bildirgec.org

Bu arkadaşım hem Alıntı yapmış hem Kaynak göstermiş helal olsun, dürüst adammış 🙂

Arkadaş o kadar rahat ki yazıyı sitesine eklemekle kalmamış.Yakışıklı fotoğrafını da bizlerden esirgememiş 😛

İşte ne yaptığını bilemediğim arkadaş

Kelli felli üniversite Rektörlerinini bile içerik (ç)almasının normalleştiği canım ülkemde, blog içeriklerinin aşırılması “ne sihirdir ne kerâmet, el çabukluğu marifet” bağlamında ele alınır sanırım.

“Bilimsel araştırmaları bile” çalanların küçükleri olarak, blog içeriklerini araklamanın normal olduğuna o kadar inandırılmışızdır ki utunmadan (ç)alıntı içeriğin tepesine fotoğrafımızı bile koyarız!

İnternet’te gezerken tesadüf eseri Uçandaire’de yazdığım Flashback – Bir Bilim kurgu Klasiği isimli yazımı gördüm. Tabii ilk başta sevindim. Çünkü yazdığım yazıma İnternet üzerinden ulaşabiliyordum. Yalnız yazdığım o yazıya tıklatınca, işler hiç umduğum gibi gitmedi. Yazım harfi harfine başka bir siteye daha doğrusu bir blog sitesine kopyala-yapıştır yapılmıştı. Üstelik etiketler dahi aynıydı. Noktası virgülü bile aynıydı. Hem de hiçbir şekilde Pilli’nin Uçandaire sitesinden alındığı belirtilmeksizin. Bloğu incelemeye devam ettiğimde diğer Pilli yazılarının da o blogta olduğunu gördüm. Doğal olarak ben kendi yazım için sinirlendim. Çünkü ben ekranın karşısına geçtiğim zaman acaba ne yazsam kendi yorumlarımla nasıl hamur etsem de okutsam diye düşünürken arkadaşın biri benim ve diğer arkadaşların yazısını hiçbir şekilde kaynak göstermeden alıp yayınlıyor. Tamam belki biz de bazen kopyala-yapıştır yapıyoruz. Yalnız yazıyı aldığımız siteye haksızlık olmaması için yazının tamamını kopyalamıyoruz ve o siteye bağlantı veriyoruz ki o siteye bir ziyaret yapılsın; yazının tamamı oradan okunsun diye; bu işlem sırasında bile kendi yorumlarımızı katmaya çalışıyoruz. Aksi durumda zaten Pilli yazıyı yayınlamıyor. Şayet vaktinde bağlantısız deneme yaptım yayınlamadılar. Yanıt, “Bu yazı başka kaynakta vardır.” şeklinde oldu.

Takip ettiğim kişisel bloglardan birinde rastladım. İnternetin çöplüğe döndüğü şu günlerde buarkadaşımız çok haklı gibi. Tüm içerikçilere duyurulur.

Bu ay aldığım chip dergisinde tanıtımını görüp, neymiş diye girdim Biyografi.info‘ya. İlk karşıma çıkan isim Michael Jackson oldu. Tıkladım ve şaşırdım. Biraz daha kurcalarken farkettim ki sadece Jackson değil bir çok özgeçmiş özene bezene yazmış.

Bir çok kişinin fotoğrafının olmaması, üyeliğinin pek bir işe yarmaması her ne kadar canımı sıksada, Türkçe içerik için baya güzel bir gelişme. Umarım devamı gelir.

Yıl 1999.
İnternet kafeler yaygınlaşmaya başlamış,
ilk internet deneyimimi askerlikte
izin günlerimde yaşıyorum.

İlk iş olarak Queen’in şarkı sözlerini arayıp buldum
ve diskete kaydettim.
E-postanın ne olduğunu öğrendim ve “yorumcu.com”dan
kendime e-posta adresi aldım.

“Yapabilir miyim, edebilir miyim acaba?”
derken internet virüsü bana da bulaştı.

Özellikle de “asosyaller” için internet
tarif edilemez bir nimet!

Yabancı sitelerde dolaşırken birşey gözüme takıldı.
Sağ üst köşede “Family filter is on” ibaresi vardı.
Anladığım kadarıyla, elin gavuru ailevi değerlere
önem veriyordu ve siz ayrıca talep etmediğiniz sürece
-ailenizle birlikte baktığınızda utanabileceğiniz-
içeriği göstermiyordu.

netvibes

Netvibes Türkiyede Türkçe içerikle yayında…Netvibes ile alakalı ayrıntılı bilgiye yakuterinburadakive buradaki yazılarından ulaşabilirsiniz. Biraz içerik olarak desteklemek lazım gelişmesi için ama faydalı bir site olacağı kesin.

Kadınların hazırladığı yemek blogları Türk blog aleminin medar-ı iftiharı olma yolunda.

• Her blogger kendi içeriğini bizzat kendisi üretiyor. Fotoğraflar dahil her şey el emeği göz nuru.

• Ziyaretçiler yorumlarıyla yoğun bir şekilde katılıyor. Böylece blog yazarı tatmin oluyor. İlgisizlikten havlu atan olmuyor. Blogger sayısı her geçen gün artıyor.

• Ayrıca komünitelerini de kurmuş durumdalar. Her ay bir konu başlığı seçiyorlar. Bir blogger ev sahibi oluyor. Etkinliğe katılanlar başlığa uygun yemekler yapıyor.

Yemek Tarifleri Projesi

bunu bile yayınladılar

blog kardeşliğini ya da bloglar alemini takip edenler bilir, türkiye’deki bloglar arasında hatırı sayılır miktarda yemek ve yemekle ilgili blog vardır. bazıları yemek tarifleri verir, bazıları tarif denemelerini paylaşır, bazıları ise gezip gördüklerini, yediklerini yazar. gelelim konumuza. efendim gurme.net alanadı altında yeralan site bu bahsettiğim türkçe yiyecek/içecek sitelerinin içeriklerini bu sitelerin sahipleri olmaksızın alıp görüntülüyor. bu olayı buraya taşımazdım normalde ama araklama olayı hakikaten çok acayip noktalarda. anladığım kadarıyla içerikler rss kaynakları sayesinde programatik olarak (kimsenin süzgecinden geçmeden) alınıp otomatik biçimde gurme.net’te görüntüleniyor. bunu anlamamız ise şöyle oldu: içerikleri alınan site sahipleri bu kişilerle hiçbir şekilde iletişim kuramadıklarından farklı bir protesto yoluna gidip sitelerine gurme.net’i kötüleyen hatta hakaret eden postlar yazdılar. ve gurme.net sitesi bunları da yayınladı. iş o kadar garip ki, en azından haftada bir girip yanlış giden birşey var mı diye bakmıyorlar bile. nasıl olsa içerik otomatik olarak oluşuyor ve google reklamları yayınlanıyor ya, gerisi gurme.net sahiplerinin umurunda değil. aslında belki de yasal yollardan mücadele edilebilir ama yasalarımızın bu konuda çok da yeterli olmayabileceğini düşünüyorum.

şimdi bu bildiriden dolayı sizler de bu siteye girip olana bitene bakacaksınız. artık bir gerçek olan bildirgeç etkisinden dolayı ziyaretçi sayıları tavana vuracak belki ama yapacak birşey yok. ayrıca olayın tam da bildirgeçlik bir bildiri olduğunu düşünüyorum.

Yaklaşık 4 sene önce, 2002 yılının sonbaharında kardeşim ve birkaç yazar ile birlikte cazci.com sitesi için bazı caz tarihi makaleleri hazırlamış ve yayınlamaya başlamıştık. Buraya kadar her şey normal. Ta ki bugün kardeşim bana NTVMSNBC sitesinden bir yazı gösterene kadar…
Bir bu yazıya baktık sonra dönüp bir de bu yazımıza baktık. Durum diff komutu çalıştırmayı gerektirmeyecek kadar aşikar idi. Gözlerimiz özgün yazıya bir link, bir URL, bir şeyler aradı ama ne gezer!

via: fm
yukarıda içerik hırsızlığının ülkemizdeki boyutları hakkında fikir sahibi olunmasına katkıda bulunabilecek “gerçek” bir olaydan bahsediliyor.devamını okumak için buradan buyrun .:

wikipedia‘da bazen yazarların sırf şaka olsun diye ekledikleri yazıların sonsuza dek silindiklerini sanıyorsanız buraya bakın derim. Bir çok dil için lüzümsuz yazıları saklamak adına kullanılan bu kısmın Türkçe versiyonu ne yazık ki henüz mevcut değil. Harhalde biz işi fazla “geyiğe vurmuyoruz”.