bildirgec.org

huzur hakkında tüm yazılar

Mutsuz Kraliçenin Hikayesi-4(VE MUTLU SON)

| 14 March 2007 01:20

Yaz gelmişti sonunda.Çok mutluydu kraliçe…Evet artık mutluydu,herkes mutlu olmasını istedikten sonra niye mutlu olmasındı ki…

Yaz gelmişti…Cem Karaca’nın “Bu Biçim” şarkısını dinlerken,içini bir yandan huzurla doldurup biryandan da hüzün takviye ediyordu.
….
Hiçbir kadın hiçbir erkeği ve hiçbir erkek hiçbir kadını
Bu biçim bu biçim sevmedi
Yokluğu ekmeğe katık edip sevgiyi açlığa eklemedi
Gözyaşlarının hiçbir teki bu biçim düşmedi
….
Neden hüzünlüydü?Bütün insanlar hüzünden kaçarken mutsuz kraliçe seviyordu bazen hüzünlü olmayı,seviyordu duygulanıp gözünden iki damla yaş akıtmayı,hüzün anlarında dudaklarında beliren gülümsemeyi de çok seviyordu.Çiceği,böceği,herşeyi seviyordu artık,10 yaşına gelmiş kocaman kızını,onun babasını ve yaz aylarını… “Mutsuz Kraliçe” diye adlandırılmamalıydı şimdi,dudaklarındaki gülümsemede,arada sırada akıttığı iki damla göz yaşında saklıydı huzuru ve mutluluğu mutlu kraliçenin.Sevenleri mutlu olmasını istemişlerdi,hüzün yakışmıyordu onun masum yüzüne.Ne olur mutlu olsun kraliçe artık demişlerdi.

Mutsuz Kraliçenin Hikayesi-3

| 28 February 2007 01:45

Darjeeling’in Mutsuz Kralicenin Hikayesi ve Mutsuz Kralicenin Hikayesi 2 adlı yazısının devamı…(izin almadan yazıyorum ama umarım çok kızmazsın darjeeling:( )

Bir süre geçirdikleri mutlu günlerin ardından,yine sebebini keşfedemediği birşeyden dolayı araları açılmıştı iki sevgilinin.”Herşey o kadar güzel giderken,karnımda onun bebeğini taşırken,ne oldu yine,ne oldu da koptuk tekrar birbirimizden?”diye düşündü kraliçe.Gözyaşlarının arasında loş odasında ağır geliyordu artık ona yaşadıkları.Bütün herşey daha önce göremediği veya görüpte içine gömdüğü herşey gözünün önüne birer birer geldi.İçini acıttı bunlar.

kisa dalga sizofreni

| 25 February 2007 22:24

iste manzara buydu
iste manzara buydu

s2007 nin ilk günleri muhtesem bir hava var disarda bu havada evde oturulmaz .Hemen hazirlandim ciktim .Evimin bir saat uzaginda rakimi 830 olan bir minik dag var oraya orman yoluyla tirmandim ..her yer kar bembeyaz dev agaclar kardan yutulmus . Beyazin üstündeki tek renk bendim. Tabiii banada renk denirse bu karamsarligimla …

neyse zirveye ciktim..kendime koca bardakta alkollü bir punc aldim ..soguk rüzgarda cok iyi geldi .Icim isindi kokusu büyüledi …bir ranzaya uzandim üstüme bir baddaniye aldim , diktim gözlerimi manzaraya..sehir derinlerde kalmisti bulutlar yutmustu onu…bense bulutlarin üstünde bir atmacaydim`dim..sanki ucmustum saatlerce karsimdaki gök yüzünde .

huzur

astral | 02 February 2007 18:32

Bir ay önce ölmek isteyen ben, fena sayılmam. Hatta mutlu da sayılabilirim. Bunun nedeni hiç erkek filan değil. İşimde mutluyum ve bu bana huzur verdi. Zaten huzur arıyordum. Evet, huzur.

Erkekleri Eğitelim – 1

linnux | 04 September 2006 16:33

Verdiğimiz bir eleştiri sözünü tutarken, toplumumuzdaki
bazı eğilimleri de eleştiriyoruz bu yazımızda.
Mekanımız asker ocağı, başlayalım!

Acemi birliğinde, akşam yemeğinden sonra bir de akşam dersi yapılıyordu.
Atatürkçülük eğitimi falan…

Aklıma gelmişken, “Atatürk’ün tanımı” diye birşey vardı.
On maddelikti sanırım. Yani tüfeğin silahın tanımı olur da,
“Atatürk’ün tanımı” kavramını hangi akla yakıştırırsınız,
bunu TDK’ya havale ediyorum.
Gerçi bu tanımın, “hangi aklın” eseri olduğuna dair duyumlar almadım değil.
Ama kesinliği olmayan bir konuda polemiğe girmeyelim deyip,
TDK’ya saygı ve sevgilerimizi gönderiyoruz(nedense!).

‘huzur’ a erdiren flash oyunu

| 27 August 2006 16:52

huzuru aramaya çıkıyoruz
huzuru aramaya çıkıyoruz

Nette gezinirken kendimi buluverdim bu sitede.Flash ile hazırlanmış basit ama eğlenceli bir oyun.
Kahramanlarınızı “huzur”a ulaştırmak için doğru zamanda doğru materyale(zaten bikaç şeye tıklayabiliyorsunuz) tıklamalısınız.
Birkaç basamaktan oluşan oyunun sonunda gözleriniz yaşarabilir =)

ilk deneyimim

bildigimiz son sey | 16 August 2006 16:06

bugün değişik bir şey yaptım ve kan verdim.

ne enteresan bir duyguymuş bu kan vermek… hep tembellik, hep duyarsızlık, hep sorundan uzak olmak… şimdiye kadar beni neyin engellediğini anlamıştım…

evet tembelim… oturduğum yerden -afedersiniz- kıçımı kaldıramıyorum ki, gidip birisi için kanımı bağışlamak üzere rahatımı bozayım… çok zor çoook… hem öyle basit bir mevzu da değil hani… gideceksin, hastaneyi bulacaksın kan grubuna inanmayacaklar ve önce bir küçük test ardından kanın temiz mi diye tam kan tahlili falan… sürüneceksin biraz.. belki bunlar hep olmuyordur, benim ilk deneyimim olduğu için ve on sene öncesinden bir sarılık geçirdiğim için yaşamışımdır, emin değilim… neyse işte, bu tembellik varken nasıl kalkıp gidecektim? ve gittim…

ne olursan ol gel

be_goodie | 06 May 2006 15:32

gecenlerde bir haber gördüm. mevlananın konyaya gelişinin yıl dönümü için konyada konuyla ilgili yapılan kutlamalardan bahsediyordu. sadece haberlerdeki gosterilen banttan izlediğim için bu söylediklerimden bazılarını yanlış algılamış isem şimdiden özür dilerim ne de olsa konu ala,..

daha önceden kısım kısım göz gezdirdiğim kitaplardan mevlananın irandan göç ederek konya ilimize geldiğini biliyordum. o zamanlar ordusuyla önüne geleni ezip geçen moğolların başındaki timur lenkin akınlarından kurtulabilmek için zamanında osmanlı imparatorluğuna ait olan ve hükümdarlığını ikinci beyazıtın yaptığı topraklara gelmiş olduğunu hatırlıyordum. bu bahsi geçen kutlamaların büyük bir kalabalık önünde yapılıyor olması kalabalığı oluşturan insanların yine hatrı sayılır bir kısmının da turistlerden oluştuğunu görmek tabiki daha da iyi hissettirmişti, çünkü beni de 10-15 yaşlarındayken bir sene mevlananın mezarını ve sema gösterilerini görmek için götürmüşlerdi.

zaman tüneli

sbaskentli | 30 March 2006 22:33

Günlerin geçmek bilmediği dönemler vardır hepimizin hayatında bir an önce zaman tünelinde yol alıp bir başka ana geçmek isteriz …

Mesela bir kaç saat sonrasına ya da bir kaç ve hatta evet hatta bir kaç ay sonrasına bile geçmek istediğimiz anlar olmuştur hepimizin hayatında..

halbuki ne kadarda basit matematikleştirmişler alimlerimiz. bir dk 60 sn , 60 dk 1 saat , 24 saat bir gün , 365 gün bir yıl…

yani hiç bir dk diğerinden uzun değil ya da hiç bir gün bire başkasından kısa değil…

Ama kimi zaman çile dolu zaman dilimleridir uzadıkca uzayan bitmek bilmeyen zaman dilimleri şeklinde yaşamımızda ki yerini alan kimi zamansa çok çaba isteyen emek isteyen uğraşlarla ilgilendiğimiz anlardır.