bildirgec.org

horror hakkında tüm yazılar

The Thing (1982)

ewupzawertuwal | 18 August 2009 11:36

John Carpenter ustanın 1952 yapımı “The Thing from Another World” isimli filmden uyarladığı bir başyapıt. Sinema tarihinin en iyi yeniden çevrimlerinden biri olan film -benim listemde The Fly’la beraber başa oynar- seksenlerin de korku sinemasını oldukça etkilemekte.

Film başladığında neden Coen kardeşlerin Fargo’yu beyaz odaklı bir film yaptığını anlar gibi bakıyoruz. Kutuplar ve bembeyaz bir örtü, fırtına öncesi sessizlik. İki Norveçli araştırmacı bir kurdun peşinde koşarak Amerikalıların araştırma üssüne gelirler. Hemen de ölürler. Kurt üsse sığınır. Kurt Russell’in canlandırdığı MacReady ve Dr.Copper Norveçlilerin üssünü araştırmaya giderler. Onları orada dumura uğratacak bir şey vardır. Herkes ölüdür ve buzların içerisinde garip bir nesne vardır. Asıl onları dehşete düşürecek şey kendi üslerindedir. Amerikalıların üssünde de vahşet başlamıştır.

Masum köpeğin içinde bir şey vardır.

Tom Hanks

queennothing | 16 August 2009 10:17

Temmuz 1956 tarihinde, Kaliforniya’nın Concord ilçesinde dünyaya gelen Amerika ve baba tarafından İngiliz asıllı Thomas Jeffrey Hanks, dört çocuklu (kardeşleri Sandra, Lawrence ve Jim) bir çiftin (anne Janet Marilyn Frager, hastahane yöneticisi; baba Amos Mefford Hanks, 1991 yılında hayatını kaybetti) çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailevi sorunların başgösterdiği zamanlarda Tom, çok küçüktü fakat yıl 1961 yılında verilen boşanma kararı, 5 yaşına basan Tom’un, küçük kardeşi Jim’den ayrılmasına sebep olacaktı. Lawrence ve Sandra ile babasında kalan Tom, babasının 5 çocuklu bir Asyalı kadınla evlenmesinin ardından kalabalıklaşan eve uyum sağlamakta güçlük çekmemişti. 2 yıl sonra babasının boşanmasıyla Tom, kardeşleriyle birlikte şehir şehir dolaştılar ve en sonunda Oakland’a yerleştiler. Babası, üçüncü evliliğini, 1965 yılında iki çocuklu Frances Wong ile gerçekleştirdi.
İlkokul yıllarında çalışkan, sorumluluk sahibi ve çekingen bir öğrenci olan Tom, Skyline Lisesi ve ardından Chabot Koleji‘ne gitti. Sacramento Devlet Üniversitesi‘nde okumaya başlayan Tom, okulunda düzenlenen bir kaç piyeste rol aldı. Oyunculuğu sevmeye başlayan Tom, ilerde bu işi yapacağına inanmıyor gibi görünse de, Vincent Dowling’in yardımıyla, bir film festivalinde görev almaya başladı. 3 yıl boyunca bu işi yapan Tom, sonunda kararını vermişti, oyuncu olacaktı. Bir kaç Shakespeare oyununda rol alan Tom, canlandırdığı karakterle mütevazı bir ödül de aldı. 1978 yılında (24 Ocak) Samantha Lewes ile ilk evliliğini gerçekleştiren Tom, ilk olarak, 1980 yılında Armand Mastroianni‘nin yönetmenliğini üstlendiği “He Knows You’re Alone” adlı korku filminde ‘Elliot‘ karakterini canlandırdı.

Carrie (1976)

queennothing | 03 August 2009 13:12

Dünyaca ünlü gerilim / korku yazarı Stephen King‘in, 1974’te çıkan ilk romanı “Carrie“, New Jerseyli yönetmen / senarist Brian De Palma‘nın yönetmenliği ve Lawrence D. Cohen‘in düzenlemeleriyle, 1976 yılında “Carrie” adıyla sinemaya uyarlandı. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adayı olan filmde, Oscar Ödüllü aktris Sissy Spacek, “The Hustler“dan tanıdığımız aktris Piper Laurie, Amy Irving, William Katt, Betty Buckley, Nancy Allen, P.J. Soles ve ünlü aktör John Travolta yer alıyor.
Margaret White, aşırı tutucu, ‘ahlak’ ve ‘din’ anlayışı katı ve insanların yaşadığı ‘normal’ hayatı ‘günah’ sayan, paranoyak bir kadındır. Kızı Carrie, annesinin takıntılarının farkında, diğerleri gibi ‘normal’ bir hayat yaşamak isteyen bir gençtir. Annesinin yasaklarına uymak zorunda kaldığı için asosyal bir kız olan Carrie, herkes tarafından küçük görülüp, yalnızlığa terkedilmiştir. Her şeyi olduğu gibi, ‘kadın olmanın’ anlamını da tek başına kavramak zorunda kalan Carrie, sinirlenince ortaya çıkan ‘psişik güçleri’ olduğunu farkeder.

Homecoming {2009} – A girl never forgets her first love…

Anuseth | 10 July 2009 17:17

Katie L. Fetting‘ın yazdığı ve Morgan J. Freeman‘ın yönettiği Hometown 2009’un en yeni korku-gerilim türü filmlerinden. Yeni nesil Beverly Hills ve O.C dizilerine biraz gerilim serpiştirilerek oluşturulan film O.C dizisinden tanıdığımız Mischa Barton‘ın editörlere göre tam istediği türden. Jessica Stroup‘ın “Elizabeth Mitchum” karaterini canlandırdığı filmin oldukça hatırı sayılır bir gişe getirmesi bekleniyor.
Filmde Matt Long‘un canlandırdığı Mike, amerikan futbolunun herşey demek olduğu bir kasabanın takımında takımın oyun kurucusudur. Northwestern Üniversitesini burslu kazandıktan sonra Noel arasında kasabaya dönen Mike, yeni kız arkadaşı Elizabeth’i de kasabaya getirir.
Elizabeth Chicago’nun zengin ailelerinden birinin kızıdır. Kasabadaki herkes Elizabeth’i gördüğünde şok olmuştur fakat bu işe en çok şaşıran da mezuniyet gecesinin son kraliçesi seçilen Mike’ın eski kız arkadaşı Shelby olmuştur.

İddialı bir korku filmi : Paranormal Activity

gorcun | 24 June 2009 09:53

Paranormal Activity
Paranormal Activity

Korku filmlerinde sıkça kullanılmaya başlayan amatör kamera çekimleriyle korkutma tekniği hızla yaygınlaşıyor. Geçmişi Cannibal Holocaust’a kadar dayandırılabilecek bu teknik seyircinin olayı gerçekmiş gibi algılamasını sağlıyor. The Blair Witch Project , [Rec], Cloverfield, Diary of the Dead gibi filmler bu tarz çekilen filmlere örnek olarak sayılabilir. İşte bu teknikle çekilen başka bir filmden bahsetmek istiyorum. Paranormal Activity : Evidence of a Haunting, genç bir çiftin odalarına kamera kurması gibi basit bir fikirle ortaya çıkıyor. Evde garip olaylar olduğundan şüphelenen çift kurdukları kamerayla gece uyurken odada neler olup bittiğini izleyeceklerdir. Bir süre sonra ise hayatları kabusa dönecektir. Son derece basit ve etkili bir fikirle yola çıkan film Oren Peli adlı genç yönetmen tarafından 2007’de çekilmiş. Kadroda genç ve tanınmamış oyuncular olan Micah Sloat, Michael Bayouth ve Katie Featherston gibi isimler var.

paranormal activity
paranormal activity

Jennifer Connelly

queennothing | 21 June 2009 11:55

12 Aralık 1970, New York doğumlu Jennifer Lynn Connelly, Katolik bir babanın (Gerard Connelly( ve Yahudi bir annenin (Eileen Connelly) kızı. Brooklyn’de ve St. Ann School‘da çocukluğunu geçiren Jennifer, henüz 10 yaşındayken fotomodellik yapmaya başladı. Dergileri süsleyen fotoğrafları ve rol aldığı reklam filmlerinden sonra, 12 yaşına gelince, 9 sezonu tamamlayan “Tales of the Unexpected“in 5. sezon, 5. bölümünde rol alarak, ilk TV deneyimi yaşadı. Kameralara ısınan Jennifer, 1984 yılında, Robert De Niro, Elizabeth McGovern, James Woods gibi ismlerin rol aldığı “Once Upon a Time in America“da rol aldı. “Il buono, il brutto, il cattivo.” (The Good, the Bad and the Ugly)’nun İtalyan yönetmeni Sergio Leone‘nin yönettiği film, Harry Grey’in “The Hoods” romanı romanından uyarlanmıştı ve Jennifer, filmde ‘Deborah‘ karakterinin gençliğini canlandırıyordu. Bu film sayesinde adını duyurmayı başaran Jennifer’in başarılı performansı, ünlü yönetmenlerin de ilgisini çekmişti ve taze kan arayışları, Dario Argento için sonuçlanmıştı. Argento’nun 1985 yapımı korku filmi “Phenomena“da başrol oynayan Jennifer, Daria Nicolodi, Patrick Bauchau ve Dalila Di Lazzaro gibi isimlerle rol aldı. Aynı yıl, yapımcı / yönetmen Linda Feferman‘ın “Seven Minutes in Heaven” adlı komedi filminde, New Yorklu aktris Maddie Corman ve Mississippili aktör Byron Thames ile rol aldı.

Portal (2008)

queennothing | 15 June 2009 16:53

George Blumetti ve Maurice Kelly‘nin senaryosunu yazdığı, “Shelter Island“ın yönetmeni Geoffrey Schaaf‘ın yönetmenliğini üstlendiği korku / gerilim filmi “Portal“, 2008’in ‘vasat’ olarak nitelendirilen yapımlarından biri.
Mike Gibbs ve John Hooke, gösteri yapacakları Broke Festivali’ne gitmek üzere yol çıkarlar. Arabayla saatler süren yol boyunca, Gibbs ve Hooke, yoğun bir sisin etrafı kapladığını farkedip, önlerini göremez hale geldiklerinde araçtan iner. Kaybolduklarını ve ‘Mercy’ adlı bir kasabada olduklarını anlayan ikili, önlerine çıkan ilk pansyona girerek, oda kiralar. Pansiyonun kasvetli havasından tedirgin olan iki arkadaş, ertesi sabah, kahvaltı için yemek salonuna iner. Salondaki insanlar, ikiliyi tedirgin etse de, aldırış etmeksizin, gelecek olan kahvaltıyı beklemeye koyulurlar. Ancak, ‘kahvaltı’ olarak bekledikleri yemeğin, ‘akşam yemeği’ ve saatin aslında ’18:45′ olduğunu söyleyen insanlardan şüphelenen Gibbs ve Hooke, iyice gerilir. Gelen çiğ eti ve kırmızı şarabı tüketmeyen Hooke, Gibbs’in yemeği bitirmesine engel olamaz.

Underworld: Rise of the Lycans (2009)

queennothing | 29 May 2009 14:35

2003 yılında vizyona giren “Underworld“un 2. filmi “Underworld: Evolution” (2006)’ın devam filmi olan “Underworld: Rise of the Lycans“, Fransız yönetmen Patrick Tatopoulos tarafından çekildi. İlk iki filmin tersine “Underworld: Rise of the Lycans“, hikayenin gerisine; ‘vampirleri günışığından korumak ve işlerini yapmak için ‘köle’ olarak çalıştırılan Lycanlar’ın, vampirlere nasıl savaş açtığını’ anlatıyor. Yani hikaye, Selene değil, Selene henüz doğmamışken, Viktor‘un uygarlığı ve Lycanlar‘la olan savaşını anlatıyor.

İnsan görünümlü kurtadamlar, yeni bir türün yaratıcısı olmuşlardı; ‘Lycanlar‘. Viktor’un yönetimindeki vampirleri günışığından koruyan ve her türlü işlerini gören sadık köleler olan Lycanlar, isyan bir yana, şikayet bile etmeden yaşamlarını sürmektedir.
Viktor’un en sadık kölesi olan Lucian, Viktor‘un biricik kızı Sonja‘ya aşıktır. Aşkına karşılık bulan Lucian, Sonja’nın vampir soyundan olması sebebiyle, aşklarının Viktor tarafından ‘imkansız’ kılınacağını biliyordur.

Underworld: Evolution (2006)

queennothing | 29 May 2009 09:48

Underworld“un (Karanlıklar Ülkesi) devam filmi olan “Underworld: Evolution” (Karanlıklar Ülkesi: Evrim), tıpkı ilk filmde olduğu gibi Len Wiseman, Danny McBride ve Kevin Grevioux üçlüsü tarafından kaleme alınmış, McBride tarafından senaryolaştırılıp, Wiseman tarafından çekilip, vizyona hazır hale getirildi.
Devam filminde de yine Kate Beckinsale, Scott Speedman, Bill Nighy, Shane Brolly, Michael Sheen ve bu isimlerin yanısıra Tony Curran, Derek Jacobi, Steven Mackintosh ve Brian Steele gibi oyuncular da yer alıyor.

Ailesini, kaç açlığını gidermek için Viktor‘un katlettiğini; sadece kendisini, öldürdüğü kızı Sonja‘ya benzediği için sağ bırakıp, kendi ırkına kattığını öğrenen Selene, Viktor‘u etkisiz hale getirmiş, Lycan ve vampirlerin birleşimi, eşsiz bir canlı, bir ‘melez’ olan Michael‘a yardım etmektedir.
Geçmişi hakkında öğrendikleri, Selene‘i, ‘ailesi katledilmeden önceki geçmiş’e götürür.