bildirgec.org

hannibal hakkında tüm yazılar

The Silence of the Lambs (1991)

queennothing | 13 November 2010 12:24

Thomas Harris’in romanından uyarlanan sienam filmi “The Silence of the Lambs” (Kuzuların Sessizliği), New Yorklu yönetmen Jonathan Demme tarafından çekildi. 1991 senesinde vizyona giren film, En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında olmak üzere toplam 5 dalda Oscar Ödülü kazandı. Anthony Hopkins ve Jodie Foster‘in başrollerini paylaştıkları yapımda Scott Glenn, Anthony Heald, Ted Levine, Kasi Lemmons, Diane Baker, Frankie Faison ve Brooke Smith de rol alıyor.
Devamı için bakınız; Hannibal ve Red Dragon.

Hapishaneye mahkum edilen Hannibal Lecter’dan sonra Amerika, yeni bir seri katil haberi ile çalkalanmaktadır; Buffalo Bill. Genç kadınları hedef alan katili yakalamak için canla başla çalışan FBI, bir süre önce yakalanan Lecter’a akıl danışmaya karar verir ve henüz eğitimi bitmemiş olan genç bir ajanı, Clarice Starling’i, Lecter’ın kaldığı cezaevine gönderir.

Julianne Moore

queennothing | 30 October 2009 12:23

3 Aralık 1960 tarihinde, Fayetteville, Kuzey Carolina, Amerika’da dünyaya gelen Juli Anne Moore, askeri mahkeme yargıcı olan Peter Moore Smith ve psikiyatrist Ann Love Smith’in kızıydı. Valerie ve Peter Moore adında iki kardeşe sahip olan Juli, Almanya’da Frankfurt American High School ve Boston Üniversitesi – Güzel Sanatlat Fakültesi’nde (oyunculuk) eğitimini tamamladı. Babasının işi yüzünden sürekli taşınmak zorunda kalan Moore ailesi, Juli‘nin 9 okul değiştirmesine sebep olduysa da kendisi, duruma ayak uydurmayı başarabilmişti.

İlk televizyon deneyimini 1984 senesinde “The Edge Of Night” (‘Carmen Engler‘ karakteriyle) adlı gerilim dizisine konuk oyuncu olarak kazanan Juli, 1986 senesinde “As the World Turns: 30th Anniversary” (‘Franny‘ karakteriyle) adlı yapımda ve bir sene sonra bir mini-dizi olan “I’ll Take Manhattan“da (‘India West‘ karakteriyle) rol aldı. Oyuncu olmayı seçen Juli, babasının adını kullanmaya başladı; Julianne Moore.
1986 senesinin 3 Mayıs’ında John Gould Rubin ile dünyaevine girdi. 1985 ile 1987 arasında “As The World Turns” (‘Franny Hughes Crawford‘ karakteriyle) adlı yapımın 4 bölümünde yer alan Julianne, 1988’de “sLaughterhouse II” (‘Julie‘ karakteriyle), 1989’da “Money, Power, Murder.” (‘Peggy Lynn Brady‘ karakteriyle) adlı TV yapımında yer aldı. 1990 senesinde “B.L. Stryker” adlı diziye konuk olan aktris, aynı sene “Tales From the Darkside: The Movie“de ‘Susan‘ karakterini canlandırdı.
1991 senesinde “The Last To Go” (‘Marcy‘ karakteriyle) ve “Cast A Deadly Spell” (‘Conie Stone‘ karakteriyle) adlı yapımda rol alan Julianne, 1992 senesinde “The Hand That Rocks The Cradle” (‘Marlene Craven‘ karakteriyle) ve “The Gun In Betty Lou’s Handbag” (‘Elinor‘ karakteriyle) adlı yapımda yer aldı.

bring back the a team

Brane | 31 May 2006 13:43

ingiliz channel 4 televizyonu ben ve benim gibi a takımı (the a-team) dizisinin hastaları için çok güzel bir belgesel hazırlamış. ismi bring back the a-team.

belgeselde, dizinin yayından kalkmasından yirmi yıl sonra kadrodakiler tek tek bulunup tekrar bir araya getirilmeye çalışılıyor ve bu esnada a takımı hakkında hiç bilmediğimiz gerçekler su yüzüne çıkıyor.

gerçekten eğlenceli ve her a takımı-severin izlemesi gereken bu belgeseli ingiltere’de yaşamadığınızdan izleyemediyseniz kendisine youtube‘den biraz parçalı olsa da ulaşabilirsiniz.

Allah Beni Taş Ediyo (Yavaş yavaş ama)

Ethan | 07 January 2003 18:05

Daha kötü bir gün yaşanabilir mi bundan?

Orda mısınız bilmiyorum ama pek umrumda değil. Salak sınıf arkadaşlarımdan bir kız olan tavşanbeyin dün gece Hannibal vari davranışlarıyla bütün gece beni çeşitli smslerle rahatsız etti. Ardından ilan-ı aşk, sonrada intihara teşebbüs etti (-miş). Sabah okula gittiğimde maşallah pazar yeri gibiydi. Aslında X-Files ya da ER’ın bir bölümünü yaşıyormuşcasına da heyecanlanmadım değil hani… Neyse işte pek önemli birşey olmadı. Polislerden daha polis olanı ise sınıfarkadaşlarımdı. Benim ise ”keşke ölseymiş salak, herhalde içtiği 26 ilaç Vicks pastil felandı” şeklindeki bakış açım kamuoyu tarafından pek benimsenmedi. Gayri safi milli hasıla yükselirdi yani haksız mıyım?

Sonracığıma ufak bir yürüyüş yapayım dedim. Demez olaydım çünkü akademinin merdivenlerinden yuvarlandım. Dikkat ettimde özellikle Mimarlık fakültesinde merdivenlerin pek ölçüsü yok. İnternetcafelerdeki çocukların dediği gibi epey bir ”damage” aldım. Dizim hala ağrıyor ve topallayarak yürüyebiliyorum. Eve ise sürüne sürüne geldim fakat o da ne. Anahtarımı unutmuşum. Feci bir sinirle uzaklaşıp, yiyecek bulmaya çıktım.

Dünyanın en iğrenç sosislisini ve amerikan sandviçini tükettim. Eve girebilirsem eğer kusmayı düşünüyorum çünkü eğlence olsun diye de battal boy gofret tükettim. Gofret kırıntılarıyla bir bankın üzerinde yiyiştiğimi gören (genelde banklarda insan sevgilisiyle yiyişir) eski kimyacı ****iye hanım ”ne o beslenme saatin mi geldi nihohooh” gibisinden bol salyalı bir Uygur Kardeşler esprisi patlatıverdi. İyi ki zamanında kimya labaratuarından o civayı çalmışım. (sonra da saçıma mı sürmüştüm neydi)