bildirgec.org

heat hakkında tüm yazılar

Unutulmaz Sahneler 1

freeradical | 21 August 2010 10:10

Pulp Fiction
Uma Thurman’a eşlik etmek zorunda kalan Travolta’nın, istemeyerek de olsa sahneye çıkıp, delik çoraplarıyla dans etmesi.

Travolta’nın eroin komasından çıksın diye Uma Thurman’ın kalbine adrenalin iğnesi saplaması.

Bruce Wills’in son anda kaçmak yerine düşmanını kurtarmaya karar verdiğinde, Wallace’ın tecavüze uğradığını gördüğü sahne.

Samuel Jackson’ın soygun yapılan cafede cüzdanı için girdiği diyaloglar ve herkesin silahları birbirine doğrultması.

Yılların eskitemediği mafya ”Al Pacino”

gorcun | 29 June 2009 17:05

Al Pacino
Al Pacino

Hollywood’un aynı zamanda dünyanın en başarılı oyuncularından biri olarak anılan Alfred James Pacino, 25 Nisan 1940 yılında New York eyaletinin Bronx bölgesinde doğmuştur. Kısaca Al Pacino olarak bilinen oyuncunun ailesi o daha çocuk yaştayken boşanmıştır. Güzel Sanatlar Okulu’na devam ederken 17 yaşında okulu bırakıp evden ayrılan Pacino, çeşitli işlerde çalışırken oyunculuk dersleri almıştır. Çeşitli tiyatrolarda boy gösteren oyuncu “Does the Tiger Wear a Necktie ?” oyunuyla Broadway’de sahne almıştır. Sinemaya geçişi ise 1969 yılında Me, Natalie (Ben, Natalie) filmiyle olur ve uzun filmografisinin ilk filmi olarak kayda geçer. 1972 yılında Francis Ford Coppola’nın başyapıtı The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünde oynayarak sinema tarihindeki unutulmaz filmdeki yerini alacaktır.
Bu rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar’ına aday olan oyuncu daha sonra Scarecrow (Korkuluk) ve polis rolünde Serpico filmlerinde oynar. 1974’te The Godfather filminin ikincisinde aynı rolde oynayan aktör bir yıl sonra Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü) filminde eşcinsel hırsız gibi aykırı bir rolde oynamıştır. 1983 yılında gelene kadar çok fazla etki bırakmayan dört filmde (Bobby Deerfield, …And Justice For All (Herkes İçin Adalet), Cruising, Author! Author!) oynayan oyuncu o sene Brian De Palma tarafından çekilen efsanevi Scarface (Yaralıyüz) filminde Tony Montana rolünü canlandırır.

Tony Montana
Tony Montana

Natalie Portman

queennothing | 05 June 2009 17:13

9 Haziran 1981, Kudüs, İsrail doğumlu Natalie (Hershlag) Portman, sinemayla ilgilenen annesi ve cerrah babasının tek çocuğuydu. Ailenin yeni üyesi, iki yetişkini, Kudüs’ten ayrılıp, sınırsız imkanların olduğu Amerika’ya yöneltti ve 1983 yılında Washington’a taşındılar. Amerika, özellikle de çok yönlü eyalet olan Washington, Natalie‘nin büyümesi için ideal bir yerdi ama aile, kısa bir süre sonra New York, Syosset’e taşındı. Yüz hatları ve doğuştan gelen yeteneği sayesinde modellik teklifi alan Natalie, esasında ‘aktris’ olmak istiyordu. Bir kaç yerde modellik yapan Portman, ’94 yılında “Developing” adlı kısa metraj yapımda yer aldı. Aradan çok zaman geçmeden, aynı yıl “Léon“da yer alarak tüm gözleri üzerine çevirdi. Luc Besson‘un yazıp, yönettiği yapımda Natalie, Jean Reno ve Gary Oldman ile birlikte rol aldı. 1995 yılında Al Pacino, Robert De Niro, Jon Voight, Val Kilmer ve Dennis Haysbert gibi isimlerle birlikte “Heat” adlı aksiyon yapımında ‘Lauren Gustafson‘ karakteriyle yer aldı. 1 yıl sonra “Blow“un yönetmeni Ted Demme‘nin elinden çıkan “Beautiful Girls” adlı filmde ‘Marty‘ karakterine can verdi. Oyunculuk kariyerine öncelik veren Natalie, okuluna da kesintisiz devam etmekteydi. Aynı yıl Woody Allen‘ın başarılı yapımı “Everyone Says I Love You“da Edward Norton ve Drew Barrymore ile birlikte rol aldı. Filmde ‘Laura Dandridge‘ karakterini canlandıran Natalie, Tim Burton‘un “Mars Attacks!” adlı fantastik komedisinde de rol aldı.

Hangi efsanevi ekipte yer almak isterdiniz?

queennothing | 03 February 2009 17:36

Hangi efsanevi ekipte yer almak isterdiniz?

İşte bu soru, Avrupa’nın en çok okunan sinema dergisi “Empire” okuyucularına soruldu ve okuyucular, yer almak istedikleri 25 efsaneleşmiş ekibi seçti.

25 – Rawson Marshall Thurber‘in yönetmenliğini üstlendiği “Dodgeball: A True Underdog Story“(2004)

24 – John Lasseter (Pixar)’in yönetmenliğini üstlendiği “Toy Story” (1995)

23 – 1998 yılında hayatını kaybeden Japon yönetmen Akira Kurosawa‘nın yönetmenliğini üstlendiği “Shichinin No Samurai (Seven Samurai)” (1954)

22 – Jim Abrahams, David ve Jerry Zucker‘in yönetmenliğini üstlendiği “Top Secret!” (1984)

21 – Terry Gilliam ve Terry Jones‘un yönettiği “Monty Python and the Holy Grail” (1975)

20 – 1961 doğumlu İngiliz yapımcı/ yönetmen Simon West‘in yönetmenliğini üstlendiği “Con Air” (1997)

19 – John Landis‘in yönettiği “¡Three Amigos!” (1986)

18 – Quentin Tarantino‘nun iki parçaya böldüğü ‘Kill Bill serisi‘; “Kill Bill: Vol. 1” (2003) ve “Kill Bill: Vol. 2” (2004)

17 – New Yorklu yönetmen Bryan Singer‘ın yönetmenliğini üstlendiği “X-Men” (2000)

Public Enemies (2009)

13thMonkey | 29 January 2009 15:13

2009’un en çok merak edilen,heyecanla beklenen ve olay yaratacak filmlerinden biri belki de en önemlisi Public Enemies. Yönetmen koltuğunda Heat gibi bir suç başyapıtına imza atmış ve künyesinde The Last of the Mohicans, The Insider, Ali, Collateral ve en son Miami Vice gibi filmler olan Michael Mann, başrollerde ise Johnny Depp ve Christian Bale.

Bryan Burrough’un henüz Türkiye’de de yayınlanmamış Public Enemies: America’s Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI, 1933-43 kitabından uyarlanan ve 1930’lardaki Büyük Bunalım döneminde geçen filmde FBI ajanı Melvin Purvis(Christian Bale)’in o zamanın ünlü suçluları John Dillinger(Johnny Depp) ve çetesini durdurmaya çalışması anlatıliyor.

Public Enemies‘in Heat (Büyük Hesaplaşma) ile pek çok ortak yönü var fakat bu filmde polisler ve soyguncular üzerine tamamen farklı bir bakış açısı bulunuyor. Bunun yanısıra filmin geçtiği mekan 1990’ların Los Angeles’ı değil 1930’ların Chicago’su ayrıca başrolde Robert De Niro ve Al Pacino yerine Johnny Depp ve Christian Bale var.

Tarihi gerçeklere dayanan bu hikayenin ilk olarak dizi olması düşünülmüş fakat yapımcılığını Robert de Niro‘nun üstleneceği proje bütçe endişeleri ve düzgün bir senaryo yazılamaması üzerine iptal edilmiş. Daha sonra Michael Mann‘ın ilgisini çeken proje film aşamasına getirilmiş.

USB Mousepad

Runyy | 17 November 2008 12:26

Mousepad’lerin artık USB’leri de çıktı. USB ile çalışan mouseler işimize çok yarıyordu ama USB’li mousepad daha da güzel olmuş ve daha da çok işimize yarayacağı kesin. Bu tasarımla hem mouspad’imiz olacak hem de USB’leri çalıştıracak. Mousepad‘e hem Flash Bellekler takılıyor hem de USB’li mouse çalıştırılabiliyor. Henüz Türkiye’de bulunmayan mousepad’lerin yılbaşına doğru geleceği tahmin ediliyor. Daha da detaylı bilgi isterseniz buradan alabilirsiniz.

Empire: Gelmiş Geçmiş En İyi 500 Film

queennothing | 10 October 2008 10:05

Türkiye’de de yayın hayatını sürdüren İngiltere’nin en çok satan aylık sinema dergisi Empire, 10 bin Empire okurunun oyları, ünlü oyuncular ve Empire yazarlarının katıldığı anket sonucuyla belirlediği ‘en iyi 500 film‘, web sitesinde paylaşıldı. İlk 100 film, özel kapaklar halinde Empire okuyucularının beğenisine sunuldu.

1 – The Godfather (1972)
2 – Raiders Of The Lost Ark (1981)
3 – Star Wars Episode V: The Empire Strikes Back (1980)
4 – The Shawshank Redemption (1994)
5 – Jaws (1975)
6 – GoodFellas (1990)
7 – Apocalypse Now (1979)
8 – Singin’ in the Rain (1952)
9 – Pulp Fiction (1994)
10 – Fight Club (1999)
11 – Raging Bull (1980)
12 – The Apartment (1960)
13 – Chinatown (1974)
14 – Once Upon A Time In The West / C’era una volta il West (1968)
15 – The Dark Knight (2007)

Heat – 1995

ntguzel | 23 June 2008 13:18

Heat - 1995
Heat – 1995

1995’de gösterime giren Heat filmini yazan ve yöneten Michael Mann önümüzdeki seneye de filmin devamı niteliğinde olacak çalışma sürüyor. Ancak kesin birşey söylemek için henüz çok erken. Gelelim filmin konusuna.. Başrollerini Al Pacino ( Lt. Vincent Hanna ) ve Robert De Niro ( Neil McCauley ) paylaşmakta. Neil McCauley (Robert De Niro) usta bir soyguncu,Lt. Vincent Hanna (Al Pacino) ise usta bir dedektif polis.Neil McCauley (Robert De Niro), kendisi gibi usta hırsızlardan oluşturduğu bir grupla profesyonelce soygun yapmaktadırlar. Son işlerinde karşılarına çıkan Lt. Vincent Hanna (Al Pacino), işlerini biraz zorlaştırmaktadır. Fakat usta hırsızlar zamanla yarışmayı bildikleri ve tecrübeleri gereği polisleri atlatırlar. (Robert De Niro), son işinde çalıştıkları kişi tarafından kelek yiyince intikam almaya karar verir, tam bu sırada bir kadınla tanışır ve olaylar gelişir…Her zaman karşılaştırılan iki büyük ustanın bir araya geldiği Heat filmi gerçek bir aksiyon filmi. Al Pacino ve Robert De Niro’yu tebrik ediyorum.