bildirgec.org

gerilim filmi hakkında tüm yazılar

The Last House on the Left (2009)

turictanyel1 | 08 September 2009 12:04

Gerilim sinema türünde takdire şayan yönetmenler çok azdır. Özellikle filmi izlerken, gidişatı tam arzu ettiğiniz gibi yaratmamaları sinir bozucu olur. İşte yunanlı yönetmen Dennis Iliadis‘ın çektiği ikinci film olmasına rağmen’The house on the left‘ filmi tabuları yıkmış, iyilerin kaçmadığı kötülerin korkmaya başladığı, kovalandığı bir film olmuş. Moral bozuculuktan çok, film esnasında tezahurat yapmanızı bile sağlayabilecek, motive edebilecek hala gelmiş nadir flimlerden olmuş. Gerçekçiliği konusunda ise lafa gerek bile yok. Takenadlı filmi beğenenler, izlerken yaşadıkları hayranlığı bu filmde yaşayacaklar.

”Küp” serisi

pardus01 | 09 February 2009 16:22

Küp
Küp

Sırasıyla Vincenzo Natali, Andrzej Sekuła ve Ernie Barbarash tarafından yönetilen Küp Kanada yapımı bilim kurgu-korku filmi serisidir. İlk Küp 1997 yılı yapımıdır. 2002 yılında çekilen Küp 2: Hiperküp ve 2004 yılında çekilen Küp Sıfır.

Her film aynı senaryo üzerine kuruludur; Geçmişi, amacı ve kökeni belli olmayan birbiri ile bağlantılı odalar şeklinde mekanik bir küp vardır. Odalarda tavan, zemin ve yanlarda olmak üzere altışar tane birbirinin aynısı kapı vardır. Odalar 2 çeşittir, bazıları güvenli diğerleri ise birbirinden farklı ve diğer odaya geçişi neredeyse imkansız kılan tuzaklarla dolu odalar. Alev makinasından dikenli tellere kadar aklınıza gelebilecek her türlü ölümcül tuzak. Uyandıklarında insanların birarada bulundukları merkez ya da köprü odayı da unutmamak gerek.

üç korku filmi …

kahramancayirli | 24 December 2008 16:42

Son bir hafta içerisinde izlediğim üç korku filminden bahsedeceğim bu yazıda. Üçünü de önerdiğimi belirteyim öncelikle. Çünkü çok keyifliler, film süresince geriliminizi belli bir seviyede tutuyorlar.

yetimhane (2007)
yetimhane 2007

İlk film El Orfanato (The Orphanage) – Yetimhane. 2007 yapımı filmi Juan Antonio Bayona yönetmiş. Belen Rueda’nın (Laura) başrolünü oynadığı film, Laura ile küçük oğlu Simon arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Açıkçası filmin konusu hakkında ne kadar ileriye gitmem gerektiğini kestiremedim, filmin büyüsü kaçsın istemem. Eli yüzü düzgün bir İspanyol gerilim filmi. Türü sevenlerin beğeneceği bir film.

Joy Ride 2: Dead Ahead

Pentimento | 21 October 2008 10:58

Paslı Çivi geri döndü!
Paslı Çivi geri döndü!

2001 Yılı yapımı Joy Ride (Asla Yabancılarla Oynama) filminin Devamı niteliğindeki Joy Ride 2: Dead Ahead, ilk filmin ana teması olan “yabancılara bulaşmaya gelmez’ önermesini ikinci filmde de devam ettiriyor. Aksiyon-Gerilim türündeki film son zamanlarda büyük ilgi gören şiddet ve işkence temalı yapımlardan da etkilenerek izleyiciye ilk filme nazaran şiddeti arttırılmış, kanlı sahneler vadediyor. İlk filmi yöneten John Dahl ikinci filmde koltuğunu Louis Morneau‘ya devretmiş. yine ilk filmin senarist kadrosundaki, ünlü televizyon dizisi Lost‘un senaristlerinden J.J Abrams‘ta ikinci filmde göremediğimiz isimlerden. Film Amerika’da çoktan vizyona girmiş olmasına rağmen Türkiye’de ki vizyon tarihi henüz belirlenmiş değil hatta vizyon şansı bulup bulamayacağı da kesin değil.

The Shining (Cinnet) 1980

baykush | 25 July 2008 16:14

dvd
dvd

Sinema tarihinde her yaptığı filmin bir türün en başarılı örnekleri arasına girdiği yönetmen Stanley Kubrick‘in korku-gerilim türünde yarattığı şaheserdir.

Film Jack isimli bir yazar (Jack Nicholson), Wendy isimli karısı (Shelley Duvall) ve Danny isimli (Danny Lloyd) çocuğundan oluşan Torrance ailesinin yazarın romanını yazabilmesi için ıssız bir otelde inzivaya çekilmeleriyle başlar. Çocuğun telepatik güçleri onun otelin geçmişindeki rahatsız edici görüntüleri görmesine neden olur. Yazar baba da aynı şekilde otelin hayaletleriyle diyaloğa geçmesiyle birlikte yavaş yavaş çıldırma noktasına gelir.

Filmin devamı ile ilgili daha detaylı bilgi vererek izlememiş olanları bu keyiften mahrum etmek istemediğimden konu kısmını bu kadarla sınırlı tutuyorum.

Filmle ilgili detaylar da en az filmin kendisi kadar efsaneleşmiştir. Filmin geneli özellikle de Jack Nicholson’ın sahnelerinin çoğu doğaçlama çekilmiştir. İddia edilir ki Shelley Duvall tekrarların sayısı yüzünden sonunda çok az konuşmayla pasif bir oyuna dönmüştür -ki bunun filmdeki karaktere tam uyum sağladığını belirtmek gerekir. Yine filmde inanılmaz bir performans sergileyen çocuk Danny Lloyd’un filmin korku filmi olduğundan haberi olmadan film tamamlanmış ve bu kadar iyi performans göstermesine rağmen biyoloji öğretmenliği yaparak hayatına devam etmiştir (Bu çocuk Stanley Kubrick tarafından 5000 -beşbin- çocuk arasından seçilmiştir). Filmin afişinde de kullanılan kapı kırma sahnesi ilk çekimde kolay kırılması için ince çürük tahtalardan yapılmış ama Jack abimizin bu kapıyı tek vuruşta tuzla buz etmesi sonucu filmde orjinal kapının kırılma sahneleri kullanılmıştır. Stanley Kubrick bu filmin çekimine 1.3 milyon feet film harcamış – tekrar çekim sayısını siz düşünün…

Midnight Meat Train (2008)

heavybear | 07 July 2008 17:03

Clive Barker’ın yazdığı “Kan Hikayeleri” kitapları içerisinde olan hikayeden uyarlama “Midnight Meat Train” Amerika’da 1 Ağustos Cuma günü seyircilerle buluşuyor. Şuan için Türkiye’de çıkış tarihi belli değil ve fragmanına bakıldığında Türkiye’de sansür sevdasına kurban gideceği konusunda tartışmalar olacağını düşünüyorum. Ancak Clive Barker gibi büyük bir üstadının eserinden uyarlanan bu filmin gösterimin olmasının korku filmlerine büyük bir katkı yapacağı kanısındayım. Filmin yönetmenliğini Ryuhei Kitamuraüstlenmiştir.

Filmin sitesi

Kadavra

bpilli | 30 June 2008 16:20

Kadavra
Kadavra

Harvard’dan tıp diplomalı Ted, üç aylık tıp stajı için bir kadavra uzmanı olan Jake ile tanışır.
Jake, Ted’i hangisinin daha iyi bir cinayet işleyeceğine dair ölümcül bir oyuna davet eder. Ted ve Jake kimin daha iyi olduğunu göstermek için yarışırlar.

Oyuncular filme morglarda gerçek kadavralarla hazırlanmışlar. Ve film de bu sahneler aynen yansıtılmış.

Türü:Gerilim/Korku
93 dakikalık film, Türkiye’de 4 Temmuz 2008 ‘de yayına girecek, yönetmenliğini Marc Schoelerman üstlenmiş.

Sınır(da) – Frontier(s)

menese | 13 June 2008 14:51

Oysa film ne kadar da etkileyici bir başlangıç yapmıştı..
Karnındaki ceninin ultrason görüntülerine sesiyle eşlik eden genç ama yoksul bir kadının sitem dolu sözlerini işitiriz ilk önce.
Daha sonra da televizyon haber filmlerinin büyütülmüş kadrajlarından mamul, çizgili ve grenli görüntüler üzerine bindirilmiş, belirip, kaybolan isimlerle oluşturulmuş başarılı bir jenerik perdede akmaktadır.
Haber görüntüleri, Fransa’ da örneklerine oldukça sık rastladığımız ‘varoşlarda isyan’ havasındaki sokak gösterilerinden, yani, en son 1 Mayıs’ ı idrak etmiş biz İstanbullulara hiç de yabancı gelmeyen, gösterici-polis çatışmalarının genel enstantanelerinden ibarettir.

Hakkında fazlaca bilgim olmasa da bir korku filmi izleyeceğimi biliyordum elbette. Lakin, bu etkili görüntüler, filmle ilgili beklentilerimi ikiye katlamıştı.
Jeneriğin sonunda bu genel ve flu görüntüler aniden kesilip, filme özel, net görüntüler perdeye yansıdığında, şöyle, sosyal ve politik meselelerin de içinden geçtiği, korku ve de gerilimin doruğa ulaştığı bir film izlemeye kendimi hazırlamak üzere, koltuğuma iyice bir yayıldım.