bildirgec.org

gülümsemek hakkında tüm yazılar

Sevgili !!!

admin | 22 March 2011 14:31

Biliyorum hiç söylememeliydim seni sevdiğimi. Nerden bilebilirdim ki sevgiyi hak etmediğini. Ben zaten senin hak ettiğin için değil sevmek istediğim için sevmedim mi?

Zaten hiç seni seviyorum demedim sevgili. Söylediğim sözleri ben söylüyormuşum gibi duymadın çünkü. Hep o vardı aklında. Ben seviyorum dedikçe gülümsüyordun ya hani. Meğer hep gözlerindeymiş onun hayali…

Keşke sevgili, keşke bir kez de benden dinleseydin ağzımdan çıkan kelimeleri. Keşke bana baktığında sadece beni görseydin. Keşke başka hayalleri bedenime gömmeseydin…

Fuzuli

Chat Noir 1 | 14 February 2011 13:20

Bazı yanılgıların bedeli ağır oluyor.
Düşüncelere tutsak olmak insanı deli ediyor.
Çıkış yolunu bulmak gittikçe güçleşiyor.
Uzak durun benden gülümsemek isteyenler,
Karanlığım kor ateşlere sürüklemesin sizi.
Bazen düşündüklerimi söylemek zor oluyor.
Her şeye rağmen susmak, insanı çileden çıkarıyor.
Çaresizlik almış başını gidiyor.
Uzak durun benden gülümsemek isteyenler,
Karanlığım kor ateşlere sürüklemesin sizi.

Güliz Ardilli / İstanbul / 15 Aralık 1997 Pazartesi 1:00

Greenwich

astral | 07 October 2010 09:17

“Çin’e fuara gidelim mi? diye başladı söze durup dururken. Z, Çin furarına gitmenin dışında N’nin çılgınlığını düşünüp kahkaha patlattı.

O an yan masada karizmatik bir adamın bakışlarıyla karşılaştı. Şarap bardağına kalemiyle dokunduğu an, tekrar N, Z’nin elini sımsıkı tuttu. Gözleri gülümsüyor, zaman gülümsüyordu…

İzlere önem veren birinin, bir tek kendi olmadığını onu ilk kez gördüğünde de anlamıştı Z. Öyle ki, yüzüğünün taşı ne dediğinde aldığı yanıta şaşırmadı.

ALO…

pillihafif | 26 August 2010 11:12

Baş ağrısı…
Buz dolabının bitmek bilmeyen uğultusu…
Pencereyi açınca içim üşüyor,dinmeyen rüzgar,düşmekle düşmemek arasında seçim yapamayan yapraklar,neyi ertelersiniz?
Yere çömeldim.Mutfakta.Nedense..?
Neydi bugün olanlar öyle?
Can sıkıntısı…
klasik müzik açayım bari yazarken,en sevdiklerimden…
Sabah arabayı dönüş yolunda arabanın tekine vurmakla başladı gün,rezildi…
-Geç kaldınız pillihafif.sizi bekleyen…
-Kahvemi getirin!

Koltuğa oturmakla hay aksi demem selamlaşıyor takvimle gözlerimin buluştuğu vakit.O da nesi? 26 ağustos.Doğum günü…
Arıyorum.
Canım,bu akşam görüşelim mi? Sanırım konuşmamız gereken önemli konular var.Susuyor.Susuyor ve devam ediyorum.Ordamısın?
-E Evet.Ben…Peki !
Kapatıyorum.Hediye almalıyım.Klasik bişey olmamalı.Neyseki buldum.

Kapıdayım.
-Kim o?
-Kimi bekliyorsan o.
Sarılıyor.Donuk biraz.Buz gibi.Gözlerini gözlerimle paralelliyorum.Bin damla yaş belki.Ne oldu dememe fırsat kalmıyor.Parmaklarıyla dudaklarımı kapatıp,
-Sus,dinle beni.Biliyorum ,neden bahsedeceğini.Ama önce dinle.Günlerdir anlamıştım zaten.İlgisizliğinden,telefonu hemen kapatmak istediğinden,görüşmediğimiz anların rutine binmesinden…
İstersen gurursuz de,anlayışsız,sıkıldım artık anlamıyor de ya da…
Ama yapamamki sensiz asla!
Yinede alışmalıyım buna.Gidip bilet aldım uzaklara.Kirpiğimdeki tuzları emanet almak isteseydin bırakacaktım belki yanına ama.Layık değildi bu sevda bu şekil bir ayrılığa…
Şimdi konuş dinliyorum tüm kalbimle,hadi konuşsana!

Gülümsüyorum
-Bebeğim benimle evlenir misin?

Telefon.
3.çalışta açıyorum.
-Alo
-Canım,günaydın.Bir rüya gördüm bu sabah.Sesini duymak istedim.
-Günaydın.iyiyim.Ben de seni arayacaktım .Görüşelimmi bu akşam konuşmamız gereken önemli konular var…

-Hayır,uzaklara bilet ayırttım…

Sıradan Gülümsemeler

beatmawe | 12 August 2009 17:38

“Peki kan içmekten hoşlanır mısın?” dedi kulağıma karanlık bar döküntüsü ortalığında. Masalar üzerime düşüyordu sandalyeleri ve arıza sahiplerinin kıçları altında ezilirken ben tüm bar ortalığa dökülüyordu adeta.Döküntü eşliğinde sallanarak biranın yarısını döküyordum deprem etkisiyle yanı başımda yavrulayan bir fareye. Yada fare kıvamındaki bir meleğin omuzlarından aşağıya. Acid etkisi feci şekilde saçmalattırıyordu yine bana. Yan masadaki top sakallının burnunu kesmek, barmaide hediye etmek istiyordum mesela. Sanki fal bakan bir çingenenin taşları gibi fırlatılmıştı bütün bar ve yanımdakinden aşkı görüyordu top sakallıdan ölümü. Bense çingenenin kişisel şovuydum yalnızca. “Kimin kanı olduğuna göre değişir” dedim çekik gözlü kadına.

Kıyıdan uzaklaşırken..

Dejavuu88 | 25 October 2007 13:34

Puslu bir şehirdeyim.
Kendime yaklaştığım, kıyıdan uzaklaştığım bir denizdeyim.
Ben terk ettim tüm limanları,
dinmek bilmeyen bir sesleniş oldu yüreğimdeki “acılar”
onlar git dediler de, gittim.
Savurdum kendimi hasret çektiklerimden uzağa,
yeniden “bana” rastlamak için.
Ve işte yine bu şehirdeyim.
Kimselerin beni bıraktığı yerde kalmadım
Meçhule giden gemilere tanıklık ettim,
Hani yaşadığın bir insanı anlamak değil de,
anladığın bir insanı yaşamak gibi..

Gülümsedin

absynthe | 16 October 2007 11:23

Kız gülümsedi.

Erkek de.

Kız sadece o gülümsedi diye gülümsediğini sandı erkeğin.

Erkek kızla ikisinin aynı şeye gülümsediğini sanıp sevindi. ‘Demek aynı fikirdeyiz.’ dedi.

‘Sen aynı fikirde misin bilmiyorum ama ben değilim galiba.’ diye düşündü kız. Hiçbir şey söylemedi ama. ‘Bir gülümseme çok şeyin simgesi olabilirdi, onun aklına neden aynı fikirde olduğumuz geldi? Bir gülümseme ‘hiçbir şey’in bile simgesi olabilirken…’

Hiçbir şey söylemedi kız. Gülümsedi sadece.

Gülmek Üzerine

Harbiyemutlu | 16 October 2007 09:24

İzlediğim bir filmde, başrol oyuncusunun elinde bir kronometre vardı ve yaşadığı her mutlu anı kronometreye kaydediyordu..Böylece yaşamı boyunca mutlu olduğu toplam zamanı hesaplayabilecekti..

Bu bana bir Uzakdoğu öyküsünü hatırlattı: Bir keşiş araştırma için gittiği bir köyün mezarlığında dolaşırken, mezar taşlarının üzerlerindeki rakamlar dikkatini çeker..Mezar taşlarının üzerlerinde 7, 18, 978, 22500, 5567, 358 ve bunun gibi birbiriyle alakasız rakamlar vardır..Uzunca bir süre düşünmesine rağmen bu rakamların anlamlarını çözemeyeceğini anlayan keşiş, en sonunda köyün bilgesine danışmaya karar verir ve bilgeye bu rakamların günleri mi, yılları mı, yoksa saatleri mi gösterdiklerini sorar..Bilge gülümseyerek şu yanıtı verir: “biz bebeklerimiz doğduğu zaman bellerine bir ip bağlarız ve beline ip bağlı olan kişi, yaşamı boyunca her güldüğünde ipe bir düğüm atarız,öldükten sonra ise ipteki düğümleri sayarak mezar taşına düğüm sayısını yazarız, böylece de o kişinin ne kadar yaşadığını anlarız.” der.

Anılarımızı Tekrar Yaşamak!

eylulbulut | 14 November 2006 08:03

Uzun bir hayatta kısa anılarımızdır yaşanılmaya değen. Kim bilir kaç kısalıkta uzunca gülümseyebildik hayata ve kaç kere şöyle sessizce kendimizi seyredip aynada, yaşanılmış anılarımızı yaşadık tekrar!