Korkuyor muydu? Belki… Ama bu çarpıntı var ya, yaşıyorsun diyen, her şeyi göze aldıracak kadar güçlü kılıyordu onu. Vicdansız damgası yemeye bile katlanabilirdi kalbi böyle attıkça. Adam eşinden boşanacaktı işte! Kime neydi ötesi? Yasını mı tutacaktı bir de el alemin kadınının. Şu iğde kokusunu yeniden duyabiliyordu ya, gerisi küçücük bir nokta bile etmezdi. O masayı kendisi seçmemişti ki! Tam karşısına aşkın kuruluvereceğini ve denizin esintisini ta en derininde hissettireceğini kim bilebilirdi?
Deniz ordaydı şimdi. Sağındaki yerinden ayrılmış, tam karşısındaki masaya yerleşmişti. Medeni durumunu sorgulayamayacak kadar afallamış bir halde şimdiye dek nerelerde olduğunu soruyordu ona gözleriyle yüzlerce kez. Adam duymuştu soruyu. Hemen cevabı vermek üzere yaklaşmaya başlamıştı kendisine. Ve o andan itibaren değerler sistemi altüst olmuştu. Yuva yıkan kadın tanımlamasında epey bir düzenleme yapması gerekecekti bundan sonra. Eğer o kadınlardan biri olduğunu kabullenmek istemiyorsa yuva yıkmanın kapsamını epey bir daraltmalıydı ki kendisi dışarıda kalabilsin…