bildirgec.org

gülle hakkında tüm yazılar

Bir Osmanlı Hatırsı ve Padişah Sporu Girya

admin | 26 July 2010 17:24

Görünümü dambılı yada gülleyi andıran , ama kinetiği ve ağırlık merkezi bakımından çok farklı olup , nevi şahsına münhasır yeni bir spor ve kuvvet aleti Girya

Rus kökenli olan bu kulplu gülle benzeri alet , ağırlıklı fitness benzeri bir çalışma mantığını barındırıyor… Türkiye ‘ de bu sporun en önemli uygulayıcısı ve uzman eğitmenlerin başı Murat Şinikçi , 10 yıldır hiç yılmadan tüm kitlelere sevdirme yolunda çalışmalar yapıyor…

Aslında Girya bizim için pek de yeni bir nitelik taşımıyor… Çünkü Osmanlı Padişahları ve ordudaki askerler seferler öncesi benzer bir güç aletiyle antrenmanlar yapıyor ve kendilerini formda tuttarak zor geçecek mücadele dolu savaş günlerine hazırlıyorlardı…

Günümüz yaşamında stres dolu hayatımıza tazelik getireceğinden hiç şüphe duymadığım Girya , kendi içinde bir çok avantajı da beraberinde getiriyor… Çünkü diğer egzersiz araçlarına nazaran çok az yer kaplıyor , her yaştan sporcular için ama özellikle küçükler için farklı ağırlıkta çeşitleri bulunabiliyor… 4 -8 -16 kilogram gibi ağırlıkları sıklıkla tercih edilirken , bu miktarlar küçükler için daha az miktarlarda olabiliyor…

oyun

| 09 August 2006 08:20

merhaba günnük,

yazı karakterin değişmiş senin; büyümüş, değişmiş, serpilip gitmişsin. selvi boylu olmuşsun, al yazayım o zaman.

oyunlar dönüp duruyor aklımda epeydir. belki hoş bir konu olur da yazmaya gönlüm olur dedim. iyi mi ettim, bilemedim şimdi. bakıp göreceğiz.

1-) satranç
satrancın mucidine ödül olarak ne istediği sorulunca “1. kareye 1, 2. kareye 2, 3. kareye 4 adet pirinç…” istemiş. icadın hediye edildiği kral önce dalga geçildiğini sansa da biraz hesap, biraz deneme/yanılmadan sonra adamın çok pirinci olacağını farkedip gülümsemiş derler. derin düşünme ve strateji gerektirdiğinden bana çalışma ortamımı hatırlatıyor. o yüzden fazla ısınamıyorum kendisine. cep telefonumla oynuyorum bazen yol uzunsa. eski şampiyonlardan (belki hâlâ onlardan biridir, bilmiyorum) kasparov ve karpov’un maçları anlatılırdı eskilerden. oyun yerine savaş gibi geçerdi. biri titizdi sanırım. diğeri 3 ay boyunca duş almamış, traş olmamış. ve kendisine verilen 15 dk hamle süresinin her seferinde son saniyelerinde oynuyor filan. bırakıp gitmiş oyunu nitekim diğeri dayanamayıp. sonraları ibm’in deep blue makinesiyle yapılan maçlarla tekrar gündeme geldi. deep blue üzerinde çalışan satranç yazılımının bir açığını farkeden insan rakibi, ikinci oyunda da aynı açığa oynayınca ibm yetkililerinden birinin açığı düzeltmek üzere bilgisayara müdahale ettiğini iddia ederek 3. oyunu yarıda bıraktı diye hatırlıyorum. şizofrenlerden bazılarının satranç şampiyonlarını yendiğini de okumuştum. ilginç, zeka gerektiren ve dahilikle delilik arasındaki o meşhur çizgiyi inceltebilecek bir spor olarak bilirim ben kendisini. şah-mat!