bildirgec.org

gerçek hakkında tüm yazılar

YARIN GİTTİM AMA DÜN GELECEĞİM…

il mare | 16 January 2010 11:53

İnsanlar da arabalar gibidir,hızları arttıkça kontrolleri azalır.

Ne doğru yazmışım zamanında,minik bir kağıda…

Ve bunun farkındalığını yaşayabildiğim her yerde kendimi huzurlu hissettiğim de bir başka doğru…Bir önceki yazımı tekrarlıyormuşum gibi olmasın ama bir tiyatro sahnesi mesela.Ya da canlı bir sahne olması da gerekmez illa, kelimelerin tane tane çıktığı tüm yapay ortamlara da eyvallah…

Şunu demek istiyorum ki;

Tüm dialoglar,tüm kavgalar düzenli olsa keşke,birbirine karışıp da anlaşılamayan sözler yerine.Hayatta sarfettiğimiz tüm spontan sözler birer replik olsa,önceden sanki ezberlenmiş.Nasıl da daha kolay ve temiz olurdu herşey… Sesler düzenli olarak yükselip alçalsa,tonlamalar hep yerinde olsa…Mimiklerimiz hep kararlı ve asil,jestler ise hep yumuşak olsa…Hasar vermeyecek cinsten birinin burnuna,patlatsak da yüzünün tam ortasına…

YALAN

astral | 05 January 2010 09:38

Hiç yalan söylememişmiş.

– Sim kartımı değiştireceğim.
– Seni bırakmayacağım.
– Seni seviyorum ve aşığım.

Sim kartını zaten değiştirmedin, durum ortada. Mevzu yapmadım. Ama değiştireceğim dedin mi, dedin. Değiştirdin mi, hayır!

Beni zaten bir kez terk ettin. Bu da ikinci. Hani bırakmayacaktın? Yalan değil miymiş bu laf? ‘Seni bırakmayacağım.’

Seni seviyorum ve aşığım. Bu mudur sevginin ve aşkının kredisi? Aşk kavramın ve ‘seni seviyorum’un anlamı bu mu sende?

(Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır.)

düş

astral | 29 December 2009 12:26

httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg
httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg

Düşlerimi canlandıran adam.
Düşlerim vardı. Sen geldin düşlerim canlandı. Şimdi düşlerimde yaşıyorum. Yaşıyorum. Yaşadığımı an be an hissederek yaşıyorum. Düşlerimde seninle yaşıyorum. Düşlerimi canlandıran adamla yaşıyorum.

Sadece düşlerim vardı. Şimdi canlı canlı yaşadığım düşlerim var. Ben o düşlerde erkeğimle birlikte düşlerimde/izde yol alıyorum/uz.

Kusulmuş sevdayım

astral | 17 December 2009 15:44

Toplamda ben neyim, artık o yok; benden ne çıkar? Bir eksilir bir çoğalır mıyım? Sabah mavi akşam sarı mıyım? Çevrim dışı içim dışım, şimdi ben neyim? Kusulmuş bir sevda mıyım? Akmış bir rimel ve sonrasında çok sonrasında ‘tüh!’ denilebilecek bir keder miyim, çift atılan düğümlerde?

Yanan mumum dileği kaç enkarne sonra gelir? Boynumun borcu dediğin yalnızlık, boyuna 1.90 geldiğinde; zaferler iç patlama olsa da, yetmiyorsa şayet ve sen, üç günde 5 saat uykuyla sürdürülebileceğini öğrenmişsen; hızlı aramada kullanılmayan bir tuş olmuşsan, tortuları oturmuşsa, fenilanin ve sibitramini birlikte almana karşın sonuçlanmamış bir intiharsan hala, hala sabahsa, serin atılmış ‘kimlikli’ imzalarda eğrelti ve kemiksi bir gülüşsen hala;

2020 Efsane mi yoksa Gerçek mi?

CihanTurK | 16 December 2009 23:25

2020 Efsane mi yoksa Gerçek mi?

Her 100 yılda bir gerçekleşen büyük buluşma gerçek mi yoksa bir efsane mi? Bir önceki büyük buluşma 1920 yılında gerçekleşmiş. Kaynaklara göre tam yeri belli olmamakla beraber Akdeniz’in Antalya ili çevresinde gerçekleştiği sanılmaktadır. Son olarak 1920 de Antalya da meydana gelen denizdeki olağan üstü olaylarda bunun doğru olduğunu kanıtlıyor.
Bir İtalyan komutanın yazıya aldığı günlüğünde 1920 deki olağan üstü olayı şu şekilde dile almıştır.

  • Tarih: 11 Mart 1920 Saat: 02.50
    Sabah hava açıktı bir tek bile bulut yoktu. Tam bir bahar günüydü. Saat 02:00’yi geçinde bulut olmayan gökyüzünde birden bulutlar ortaya çıktı. Durgun deniz birden hırçınlaşmıştı. Karadan denize farklı 7 noktadan vahşi denizi daha da kızdırırcasına kırbaçlıyordu. Gökyüzü de ona destek verircesine hiç durmadan denizi daha da vahşileştiriyordu. Hiçbir zaman böyle bir doğa olayı görmemiştim. Tam 40 gün süren bu olay tüm denizcileri denizden uzak tutmuştu. Denizdekileri de karaya geri vermemek için denizin derinliklerine gömdü.

Burada söz edilen “7 noktadan” sözü Antalya’daki 7 arık diye bilen Akdeniz’e dökülen 7 nehri söylüyor. 40 gün süren yağmurlarda kadı kaçıran yağmurları diye halk arasında söylenmektedir.

Tarihteki bir efsanenin gerçekleşmesine çok az bir zaman kaldı. Bende bu efsaneyi sizlere zaman içinde parça parça anlatmaya çalışacağım. Daha detaylı bilgileri çok kısa zamanda sizlerle paylaşacağım.

HİÇ

astral | 16 December 2009 10:59

Tanrı seni çoktan terk etti bu diyarda. Temelli, belki baştan. Daha hiçken, daha yeniyken, daha bilincin oluşmamışken; daha akmamışken, daha görmemişken, daha onu görmemişken…

Hep hiç’tir. Hiç her’dir. Ben hep hiç kalmak istedim. Bilirim ki, ancak o zaman her olabilirim.
Azalmak kutsallık. Arınmak ve karışmamak.

Az kalmak çok olmaya çaba sarf etmeden içteki hiç’i bırakmak, açığa çıkarmak.

Ben çocuk masalları yazarım

dedi adam giderken, birden bire. Gülümseyerek. Gözlerinde ilk defa onun da büyümemiş bir tarafı olduğunu fark ettim, ilk defa…

GERÇEĞİN YIKILIŞINA İSYAN

admin | 08 December 2009 13:37

Bir yol vardır, gideceğini bilirsin, nasıl olduğunu da bilirsin. Bedenlenmekten kaynaklanan bir durum ki, yol almak zor gelir; zaten yol almayı bırak bedenlenmeyi kabul edemeyen ruh gideceği yolu nasıl etsin?

EN ZOR YOL NEREYE OLAN YOLDUR?

Yollar vardır, içe doğrudur. En zoru da Gaia’ya doğru değil de içe olandır. Oysa insanoğlu mekan değiştirmenin zor olduğunu düşünür. İçinden bir yerden başka bir yere en son ne zaman ulaştın? Yoksa sen de içini dinlememeyi tercihleyenlerden misin? Zaten bu daha kolay olandır. Diğeri içten geçer ve cayır cayır enkarnede olduğunu hissettirendir asıl.

BİLMEK VE DEVAM ETMEK

NEYSE O

admin | 03 December 2009 12:08

İnsan ömrü…

Her doğduğu gün ölümünün başlangıcı..
Hayatın tezatlığı bu kadar basit ve gözler önünde işte..
Bu kadar işler… Sekmeden..

Bir sayı doğrusu üzerinde atıyoruz adımlarımızı…Artılarr ve eksilerr.. Kimi eksilerden başlar saymaya sonsuz sayılan sınırlı sayıda noktaları diğer eksene doğru,kimi ise artıları görmüştür gözünü açtığında ilk…Tek bir değişmez gerçek vardır ki,ilerledikçe mutlaka yokolacaklardır…Ya artılar eksileri götürecek ya da eksiler artıları yok edecektir..Hayat bir yok etme ve yokolma üzerine kuruludur.

yaşam, gerçek ve kabullenmek kavramları

astral | 16 November 2009 16:00

Yaşam ağır bir gerçek. Önceki enkarnelerinden topladığın bir iz.

Taşıyabilene ne ala. Gerçek, öncelikle kabullenmek içindir ki; bazen en ızdırap verici olan da budur.

İddia ettiğim her şey yalan. Bu böyle olur mu hiç dediğim her şeyde gördüm ki, durum hiç de öyle değilmiş. Biliyorum dediklerim komple palavra çıktı. Ben yanıldım. Dünyaya karşı atıp tuttum, tükürdüklerimi yaladım. Komple ziyanmışım.

Hakikat

Alperun | 08 October 2009 09:44

Ayakkabılarını bağladı. Oturduğu yerden bir hamlede fırladı Phi. Yürümeye başladı. Yıllardır düşlediği gibi, ayakkabılarını bağladı ve evden dışarı çıktı. Yol, uzun ve ince bir hattı ufkuna uzanan, görünmeyen çizgiyle ikiye ayrılmış gibi; gel ve git’ten ibaretti yolculuk belli ki. Gördü ki olması gerektiği gibi, gelenleri ve gidenleri vardı yolun sağ ve solundan ilerleyen. Sağını solunu görmeyen, önüne bakarak ilerleyenlerdi bunlar. Phi de onlara bakmamayı öğrendi.

Yolculuk, bir anlık kararı değildi. Sadece, herkesin bir gün bu yoldan geçeceğini düşündüğünden o erkenden yol almak istemişti, ancak ayrılma vakti beklenmedik bir anda gelip çatmıştı, tek sorun buydu. Yine de vakarını korudu. Phi, henüz çocuk denebilecek bir yaşta olmasına rağmen yaşıtlarından çok olgun dururdu. Az konuşur, az yer, az uyurdu.