bildirgec.org

ingiltere hakkında tüm yazılar

Deniz Haydutları: Dünden Bugüne Korsanlık

admin | 09 February 2010 14:30

Kaptan Keitt (1907, Howard Pyle'ın tasviri)
Kaptan Keitt (1907, Howard Pyle’ın tasviri)

Siyah bayrak, kanlı çarpışmalar, tahta bacaklı kaptanlar… : Edebiyat ve sinema, ganimet peşinde denizlerde dolaşanların efsanelerini daima canlı tutmuştur. Korsanlık, deniz ticareti tarihi ve ticaretle uğraşanların veya rakiplerine karşı kullanan ülkelerin tarihinden ayrı düşünülemez. Bu yasadışı faaliyetle düzenli ve resmi deniz savaşlarını birbirinden ayıran sınır, pek de net ve belirgin değildir.

Yunan demokrasisinin ortaya çıkışıyla hırsızlık ve haydutluk reddedilmiş, ticari kurallar geliştirilmiştir. Tukididis, gelişimin önündeki en büyük engelin yasadışı yollarla yapılan korsanlık olduğunu varsaysa da, Ksenefon savaş çerçevesinde yararlı olduğu sürece korsanlığı meşru sayar. 5. yüzyılda Atina Devleti’nin çöküşüyle Anadolu kıyıları ve Girit korsanlığa elverişli hale gelir.
M.Ö. 2.yy‘da, Anadolu’da bir korsan konfederasyonuna rastlanır; Romalıların ülkeye sızmasını engellemek amacıyla Kilikya’da (günümüzde Tarsus) Pontus Kralı Mitridates’in yardımıyla kurulmuştur.

Ünlü korsan Calico Jack'in bayrağı (Jolly Roger)
Ünlü korsan Calico Jack’in bayrağı (Jolly Roger)

Romalıların Akdeniz’de sağladığı ticari güvenlik, imparatorluğun yıkılışıyla son bulur. Bizans İmparatorları düzeni sağlamaya çalışsa da, doğudaki Arap fetihleri ve batıdan gelen Haçlı Seferleri Doğu Akdeniz’i “korsan yatağı” haline getirir.

Ingiltere Vizesi Reddi mi aldınız?

webking | 28 January 2010 16:29

Vize Reddini sineye çekmeyin !!
Vize Reddini sineye çekmeyin !!

Yakın bir zamanda ingiltere vizesi için başvuruda bulunan ve red alan bir arkadaşımın başından geçenleri diğer benzer durumda olabileceklerin bilgisine sunmak amacıyla paylaşmak istedim. Arkadaşım gayet durum iyi olan ve şirket sahibi biri ve tüm evraklarını tamamladıktan sonra, vize için verilen randevuya gidiyor. Burada 15 sn içinde sorulan bir soru ile vizesi reddediliyor. Arkadaşımın İngilizcesi pek iyi olmadığından ve ne olduğun pek anlayamadığından geri geliyor ve birkaç gün sonrasında da bunu benimle paylaşıyor. Olay şöyle konsoloslukta ona sorulan soru şu “neden Ingiltereye gidiyorsun” , ve arkadaşımın cevabı ise “iş.. business”. Hatta şöyle bir detay veriyor, arkadaşım soruyu anlamayınca İngiliz konsolosluk çalışanı kadın bunu sonradan öğrendiği Türkçesi ile soruyor, ve arkadaşım sadece önce Türkçe “iş” sonra ise aklına İngilizcesi geliyor ve “business “dediği için, bu cevaba dayanarak red alıyor. Arkadaşım buna bir anlam veremediğinden ve şoku atlattıktan sonra İngiltere konsolosluğunu avukatı vasıtası ile mahkemeye veriyor ve sonuçta vize başvurusu uzmanlarca tekrar gözden geçiriliyor ve bu sefer vizesi veriliyor.
Buna inanmakta güçlük çektim ben tabii, öncelikle gayet eğitimli ve paralı olmasına rağmen arkadaşımın vize reddi almasına, diğeri ve benim de çok şaşırdığım konsoloslukların mahkemeye verilebileceği gerçeğine. Bu olay galiba Ingiltere ile imzalanan bir protokol gereği ve sadece İngiltere vizesi için kullanılabiliyormuş” diye de bir ekleme yapmalıyım. Diğer vizeler için durum nasıldır bilemiyorum. Ama İngiltere vizesi için canlı kanıt ve olayların gelişimini Ankara’da bizzat deneyimlediğim için eğer haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız mutlaka itiraz etmeyi düşünmelisiniz.

en uzun süren saltanatlar-2

nazokiraze | 11 January 2010 12:33

Bu yıl yapılan açıklamaya göre
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth`in eşi Prens Philip 58 yıla yakın bir süre ile en uzun süre hükümdar olma sıfatını taşıyan kişiler arasına katıldı. Elizabeth ile 62 yıldır evli olan Philip ‘in yanı sıra eşi Kraliçe Elizabeth (II.Elizabeth) dünyanın en uzun süre saltanat süren kraliçelerinden biri.(58 sene)

Kendisini İngiltere Krallığı ile evli olarak ilan eden ve Bakire Kraliçe olarak bilinen Birinci Elizabeth tıpkı İkinci Elizabeth gibi uzun süre tahtta kalmıştır.İngiltere’yi en üst seviyeye getiren kraliçe tam 45 yıl ülkeyi tek başına yönetti ve gerçekten çok başarılı bir yönetim sergiledi.Elizabeth pek çok filme ve edebi esere konu olmuştur, Kanlı Mary olarak bilinen I. Mary’nin kızkardeşi, Boleyn Kızı olarak bilinen Anne Boleyn’in kızıdır.

Kutsal Roma İmparatoru Sigismund dört yıl bu ünvanda kaldıysa da, Macaristan ve Hırvatistan’ı tam elli yıl yönetti.bir kaç kere evlendi ve bir sürü de metresi oldugu söylenir.

Kanunlara karşı gelinmez?!

turritopsis | 08 January 2010 10:09

Kanunlara karşı gelinmez, aksi takdirde ceza alırsınız…
Özellikle bazılarına, hiç…:)

İngiltere‘de toplu taşıma araçlarında kadınların çikolata yemesi, 10 yaşından küçük çocukların çıplak vitrin mankenlerine bakması, otobüste uyuyakalmak yasaktır.

Taksiciler, “Taksi!” diye çağırılmaz, cezası 100$’dır.

XII. yüzyıldan bu yana erkekler eşlerini 21.00’den sonra dövemezler, çünkü komşular rahatsız olabilir.

Ingilizce, Çince ve Türkçe

webking | 10 December 2009 12:05

Ingiltere, malumaliniz ingilizce’nin vatanı olması nedeniyle, oxford, cambridge vb. semtlerinde bulununan üniversiteleriyle, çeşitli ülkeleri bir yüzyıl boyunca etkisine almış ve sömürmüş tecrübeli bir ülkedir. Bu dış ilişkiler sonucu ingilizce dünya çapında yaygın ve adeta her insanın bilmesi beklenen bir dil haline gelmiştir. Geçen yıl çin’de bulundum ancak ingilizce konuşulan yerlerin sadece batı toplumları olduğunu bir kez daha anladım. Benim konuşmaya çalıştığım hiç bir çinli insan ingilizce’nin “i” sini bile bilmiyordu. Dünyanın 3’te birinin çinli olduğunu düşünürsek en azından %3’ünün de ingilizce bildiğini farzedersek, dünyadaki en azından %30 insan ingilizce bilmiyor demek oluyor, bu sadece Çin’de tabii bunun dışındaki ülkelerde de mutlaka ingilizce bilmeyenler vardır. Bu da daha yüksek bir oran demek oluyor yani o kadar da iyi sömürememişler dünyanın bu kısmını.
Tabii bu devirde para kazanmak veya bir işe girmek isteniyorsa mutlaka ingilizce bilmek gerekiyor, ve çince bilmenizin pek bir yararı yok, ancak çinlilerin hepsi çince bildiğine göre ve bu da dünyada her üç kişiden biri ise, böyle büyük bir kitlenin konuştuğu dili bilmek özellike iş adamları için kesinlikle bir artı olacaktır. Ingilizce eğitimi mutlaka önemli ve yüzünü batıya dönmüş olan ülkemiz bu nedenle ingilizceyi hızla öğreniyor ve ülkemizin ikinci dili kürtçe veya lazca değil, kesinlikle ingilizce olmuş durumda. Bunda tabii Amerika’nın da etkisi yok değil, malum bu ülkede de değişik bir aksanda olsa bile yine ingilizce konuşuluyor. Amerika’nın nüfusu ise ingiltere’ye oranla oldukça fazla ve daha da önemlisi bu iki ülkenin dış işleri çok kuvvetli. Öte yandan sosyalist bir yapıdaki çin tamamen kapalı bir toplum. Bu nedenle çince, ingilizce’nin hızında yayılamıyor.
Ingilizce veya çince bir yana Türkçe ne durumda diye bir bakarsak durumun acıklı olduğunu söylebiliriz. Bizim Türk menşeili olarak bildiğimiz hiç bir ülke Türkçe konuşmuyor. Bunlar tam tersine Rusça’yı gayet iyi biliyorlar, çünkü ticareti Rusya ile yapıyorlar, onlara bağımlılar ve daha az güçlü olan Türkiye’ye ve diline pek bir ihtiyaçları yok. Hatta Kuzey Kıbrıs Türkleri bile Türkçe’yi mümkün mertebe kullanmamaya özen gösteriyorlar. İlginç’tir, para’nın ve dış ilişkilerin gücü burada ortaya çıkıyor ve ülkenin prestiji’de böylelikle tartılıyor.
Türkçe’mizi ingilizceleştirme çabaları da gitgide yaygınlaşıyor tabii, dürümcü; dürümland, kahveler;cafe, eposta;mail, bakkallar;market, siteler;rezidans oldu bile. Bu isim değişikliğini neden yapıyorsunuz diye sorulduğunda ise alınan cevap hep aynı. “Bu şekilde daha çok insan talep gösteriyor, veya daha şık duruyor” şeklinde. Türk dil kurumu bence bu durumu görüp özellikle yeni giren yabancı kelimelerin yerine, Türkçe olanların bir çok varyasyonunun türetmeli ve gençler arasında hangisinin tuttuğunu test edip bunu yaygınlaştırmalı. Malum genç bir toplumuz ve gençlerimiz dil alışkanlıklarımızı oluşturan kişiler, aslında. Ülkemizin içinde, dilimizde ve kültürümüzde yabancılaşma bizim kaçınmamız gereken şeylerin başında gelmeli. Çünkü dilimiz ve kültürümüz çok güzel, diğer ülkelerin görüp te örnek alması gereken düzeyde. Bu konularda örnek alımlar yerine teknolojik konularda bizden ileri ülkelerden faydalınılabilir, o kadar. O da tabii bizim onlardan daha iyi teknoloji üretebileceğimiz düzeye geldiğimizde bitecektir, ki ülkemizin potansiyeli ve zeki insanlarımızın dünya çapında yaptıkları ortada.

İngiltere Neden Savaşıyor – 3

admin | 08 December 2009 09:43

Bu yazı, Scottish Left Viewve Global Researchsitelerinde ortak olarak yayınlanan Why We Fight: The Nature of Modern Imperilasm adlı makalenin, her iki siteden de izin alınarak yapılan çevirisidir. Yazar Alan McKinnon, İskoç Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’nınbaşkanıdır.

Önemli Not: Bu makaleyi çevirmek için zaman ayırmam ve burada paylaşmam, makalenin genel içeriğini beğendiğimin bir göstergesi olsa da, içinde yazan her şeyi yüzde yüz onayladığım anlamına gelmez. Burada okuyacağınız makaledeki fikirler yazara ait olup, öncelikli olarak kendisini bağlar.

NEDEN SAVAŞIYORUZ – 3

Kısacası, savaş dünyasını anlamak için modern emperyalizmin yapısını, ve ulus devletlerin kendi en büyük şirketlerinin kârını maksimize etmesine yardım etmek için nasıl uluslararası çalıştığını anlamamız gerekir. Bu politikalar dolaylı ya da dolaysız olarak dünya üzerindeki çatışma ve savaşlara sebep olmaktadır. Dahası, bu sorun, devlet bütçesinden cömertçe destek alan silah şirketlerinin bütün dünyaya ölümcül silahlar satarak savaşların devam etmesine olanak sağlamasıyla iyice karmaşıklaşmaktadır. 2007 yılında, dünyanın önde gelen ilk 100 savunma sistemi üreticileri, son 10 yıldaki satışlarını %10 artırarak 347 milyar dolarlık silah satmıştır. Şu anda, pek çok ülkede yasadışı işlem yürüttüğü için inceleme altında olan İngiltere’nin “şampiyonu” BAE Systems, Suudi Arabistan ve İsrail gibi insan hakları konusunda sabıkalı ülkelere her türlü silahı satmıştır.

İngiltere Neden Savaşıyor – 2

admin | 07 December 2009 15:42

Bu yazı, Scottish Left Viewve Global Researchsitelerinde ortak olarak yayınlanan Why We Fight: The Nature of Modern Imperilasm adlı makalenin, her iki siteden de izin alınarak yapılan çevirisidir. Yazar Alan McKinnon, İskoç Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’nınbaşkanıdır.

Önemli Not: Bu makaleyi çevirmek için zaman ayırmam ve burada paylaşmam, makalenin genel içeriğini beğendiğimin bir göstergesi olsa da, içinde yazan her şeyi yüzde yüz onayladığım anlamına gelmez. Burada okuyacağınız makaledeki fikirler yazara ait olup, öncelikli olarak kendisini bağlar.

NEDEN SAVAŞIYORUZ – 2

Bankacılığın çöktüğü ve iç borçların büyüdüğü, doğudaki ekonomilerin yükseldiği, hegemonyasına Latin Amerika’dan siyasi olarak meydan okunduğu, ve Irak ve Afganistan’daki savaşların kazanılamadığı, dolayısıyla da iddia ettiği gücüne meydan okunmaya başlandığı hızla değişen dünyada, bu durum daha da elzem olmaktadır. Özellikle, hızla büyüyen Çin ekonomisi sebebiyle dünya petrol talebindeki daimi artış, Rusya’nın Suudi Arabistan’a rakip bir petrol ve doğalgaz devi olarak ortaya çıkışı, ve dünyadaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin neredeyse yarısını Amerikan kontrolünün dışında bırakarak Rusya, İran, Çin ve Orta Asya’daki ülkeleri birbirine bağlayan bir ağ meydana getiren Asya Enerji Güvenlik Şebekesi’nin kurulması, ABD’nin dünya petrol şebekesinin atardamarını kontrol etme stratejisini krize sokmuştur. Üretim maliyetlerinin hâlâ en düşük seviyede olduğu Basra Körfezi bölgesinde bilinen petrol rezervlerinin yüzde 70’e yakını bulunmaktadır. Bu açıdan bakınca, Amerikan politikasının, dünyanın ikinci en büyük petrol ve doğal gaz rezervine sahip olan İran’a odaklanmış olması hiç de şaşırtıcı değildir.

İngiltere Neden Savaşıyor – 1

admin | 07 December 2009 11:09

Bu yazı,Scottish Left View ve Global Research sitelerinde ortak olarak yayınlanan Why We Fight: The Nature of Modern Imperilasm adlı makalenin, her iki siteden de izin alınarak yapılan çevirisidir. Yazar Alan McKinnon, İskoç Nükleer Silahsızlanma Kampanyasının başkanıdır.

Önemli Not: Bu makaleyi çevirmek için zaman ayırmam ve burada paylaşmam, makalenin genel içeriğini beğendiğimin bir göstergesi olsa da, içinde yazan her şeyi yüzde yüz onayladığım anlamına gelmez. Burada okuyacağınız makaledeki fikirler yazara ait olup, öncelikli olarak kendisini bağlar.

NEDEN SAVAŞIYORUZ

Savaş dünyası günümüzde bir tek süper gücün hakimiyetindedir. Askeri anlamda, Amerika Birleşik Devletleri, tıpkı dev Colossus heykeli gibi bacaklarını açmış, dünyanın üzerinde durmaktadır. ABD, dünya nüfusunun sadece yüzde beşini oluşturan bir ülke olarak, küresel silahlanma harcamalarının neredeyse yüzde ellisini gerçekleştirmektedir. 11 uçak gemisi filosu bütün okyanuslarda devriye gezmekte, 909 askeri üssü bütün kıtalara stratejik olarak dağılmış bulunmaktadır. Hiçbir ülkenin mütekabil olarak ABD topraklarında üssü yoktur – bu düşünülemez ve anayasaya aykırıdır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana 20 yıl geçti; Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri günümüzde herhangi bir kayda değer askeri tehditle karşı karşıya değildir. Neden dünya barışı umduğumuz gibi dünyaya yayılmamıştır? Neden dünyanın en güçlü ülkesi askeri harcamalarını artırarak, günümüzde 1,2 trilyon dolara kadar çıkarmıştır? Ne tür bir tehlikeye karşı durulmaktadır?

Londra’da Tropik Orman

Chat Noir 1 | 26 November 2009 13:36

İngiltere’nin başkenti Londra bugünlerde ilginç görüntülere tanıklık ediyor.Düşünebiliyor musunuz ünlü Trafalgar meydanında yağmur ormanlarından gelmiş dev ağaçlar yer alıyor. İnsanı şaşrtan bu manzara çevreci İngiliz sanatçı Angela Palmer’ın küresel ısınma ve ormanların yok olması sorunlarına dikkat çekmek istemesi sonucu oluşmuş.Bir nevi ağaçlar çevre kirliliğine ve küresel ısınmaya dur demek için yağmur ormanlarından kalkıp taaaa Londra’ya protesto yürüyüşü yapmaya gelmişler.Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.