bildirgec.org

hastalık hakkında tüm yazılar

bahar yorgunluğu

Yavuz AYKUT | 24 April 2009 22:25

bahar yorgunluğu diye birşey var ki beni iki yıldır vuruyor. insanın baharı yaşıyası kalmıyor.
nasıl oluyor bu bahar yorgunluğu ;
genel olarak baharın gün saatlerine ayak uyduramama soğuktan sıcağa geçiş ve benzeri güzel olaylara ayak uyduramaması ve bu olayların insan üzerinde aşırı beklenti ve aşırı enerji yüklemesi. birde insanın benim gibi yapamadıkları varsa ve bunu yapmaya elverişli değilse bu psikolojik rahatsızlık kaçınılmaz oluyor. örneğin ben 2 yıl önce çapraz bağlardan ameliyat oldum ve futbol aşığıydım yani artık oynayamıyorum. bahardaki güzel havalar benim oynama isteğimi kabartıyor ama bedensel olarak yetersiz kaldığımı ve yapamayacağımı beyin söylüyor yani beyinde çatışma oluyor.

Borderline Ne?

biseyvardi | 21 April 2009 09:38

ORTALIKTA BENDEN KAÇ TANE VAR?

Kaç yaşındayım ya da kaç farklı kimliğin içinde ben oldum artık bilmek istemiyorum!

Ruhları, aileleri tarafından şeytana satılmış; kendi benliklerimizin ne olduğunu bulamayanlarız! Bu hastalığın en basit tabiri bu sanırsam!O kadar çok kimlik var ki ortada; onları sonuna kadar ayrıştırıp üzerimize göre düzenleye bilenleriz ve tabi aradığımızda kendimizi bulamayanlarız!Hislerimiz o kadar derinler ki, derinliklerinde kaybolmamıza neden oluyorlar!Sevgimizi, taparcasına veriyoruz. Neden yok! Niye yok! Kendimiz yokuz ortada ki; o yüzden duygularımıza kapılıp, yeni bir kimlik daha çıkarıyoruz, bedenimize!Her şeyin ayrıntılar da gizli olduğunu düşünen şüpheci gözlerle etrafımız da kileri sorguluyoruz ki; O yüzden sevgimizi de nefretimizi da verirken tehlikeli olabiliyoruz!Vücudumuz da kesikleri var! Başkaları gördüğü zaman onlara açıklayamadığımız! Bedenimizin, beynimizin bizi terk etmek için çaba harcamasını ve acı, bitmeyen, neden olduğu bilinmeyen sadece damarlarında yaşan bir acı, bunu da açıklayamayız!Hepimiz neden aradık çektiğimiz acılara ve etrafımız da ki insanları sorumlu tuttuk! Nefretimizi kustuk onlara; hak ettiler ya da etmediler! Biz kendimize zarar vermekten kurtulduk sadece! Bir yerimiz kesilmedi, yanmadı, iğne sokulup çıkarılmadı, çarpılmadı ya da en kötüsü intihar etmekten belirsiz bir süreliğine uzaklaştırıldık! Verdiğimiz zararsa bize zarar olarak geri döndü çünkü bir yerden sonra kimse bize tahammül edemez hale geldi, bunu da biz yaptık!İntahar edenleri anlıyorum desem; o acıya neden tahammül edemediklerini… Bunu yapmak neye göre kurtuluş oluyor orası tartışılır!

bahar gitti dallarımdan

nazokiraze | 07 April 2009 18:03

Bu hafta biraz garibim, çok sinirli çok melankolik, az biraz bulaşık , biraz da çemkirik. Evet oysa ki geçen hafta bahar gelmişti dallarıma,ne oldu da bu hale geldim ben.

Çarşambadan beri bir garibim ben, belki telefonla uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımın arayıp, tüberkülozunun hortlamış olabilecegi haberinin bunda payı, o günden beri kendimi dinler oldum, cumartesi gece terledim, eyvah bu verem belirtisi diye iki gün uyumadım, uyumadıkça ateş bastı, ateş bastıkça terledim kesin verem oldum yine.
Sonra bir süre geçiyor, aa ne veremi yahu bak yutkunurken bogazım acıyor ben grip olmuşum, acıyor, aha şimdi acımıyor grip değil veremim, yaşasın bu kes acıdı, acıyor,acımıyor,acı…

ingilizce öğren

beyrek | 02 April 2009 17:01

ingilizceye yeni başlayanlar için hazırlanmış harika bir siteyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
ingilizce.tk, ingilizceye bir yerden başlayayım diye düşünenlere yardımcı olabilecek bir site. bu sitede; dilbilgisi, (ingilizce zaman kipleri, sıfatlar, düzenli ve düzensiz fiiller…) kelime bilgisi, (zıt anlamlı, iş terimleri, ülkeler, meslekler, renkler, zaman, hayvanlar, hastalıklar,…), günlük hayatta sıkça kullanılan kelimeler ve sorular yer alıyor.
sitede ayrıca, ingilizce chat, ingilizce hikayeler, ingilizce sözlük ve ingilizce cümle çevirici de bulunuyor.

Sabaha Kalmadan

Galanthus | 02 April 2009 09:48

Bir hastalık mı bilemiyorum ama ben o işi yaparken çok zevk alıyorum. Öyle böyle değil zevk alıyorum , mutlu oluyorum. Şirkette herkes çıkıyor, tüm personel…Patronlar ve bir kaç müdür kalıyor , satış müdürü , bazen kalite kontrol müdürü , klima satış müdürü. İşte o zaman benim için eğlence başlıyor…

Aslında ilk olarak , erkekler tuvaletinin bozulduğu güne denk geldi bunu yapmam. Bizim patronla kalakaldık ortada, n’apalım dedi , bende patron bayanlar tuvaletine girelim dedim,nasıl olsa kimse yok dedim. Girdik. Her şey öyle başladı işte.

Hastane Derdi

Galanthus | 14 March 2009 15:02

Bu yazı kesinlikle gerçektir, kesinlikle kurmaca değildir. Belki dertleşmek istiyorum belki şikayet etmek istiyorum ya da ne yapacağımı şaşırdım bende bilmiyorum…

Annem rahatsız bu aralar, ciddi birşey değil belki de ama ellerini kullanamıyor şu anda. Felç değil, ama kilitlenme var, taş gibi kaskatı elleri, ve çok acıyo canı…Teşhis doktorlarımızın süper becerikliliği yüzünden konulamadı hala… Şimdi yeni doktor yeni hastane arıyorum…

Daha önce Çapada Romatoloji bölümünde olan anneme romatizma ilaçları diye kullandığımız ilaçları için bir tanıdığımız (sağlık sektöründe kendileri) ağrı kesici olduğu söylendi, ciddiye almadık doktor vermiş devam edelim doktoru kadar iyi bilemez dedik,sonra anneciğim elinde kaşıntılar başladı, doktora sorduk ilaçlar yapmaz dedi, devam ettik,kaşınıt arttı, damarlar kızarmaya başladı,ve en sonunda olan oldu, annemin elleri taşa dönüştü resmen, kitlendi kaldı. Çapadaki doktora ulaşmamız, randevu almamız mümkün değil! Kadıncağız ellerini kullanamıyor! Hemen doktor arayışına girdik , doktor tandıklara anlattık, ortopediye götürün dediler.Adını vermekten çekinmiyorum Medical Park’tan randevu aldık…

The Machinist

| 13 March 2009 17:01

Yönetmen: Brad Anderson
Senaryo: Scott Kosar
Oyuncular: Christian Bale, Jennifer Jason Leigh, Altana Sancez Gijon, John Sharian, Micheal Ironside
Görüntü: Xavi Gimenez
Müzik: Roque Banos
Yapım yılı: 2003

Uyku uyuyamama (insomnia) hastalığına yakalanmış bir makine ustası, sürekli kilo kaybetmekte ve zayıflayan belleğinden dolayı yağpacağı her işi küçük kağıtlara yazarak bulduğu yerlere iliştiriyor. Oldukça çökük halde olan bu adamın kadınlarla ilişkileri de oldukça garip. İletişim kurduğu fahişe ve oğlu ile hastalığı yüzünden, ilişkisine de zarar veriyor. Genç adamın bu kabusunun sebepleri gitgide su yüzüne çıkıyor. Filmin hikayesi; oldukça ilginç, karanlık ve karamsar. Reznik (Christian Bale), yaşadıklarının bir halüsilasyon mu? Yoksa birer komplo mu? olduğunu filmin sonuna doğru öğreniyor. Bu film için Christian Bale, özel bir diyetle 28 kilo vermiş.
Brad Anderson, film hakkında “Hitchcock‘un hiç yapamadığı son filmi gibi kurdum” diye konuşuyor…

Filmde kullanılmış müziklerin listesi (soundtrack)
Filmin görüntüleri ve fragmanı…

Bilgisayar Görme Sendromu (CVS)

admin | 02 March 2009 09:41

Bilgisayar başında günde 2 saatten fazla kalıyorsanız büyük olasılıkla siz de bilgisayar görme sendromu (cvs) yaşıyorsunuz.
Gözleriniz kızarıyor, yanma, batma ve sulanma oluyor, çift ve bulanık görmeye başlıyor, yorgunluk hissi taşıyor, boyun ve omuz ağrısı çekiyor, odaklanma güçlüğü çekiyorsanız panik yapmayın. Öncelikle dik oturun, gözlerinizi bilgisayardan çekip biraz uzaklara bakın. Bu arada uzun süredir gözlerinizi az kırpmış olduğunuzdan yeterli miktarda kırpmaya başladığınızdan emin olun. Çünkü bu sendrom göz kuruluğuna da neden olmakta.
Ekran ile aranızda 30-40 cm mesafeyi koruyun. Işıklandırma da önemli. Pencereden ekranınıza yansıyan gün ışığını da hemen engelleyin.
Mümkünse bilgisayar ekranınız göz hizanızdan daha aşağıda olsun. Böylece ekrana odaklanma esnasında göz kapaklarınız fazla açılmayacak (kitap okuma pozisyonu) ve göz sıvınız daha az buharlaşacak.

Doğru bilgisayar kullanma pozisyonu
Doğru bilgisayar kullanma pozisyonu

En az yılda bir kez de göz doktoruna gitmeyi ihmal etmeyin.

margarin yerine tereyağı

admin | 23 February 2009 13:55

Eve 5 yıldır margarin sokmayan birinin gözüyle yazıyorum bugün yazımı, eşimin ailesinde var olan, vefatlara neden olan kalp krizi riskine karşı, kalp doktoru olan ablamızın isteğiyle, eşimin risk altında olabilecegi ihtimaliyle unuttuk margarinin tadını. Şimdi margarinle yapılmış yemekleri yiyemez olduk, tadına yabancılaştık , ama ekmek üzerine sürülen kahvaltılık margarinleri özlemiyor değilim hele reklamlarda görünce içimin yagları eriyor.

Yemekleri mısırözü ve zeytin yağıyla yapıyorum, çok daha sağlıklı ve lezzetli, ama kahvaltı başka bir konu, reçel, bal yalnız kalmamalı bu da tereyağıyla olur. Tereyagı benim gibi reçel düşmanı biri için aranılmayan birşey belki ama ev ahalisi ister ki, ekmek üzerine birşeyler sürsün yesin.