bildirgec.org

hayal hakkında tüm yazılar

aşkım thomas

nazokiraze | 11 November 2008 21:13

Umuda susturucu takılmaz demiş birileri, kim demişse çok delikanlıca bir söz etmiş. Hep bir şeyler umut ederiz. Bunun için hayaller kurarız. Birde olmayacagını bildigimiz şeylerin hayalini kurarız ve mutlu oluruz. Olacagına dair umut olmayan bir şeyin hayalini kurmak insanı nasıl mutlu edebilir bilinmez.

Mesela ben ilkokuldayken o zamanların efsanesi Modern Talking grubunun solisti Thomas Anders‘e aşıktım, ve sürekli onunla evlenmenin hayalini kurardım.

uçan ferrari geliyor.

ondertex | 05 November 2008 15:46

Dünyanın en pahalı arabalarından biri olan Ferrari marka otomobilleri üreten İtalyan firma 2 sene içerisinde uçan bir araba yapmayı planladıklarını belirtmiş.Arabanın 800 bin dolardan satılması öngörülüyormuş.Geçmişdeki bilim kurgu filmleri bugünün gerçeği oluyor.Uçan arabalar artık bir hayal değil.kaynak

Gece ve Gündüz Krallığı

vatanda | 02 November 2008 16:18

Uzandığım koltukta dalmışım annemin dürtüklemesiyle uyandım. Aslında pekte uyandım denilemez hala yaşıyorum sanki. Gözlerimi kapattığımda güzel bir sahil kasabasında buldum kendimi ağzıma hafif tuz tadı gelmekte , esen rüzgar tenimi ürpertmekte. Etrafıma bakıyorum şaşkınlıkla ileride bir baraka üzerine kocaman bir ağ çatı gibi yerleştirilmiş, küçük bir tekne ve iki-üç kişi onlara doğru yürüyorum. Güneş hala gökyüzünde ama ay’da öbür taraftan kendini göstermekte ilerdeki gruba yaklaştıkça içimde garip bir ürperti başlıyor ilk anda neden olduğunu anlamasamda biraz sonra bu ürpertinin nedenini anlıyorum. Benim insan sandığım ilerdeki grup ağzı yüzü garip bir şekil almış insan görüntüsünde ama insandan başka herşeye benzeyen hal ve hareketleriyle çok başka garip yaratıklar çıkıyor. Titremeye başlıyorum hatta geri geri gitmek istediğimi hatırlıyorum ama nedense bacaklarım beni dinlemiyor. Sanki onlara doğru çekiliyorum. Yanlarına yaklaşıyorum. ürkek bakışlarla süzdüğüm bu garip yaratıklar benim geldiğimi yeni fark eder gibi vücutlarından çıkan gözleriyle bana sanki normal birşeymiş gibi bakıyorlardı. Bu beni daha da tedirgin etmişti. O sırada arkadaki yaratık diğerine insan diliyle ” İşte bir tane daha geldi bu akşam kaçıncı bu” diye söylendi. Konuşmalar beni hem korkutmuş hemde sevindirmişti benim gibi başka insanlar da buraya gelmişti demek. Ama burası neresiydi bu yaratıklar da neydi. Bana en yakın olan yaratık “Sen ordaki yaklaş buraya neden, niçin geldin” diye sordu. Vücudum benden ayrı bir nesne gibi onlara yaklaşmaya başladı. Tam yanlarına geldiğimde dilim yine düşüncelerimden başka olarak.

kısa film senaryo öyküsü……

| 30 October 2008 14:56

SEVGİYE UYANMAK…Yazan:Buklet
Hasan,17 yaşında asi bir genç,aynı zamanda anne ve babasını hep üzen bir çocuktur.

Hasanın Evi:Bir Pazar sabahı,saat 11:30’da hasan yatağından kalkar.Lavaboda elini ve yüzünü yıkar,ardından mutfağa gelir. Annesi ve babası kahvaltı masasında oturmaktadır.
Anne Leman hanım,”Günaydın.”
Baba Fuat bey,”Günaydın oğlum”.
Hasan,keyifsizce “Günaydın” der ve masaya oturur.
Annesi,Hasan’a çayını doldurur.
Fuat bey,”Kursa geç kalacaksın,istersen biraz çabuk ol ” elindeki gazetesini okumaya devam eder.
Hasan,umursamaz tavır ile,”Kursa gideceğimi kim söyledi?” ve çayını yudumlar.Baba ve annesi şaşkın gözler ile birbirlerine bakarlar.
Fuat bey,”Ne demek istiyorsun.”
Annesi telaşla söze karışır.
Leman hanım,”Gidecek babası,şu anda yeni uyandı,önce kendine gelsin.”
Hasan,sandalyesinde daha dik oturur ve sert bir dil ile konuşmasına devam eder.
Hasan,”Zaten kaç haftadır gitmiyorum,artık kursa gitmeyeceğim”
Anne ve babasının şaşkın bakışlarının yerini,sinirli bakışlar alır.
Fuat bey,”Biz okuman için her şeyi yapalım sen bunları hiçe say…Bunu asla kabul edemem.” Babası iyice öfkelenmiştir.
Hasan,şımarıkça gülümser ve asice ayağa kalkar.
Hasan,”Bıktım bu baskılarınızdan,artık benim hayatıma karışmayın,istediğim gibi yaşarım…Yoksa evi terk ederim.”
Hasan,ayağına spor ayakkabısını giyer,üzerindeki eşoftmanı ile evden kapıyı hızla çarpar ve çıkar.

Deliliğin Dudaklarındaki Islık

neceff | 24 October 2008 12:06

Clive Barker‘ın romanlarında korku kültü bir sis bulutu gibi çöker okuyucunun üzerine. Sis dağıldığında, zihninizi delip geçen fantastik dünyalar kalır geriye, o da kana bulanmış bir şekilde. Barker, kitaplarındaki kısa öykülerle üstünüze başınıza kan sıçratır adeta. Malzemesi, içerdeki veya dışarıdaki; ama daima devinim halindeki kan damarlarıyla insanın ta kendisidir. Ölüm, kan gölünün ortasında bir anda yükselen gizemli bir adadır adeta. Sonsuzluğun yeni bir boyutunu sunar okuyucuya. Ölümle yaşam arasında kalan varlıklar, tam da Barker’ın bahsetmeyi en çok sevdikleri arasındadır ve bu varlıklar illa ki deliliğin sularında yelken açan paramparça bilinçlere sahiptir.

Onun kaleminde insan malzemesi öyle bir şekil alır ve öyle bir teşhir edilir ki, öyküleri okurken tüm derinizi kaldırıp bizzat görmek istersiniz kendi içinizi. Öykülerinde, bir yanda üst üste yığılmış insan etlerinden oluşturulan tepeler savaşa tutuşturulur, diğer yanda yaydığı karanlıktan ötürü bugüne kadar gölgede bırakılan gecenin çocuklarına ya da ayın döllerine, gece ekspresiyle taşınır insanoğlu kurban olarak.

Harley Davidson-Stop Dreaming!

rpc | 20 October 2008 20:17

Motorsiklet markası Harley Davidson‘un tutkunları için Hayal etmeyi bırak! (stop dreaming) sloganlı kampanyası adına düzenlenen afişler gerçek hayatla birebir örtüşmüş.

Bazen İnsan Anlamak İstemez

87hsn | 21 September 2008 11:13

Bazen insan anlamak istemez… İşine gelmez. Bir dünya yaratır hayalinde ve o dünyada yaşamaya başlar. Bu öyle toz pembe bir dünyadır ki kaybetmekten korkar. Kaybetmenin getirdiği korkuyla daha bir sarılır hayaline. Geceleri onsuz uyuyamaz, gündüzleri onsuz yaşayamaz. “Hayali” bir süre sonra “hayatı” olur. Karşısına bazı engeller çıkar, ondan “hayatını” isterler. Kim “hayatını” vermek ister ki?! “Hayatını” kurtarabilmek için çırpınır durur. Engelleri aşmaya çalışır, aşamadıklarını “hayatının” bir parçası olarak görür. Aslında “hayatının” bir parçası değillerdir, hiçbir zaman da öyle olmamışlardır; ama işin ucunda insanın “hayatı” söz konusu olunca akan sular durur. Engelleri aşabilmek için bazı önlemler alır; önce noktayı kaldırır, böylece “hayatı” sürekli devam eder; ardından virgülü kaldırır, yarım nefes bile olsa “hayatına” ara vermek istemez; sonra da ünlemi kaldırır, “hayatındaki” iniş çıkışları kontrol altına almaya çalışır; ama ne var ki soru işaretini kaldırmayı unutur. Bu yüzden bir süre sonra sorular sormaya başlar.Nokta olmadığı için soruların ardı arkası kesilmez, virgül olmadığı için yarım nefes dahi alacak fırsatı bulamaz, ünlemi kaldırdığı için bağırıp yardım isteyemez. Sonunda da “hayatını” kaybeder. İşte bu yüzden insan “hayatını” kurtarabilmek için bazen anlamak istemez.

Zamanda Yolculuk Üzerine

afs | 16 September 2008 11:57

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı

CERN’de bir şeyler oluyor. En basit özetiyle bilimadamları bize kütle özelliği kazandırdığı inanılan taneciği, Higgs Bozon’unu bulmaya çalışıyorlar. Çünkü şu anki bilimin temeli teoride var olduğu inanılan ve tüm taşları yerine oturtulan bu Higgs Bozon’unun üzerine kurulu. Higgs taneciğinin Big Bang olayından sonra meydana geldiği düşünülüyor. Bu sebeple deney ortamında ufak bir Big Bang yaratılarak yine ilk anda olduğu gibi Higgs bozonunun ortaya çıkması beklenecek.

Peter Higgs
Peter Higgs

Eğer tahminler doğru ise ala, fakat doğru değilse bu sefer bilimi ya başka temellerin üzerine oturtmak gerekecek, ya da Higgs bozonunun başka bir yolla ortaya çıktığı tezi ortaya çıkacak.

Big Bang’e duyduğum merak zaten hat safhada iken CERN deneyi ile daha da arttı. Tabi bu olayın sırlarına erişmek için ya zamanda yolculuk yapmak gerekiyor ya da ilahi bir kuvvete erişmek gerekiyor. Peki ya zamanda yolculuk mümkün olabilir mi? Teoride mümkün mü? Mümkün olsa ortaya çıkabilecek durumlar neler olabilir?

einstein
einstein

Ufak bir çocukken de, büyüyüp adam olduğumuzda da hep düşümüz olarak kalmayı başarmış önemli bir konu. Pişmanlıklarımızı hatırladıkça, ikinci bir şansımız olsa geçmişe gidip pişmanlığımıza sebep olan şeyi ortadan kaldırmayı arzuladıkça daha da gerçek olmasını dilediğimiz hayalimiz.

Bilim dünyası zamanda yolculuk konusuna biraz temkinli yaklaşıyor. Ama yolculuğun mümkünlüğünü hiç de reddetmiyor ve bunun için sorular soruyor. Konuyla ilgili soruları ciddi şekilde ilk yanıtlayan pek de garip olmayan şekilde Einstein’ın Görecelik Teoremi. Einstein bu teoreminde hiçbir cismin ışık hızını geçemeyeceğini ve bu sebeple zamanda yolculuğun mümkün olmadığını belirtiyor. Bu noktada ‘ışık hızı’ önemli bir yer tutar.

Çıkmayan candan, ümit kesilmez

srkncntrk | 04 September 2008 12:33

Gözler hep birşeyler arar.
Bulacağı vaadine hep kanar
Ne zamanki mutluluğu yakalar
Pembe Pembe hayaller kurar
Onun için herşey tarifsiz
Hayat ise kedersizdir
Ne zaman gerçeği anlar
Yaşadığı anlar kayıtsızdır.

Bizler hep hayaller kurarız, içimizde devamlı bir umut vardır. Birilerine, birşeylere sahip olma arzusu
bizim içimizdeki enerjiyi açığa çıkaran en önemli unsurdur. Ama her zaman içimizde bir boşluk taşırız, hiçbirşeyden tatmin olmayız, herzaman daha iyiye, daha güzele odaklanırız. Sahip olduklarımızla, övünür. Olamadıklarımız ise bizi yer bitirir. Kimimiz sinir hastası, kimimiz kanser, kimimiz de bedbaht olur.
Oysa sahip olamadıklarımızın bizi daha çok motive etmesi, hayata yaklaştırması gerekir. Çünkü önümüzde hala yapamadığımız, gerçekleştiremediğimiz bir hedef sözkonusu. O hedef için harcadığımız vakit, sonunda başarı bile olmasa bizi zinde tutmuş, hayata bağlamıştır. Başarılı olunduğu zaman da şımarmamak, yeni hedeflere kanalize olmak veya eskiyi devam ettirme çabası içinde olmak, sağlıklı olmanın bir numaralı anahtarı olsa gerek.
Umut olmasa biz olmazdık, hayaller olmasa gerçekler olmazdı.

Çıkmayan candan, ümit kesilmez.