bildirgec.org

insan hakkında tüm yazılar

yanlızlık enstitüsü

onnupro | 25 August 2010 15:09

Mutlaka sen olmalısın gözlerimde
Ancak sen tutarsın yüreğimdeki fırtınışları
akşamları yakmaya çalıştığım bir lambasın bazen
bazen sadece bir elektrik kaçağısın ödenmemiş bir faturada.

Sadece dört kez ayrıldım senden
bir beşincisine dayanacak gücüm yok
haykırışların altında koşamayan küçük yeşil çimenler
ve sen..

ama bu sefer kararlıyım
senden önce kim varsa yuttum
içimde sadece sen kalacaksın artık
içimde haykırarak sarsılarak ibretlik bir güneş olacaksın.

yılancı amca

nazokiraze | 23 July 2010 09:13

Selami Tomruk’u televizyon ekranlarından görmüşlüğümüz vardır kendisi yılanların efendisi, yılan uzmanı gibi sıfatlarla tanıtılıyor , gerçekten de Selami Tomruk Sofya ve Viyana Üniversitesinde herpotoloji eğitimi görmüştür.

Soyu tükenme tehlikesi bulunan sürüngenler için 20 milyon dolara kurduğu Ekopark‘ta türlü çeşitlerde sürüngenle ilgilendiği gibi insanlardaki yılan fobisi için çalışmalar da yapan Tomruk’un kızı Özgü Tomruk’ta Ekopark’ta babasıyla birlikte yılanlara gönül vermiş durumda.

CESUR

super hero | 15 July 2010 15:28

Sanki hayvanlar bir şekilde konuşup kendilerine iyi davranan bu insanoğlunun adresini veriyorlardı birbirlerine. Kedisi, köpeği, hatta bir ara kargası, hiç eksik olmazdı. Bazısı gelir, kalıcı olurdu. Bazısı birkaç gün takılır, kendine geldikten sonra yoluna giderdi.

Her katında bir dairenin olduğu dört katlı eski bir apartmanın altındaki iki dükkandan biriydi babamınki. Arka tarafta, birkaç ağaç ve yıkılmaya terk edilmiş kömürlükten ibaret, neredeyse hiç kullanılmayan bir bahçe vardı. Tam karşıda, yıllarca bilmemne kurumunun kullanılmayan arsası olarak kaldıktan sonra bir şekilde belediyeye geçerek düzenlemesi yapılmış bir park vardı. O zamanlar şu spor yapma aletlerinden yoktu henüz. Onun yerine, bir kaydırak, birkaç tane de salıncak vardı. Biraz çimen, birkaç tane de ağaç dikmişlerdi. Bu yüzden de eski apartman birden kıymete binmişti; o iç içe mahallede karşısında park var diye.

resimler alıntıdır
resimler alıntıdır

Küçük esnaftı babam. Ne alıp sattığı mühim değil; büyümüş de küçülmüş, küçüldükçe de küçülen bir esnaftı. Eskiden beri hayvanlara düşkünlüğü vardı; ama işler giderek küçülürken insanlardan daha fazla kopup hayvanlara daha fazla bağlandığını da fark etmiyor değildim. Arada sırada dükkanın önünde oturup bir çayını içen birkaç mahalleliden başka kimseyle görüştüğü yoktu.

SAMİMİYETSİZLİK+YOZLAŞMIŞLIK+BENCİLLİK=İNSANLAR

zzzzlh | 20 June 2010 14:04

İnsanlara aldırmamak da neyin nesi? Neden bu onları beğenmezlik olgusu.Ben mi büyüdüm yoksa onlar mı yabancılaştı her biri bir diğerine.

Onlara katlanamadığım doğru. Seviyorum insanları,evet hümanizm felsefem hala geçerlidir ama çevremde olsunlar istemiyorum. Karşılıklı istek doğrultusunda bir araya gelmek istiyorum.Özel hayatıma,benliğime saldırsınlar; tek bir küçük yorum dahi yapsınlar istemiyorum.Ben nasıl davranıyorsam aynı karşılığı görmeliyim. Aynı saygıyı, aynı ilgi ve alakayı…

Bu kendini onlardan üstün görme durumu değildir asla. Sadece yalnız kalmak ve 21 yıldır hayatıma bir şekilde dail olan 1.kattaki komşumun beni rahat bırakmasını istiyorum. Senelerdir onları dinliyorum, duyuyorum, anlıyorum ya da anlamaya çalışıyorum. Artık bu duruma son vermek ve kendi iç yolculuğuma çıkmak istiyorum. Kendi ben’i ihmal ettim onunla ilgilenmek ve ona zaman ayırmak istiyorum.

Fikirsizlik Yazısı

witamin | 15 June 2010 13:58

Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazı bir fikir yazısı değil fikirsizlik yazısı.
Küçükken duyardım etraftan “akıl var fikir yok ” sözünü.Tam olarak anlamazdım ama belli ki ikisi farklı diye düşünürdüm.Büyüdükçe anladım ki aklın önemi pek yokmuş fikir olmadan.Aklı olmayan hayvanlar fikri olmayan insandan daha insanmış.Bir kaç örnekle açıklayayım şu “fikirsizlik” olayını;

  • Dün gittiğim yemyeşil çimenler ve tarihi eserlerle dolu alandaki içme suyu çeşmesinin ahırına( ya da yalak), su içtikleri plastik bardakları ve çeşitli çöpleri atmak suretiyle ahırın gider deliğinin tıkanmasına sebebiyet veren insanlar çok akıllıdır fakat fikirden yoksundur.( 5 metre ileride yine 5 er metre aralıklarla çöp bidonları mevcuttur mekanda)
  • Arkanızdan hızla gelen kişinin siz yavaşladığınızda kendisinin aşırı hızından dolayı size çarpıp akabinde “napıyorsunuz ya” şeklindeki sinirli ifadesi şunu gösterir ki kendi hızında gitmenizi isteyecek kadar akıllı , kendisinden bağımsız bir insan olduğunuzu fikredemeyecek kadar fikirsizdir.
  • Babasının bütün mallarını binbir hile ile yiyip bitiren ve 6 kız kardeşine neredeyse hiçbirşey bırakmayan büyük büyük memur emeklisi dayımız akla hayale gelmeyecek hileleri planlayabilecek kadar üstün zekalı,mükemmel akıllı fakat babasının cenazesine çağırıldığına “durumlar müsait değil”diyerek 20 tl si bulunmayacak kadar fakir(!) ve fikir yönünden takdir edersiniz ki yoksundur.
  • Patronun “çayla dolu bardaklarınızı bürodaki çöpe atmayın,çöp devrilince facia oluyor”demesine ve bunu panoya yazmasına karşın aynı saat içinde boş çay bardağımı atmak için yanına gittiğim çöpte ağzına kadar dolu bir bardağın bana bakıyor olması , yaş ortalaması 35 olan bir ortamdaki insanların bardaktaki çayı lavaboya dökmeye gitmeyecek ve çaktırmadan çöpe bırakıverecek kadar akıllı fakat toplumda yaşamayı öğrenmemeyi tercih edecek kadar fikir fakiri olduğunun net göstergesidir.

    Diğer bir durum akılsız fakat fikirli olma durumuna da birkaç örnek vereyim de netleşsin “fikirsizlik” olayı :
    * Hemen her sınavında soruya bir cevap yazdıktan sonra çok da emin olmadığı o cevabı hocanın” son 1 dakika ,cevaplarınızı toparlayın”demesiyle birlikte “aman hoca bakıp ne saçma cevap demesin , bir de bu saçma cevabı okumaya çalışmasın” fikriyle aceleyle silip, cevap yanlış da olsa hocaların birkaç bilgi bulup verdiği 3-5 puanı da alabilme ihtimalini ortadan kaldıran şahıs çok fikirli fakat akıldan yoksundur.

20 yıl sonraki yaşlılık haliniz!

| 17 May 2010 11:52

sevgili arkadaşlar, resminizi programa ekleyerek 20 yıl sonraki yaşlılık halinizi hiç merak ettiniz mi? işte sizlere bunu ispat edecek muhteşem bir program tıklayınız…

orijinal resim

20 yıl sonraki resim

HaYaT

24black mamba24 | 15 May 2010 10:42

Hayat gerçekten gelip geçiyor, hiç yerinde durmuyor durdurulamıyor. Hayat akıp geçiyor sanki Doğu Anadolu’da ki akarsularımız gibi. Kimimiz hayatın akışının farkında kimiz farkında değil. Kimimiz için hayat sıkıcı kimimiz için değil. Kimimiz ebedi olacağımızın farkında kimimiz değil. Kimisi bu hayatı rahat geçiyor kimisi değil.

Fakat herkes kendi hayatını düşünüyor.Herkes, bne bu hayatı nasıl iyi geçiririm diye düşünüyor. Neredeyse hiçkimse başkasının hayatına önme vermiyor ve “ben ondan nasıl daha üstün olurum” diye düşünüyor.

ADEM

il mare | 09 May 2010 12:13

Eski bir fotoğrafa bakıyorum da şimdi,

Nasıl da fazlaymışım.

Henüz beni bulmamışlıklar kadar fazla. Henüz kederlenmediğim kadar neşeli,henüz tanışmadıklarım kadar acemi,şaşkın,yabanı ve yalnız.

Fazla gülümsüyormuşum, sonrasında ağlatanlar kadar meğersem.

Bir fotoğrafa bakıyorum da, her şey ne kadar şaşırtıcı derecede oranlı; nasıl da bugün kadar dünüm orda.

Farkına varıyorum işte gitgide. Geleceğimin şu anımdaki eksikliği kadar fazlayım şimdi,adımlarımı attıkça nasıl da eksileceğim.Zaman nasıl da bir şeyleri alıp götürecek,her yarın oluşta bugünlerim nasıl da yitip gidecek. Bugün beni bulmayan acılar, aşklar,nefretler, sıralarının gelmesini bekleyen uzun bir kuyruktalar ve işte… Henüz hiçbiri yoklar; ama olacaklarından emin olduğum bir düzende,şu yalınlık halim, yarınım kadarki yoksunluğum değil de ne? Yarın beni bulacaklar kadar eksik değil miyim; ben yarın, bugün eksik olduğum kadar fazla olmayacak mıyım? Elbette olacağım.

eyjafjallajökull’de mahsur kalmış 21.yüzyıl don kişotlarına..

creme brulee | 06 May 2010 17:24

içinde kopan fırtınalar, izlandada o adını kimsenin telaffuz edemediği yanardağın tepesinde kopanlardan çok da farklı değildi. yanardağın acımasız kül bulutları insanları gittikleri yerde kalmaya zorlarken, don kişot da o insanların bian önce gitme isteğinden başka bir isteğe sahip değildi. bununla beraber o insanlarla arasındaki fark; onlar felaket karaborsacılarına normal fiyatın beş, on kat fazlasını ödeyerek herhangi bir araçla olay mahallinden tez elden uzaklaşmaya bakarken, don kişotun bütün servetini verse de kaçacak bir delik bulamamasıydı. ne de olsa kaçacağı yer ben, bizzat, kendim dediğiydi. kül bulutları peşi sıra don kişotu kovalarken, o hala etrafındaki insanları korumaya, önemsemeye, sevmeye ve anlamaya çalışmaktaydı. bir kahvenin kırk yıllık hatırı vardır şiarıyla büyüyen bu beden, vefanın istanbulda bir semt ismi olduğundan hala bihaber yaşamakta; anlamsız hareketlere kendince anlamlar ararken bi adet navigasyon cihazına ihtiyaç duymaktaydı. cihazın pahalılığından değil de gürültü kirliliğinden muzdarip bünyeler için isviçreli bilim adamları acil bir cihaz geliştirmeliydi. yoksa hayatı anlamaya, anlamlandırmaya, tanımlamaya çalışan daha çok beden bu uğurda heba olacaktı.