bildirgec.org

gün hakkında tüm yazılar

güneş, ay, sorgu sual ve ötesi…

astral | 14 September 2009 13:32

Gece ve gündüzün ruhu kadın erkek gibi farklı. Ay ve güneş. Gündüz işe sarpa sarmış, düşünemeyiz iç dünyamızı. Oysa ay… Ay dipten derinden etkiler. Esir alır, düşündüklerini değil düşünmediklerini dahi ele alırsın. O seni alır. Debelen dur. Zaman durmaz, akmaz; oysa saatler geçmiştir.

Gündüz işte saate bakarsın, akşam ne çabuk geçti dersin. Gündüz iş yaparsın. Kalp, rötarlı bir saat misali kapıda miyavlar usulca… Oysa akşam saatleri başladı mı, kapı ağır ağır açılır… Dökülür yaşananlar, acılar, bohçalar, keder, umut, olan ve olmayan/ olmayacak olanın kederi ve bunu bilmek gene de istemek bir yandan da… İşte akşam bir yandan ateştir. Yakar. İster sıcağında ister cehenneminde… Ruhun neye uygunsa çekip çevirir. Bazen akşam olmasın dersin. Çünkü dünya üzerine akar, yanıt veremezsin, onca soruya/ sorguya…

ZAMANI GÖZÜNLE GÖRMEK İÇİN ONA İSİM KOY!

il mare | 26 August 2009 09:01

“Herşey beyinde biter!”

Zaman da!

Hayret edilmeli ki evrim geçirmemiş olgu kalmamışken dünyada,zaman hala yerinde saymakta.

“Zaman çok değişti evladım”,kabul,genel bir söylem…Ama yerinde sayıyor olarak tabir ettiğim zaman,değişimlerin giydiği bir kılıf değil,sözlük anlamıyla o akıl ermez,miniminnacık zaman parçacıklarının oluşturduğu derin kuyu. Şöyle bir geri çekilip bakılınca gözleri yaşartan bir süreç değil de, üzerinde durup düşünülemeyecek,varlığı bile hissedilemeyip bir hiçlik zırhı ile örtünecek değişik bir şey zamandan kastım.Bir şey işte,henüz adı yok…Koca bir gizem.

Sinek Yutan Tabanca

umitkilic | 07 August 2009 18:42

Yaz aylarında başlıca düşmanlarımız haline gelen sinekler oldukça rahatsız edici hatta sinir bozucudur. Bundan esinlenerek tasarlanan “Fly Goodbye Bug Vacuum Gun” ile sineklerden kurtulacağız.

Fiyatı $30 olan bu tabanca emiş silindiri, tabanca mekanizması, 3 tutkal kartuşları ile sinekleri vakumlayarak içine çekiyor. Satın almak için tıklayınız.

BİR GÜNLÜĞÜNE SU OLMAK

admin | 04 July 2009 11:34

Eşlik eden şarkıya, yazmaya ara verip eşlik etmek ile, şarkının ilhamında yazmaya devam etmek arasında gidip geliyorum.İyisi mi birkere dinleyeyim,tadayım,öyle devam ederim..Tamam,iyiyim şimdi…

Değişik olduğu günler nadirdir insanın hayatında aslında…Bir gün her gün olduğundan farklı olup bunu farkettiği zaman keyfine diyecek yoktur.Bu farkındalık öylesine güzeldir ki,öylesine kendini bulmuşluk hissi verir ki ister acı çekiyor ol ister kahkahalar atmak gelsin içinden,tek ortak bir ifade vardır,evde,sokakta orda burda,izini bıraktığın her noktada bir güzel tebessümdür tek karşılık.Bir tebessüm hiç bu kadar kendini bilmemiştir,ne için gülümsediğinin hiç bu kadar farkında değilsindir,hiç bir gün bu kadar iyi tanımamışsın kendini,hiç bu kadar bütünleşmemişsindir kendinle…Her zamanki olağan, telaşlı ve çelişkili halin gidiverir yerini sağlam,neyi dinlediğini bilen,huzurlu bir beyine bırakır.Çok değişiktir bu his çokk… Vücudunun her hareketinin her zerresinin anlamını bilirsin o gün,elini istemsizce neden masaya koyduğunu bile ya da neden o tarafa baktığını ya da ne biliyim,o aklından geçen saliselik düşüncenin özünü idrak ederek yerini bir yenisine bırakırsın..Çok değişiktir o gün,çok safsındır o gün,o kadar şeffafsındır ki baktığın değdiğin her yere, gülümseyen gözlerinden yukarılara o kristal sesli yıldızlardan saçtığını görebilirsin adeta,içindeki o güzel şeyin baktığın her yere saçıldığını falan… Çok,çok az defa bulur böyle günler insanı… Ve çok az defa anlar insan her yaptığının anlamını..Geçmişte söylediği bir sözü nasıl algıladığına ve algılandığına,geçmişteki kararlarının, hareketlerinin ne anlama geldiğine ve gelmesi gerektiğine,doğru muydu yanlış mıydı diye kararsızlığa düşmeden çok çok az defa anlam verir.Çok zamanlar aklına gelen ya da şöyle bir gözden geçirilen bir karenin her ayrıntısı binbir soru ile tekrardan anlamlandırılırken kimi zaman tarifsiz bir acı ya da acıyı azaltan öfke ile bir yandakiyle kıyaslanamaz tabessüm vesilesiyle;çok az zamanlar anlarsın o karenin ne anlam ifade ettiğini,her zerresinin,her bir gözbebeğindeki bakışın ne anlatmak istediğini…En güzeli de ne bir kararsızlık gelir bulur seni,ne bir çelişki ne de bir öfke…Her şey silinip yerini koca bir tebessüme bırakır…Kutsallıkla dolar tüm ruh,sanki tüm şeytanların önünde diz çöktüğü,gene de affedici bir meleksindir,senden iyisi yoktur,gözleri senden güzel parlayan yoktur,senden yücesi ve kendine tapanı….Çok güzel hissedilirrr çokkk… Çok azdır böyle zamanlar ama… Böyle duru olunan zamanlarr….Bir gün de olsa farklı olmak güzeldir…Bu günün arefesinde tüm boğazlarda biriken acılar,ne çok soğuk ne de sıcak o tam kıvamındaKİ muazzam su ile yıkanır giderr,bu günün arefesinde içte bir yerlerde biriken kahkahalar,çok da anlam verilemeyen mutluluk zerrecikleri, yerini öylesine anlamlı bir hüzne bırakır kii… Bir gün öncesinden öylesine farklı yapar ki…Hüzne de anlamsız mutluluklara da öylesine bir anlam yükler ki…Bu ruh tazelenmesi henüz açan bir bahar tomurcuğunu bile geride bırakır.

Bilmiyorum:(

sencebence | 20 April 2009 18:35

Gün gelir
Hangi gün
Sen gelir
ben bilmiyorum kim
O gelir
Bu gelir
O ve Bu derken
Şu gelir
inan bilmiyorum daha kimler
Biz geliriz
Siz gelirsiniz
Onlar gelirler
Hala bilmiyorum başka neler
Bambaşkalık gelir
Hayatın bittiği an gelir
Nerede olduğunun anlamsızlaştığı an
Senin ne olduğun an
Senin ne olacağın an gelir
Ne olursun da gelirsin?
İŞTE ONU HİÇ BİLMİYORUM 🙁

yazılası bir gün daha

nazokiraze | 14 March 2009 11:35

Ara sıra, normal olmayan günlerimi yazarım burada ben, bugün aslında normal olan ama benim sıradışı geçirdiğim günlerden biriydi. Bende yazayım ,insanlar aman banane dese bile okurlar muhakkak dedim.

Sabah başladı bütün günün olaylarının başlangıcı, rutin olarak aynı sokakta oturan akraba veya arkadaşlarla hafta içi beş gün kahvaltı ederiz biz, bugün bendeydi kahvaltı günü toplaştık evde, çay demlendi, yumurta kırıldı, domatese zeytinyagı döküldü falan filan.. Açlıktan midesi kazınmış olan ben adam gibi yemegimi yerken çıt diye bir şey, bu ses değil bir his, ay bakıyorum sol üst dişim kırılmış, ucu kırılmış kendi sallanıyor,iyi de ne yedimki ben, peynir gayet yumuşaktı, ceviz kırmışım gibi bu ne şimdi, hiç hoşlanmam agzımın ve saçımın kurcalanmasından, sallanan diş dişçi demek, dişçi demek herşey demek. Otuzuna merdiveni dayamış bir kadın olarak eski günlerdeki gibi ip bağlayarak çekmeyi bile düşündüm ama kendimden utandım, hem kartlaşmış bir agızdaki diş, kuzuyken sahip oldugumuz diş gibi çıkmaz ki.

PENCEREDEN BAKARAK ŞİİR YAZMAK!

admin | 21 February 2009 10:34

1- Pencereden baktığınızda ne görüyorsunuz?Tanımlayınız.
2- Gördüğümüz manzaranın içinden bir nesne seçiniz veTanımlayınız?
3- O görüntünün içindeki renkleri ve sesleri tanımlayınız?
4- Gördüklerimizin tat ve kokularını tanımlayınız?
5- Bu konudaki genel duygularınız nelerdir tanımlayınız?

Yapmamız gereken çok basit. Şimdi sırasıyla soruların her birinin karşılığı olacak birer mısra yazarak şiir oluşturuyoruz. Ben başlıyorum. Sonra sıra sizde… Lütfen hayal gücünüzü sınırlamayın..

BEN

Bir gün!
Güneşin ışıklarıyla sarıyor dölgemi,
Ağaç dallarının arasından muzip bir çocuk gibi gülümsüyor yansıyan benliğime.
Gün; taze, yeni ve sımsıcak.
Ağaçlar ise inadına yorgun,bitkin ama filizlenmeye meğilli…
Gözlerimde bir renk cümbüşüdür gidiyor,
Yeni olgunlaşmaya başlamış bir nar kırmızılığında…
Toprak kokuyor!
Ve güneşin sıcacık tadı içimi yakmaya yetiyor.

GÜN ve BEN…

| 06 February 2009 16:17

Bu sabah, yine güneşin şehrime ayırdığı aydınlıkla uyandım. Her zaman yatmadan önce bıraktığım 2cm’lik perde aralığımdan sızan ışık, bugün yağmurlu ve ne yazık ki güneşin sabah hırçınlığı ile savurduğu keskin ışıkla gözlerim oyun oynayamadı; lakin yağmurun inceden akışı yeryüzüne, tatlı bir dokunuş gibi geldi. Güne uyanmak, yeni hatırlanacakları bana getirir ve hatırlamak istediğim gibi yaşamaya gayret ederim, ben günümü.
Malum sabah uğraşlarımı bitirdim. Evden çıkarken, az önce dinlediğim şarkının sözleri; hep başa sarıyor ve nabzımın ritmini unutacak kadar dalgınım. Madde mi, maneviyat mı ağır basarcasına iş ortamım beni bekliyor. Bazen işte bugünkü gibi dalgın olan bünyem, insanlık oyunu sahnesinde ikinci karakteri oynar. Tam bu nokta da sevgi depomda kaçak olduğunu düşünürüm, şu benzetmeyi duyduğumdan beri, “Her çocuğun içinde, sevgi ile doldurulmayı bekleyen bir duygu deposu vardır. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlar da bulunacaktır.”
Bu dalgınlıkla yanlışlar yapmamam ve kabuğuma çekilmemem için, sevgi depomu doldurmam gerek diye düşündüm. Bu düşüncem beni bir yolculuğa çıkardı. Yolculuk dediğim 2km’lik yürüyüş mesafesinde olan iş yerime doğru… Sevgi deposunu dolu tutmayı, tıpkı bir otomobilin benzin deposunu dolu tutma ile eş değer görürüm.
Bu yolculuğum esnasında çevremi izliyorum: 1) Bir hengame de olan trafik, bana 1 litrelik sevgi dolduruyor; çünkü yürümeyi seçtiğimden dolayı trafiğin keşmekeşinde değilim.

Filmlerde kullanılan silahlar; IMFDB

queennothing | 27 December 2008 11:52

Terminator efsanesiyle ‘yokedici cyborg’ rolünde hafızalara kazınan Arnold Schwarzenegger‘in kullandığı silahları merak edenler, silah veya figür koleksiyonu yapanlar; aksiyon tarzı başta olmak üzere filmlerde kullanılan silahlar için bir web sitesi hazırlamış; IMFDB.
Matrix, Scarface, Desperado, Die Hard, 3:10 to Yuma gibi filmlerin yanı sıra, sol tarafta yer alan ‘arama’ butonuna oyuncuların isimlerini yazarak da arama imkanı sunuyor.

kalpsiz yaşadı!118 gün!

ex choice | 21 November 2008 18:19

abd’nin miami kentinte 118 gün boyunca bir kız kalpsiz yaşadı.kalp pompalayan bir aletle yaşamını sürdüren genç kız hayatta kalmayı başardı.tıpdaki bu ilginç gelişme duyanları şaşırtıyor.haber.