bildirgec.org

gelecek hakkında tüm yazılar

71 YILDIR SENİN EVLADIN OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM….!

zzeliha[pilli_silinen_hesap] | 09 November 2009 11:44

ATAM.
Özlüyorum seni…
İnsan hiç görmediğini birini özler mi?
Özlermiş be Atam,yokluğunu derinden hissederek…
Unutuyoruz sanma seni ne olur?
Sanma bıraktıklarına sahip çıkmıyoruz olur mu?
Sen her an aklımızdasın,emanetlerini canımız pahasına koruyoruz emin ol biz gençlerden…!

Son zamanlarda daha da bir hisseder olduk yokluğunu senin.Olsaydın keşke şu an,sesini ve nasihatlarını dinliyor olsaydık.
10 kasım denen o kara gün olmasaydı hiç…
Bayraklarımız yarıya inmeseydi;senin gibi dimdik ufuklara bakıyor olsaydı…

İNTEL YARININ MİMARLARI YARIŞMASI

SERKANEHIR | 30 October 2009 09:52

İntel, bizi geleceğe dair öngörülerimizi paylaşmaya davet ediyor. Uçan arabalar, insandan akıllı robotlar, parlak kıyafetler… Peki seni heyecanlandıran fikirler neler? Senin fikirlerin ne? Bu sorulara vereceğiniz cevabın gerçekleşmesini sağlamak için bir adım atabiliriz. İntel “Senin Yarının” projesi ile geleceği pozitif, yaratıcı ve işbirliği içinde düşünerek tasarlamak için cesaretlendiren bir sosyal medya platformu hazırlamış. Ayrıca geleceğe dair öngörülerini paylaşan ve en yaratıcı 10 proje içine girenlere Microsoft, Superonline, Kaspersky ve Netron dan ödüller kazanılabiliyor.

DAMLA DAMLA SIZIŞLAR

il mare | 04 October 2009 14:45

Bir damlacık sızılır her bir hayata ve bir damla sızı kalır kalpte yokoluşların hatrına
Bir damlacık sızılır her bir hayata ve bir damla sızı kalır kalpte yokoluşların hatrına

Dışarıda olmak;az önce dışarıda olduğun için evine gelmek,birkaç saat öncesine kadar zilini çalıp beklemek zorunda olmadığın dükkanların,kafelerin kapılarından girdiğin için,işte şimdi diyafondan çıkacak olan ‘kim oo’ sesine cevap vermeye hazır beklemek, güzel.

‘Benim,aç’ Gene ben. Bu sefer daha başka ama;daha büyümüş ve görmüş.Kimbilir neler neler?Kimlerle aynı havayı solumuş olarak bu defa.
Kaç katille gözgöze gelmişimdir bugün acaba?Kaç cinayete ortak olmuşumdur saliselik bir bakışla,hangi çaresiz maktulün çırpınışına…Kaç başarıyı taramışımdır sonra gözlerimle gene,şu kendinden emin,ayakta dikilen güzel gözlü adam;kaç mutluluk vardır hayatında,toplansa bir elin parmakları ediyor mudur? Tam karşımda,önemli bir yer ile randevusu varmış gibi giyinmiş duran,lacivert takım elbiseli,kır saçlı, yakışıklı amcam. Sadece bir yudumuna ortak olabildiğim,ceketinin iç cebinden çıkarıp yudumladığı şişesinden belli kanyakını,uzaklara dalarak hangi düşünceler eşliğinde yudumlamıştı acaba?Çok geride bıraktığı o büyük aşkı mı vardı aklında ya da yakın zamanda kaybedip de unutamadığı ya da kaybedeli zaten uzun zaman olmuş hayat arkadaşının hayalini mi ortak etmişti yudumlarına, ya da kim bilir ne zaman içinde olduğu kanlı bir savaşın yaralılarının acı inleyişleri mi karışmıştı,kulağına bir yandan takılı olan kulaklıktan çıkan müziklerin arasına.Hangi şarkıyı dinliyordu,radyo muydu,yoksa torununun yüklediği hep başa dönen şarkılarla mı keyifleniyor,hüzünleniyordu?Acaba içkisinden bir yudum alma ihtiyacını onda uyandıran nağmeler hangi sözlerin sahibiydi,hangi şarkının hangisine geçişindeydi?

Farklı Fikirlere İlginç Siteler

Dreammaster | 03 September 2009 14:51

Aynı şeylerden canınız sıkıldı ve interneti farklı şeyler için de kurcalamak istiyorsunuz. Farklı fikirler, bazıları faydalı bazıları tamamen gereksiz ama hepsi birkaç dakikalığına da olsa bizi oyalaya bilecek şeyler hakkında bir derleme. Eminim sizinde canınız sıkıldığında uğradığınız farklı örnekler vardır. Bu ve bunun gibi örnekler…

http://www.futureme.org/

  • Merhaba ben artık ölüyüm
    İngiltere’de kurulan bir web sitesi, ölüm ve yaşam arasında bir köprü olmayı hedefliyor. Last Message ( son mesaj) adlı internet sitesi, üyelerinin hayattayken geride kalanlar için özel mesajlar hazırlamasına izin veriyor. Belli bir ücret karşılığında, Ölüm anından sonra bu mesajları kalanlara iletiyor. Fakat öldüğünüzden nasıl haberleri oluyor ve yayınlarlar mı orası muamma yayınlamazlarsa rüyalarına girme gibi bir olasılıkta var tabi…

HASBIHAL

il mare | 24 July 2009 10:34

minik kızla teyzemin koyu sohbetini simgeleyen bu fotoğrafın havası,teyzemin kamera korkusuyla ilginç bir hal almıştır:)
minik kızla teyzemin koyu sohbetini simgeleyen bu fotoğrafın havası,teyzemin kamera korkusuyla ilginç bir hal almıştır:)

Her zamankinden daha tenha bir kumsalda ve her zamankinden çok daha duru ve hareketsiz bir deniz dibinde,içimdeki kalabalıkla bu tenhalığı dengelemeye çalışıyordum,tadını çıkarmaya çalışıyordum söyledikleri gibi,istemeyerek. İstemiyorum çünkü hem içim hem dışım benden ibaret olsun,sade kendimi dinleyeyim istiyordum.Ama her defasında bir şeyler giriyor araya,yanıbaşımda uzanan kardeşim ya kremi uzat diyor ya suyu,kitabı,ve saireyi,ya da hadi denize diye çekiştiriyor kolumdan,kendi başıma ortasında olmaktan çok daha keyif duyduğum maviye doğru.
Kardeşi hallettik tam,nazım da geçiyor sitemim de ,seçmeden kurabiliyorum cümlelerimi kendisine;bu sefer de yanıbaşımdan bir teyze ‘kızımm’diye sesleniyor. ‘Okuyor musun sen?’
Henüz ‘kızıım’ seslenişine cevaben kafamı teyzemden ötürü kaldırmamıştım ki bir yandan bir göz teması olmaksızın kulaklarımın algıladığı bu soruya aslında gene göz teması sağlamaksızın cevap vermenin de görgüsüzlük olmayacağını düşündüm,karşıdan artık bir tepki beklemeksizin bir genç görüldüğünde otomatikman ağızdan çıkan o soruya karşı benim de otomatik cevaplarım vardı ne de olsa,teyzelerimizin kazandığı fiks,tepkisiz soru sorma alışkanlıkları bize de aynı tarzda cevap verme yetisi kazandırmıştı sonuçta.

Ama o da ne…Yıllardır bu soruya verdiğim cevap tam gene çıkacaktı ağzımdan ki,birşey beni durdurdu,cevabım bu sene değişmişti. Hayır,ben artık okumuyordum, avuçlarımda sardığım kitaba karşı gösterdiğim eylemin isminin aynılığı,hayır,’görmüyor musun okuyorum’ cümlesine sahiplik eden iğrenç espiriler getirmedi aklıma ; fakat hoşuma gitti bi kitap bile okuyuşum,bu yılın ilk ‘okuyor musun’ sorusunun bende uyandırdığı hissin,artık bir çatı altında topluca okumayacağım gerçeğine bir alternatif doğurması,daha doğrusu hep var olup da benim de hep gerçekleştirdiğim bu alternatifin bu sefer kafamda başkaca vurgulanmasıydı hoşuma giden.Sonunda sınanma telaşı olmadan,artık yalnızca kendim için okuyordum…diyemezdim tabi teyzeme…

SURROGATES

emsvizyon | 17 June 2009 17:17

bir çizgi roman uyarlaması olan surrogates‘in başrollünü bruce willis oynuyor. hikayesi oldukça ilginç olan yapım 2017 yılı dünyasını yansıtıyor beyaz perdeye. insanların sosyal olmak için robotları kullandıkları dünyada, gerçek bedenler “güvenli” evlerinde bir bilgisayar aracılığı ile robot bedenlere bağlıdır. onlar ne görür,duyar, hissederse gerçek beden de onu hissedecektir. hatta evlilikler bile robot bedenler ile yapılmakta, birbirlerine “gerçekte” hiç dokunmamış ve hiç birzaman biraraya gelmemiş kişiler yaşamlarını beraber sürdürmektedirler. gerçekliği, sosyal yaşamı ve algılayışlarımızı sorgulayan film, bunu bilim kurgu temalı bir dedektiflik hikayesi ile sunuyor bize.

rastgele saldırılara uğrayıp yokedilen surrogatelerin sahipleride hemen ardından ölü olarak bulunmaktadır. detektifimiz de bu cinayetlerin peşindedir.
film çözüme ulaşırken, çevredeki manzara insanların sosyal yaşamlarındaki maskelerin ardını görmemiz için gerekli pencereyi aralamaya çalışıyor, çeşitli ip uçları da sunuyor.
ülkemizde 25 eylül 2009 da gösterime girecek filmin fragmanı burada.

geçmişten siyah beyazlar

nazokiraze | 28 May 2009 19:40

Bir derginin arşivlerini kurcalarken buldum bu fotografları, çok hoşuma gitti biraz da tuhafıma geçmişe gezi düzenleyelim istedim.

Fotograf 1943 yılında çekilmiş,Bolivya yerlilerinin zengin kişileri, son model beyaz eşya modellerine bakıyorlar.

1921 yılında çekilmiş ve altına kadınların kuşandığı en son moda diye not düşülmüş bir fotograf. O zamanın hanım mankeni ve son model kıyafet tanıtımı içeriyor. Manken günümüz manken kriterlerinden çok uzak ölçülerde ,demek k, eskiden 90-60-90 o kadar da önemli değildi.

Dünyanın dijital kütüphanesi

cavo | 02 May 2009 20:00

Word Dijital Lıbrary
Word Dijital Lıbrary

Dünya sayısal kütüphanesi internet üzerinden okuyucuları için bilgi aktarımına başlamıştır.

Dünya çapında en büyük kütüphanelerin, içinde barındırdığı önemli eserleri bünyesine alan ve (UNESCO) Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatının, ayrıca (BM) Birleşmiş Milletlerin yer aldığı Pariste bulunan genel merkezde açılışı yapılmış olan ücretsiz www.wdl.org sitesi, bünyesinde bulunan Arapça, ingilizce, İspanyolca, çince, rusça ve portekizce dilleri arasında gezinme yapabilme imkanı sunuyor.

Üstelik bu sitede ayrıca 40’ın üzerinde yabancı dilin eserleri de bulunuyor.

Bu projeyi ortaya çıkaran Amerikan kongresi kütüphanesi direktörü James H. Billington, ”Gerçekleştirilen bu sitenin Europeana, (Avrupanın online kütüphanesi), ve Google’ın Book Search ile bir rekabet halinde olmadıklarını iletti.

James H. Billington ile birlikte bir ekip tarafında kurulan siteye, mısır’da bulunan İskenderiye kütüphanesi, Franda’da bulunan kütüphaneler ve birçok kültür eğitim kurumları yardımda bulundu.

BİZ ASLINDA NEYİZ?

pilasdik | 09 April 2009 16:19

gördüm ki, son günlerde bir “günün/haftanın/ayın sözü” furyası var hafif’te hafifçe…
başım kel olsa da, benim başım kel mi, diyerek
pek çok romancıya ilham kaynağı olan ulu şahsiyet Mevlânâ Celâleddin Rûmi’nin “hikmet”ini paylaşmak istedim bir mahzuru yoksa.

buyrun lütfen…
“İnsana, aradığı şeye bakılarak değer biçilir.”(Mevlânâ Celâleddin Rûmi)

aradığımız “şey”ler ne ise, biz (biraz da) oyuz esasında.
sinemalarda gösterildiğinde epey yankı yaratmış, bazı kesimlerde “kült” mertebesine erişmiş; babel ve 21 gram filmleriyle de ses getiren 46 yaşındaki meksikalı yönetmen alejandro gonzalez inarrutu’nun seyredenlerde “ayrı” bir tat bırakan
2000 tarihli sıradışı filmi amores perros’tan(paramparça aşklar ve köpekler) beni un ufak eden bir replikle, sizleri baş başa bırakarak “huzur”unuzdan ayrılmak istiyorum:

“Biz, aslında kaybettiğimiz şeyleriz.”