Son çeyrek yüzyılda, Türkiye’de yaşananları anlatmak için kullanılan kelimeler, deyimler, benzetmeler bile kifayetsiz kalıyor geldiğimiz noktada..
Habere bakın; Narkotik polis adliyeyi basıp çalışanları gözaltına almış..
Cinayetlere, katliamlara, teröre, intiharlara bir de bu eklendi hamdolsun!

Mavi akım, pembe umut
beyaz hayaller,
al sana rengarenk düşler..
piyasalar
kordon boyu piyasası, bağdat caddesi piyasası,
borç, harç, tefeci, faiz, döviz, fon,
akşama et bana telefon..
Duvara tosladık cidden..

Ömer Seyfetttin’in bir hikayesi vardır, bilenleriniz bilir.. ” Herkesin içtiği su”
Kıssa; Çin imp. Tung-yu halkının mazi şle alakasını kesmek için tüm eski kitapları ve kütüphaneleri yaktırır.. Millet rahat etsin diye afyon tarlalarını şenlendirir..
Kavga, patırtı yok
saadet devri..
uzatmayalım, o sıralarda Çin’e amansız bir yağmur yağar.. Halk bu sudan içince sapıtır; Kanun , nizam, edep, itaat kalmaz.. Bir curcunadır başlar..
Curcunanın adı zamanla ” içtimai nizam” oluverir..
Zaman içinde tekrar akılları başlarına gelenler tımarhanelere tıkılırlar..
Kıssa böyle. Manzara ortada hüküm sizin..
Shakespeare’in ” Troilus ve Cressida ” oyunundaki
Therites’e göre, Troya’da ki gözyaşının sebebi;
” Bir boynuzlu, bir de orospudur”
İnsan oğlunda değişmeyen iki özellik varmış; Budalalık ve cesaret..
Ardından da modası hiç geçmeyen iki eylem; Şehvet ve savaş..
Therites sevilmeyen bir karakterdir ama ben severim keratayı..
Baksanıza öküzler ve orospular ne hale getirdi ülkeyi; İçtimai düzen yerini “cangıl yasasına” terk etmiş..
Kudret, en edepsiz dille saldıranın elinde..
İnfilak öyle kolay ki..
Ömür bir “suç” gibi ayarlanmış sanki..
Antik yunan’ın aydını ne de güzel söylemiş,