bildirgec.org

hüzün hakkında tüm yazılar

SEVGİLİYE MEKTUP 1

nacak | 21 May 2009 17:11

Benim için sonbahar yoktu artık .Sonbahar ben olmuştum çünkü sevgili.Anlamsızdı gece…Anlamsızdı gündüz…Sokaklar bomboştu sanki , terketmişti insanlar şehri….Sen gittiğin günden beri…Sonbaharın bile eski tadı yoktu artık .Yeni aşklara yelken açtıran bir mevsim değildi artık. Hayalini canlandırdığımda gözümde , bütün sokakları , bütün yolları halı gibi kaplamış , üstüne basınca hışırtısını duyduğum , parçalandığını hissettiğim , buram buram hüzün kokan , bakır kızıllığında yaprakların o eski anlamı yoktu artık beynimde , ruhumda , kalbimde ….Sonbahar mı yitirmişti anlamını , yoksa kalbim mi sonbaharını yaşıyordu bu sefer ? Neden hayalimdeki yaprakların hışırtısını duyamıyordum artık? Yoksa kalbimin suskun çığlıkları mı duyurmuyordu artık yaprakların hışırtısını ? Ruhum mu parçalanmıştı , ki hissedemiyordum yürürken ayaklarımın ezdiği yaprakların parçalanmasını ? Yanan kalbimden yükselen dumanların kokusu mu engel oluyordu buram buram hüzün kokusunu hissetmeye ? Benim için sonbahar yoktu artık .Sonbahar ben olmuştum çünkü sevgili. Bir bir dökmüştüm yapraklarımı her yere .Nereye savurursa rüzgar o yöne gidiyordum .Bir o yana bir bu yana savrulup dururken …. Medet umarak her çarptığım yerden belki kalkarım tekrar ayağa diyerek.

kazık

taha3045 | 09 May 2009 13:04

Kendimi pek bir hüzünlü gördüm bugün, sürüklenmiş götürülmüş,
yaşamının bir kısmı alınmış biri gibi…
Hüznüm beni beni benden almış,
format atılmam gerek acilen,
sıfırlasın biri gelip harddiskimi,
hatta dip formatı gerek bana
hafızamı kaybetmek istiyorum,
hiç yaşanmamış olsun bazı yaşadıklarım,görülmemiş, duyulmamış,
tadılmamış olsun ben tarafımdan.

Bugün kendimi pek bir ümitsiz gördüm,
nereye baksam bin anlam yüklemişim,
ayna neden beni böyle çirkin gösteriyor?
oturdugum koltuk neden böyle rahatsız
bardak bile düşman düştü kırıldı,
telefonum ise alabildigine sessiz,
sanki beni öldürmeye yeminli.

Banktan İnsanlar 2

dimoedes | 09 March 2009 09:09

Uzun zaman oldu gelmiyordum bankta oturmaya. Özlemişim valla  acıktım da bir simit ve ayran alim sonra izlemeye başlarım sizi memleketimin güzel insanları. Çiftler sarmaş dolaş gezen çiftler. Dışarıdan göründüğü kadar mutlu musunuz acaba? Yâda bu kadar saf. Gerçi çocuğa bakınca kız açısından pek de saf duygular beslemiyor gibi duruyor. Tamam sevgili sarasında elini arasıra kalçasına götürmenin ne alemi var ki. Allah seni ıslah etsin emi. Eski neşen kalmamış be bank geçen insanların çoğu üzgün gülen insan görmek çok zor artık. Gerçi doğaldır artık bebekler bile strese girer olmuş üzülür olmuş başını almış gitmiş insanlar ne durumda olsun ki.Yine bir çift ama bu sefer kavga yan banktalar çok merak ettim valla neden kavga ettiklerini. Dur az yaklaşım. Burada çok ters bir durum var bank. Çocuk gideceksin diyor kız gitmem diyor. Ne oluyoruz ya nereye gitmesi lazımda gitmiyor. Sesler yükselmeye başlıyor az kaldı tatsızlık çıkacak burada. Derken çıktı bile kız dayak yemeye başladı. Neyse ki siviller var artık her yerde ikisini de aldılar. Buranın tadı tuzu kalmadı artık bende kalkıp eve gideyim.O günü böyle geçirmiştim. İki gün sonra bir cafede otururken tanıdığım iki sivil polis geldi. Onlara olayı anlattım ve durumun ne olduğunu bilip bilmediklerini sordum. Öğrendiklerim karşısında ilk başta yorumsuz kaldım ama sonra herifi yedi ceddini andım. İyi okuyun gerisini size bırakıyorum…Kızın abisi(misal Ahmet) hapiste döven elemanda(Mehmet) abisinin arkadaşı. Ahmet bacısını ve eşini Mehmet’e emanet ediyor. Kız kardeş ve eş aynı apartmanda altlı üstlü oturuyorlar. Bu şerefsizde hem kız kardeşi hemde eşi pazarlıyor. Tabii ikiside olayı kimseye anlatamıyor cahilliklerinden dolayı. Mehmet bunların gözünü iyi korkutuyor. Ahmet hapiste uzun süre çıkamayacak ben ne dersem onu yapacaksınız yoksa Ahmet’e gider sizi kötü anlatırım kaçar gelir sizi öldürür. Velhasıl bunları pazarlamaya başlıyor. Olayın olduğu gün kız kardeş isyan bayrağını çekiyor ve olay patlak veriyor. Mehmet efendi şimdi hapisteymiş hemde oğlancılar koğuşunda. Şuan ki durumunu anlatmaya gerek yok sanırım. En son düştüğü yeri duyunca içim buz gibi oldu valla… bu arada bank ben sana küstüm haberin olaaa…

Ufuk…

admin | 05 March 2009 10:07

Ufuk …

İlginç değil mi. Bakmak! Gözünün alabildiğince uzağa bakmak.. Oturmak bi kayaya, bakarken düşünmek.. Hayal kurmak.. Dalmak sonra. Kapatıp gözlerini ahengi tatmak… Mutluluğu duymak. Rüzgârı hissetmek… Elde edilen bu yaşamın hüznünü koklamak. Soyut olmak… Evet Evet aradığım bu “Soyut olmak” . Oysa ben kahramandım hep. Dans ederdi kanım damarlarımda ruhum yönetirdi orkestrayı. Eşlik ederdi vücudumun her bir parçası benliğime. Açmak ellerini. Semaya bağırmak sonuna kadar. Damlalar akarken gözlerimden ve damlayı hissederken tenimde… Her gözyaşımın toprağa vurması. Deşmesi tüm gücüyle onu… Ele geçirmesi kapladığı yüzeyi. Adeta yeni başlayan bir yanardağın patlaması gibi. Ama ben bunu yapamadım. Küçükken denemiştim. Sadece ağlamak istiyordum. Sonra kendimi aptal hissettim. Boş bir şey için ağlamak mı.. Yazarken bile tebessüm ediyorum . Buyuyor insan hep kendini öyle sanıyor.

Sana toryum, peni silun

admin | 05 March 2009 08:56

Dün kendimi o kadar karamsar hissettim ki; kendi kendimi bizzat ve de şahsen neşelendirmek istedim.

Kendimi bildim bileli kelimelerle oynamayı çok severim. Bunun nedenini psikologlara bırakarak sizlere kelimelerle nasıl oynadığım hakkında biraz detay vereyim.

Önce anagram ile başlayayım. Sözgelimi kelimemiz “kelime”olsun, bunun harflerini yer değiştirerek nasıl yeni bir kelime üretebiliriz. Bakalım “mekeli” olabilir mi, olamaz. “Elemik” de pek anlamlı gelmedi, o zaman “melike olsun. Uygun kelimeyi bulana kadar durmak yok yola devam. Bunun gibi çok örnek var güzide Türkçemizde.

yalnızlık ne demek

aylakadamveben | 01 March 2009 19:41

şiirin kendine ait bi gerçekliği var demek ki..
şöyle diyo attila ilhan;gecenin bi saatinden sonra içinizdeki yalnızlığı tanıyamazsınız..bi özgürlük vermiyo mu insana;yalnızlık edebiyatı yapma özgürlüğü..attila ilhan bu kadarını söylemişse ben arabeskin dibine vururum..uzun,ıssız bi merdivende..elimde köpeköldüren..başımı fazla kaldırmadan,ufkun hemen üzerindeki yıldızı yakalayıp,eski bir besteyi anarım;”gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,yeryüzünde sizin kadar yalnızım…”anarım ulan!..değilmi ki izni ilhan’dan almışım..
kendine acıma denizinde attığım zevk kulaçları oluyor devam ettiğim sayfalar..ama fazla açılmışım..bir buzul kıtaya çarpmış gibi oluyorum..sen söyle,şu dizelerle karşılaştığında yaşadığın duyguyu başka nasıl açıklarsın;”hem bir kere yalnızlık ne demek/bu kadar milyonla bir haksızlığın ekmeğini paylaşırken…/yalnızlık ne kelime/ellerimiz dirseklerine kadar kana gireli…”
artık hülyalı bir hüzün tadı bırakmıyor ağzımızda şarap..
acılı bir isyan yürüyor yumruklarımıza..
iyi de şarabın ince boynundan ne istiyosun..
üzümü sıkarsan şarap olur da…şarabı sıkarsan kan…

erkeğin gözyaşları

taha3045 | 12 February 2009 16:24

Erkeklerin ağlayıp ağlamaması konusu yıllar boyu kişilere meşguliyet vermiştir. Erkek adam ağlamaz, delikanlı adamın gözyaşı olmaz türünden söylemlerin yanı sıra çekinmeden ağlayan erkek türleri de mevcuttur.

Evet ağlarız , hemde bazen kadınlardan daha güzel ağlarız, çünkü gözyaşlarımızı silah olarak kullanma kabiliyetimiz olmadığı için bizim gözyaşlarımız tamamen gerçektir. Ağlamayan varsa da ağlasın tavsiye ederim Ağlamak ne babalığa, ne paşalığa, ne otoriteye nede erkekliğe zeval getirir.

boşluklar 2

taha3045 | 12 February 2009 15:05

Konuşmaya başlasam bağırıp çağıracağım, ama kendi kendime susmaya mecburum, kendimi buna zorunlu kıldım. Sevginin sadece bize değil, tüm dünyaya yeteceğini zanneden nesli tükenmekte olan Akdeniz Foku gibi bir insanım işte.

Ayrılan her insan gibi bende yorgunum, hemde bir hayli yorgun, kısacık zaman diliminde tarihin pek çok dönemini yaşamış, uzun uzun yolculuklara çıkmış gibiyim, hem geçmişi, hem geleceği hem sevgiyi hemde acıyı gördüm. Yüreğe inanmanın işe yaramadığını öğrendim. Onunla olurken kendimi öldürmüşüm anladım.Onun zevkleri, mutluluğu, uykusu bile aldığım nefesten önde gitmişken, şimdi oda aldı başını gitti,yavaş yavaş öldüm.

Ben Hazan, Ben Hüzün

ceyhunak | 06 February 2009 09:52

Ben Hazan, Ben Hüzün

Bıraktım hüznümü bir sahil şeridinde,
Dalga seslerinde…*Hüzün *
Çekildi deniz kabuğuna,
Alabora oldu tekneler,
Balıklar sahile vurdu,
Yakamoz denizin tenine.
Gölgem seni aradı,
Karanlık ve ıssız.
Kırılgan gözlerim,
Parçalanan yıldızlarda.

Şimdi mevsim sonbahar,
İçimde dalga sesleriyle.*Hazan*
Karanlıkla geldi haberin,
Düştün gözümden.
Tutmadın elimi,
Üşüdü ruhum.
Dökülürken yapraklar,
Mevsim hazan.
Sus dedi rüzgar;
Bastırdı nefesimi, sesimi,
Susmadım ama konuşamadım da.
Yürüdüğüm yolda kurumuş yapraklar,
Sırtımda yalnızlığım.
İliklerime kadar işlemiş hazan,
Bitti masallar.