bildirgec.org

gitme hakkında tüm yazılar

Teflon Tavada Yaşamak

belesh | 22 December 2009 17:37

“Hayat durmadan ruhuma tecavüz ediyor.” Odaya girdiğinde, kadının dudaklarından dökülen bu kelimeler karşıladı adamı.

– Git hadi, geç kalacaksın.
– Seni bu halde bırakıp gidemem.
– Ben yarın da aynı halde olacağım. Hiçbir şey fark etmeyecek, anlamıyor musun?
– Biliyorum. Ama bu gece gitmek istemiyorum.
– Git hadi. Ağlarım, bağırır, çağırır, anti depresan alır, uyurum. Merak etme.
– İyi olacağına, normale döneceğine söz ver.
– (Yapmacık bir kahkaha atar) İyi olmak mı?

Ne kadar saçma bir cümle olduğunu adam da fark etmişti. Tam bir geri zekalı cümlesi. Ne güzel bir gündü halbuki. Beraber geçirdikleri muhteşem günlerden biri.

Huysuz İhtiyar

fitil | 30 September 2009 09:44

Sağanak yağıyordu. İki kadim dost, her Çarşamba akşam üzeri yaptıkları gibi, Sarayburnu’nun manzarası eşliğinde kahvelerini yudumluyorlardı. Peyami kahveyi sert içerdi. Fazıl’ın ise sütsüz ve şekersiz kahve içtiği görülmemişti. Yerleri belliydi. Peyami, her zaman balkon kapısının diğer yanındaki koltuğa oturur, getir götür işlerini Fazıl’a bırakırdı. Zaten Peyami’nin evden pek çıktığı da söylenemezdi. Çarşamba gündüzleri pazara gidiyorum diye çıkar, birkaç saat ondan haber alınamazdı. Fazıl sorduğunda; yazdığı yazılara malzeme toplamaya gittiğini söylerdi. Geçtiği yollardaki yüzler, dükkan kapılarında bekleşen esnaf, gözyaşı dökmeye hazır mezarlık yolu adımcıları, pazarcılar. Eve dönerken mutlaka sodasını da alırdı. Diğer günler ise Fazıl gezer dururdu. Bazen Peyami’nin yazdıklarını yayınevine götürür, bazen birkaç gazete veya dergiye uğrar, eş dost ile sohbete dalardı. Aslında onun en önemli görevi eleştirmekti. Dostunun yazılarını eleştirirdi. Kulağa hoş gelmeyen kelimeleri değiştirir, bazen cümlelerin yerlerini değiştirir, hatta bazen bir yazıyı olduğu gibi çöpe attığı bile olurdu. Pek “Huysuz” bir adam olduğu söylenemezdi, ama Peyami ona ismi ile hitap etmeyeli uzun yıllar olmuştu. Ona “Huysuz” demesinde, dostunun sadece yazılarını kesip biçmesinin değil, haksızlığa ve hataya tahammül edemeyen bünyesinin de büyük etkisi vardı. Sürekli birilerine ya da birşeylere söylenirdi Huysuz. Peyami ise mahallenin amcasıydı. Yavaş yürürdü. Lakabı “İhtiyar” olsa da, yüzüne karşı sadece Fazıl ihtiyar derdi.

O Çarşamba akşam üzeri yine pencere kenarında yerlerini almışlardı; Fazıl, Peyami’nin yazdıklarını sessizce okuyordu. Yine bir kelimenin yerinde durmadığını fark etti. Son zamanlarda daha çok kelime değiştirmeye başlamıştı.

YALNIZ GECE ŞAHİT GİDİP GİTMEDİĞİME

maltoferfol | 28 March 2009 12:06


ERKEK:

Dur gitme! Köşe başı yalnızlıklarımı asma sokak lambalarına.
Gitme…
Üşüyen yüreğimi kaldırımlara serip gitme!
Dur, ha yıkıldı ha yıkılacak yalnızlığım
Hasretine koyup beni gitme!
Arkanda bir siluet bırakıp gitme!
KADIN:
Giden ben değilim:
Yaşanmışlıklar beni kaldırımlarla yalnızlığımı paylaşmaya mahkum eden!
Sigara dumanıdır gecenin karanlığını delip geçen.
ERKEK:
Şimdi ben, bu şehrin kaldırımlarına ağlasam özlemin durur mu?
KADIN:
Yüreğimin karanlığını sigaramın ateşi aydınlatmaz ,üşüyen bedenimi ısıtmaz.
ERKEK:
Söyle yaşanmışlıklar geri gelir mi ve sen olur
musun tekrar?
KADIN:
Gelmez…
Ben ben olamam tekrar!
ERKEK:
Şimdi seni sevdiğim çiçek adlarıyla anıyorum.
Saksıdaki begonya sana dargın, sana küskün.
Gidişin cehennemin yaşamdaki karşılığı oldu.
KADIN:
Sen gittin ya ne çayın tadı var ne de…
ERKEK:
Ne pazar gezmelerinin tadı var kalmamışlığında!
Ne izlenen sinemanın ne de o güzelim şiirlerin tadı kaldı.
Seninle hepsi gitti.
KADIN:
Ben gitmedim ve duygularımla sendeyim.
Çiçek kokularını bıraktım sana!
Çorak topraklarda yeşerdim yeniden sana.
Sarıp sarmalayan sarmaşık gibi seninle büyüdüm küçük dünyamda.
Şimdi seni bekliyorum çiçeklerimi açmak için
ERKEK:
Dur…
Şimdi kanarım ha…
KADIN:
Dikenlerim seni kanatmasın!
Kan sımsıcak…
ERKEK:
Hasretinin acısı taze!
Dur!
Söyletme sakın kanayan yüreğimi…
Dur:
Sen gittin kanadım!
KADIN:
Kanadım kırıldı kanadığın anda!
Gitmemeliydim…
ERKEK:
Gittin!
KADIN:
Bırakmamalıydın beni sensizliğe, terk etmemeliydin varlığımı!
ERKEK:
Beni öylece bırakıp gittin.
KADIN:
Gitmek istemedim , gitmedim!
ERKEK:
Dur! Sokak araları şimdi daha dar!
Üşüyorum…
Ellerinin sıcaklığı yok!
Silinmiş teninin kokusu ellerimden.
KADIN:
Ayak izlerimi bıraktım.
Tırnaklarımı geçirdim, soğuk gecelerde karanlığa saldırdım.
Aydınlığı verirsin diye bana.
ERKEK:
Olmadı, yapamadık!
Gittin…
KADIN:
Olmadı…
ERKEK:
Şimdi ben kendi yalnızlığıma sarılıyorum senin yokluğunda!
KADIN:
Yalnızlık yanıltmasın seni, benim varlığımdır sarıldığın.
Gitmedim:
Çiçek kokularıyla yanındayım!
Soğuk bedenine sarılan yeşillenmiş dallarım, seni öpen çiçeklerim açmış.
ERKEK:
Yok, bu bir hayal gecesidir şimdi!
Bir yaz günü rüyası…
Sokak lambaları söndü şimdi:
Sen gittin!
KADIN:
Gökkuşağı renkliliğindeydim fark etmedin… Ben gitmedim!
Yağan sağnak yağmurdan sonra çıkan gökkuşağıyım.
Her rengi barındırarak geldim, yalnızlığını kovmak için.
ERKEK:
Dolduramaz boşluğunu ne gökyüzü nede engin deryalar…
KADIN:
Gittin…
ERKEK:
Üşüyorum şimdi…
KADIN:
Dolacak, dolduracak coşmuş varlığım.
Isıtacak üşüyen bedenini!
Aydınlatacak yalnız karanlığını.
Gitmeyecek bu can senden önce!
Bitmeyecek bu gece…
Ve sokak lambaları aydınlatacak her geceyi
Dar sokaklar genişleyecek varlığımızla.
ERKEK:
Uyandırmalı beni bu gidişler…
KADIN:
Çıkmaz sokalar sana ulaştıracak beni.
Uyutmayacağım seni, gözlerimle gözlerine dalacağım.
ERKEK:
Şimdi sen yoksun bende, yokum çıkmaz sokakların sonunda ki karanlıkta!
KADIN:
Yok oluşlar yok!
ERKEK:
Var oluşlar anlamını yitirdi!
KADIN:
Var olmak için döneceğim sana.
ERKEK:
Gittin!
KADIN:
Gitmedim!
Gönderme beni:
Karanlık dar sokaklara.
ERKEK:
Yoktun ki!
KADIN:
Sensizliği içemem ben.
Atamam ayaklarımın altına, çiğneyip geçemem içimdeki seni.
ERKEK:
Bendeki sen var bende.
Gitmedim.
KADIN:
Bir de benim aciz yüreğime sor gitmelerin yorgunluğunu.
ERKEK:
Gittin!
Üşüyorum…
KADIN:
Dokun bana sıcaklığımı hissedeceksin.
Var olduğumu anlayacak, kanayan yaralarımı ve yaralarını hissedeceksin!
Kan sımsıcak…
Isıtacak bedenini.
ERKEK:
Git!
Beni seninle; ama sensiz dağ başı yalnızlıklarımla bırak git!
Yoktun…
KADIN:
Git!
Ne kadar soğuk üşüyorum!
Isıt beni, git deme!
ERKEK:
Üşümeme izin verme!
KADIN:
Vardım! Hissetmeliydin bendeki seni…
Ben seninle varım!
Dağlar anlamaz beni…
Seslenişim yankılanır, döner bana!
Git, git… gitme der bana!
ERKEK:
Var oluşlarım, yok oluşlarım…
Ben yoktum!
Gittin!
KADIN:
Gittim artık!
ERKEK:
Dur…
KADIN:
Sende ki ben yok ve bende ki sende yok!
ERKEK:
Gitme…

Masalsı

ceyhunak | 06 January 2009 10:09

Bir varmış, bir yokmuş;
Masal misaliydi.
Bu masaldan söz etmediler..
Hiç bana bundan bahsetmediler;
Bana senden bahsetmediler.
Tanıştık ve Ayrıldık;
Mazisi olmayan bir şeydi bu,
Hatırası da olmayacaktı,
Çünkü çok kısaydı..
Ayrıldık..
Bu en büyük ceza bana..
Sana ne desem artık boş;
Yüreğinde ki ışık loş,
Böylesi artık çok boş.
Çekme ellerini üzerimden,
Benden ve şiirlerimden.
Dilim bile varmıyor,
Bu son sözü söylemeye..
Gitme,
Gitme,
Ardına bakıp da;
Böyle bırakıp gitme.

GİTME

| 29 June 2008 18:35

Gitme.
Geldiğinde,
bir yığın yorgunluk vardı üzerimde.
Başımın ağrısı,
yüreğimin acısı,
elimde soğan kokusu.
Gitme diyorum.
Yalvartma beni.
Ayaklarım sızlıyor,
ellerim acıyor,
gözlerim kan çnağına döndü.
Hepsini unutuveriyorum sen gelince.
Hadi tertemiz çarşafı serdim yatağıma.
Gitme,
gir içime,
sevgili UYKU

1 yeni türk lirası.

yamuk bey | 10 August 2006 08:04

yat. çek dizlerini beline. olmadı, kalk. havlunu kap, üşüyorsun. seç rastgele şarkını hemen. sarıl yumuşacık yastığa. yetmediğini anla, dışarıya at kendini bisikletle. hayır oraya değil, uzak dur oradan. daha da hızlı, çabuk ol. kaçtaydı ki bu tren? 10′da desek, gene saatini unuttun di mi? acaba orda kaçtır saat, belki farklı bile olabilr. sevmemiştin ki hem. karıncalar vardı bir sürü. bir sürü bir sürü. bak çanta kucakta, sarıl hemen. havluyu hatırla. unut hemen hayır olmaz. yoo, tut bi tanelerini. hem kıs biraz sesini minibüstesin, ayıp. yer vermediğin teyzeler yüzünden oluyor biliyorsun di mi bunlar? çoraplarını çıkartıp yatarsan uzaylılar seni yiyebilir, hatırla. ah, hayır unut hemen. hatırlamamalısın hiç bir şeyi. parayı uzattın mı hem? 1 yeni türk lirası. acıbadem. ne demek kardeşim neresi, gönder işte. 18 yıldır biniyorum ben bu minibüse. titremesin ekran. hayır gene mi mesaj? okuma ki. sil direk hemen. ama dur, bi kere daha olmuştu bu. neler yazmıştı acaba o seferinde? telefon sapığımı bile özledim ben be, sensin duygusuz. ışıklarda inebilir miyim? bu bakkal bu saatte mi kapanıyordu ya? kaç ki saat? ah, gene unuttun di mi saatini? acaba orda kaçtır saat, belki farklı bile olabilir. sıcaktır ama kesin.

yat. çek dizlerini beline. olmadı, kalk. havluyu hatırla. dur ya da, unut.