bildirgec.org

hatun hakkında tüm yazılar

Kızıl Bir Hatun

ZKUD | 07 February 2011 13:54

Facebookta ilkokul arkadaşlarımdan biri ekledi. Hafızam pek yok, ama hatırlayıverdim aniden siması andırdı. Kabul ettim. Baktıkça iyice hatırladım, ama samimiyetim de yoktu o zamanlar.

Neyse efendim çok güzel olmuş. Saçını kızıla boyamış. Ama öyle böyle bir kızıl değil. Afet-i Devran. Dayanamayıp içtiğim günlerin birinde özelden biraz duygusal bir mesaj attım, iki satır muhabbet, yüzümde gülücükler, uykularımı bölüp,telefonlardan facebook’a girip yanıt beklemeceler, beklemeceler, beklemeceler… İki satır dedik ya, bitti muhabbet.

Haifa Wehbe

dimoedes | 13 September 2009 21:09

Bir arkadaşım sayesinde duydum bu afet-i devranı. Lübnan’daki güzellik yarışmasında birinci seçildikten sonra ününe kavuşmuş. 1976 Lübnan doğumlu. Babası Lübnanlı, annesi Mısırlı olan bu güzelin bir albümü vardır: Baddi ‘Ayš. Bu arada kendi ülkesindeki açıklamaları da gündem yaratmaktadır; Hasan Nasrullah’ı haklı bulması gibi. Bunun haricinde, bir konserinde açık giyinmeyeceğini belirtmesine rağmen konsere çıkması meclis kararıyla yasaklanmıştır. Böylesi güzel bir hatunu Allah her erkeğe nasip etmiyor işte.

Haifa Wehbe
Haifa Wehbe

hatunlar ansiklopedisi: chickipedia

mturkmen | 28 January 2008 23:09

ünlü “hatunlar” hakkında ansiklopedi görevi görecek bir site. kağıt üzerinde ve pratikte zekice bir fikir olarak görülüyor. Böylece Chickipedia adresi bizim için çok fazla sürpriz olmamalı. Bu site wikipedia görevini hatunlar bölümüne taşıyarak yeni bir çığır açmış bulunuyor.

Böylece Angelina Jolie, Jessica Alba, Scarlett Johansson, Jessica Biel gibi ünlüler hakkında bilgiye ulaşabiliyoruz.

akbil faciası (TANRI BENİ SEVİYOR, HATUNUMA RAĞMEN …)

sbaskentli | 11 December 2007 09:53

Günaydın dostlar ;Anlaşılan buraya otobüs anıları yazmaktan başka bir şey yazmaya fırsat bulamayacağım. Bu sabah sizlerle dün sabah başıma gelen ama başıma geldiğini ancak akşam anlayabildiğim bir olayı paylaşmak istiyorum.Sabah telaşe içerisinde evden çıkarken üzerime nakit almadım. Kartlar hatun kişide , benim akbil de boş. Hatun kişi rahatsız olduğu için tüm nakit – kart imkan ve olanaklarını ona terk eyleyerek onun şatafatlı sarı lacivert (bu arada ben de bir Galatasaraylıyım.) anahtarlığını alarak yola koyuldum.Anahtarlığı almaktaki ince nüans mı?
 Aşkım benim anahtarları al bende ki akbil dolu cümlesin de gizli …
Eh bütün imkanlar zati muhtereme seferber bırakılınca kendisi de bize bu kadarını lütfetti.
Neyse saadete geleyim. Durağa vardım. Kocaman körüklü bir otobüs. Bütün kapıları açmış yolcu alıyor.
Bir de ne görem bu bizim Kadıköy otobüsü…
Hemen en arka kapıdan yeşillendim ve kendime sağlam bir yer edindim. Gönüllü bir vatan evladı akbillerimizi topladı. Ve vatani görevlerini yerine getirmeleri için onları cephenin ön saflarına doğru sevk etti. Tam akbiller körük mevkiine geldiğinde karşı yönden gelen mavi kartlar ,öğrenci akbilleri vs akbil , kart çeşitleri ve para üstlerinden oluşan bir topluluk aynı kişinin elinde toplandı.
Garip şahsiyet bir anda iki taraftan birden gelen bu taarruz karşısında avel avel bakınmaya başladı. artık olan olmuşdu gidenlerle gelenler birbirine karışmıştı. Hangisi cepheden gelen gaziler hangisi yeni giden acemiler anlamak mümkün değildi.
Zaten daha fazla düşünmesine de gerek kalmadı. Şoför aniden yaptığı bir frenle bütün sorunu kökünden çözdü. Adamcağızın elinde ne var ne yoksa yere döküldü. Bu kadar karışıklıktan sonra adamda küplere bindi ve herkes kendi akbilini bir şekilde geri aldı. Tabi benim için pek sorun olmadı. Üstünde o gıcık renklerden oluşan bir anahtarlık olduğu için gayet itici bir şekilde sırıtıyordu diğerlerinin arasında.
Neyse biz bi şekilde akbilimize kavuştuk kavuştuk ama akbil şoföre kadar gidemeden bize geri gelmişti. Yani bir nevi vatan haini olmanın verdiği huzursuzluk işlemişti içime.Günlük telaşe derken akşam oldu. Hayatımın bir tanecik gülü ( bu satırları yazarken dört gözle yazdıklarımı okuyor. Anlayın işte ) yanımda iken akbil gişesine gittik ve akbillerimizi doldurduk.
İşte gerçek facia o zaman ortaya çıktı. Benim hatunun o çok sevgili renklerle donatılmış anahtarlığında ki dolu akbil aslında dolu değilmiş.
Bir an sabah otobüse binişim tekrar gözümün önüne geldi. Hiç yapmadığım bir şeyi yapmış ve arka kapıdan binmiştim.
Ya ön kapıdan binseydim…
Akbilin boş olduğunu bildiren iğrenç bir ses ….
Ben kıpkırmızı……
Cepte para yok…..
İn aşağı geri……Hadi bunda sadece şoföre rezil olurum. Daha fenası da var. Ya o boktan renkli anahtarlık bir şekilde en öne ulaşsaydı ve orda bir GS lı tarafından basıldığında boş sesini verseydi. Gelecek tepkiyi şu an bile kulaklarımda duyuyorum hala…..
—Hangi Fenerlininse bu boş söyleyin para göndersin….
Tabi bütün otobüs döner ve o fenerliyi arar..
O saatten sonra ya hatunumun çok sevdiği o anahtarlığı görmezden gelirdim.
Ya da……..
Ya da sını inanın bende bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum.
Ve Tanrının beni sevdiğine bir kez daha inandım.
Üstelik Hatunuma rağmen…

anasayfa çıplağı

neoturk | 17 November 2006 08:30

ben mi önceden farketmedim yoksa yeni mi başladı
uzun zamandır takip ettiğim milliyet ve hurriyet haber internet siteleri illa bir anasayfa çıplağı koyar oldular !
arka sayfa çıplaklarından sonra index.html çıplağı diye bir yeni terimimiz olacak herhalde…yazılı basının içine ettiniz sevgili medyam interneti bari noketmeyin!

Müzik Yapalım

| 22 June 2006 23:01

Daha önce yayınlanmamış yani burdakine benzer tartışmalar olmayacak. Hafif‘te de arattırdım ordada yok.
Gelelim söz konusu link’e şimdi orda hatunlar var. eeee ya fazla söze gerek yok girince anlarsınız zaten. 🙂

ben öyle orospuluklardan anlamam

beyaz_sayfa | 08 June 2006 06:52

Hani şu meşhur dörtlü vardır ya bir İngiliz, bir Fransız, bir
Amerikalı, bir Türk.
işte bu defa onların eşleri bir araya gelmiş

önce, ingiliz hatun başlamış anlatmaya
benim esim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alır o gülü tüm vücudumda gezdirerek beni uyandırır.

Amerikalı atlamış hemen
aaa benim eşimde çok romantiktir. Sabah ayak ucumuzda ki pencereyi açar hafif rüzgar ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu gezerek beni uyandırır ve eşim mutlaka başucuma bir çiçek bırakmış olur.

Fransız gülümsemiş kendinden emin
bunlarda ne ki benim esim her sabah ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu ve en son da dudaklarımı öperek uyandırır beni ben her sabah mutluluğun doruklarında uyanırım.