bildirgec.org

gece hakkında tüm yazılar

Misafirim gece…

| 25 March 2009 16:18

 blufiles.storage.live.com
blufiles.storage.live.com

Gece geçmek bilmedi. Bazen böyle oluyor. İnsan hayatında bazı geceler çok uzun yaşanıyor. İşte onlardan biri, ben de durakladı bu gece. Çok yorgundum, erken uyumuştum; aniden açıldı gözlerim. Hayır, bir ses duymadım, biri de uyandırmadı. Açılan gözlerim, birden karanlığa bakakaldı. Kalktım, bir bardak su içtim ve saate baktığımda, saat ikiye beş vardı. Tekrar başımı yastığa gömdüm, yok bu gece uyku gezmeye çıkmış.
Peki, öyle olsun gece; sen ve ben beraber sabahlarız, o vakit. Daha önce açtığım gece lambamın altındaki kitaba uzandı ellerim. Jeff Abott’ın “Mahzen” adlı kitabı; oldukça heyecanlı bir kitap, zaten son sayfalardaydım, okudum ve hemencecik bitti. Tavsiye ederim, gece size misafir geldiğinde. Kitabı başucuma bıraktım. Tekrar denedim yastıkla bütünleşmeyi, nafile.
Yine ayaklandım, gecenin kararttığı evimin salonuna doğru. Köşe lambasını açtım ve kırmızı koltuğuma bıraktım kendimi, yavaşça. Yavaşça tekrar kalktım yerimden, televizyonu açmamla kapamam bir oldu. Kapama düğmesinin altındaki dolaptan albümlere elim gitti. Tüm albümleri kucaklayarak çıkarttım. Kırmızı koltuğa yayıldı, hepsini koyarken. En önce bebeklik ve çocukluk dönemi albümlerimi açtım, birer birer. Bir tanesinde ağlayan ben, diğerinde kahkahalar atan ben, derken aniden aklıma geldi; eski evimizin avlusunda koşuşturduğum ben.
Evet, hatırladım; çünkü beni kızdıran abimin peşinden deli gibi koşuyordum. Yormuştu beni ve çok ağlatmıştı o an, susturamamışlardı gün boyu. Sonra ilkokul dönemindeki fotoğraflar çıktı karşıma. Çok güldüm, 23 Nisan şenliklerinde pembe elbiseli kızı görünce; suratı buruşmuş, dizlerini birbirine dayamış V şeklinde ve bir eliyle elbisesini sımsıkı yukarı doğru tutmuş, belli ki acil tuvalet ihtiyacı gelmiş. Tekrar güldüm, çünkü fotoğrafta yanımda duran kardeşim fotoğraftaki bana gülüyordu, kahkahalarla. Şimdi de bana gülüyor mu bir yerlerden? Gülümseyen dudaklarıma akan gözyaşlarımı, ellerim kuruladı. Saat dört olmuş, daha bakılacak yığınla geçmiş hatıra defteri varken, gerisine bakamadım; benle başka gecelerde sabahlasınlar diye. Yastıkla tekrar bütünleşmeliydim, yeni bir hayat ışımadan ruhumu dinlendirmeliydim. Gecenin misafirliğine an itibari ile son verdim…

roller

neceff | 25 March 2009 09:47

-tabula rasa
uçurum…
biriken veresiye romans
ve saklıya ittirilmiş hayaletler

ben bir kadını öldürdüm
çekerken canım ölümü
utanmaz ve kepekliydi mevsim
kaşıdıkça döküldü
bitmeyen bitter

-tabula rasa
beynelmilel…
girilen ve çıkılan
sahipsiz yara

ben bir kadını öldürdüm
sırtımı tırmalarken gölgeler
göz kapaklarım gergef
ve terliydi göz bebeklerim
kirpiklerimde kıvrılan bekleyiş

-tabula rasa
asil felaket…
pornografik yitiriş…
ve her şeyde bir hayır yok
evetlerin sahte uygarlığında
hani nerde
iklimler ayarlama enstitüsü

Ne Yapılır

beyrek | 22 March 2009 15:34

böyle diyorum

taha3045 | 16 February 2009 18:40

Bugün ömrümde yeni bir sayfa açmak istiyorum seninle, günlerin bu değişmez çarkına bir çomak sokup, eskisi gibi içim ateş dolu, başımda ise kavak yelleriyle dolaşmak.Her gün yeni bir şey keşfetmek sende ve her gün bir yenilik umudu.

Yastığımın altındaki karabasanı çöp torbasına doldurup, beni kurtarsın diye beklediğim süper kahramandan ümidi kesip , karanlık hayalleri lavaboya kusmak istiyorum. Seni korkulardan uzak, öpücükleri tüketerek sevmek istiyorum ve hayallerde bile yalnız kalmamak..

En gerçek sevgi bu olsa gerek diye düşünür ya insan her aşık olduğunda, bu kez milyon kere milyar gerçek diyorum. Çünkü kendi sevgimi kıskanıyorum, sevmenin uyumak gibi sıradan bir iş olduguna karar veren kalbim şimdi tıka basa aşk istiyor.Mide bulantısı olma olasılıgı olmadan.

ANORMAL

ceyhunak | 16 February 2009 09:51

ceketsiz.blogcu.com
ceketsiz.blogcu.com

Mevsim kış, hava ayaz….
Üzerime örttüm geceyi;
yorgan misali,
Üşümüyorum şimdi.
BEKLEMEKTEYİM GÜNÜ,
Zamanı gelince… gideceğim.

Rüzgarın gölgesine yaslıyorum sırtımı,
Saçlarımı Meltem okşuyor,
Ürperiyorum…
Kurumuş dallardan;
Güneşi topluyorum tek tek…
Parlak olanlarını seçiyorum,
Bir gün sapsarı, bir gün turuncu,
Bir gün kızıl..
Saçların gibi bakır..
Vazgeçilmezliğine dolamışsın onları,
En etkili silahın sanki.
Şimdi yüreğimde izleri,
Tıpkı bir ağıt gibi.

Ben Ne için(lere)…

| 11 February 2009 19:59

Kapı aralığında kalmış istekler, denize ulaşamamış hedefler, ertelenen duygular ve aman boş verler… Ne için? Her şey ne için?
Güneşin her güne yeniden misafir oluşu, mehtap ve deniz; bu güzellikler ne için? Yaşadığını sanmak mı? Yoksa yaşamak mı?
Ne için arkadaş? Sorular senin için mi? Yoksa benim için mi? Söyle aradığın aşkı buldun mu? Ne için buldun? Seviştin mi dorukta, ne için? Bulabildin mi tüm sorularının cevabını, ne için?
Böyle soruları eminim arkadaş çevreniz de veya başka çevreler de sormuş veya duymuşsunuzdur…
Sabahın dördü ve bu saate kadar dayanılmaz sorularla; dört arkadaş, inanılmaz bir çıkmazın içine sokuyoruz birbirimizi. Yaş 25’ti o gece ve yığınla sorularla uğraşıyorduk.
Birden aklıma gelmedi, geçmişteki o gece. Yine, o arkadaşlarla bir aradayız bu akşam. İnanılmaz bir şekilde aynı sorular dönüyor ağızlarda ve hiç bıkmadan cevaplanıyor, aynı repliklerle. Kaderden tutun da ölüm, aşk ve neler…

Gece

makaleci | 04 February 2009 14:16

Küstahça doldurdu odayı gece
Umurunda mıydı ?
Odayı aydınlatmaya çabalayan sokak lambası,
yahut
Ilık nefesinde sözcüklere sığınan bir adamın duası…

Hoyratça odayı doldurdu gece
Yanına arkadaşı karanlığı almayı unutmamıştı,
Yemin etmişlerdi sanki bozmaya aydınlıkları,
Mutluluk güneşini evlerine dolduranları…

Kızgınca odayı doldurdu gece,
Hani güçlüydü, boğacaktı ışığı?
Her sabah inatla doğan güneşin gücünü kıramadı
Sirayetinin geçiciliğini anladı …

Olgundu artık gece…

Şafak Sökmek Üzere

ceyhunak | 20 January 2009 09:24

Şafak sökmek üzereydi, sabahın o bakır rengi geceme vururken, ben senin kıyılarına vurmuştum. Saat 5’i vurdu, gözlerin gözlerimi. Zaman hiç durmadı koştu, ellerim ellerinde durdu. Saçlarını savurdun, gönlüme doladın, tam boğulmak üzereydim, bir den yok oldun. Şafak sökmek üzereydi, ama ağzımızdan kelimeler sökülüp, dökülmedi. . suskunluğumuzun kelimelerini dinledik, ne çok şey anlattık birbirimize. Sessizliği paylaştık öylece. Paylaşacak ne çok şey var aslında istenirse, bir hayat, bir kader, bir ömür, bir sessizlik… Yan yanayız ama ayrıyız, bir nasıl yaşarız. Bir yüzün aynada, yansıman yanımda, sen kendine bakarken, ben sana bakıyordum aslında. Yansımalar yansıttı seni bana. Şimdi al eline bir mendil, salla ardımdan. Hani şu eski filmlerde ki gibi… Neden mendil sallanıyor şimdi anlıyorum, gideni ardında göz yaşı akıtıldığı için…
Bu şafak hep sökmek üzere. Sökülecek daha çok gece var

Geceleme

ceyhunak | 27 December 2008 12:24

Gece;
Bildiğim en karanlık hece.
Dün gece;
Duyduğum en derin kinaye.
Gece,
Bildiğim en güzel hikaye.
Bu gece;
Gördüğüm en sade çehre.
Gece,
Sorduğum en basit bilmece.
Her gece;
Uyuduğum bir gece.

şarapsal kavramsal bakış / şarabın etkisi

neceff | 26 November 2008 11:03

şarap dökülse gece karanlığına biri haykırsa dünyanın sahteliğini

ilikleri çözülse ayık rol yapan sevinçsiz oyuncuların, bağı kopsa bu kaosun boyu kısalsa- kargaşayı kaydeden görüntüler kaybolsa rüzgarda sanılsa -ki- uğrayacak fırtına sok kez bağlara

ve hasat sabahın güzel güneşi – taptaze-
yepyeni

şarabın kokusu yeni bir dünya

-üzümün kanı-