari yaratıklara dönüşür… dünya’dan acilen bir ekip yola çıkar ( ışınlanırlar ) vardıklarında üs’de arkeolojik ve genetik çalışmalar yapıldığını ve elde edilen bulgular sayesinde süper asker geliştirmeye çabalandığı ancak bunun bir felaketle sonuçlandığı görülür… konusu kısaca böyle olan film içinde barındırdığı vahşet kan revan ve çeşitli efektlere rağmen iyilik ve kötülük olgularına farklı bir yönden yaklaşarak için de felsefe kırıntıları barındırdığını belli ediyor… şeytan’a ve şeytanlığa daha bilimsel yaklaşan film, içimizdeki kötülüğün kaynağını ve boyutlarını sorguluyor… iyi ile kötünün kıyasıya mücadelesi mars’da da son bulmuyor elbette…

baş rollerini Dwayne Johnson, Karl Urban ve Rosamund Pike‘ın paylaştıkları korku ve bilim-kurgu türünde ki filmi tavsiye ederim, şahsen video/PC oyunları oynamayı pek sevmem ancak meraklıları için ayrı bir önemi olsa gerek bu filmin 😉

Hayden Christensen bu kez ışınlanıyor

nihilanth | 20 November 2006 06:35

Star Wars: Sith’in İntikamı“nın Anakin’i Hayden Christensen, 2008’de vizyona girecek “Jumper” filminde ışınlanma yeteneği olan genç bir adamı canlandıracak.Kanadalı aktör Hayden Christensen, “The Bourne Identity” (Geçmişi Olmayan Adam), “Mr. and Mrs. Smith” (Bay & Bayan Smith) gibi filmlerin yönetmeni Doug Liman‘ın yönetmenlik yapacağı Jumper’da oynayacak.

Yaz yazlarının başında yapımına başlanan ve bütçesi 100 milyon dolar olarak belirlenen Jumper’da Hayden Christensen, başroldeki David karakterine hayat verecek.

Işınlanma Ekibindeki Türkler

amphibian | 31 October 2006 18:12

çılgın türkler
çılgın türkler

Intel ve Carnegie Mellon Üniversitesi’nin ortak bir projesinde çalışan ekipte iki de Türk var. Bunlardan biri Metin Sıttı, diğeri ise Burak Aksak. Bu projenin adıysa Claytronics. 13 kişilik “Claytronics” araştırma ekibinde yer alan Metin Sıttı ve Burak Aksak, projeye önceden geliştirdikleri ve tüm dünyada büyük yankı bulan nanoteknolojik yapıştırıcı maddesiyle katkıda bulunuyorlar. Projenin 10-15 yıl içerisinde gerçekleşmesi bekleniyor.