bildirgec.org

hüzün hakkında tüm yazılar

İSYAN

karuma76 | 20 July 2010 09:56

Bu kadar kolay mı yaa…
İnsanların duygularını, emeklerini, yazılarını bir ahkamla karalamak. Siz ahkam yazanlar ne düşünüyorsunuz bilmem ama ben bunları yazarken de okurken de heyecanlanıyorum. Bunlar benimbir dönem yaşadığım ruh halimi anlatıyor. Bırakın böyle olmasını sizin bir yazıyı yorumlarken, yazı ne seviyede olursa olsun, sadece eleştirme hakınız var. Karalama yapmanız, özellikle seviyesiz ahkamlar yapmanız hem yazarı üzer, hem de onu okuyacak birkaç kişi varsa onları da önyargıya iter. Eleştirini yaparsın, gidersin güzel güzel kendi yazını yazarsın. Bunlar güzel. Ama unutmayın her seviyesiz ahkam yazarı biraz daha karamsarlığa iter. Ben bunları görmek, yaşamak için girmedim bu siteye. Hep beraber duygularımızı, yazılarımızı, sorunlarımızı paylaşalım diye girdim. Elimden geldiğince yazıları okumaya çalışıyorum. Belki ben de yazılarıma yeni yön veririm diye ama bazıları İşin gırgırında. Yazı yazmak kadar yorum yapmak da bir sanattır. Burası Chat odası veya facebook değil ki karşılıklı atışasın. Burada yazını yazarsın. Beğenen okur yorumlar, bazısı olumlu eleştiriler yapar ve paylaşım böyle devam eder. Saygının bittiği yerde ise güzelliknamına herşey biter…

Kırmızı Kurdela…

witamin | 18 July 2010 12:15

Selam söyle o küçük kız için,
Giritli dondurmacı teyzeye
Unutma sakın!
Dondurmalara yalanarak bakan örümceklere de,
Sonra o yoldaki mürver ağaçlarına,böğürtlenlere,
Gelirken göreceksin; sağdaki hayaletli eve,
Tatlı su çeşmesine,
Mutlu günlerine,
Ona selam söylemeseler de
ve
Selamını istemeseler de…
Babasına,annesine,kardeşlerine…
Kırmızı kurdelaya ve gelinliğine…

************************
Dur orada ,o sokağa girme!
Sakın selam söyleme,
7 yaşındayken kadın olduğu eve,
O “abi” ye,
O sokağa,
Ne olduğunu anlamadan oturup ağladığı o tarlaya,
Toprağa düşen göz yaşıyla beslenmiş otlara,
Yaklaşma,
Geç git bunları duymamış,görmemiş sokaklara…
Onun yaptığını yapmaya…
Unutmaya…

BAZEN

karuma76 | 15 July 2010 13:43

Yaşadıklarım boşunaymış gibi geliyor bazen
Ağladıklarım, güldüklerim boşuna
Çektiklerim boşunaymış gibi geliyor bazen
Haykırdıklarım, anlattıklarım boşuna.

Bazen düşünüyorum kara kara
Ben kimim, ben neyim, neredeyim?
Bazense anlıyorum. Galiba…
Ben boşum, ben hiçim, acınacak haldeyim.

Aklıma ölüm geliyor bazen
Bazense aklım duruyor, unutuyorum.
Tek kurtuluş ölüm diyorum bazen
Bazense yaşamak ağır geliyor, ağlıyorum.

Tek bazeni olmayan sevgilim var.
Ona kurduğum cümleler bazenle başlamıyor.
Ona duyduğum sevgiler bazenle bitmiyor.
Tek bazeni olmayan sevgilim var, SENİ SEVİYORUM.

NEFRET VE AŞK DUYGULARI ARASINDA AZ ACILI LEBRON JAMES…

firatocal | 13 July 2010 18:11

Ve nihayet LeBron James beklenen en önemli kararını açıkladı.. ” Cleveland ‘ ı bırakıp basketbola Miami ‘ de devam edeceğim.”
Bu sözlerin ardından her iki şehirde de kutlama ve lanetleme gösterileri aldı başını gitti… Benim de bu yazıyı yazma sorumluluğum ve zorunluluğum doğdu…
Herşeyden önce bilinmeliki LeBron profesyonel bir NBA oyuncusu… Alacağı karar her ne olursa olsun , ne onu hain ilan etmeyi , ne de kahraman ilan etmeyi gerektirmez… Clevelandlıları bir yere kadar anlayabiliyorum. Ama dikkat edin sadece bir yere kadar anlayabildiğimi söyledim.. Çünkü bütün ayrılıklar acıtır , can yakar… Sanırım bu kadarını herkes kabul edecektir…

Dan Gilbert
Dan Gilbert

Cleveland takım sahibi Dan Gilbert in yazdığı lanet okumalarla dolu ve LeBron ‘u hain ilan edercesine ithamlarla yüklü o mektubunu görünce benim de sabrım taştı… İfadeleri masumiyetin kalp kırıklığının çok ötesinde hedef gösterirceydi…
Bir de üstüne televizyonda ve internette izlediğim LeBron forması ve kuklası yakma görüntülerini eklerseniz LeBron avukatlığına neden soyunduğumu anlarsınız sanırım… Onun yapmasını beklediğimiz açıklamasını bekletmesi , imalarını sakıııız gibi uzatması profesyonelliğine yakışıyormuydu diyecek olursanız , tabiki hayır derim…

LeBron ' un eski takımı cleveland
LeBron ‘ un eski takımı cleveland

Ama adı her ne kadar o şehirli anıla gelse bile , bir takımı geride bırakmanın böylesi linç etmeye karşılık gelecek nefret dolu tepkileri hak etmediğine inanıyorum…
Miami ‘ deki karşı tepkiler ise bir kurtarıcının gökten indirilmesine karşılık gelecek o sevgi gösterileri kabul edilebilir standartlar içindeydi…Şampiyonluk kutlamalarını andıran seviç gösterileri biraz abartılı kaçsa da sabahlara kadar süren bu mutluluk tablolarını geçmişine sünger çekmek isteyen Miami için makul sayabiliriz…
Son söz olarak , her ayrılığın acı verdiğini , aşkın can yaktığını , ama her başlangıcın da başarı getiremeyeceğini hatırlatarak sözlerimi bitiriyorum… Fırat ÖÇAL

HÜZÜN KOVAN KUŞU

il mare | 12 June 2010 13:57

Bir şarkı dinliyorum ki…

Evvel bir zamanda da dinlemiştim.
Kendime üzülmem için emir verdiğim bir zamanda.
Gözyaşlarımın popolarına,dışarı çıkmaları için,şaplaklar attığım bir zamanda.
Avcumdaki damarların gene bir kalem için kök saldığı, kalemin susuz kaldığı,kalemin ölü olduğu bir zamanda.
Yazı yazamadığım, yazmak için kalemime bu şarkıyı dayattığım,isteksizce peyda olan kelimelerin, melodilerin kılıflarına her birkaç numara küçük gelişleriyle, sonunda melodileri de intihara uğurladığım bir zamanda.
Kendime emirler yağdırdığım bir zamanda, toy bir anımda.
Hüzünlerime emirlerimin işleyeceğini sandığım yıllarda, ilişiği sadece benden ibaret olan olayların hüzün için kafi olduğuna kandığım zamanlarda.
İki kişilik olduğunu farzederek, kurallarını benim koyup mızıkçılığını gene benim yaptığım,tek kişilik oyunların en canalıcı anlarında…
Göya…

yazıl-amayan mektup

astral | 21 May 2010 13:31

Bu sabah istemese de ruhsuz halini oynamaya devam ederek çıktı evden. Oysa baş ucuna bir not, belki kısa bir mektup yazmayı düşündü. İçinde olanları…

Belki söylemediklerini ya da çok az söylediklerini; öyle az ki; yok sayılanları hatta…

Bir öpücük niyetine birkaç satır yazmak istedi, o uyurken, uykusunun huzurlu kokusu tüm evi doldurmuşken; belki bu kadar duygusal olmak istemedi, belki nedenini hiç bilemedi.

Ama yazmadı.

Ayak uçlarına basarak çıktı kapıdan. O an çekip gitmenin ne kolay olduğunu düşündü. Hayatından ya da hayatlardan çıkıp gitmenin ne kolay olduğunu.

Dantel Gibi İşlerdi Hüzünleri

lavinya76 | 20 May 2010 11:39

Dizlerine başımı koyup anlattığı masalları dinlerken dalıp giderdim uykulara. İlk o anlatmıştı Yusuf ile Züleyha’nın emsalsiz aşk hikâyesini. Hz. Yusuf rüyaları tabir edermiş bir de Züleyha ile birbirlerini çok sevmişler, bu kaldı aklımda sadece. Zor aşklar her zamanda vardı vesselam.

Beyaz bir tülbentle örterdi beyaz saçını sütninem. Öyle güzel pamuk elleri vardı ki saçımı okşasın, yüzümü okşasın ama hep eli dokunsun isterdim bana. Elini üstümden hiç çekmedi o yüzden ben büyüdükten sonra bile.

Hicran

HBOZTOPRAK | 20 May 2010 10:37

Cevabı sende kalmış sorular,sağanak olup yağıyor her anıma,
Kilitlediğin dudaklarından azad edeceğin,tek bir kelime bekliyorum,
Yüreğimde çakan korkular sonrasında düşüyorsun hep aklıma,
Sen olmayan saçaklardan kaçarak,iliklerime kadar ‘sen’leniyorum,

Kimin adını haykırarak çarpıyor kalbin,bir türlü soramıyorum,
Tutunduğum incecik dalı,kökünden sökersin diye ürperiyorum,
Seni alıp gidecek hazan rüzgarını ise düşünmek bile istemiyorum,
İki yanım da uçurum; hangi hicrana savrulurum, bilmiyorum,

Yüreğimin çırpınışlarını duyabilseydin eğer korkardın can çekişlerinden!!

Leb i Nar | 20 April 2010 13:00

Zamanın bir yerinde kalmıştı unutulmuşluğum. Yüreğine hasretim çöktüğünde çalmıştın tekrardan kapımı. Hiçbir şey yaşanmamış, sanki deli bir fırtınanın iki ayrı uç noktaya savuran o kavgayı eden biz değilmişiz gibi konuşmaya başlamıştın.. Susmuştum bende seninle, eskiye dair ne varsa içimde susturmuştum.. Korkmuştuk belki ikimizde yeniden buluşmayla tekrar yaşanabilecek anlamsız bir ayrılığın yaşanmasından.. Büyük bir heyecanla “özlemişim seni deli kız” dedin.. Bir kaç defa tekrarladığın bu söze benden de bir cevap bekledin.. Sustum yine.. İçimde olan onca suskunluğun arasında bu sözlerde saklamıştı kendini.. sadece bana fısıldıyordu yüreğim özlediğini.. Özledim diyordu, özledim, senin tahmin edemeyeceğinden daha fazla, belki de senin beni özlediğinden daha fazla özledim seni.. Ama söyletmez ki içimdeki suskunluk. Korkar senden, yaşananlardan belkide yaşanacaklardan.. Kavuşmak ister ya ellerimiz, uzanmaz benimkiler çekinir ayrılıklardan.. Bu yüzden buluşmaz gözlerim gözlerinle; Bu yüzden söylemez dilim özlemleri ve bu yüzden kaçarım senden.. Bu yüzden yüreğim çığlıklarla can çekişir bedenimde ..

Yağmur, yağmur…

lavinya76 | 05 April 2010 09:32

Sabah evden çıkarken sütninesinin “rahmet yağacak şemsiyeni al “uyarısına kulak tıkadığı için kızdı biraz kendine.
Soğuk ve kurak bir kıştan ne biriktirmişse gökyüzü şimdi tüm öfkesiyle bardak bardak boşaltıyordu Şermin’in üstüne.
Asılmaktan sapı kopan çantasını kolunun altına sıkıştırmış, çantadan daha sıkışık trafiğin içinde çamur birikintilerine dala çıka korna sesleri arasında başardı karşıya geçmeyi.

Yüzüne vuran yağmur damlalarından mıydı bu ıslak düşünceler yoksa hala ağlıyor muydu?
Yılın modası şeffaf şemsiyeler her köşe başında açılmış, bu yağmurda tüm albenisiyle çağırıyordu onu. Gülümsediğini fark etti. Önce saçak altında minik maveralar yaparken ıslanmamak için şimdi teslim olmuştu yağmura iliklerine kadar. Tıpkı ayrılığa ve hüzne teslim olduğu gibi ve daha öncesinde aşka teslim olduğu gibi… Sırılsıklamdı yine…