bildirgec.org

gece hakkında tüm yazılar

ateşli bir gece macerası

nazokiraze | 23 December 2009 09:19

Başlığı görüp ne beklediniz bilmiyorum ama dün gece gerçekten başlığa çok uygun bir gece geçirdim, paylaşayım dedim, faydalı bilgilerle pekiştirirsek işe yarar belki.

Dün gece saat 23:00 civarı uyuyan oğlumu gidip öptüğümde biraz sıcak oldugunu hissettim , hemen derece ile başına üşüşünce onun uyku sersemi bagırtısıyla karşılaştık, dalsın etsin ,öyle ölçelim derken ne zaman içeri girsek karanlıkta bizi kollayan bir çift göz gördük. Neden sonra ilk defa kullanacagı yeni dereceye heves etmiş olacak,(derecesini geçen gün kızımın mp3 çalarının kulaklık deligine sokarak kırmıştı ve yenisini almıştık) bir çığırtı, neymiş ateşini ölçmemize izin veriyormuş.(Çocuklarda Ateş Ölçme Yöntemleri)

Bağban…

gencay seysi | 21 December 2009 16:26

İki elimde iki nefes…
Portakal kokusu,
Işığın dokusuna, bir de,
şu gürültü,
Gözeneklerine…
Gelmişsin.
Yol ediyor gelişin…
Hoş beş,
İnşallah maşallah…
Bir sırt dönüyor.
Güvercinler uçmuyor,
Güneş batmıyor…
Hayat durmuş değil
Ve uzayıp kısalmıyor gölgeler.
Aynı hızda dönüyor semazen,
Aynı hızda başım.
Hepi topu bir gitmek işte!
-Elleri ceplerinde…-
Durgun bir denize girerkenki halkalar
Gözlerinin çevresinde yine.
Bilirim ki, aşk doludur cepleri.
Biliyor ki son kez dönüp baktığında,
Yeni bir bağ kuracak,
Toprağın eskisine
Bağbozumu mevsiminde bile!
Bir bakışla bağban olacak
Yeni eskiye…
El değmemiş fidelerinde
Kara bir pençe,
Kör bir makas gibi…
Gelecek…
Öyle biliyor,
Bilsin…

UÇMAĞ – I AHMER

maltoferfol | 04 November 2009 09:31

Eğer cennete serilmişse kırmızı;
sırattan uçarak geçilir.
Kan damlar değdiğin nefesten.
Kokusu sızar kırmızımsı yapraklarına…
Üfler, ılık boşluğu mühürler kırmızıda
Elleri kulaklarında duyduklarına kapalı…
Fısıltı yayılmakta ve çığlık kan kırmızı
susmakta…

Kırmızı senli yaralarda,
kan(ak)acak sevdasında kan(aya)cak
kırmızda gözleri kamaşacak
durduracak kanamayı! Susacak…

KOYNUMDA HÜZÜN

kahvekokusu | 29 October 2009 12:04

Hasretinle sevişirim her gece
Her gece koynumda hüzün, senin yerine…
Özlemlerim dağ gibi büyürken içimde
Çoşkun bir ırmak olur sana akar yüreğim…

Dost sohbetleri yalan
Sığındığım şiirler yavan
Hiç kimseyi, hiç bir şeyi koyamam yerine…

Gecelere yüklesem efkarımı, taşıyamazlar
Ben kalırım bana, bir başıma…
Hayalinle dertleşirim her gece,
Her gece koynumda hüzün, senin yerine…

SİYAH’A ÇALAN KAÇIŞ

maltoferfol | 21 October 2009 10:47

Karanlık dik yokuşlardan kaçan adımlarım…
Parkeler üzerinde ağır , bir o kadar koşar adım kaçışlarım…
Tenim ıslak, ter kokusu tiksintisinde…
Gece gibi karanlık bakışlarım, kör seslere…
Sağır kulak, iz bırakan görüntülere…
Dolaşmış, dolanmış etek uçlarıma duygular…
Kaçma zamanı gece gibi…
İzsiz,
Bizsiz,
Yokuz hiç olmadık dar sokaklarda yaşamadık…
Yaşatmadık yalanla ağırlaşan koşar adımları…
Siyah gecede hiç biz olmadık…

gece hızlanıyoruz.

massay | 08 October 2009 12:48

1970’lerde Paris gazetelerinde şöyle bir ilan çıkar:
” Ucuz ve hoş bir yolculuk istiyorsanız bize 1/4 frank yollayın.”
Birçok saf insan bu parayı yollar, kendilerine şöyle bir mektup gelir:
” Mösyö, sakin sakin yatağınızda dinleniniz ve dünyanın döndüğünü hatırlayınız. 49. enlemde (Paris’in enlemi) günde 25.000 km’den çok yolalmaktasınız. Güzel manzara istiyorsanız perdenizi açıp yıldızlı göklere bakınız.”
Bir süre sonra mektupları yollayan adam bulunur ve dolandırıcılıktan yargılanır, hüküm giyer. Söylendiğine göre adam para cezasını ödedikten sonra boynunu bükmüş ve Galile’ye benzer bir tavır takınarak ” Dünya yine de dönüyor” demiştir.

Aslında adam haklıdır. Çünkü dünya bir yandan güneş etrafındaki yörüngesi üzerinde saniyede 30 km. hızla kaymakta, bir yandan ekseni etrafında dönmektedir.
İlginç olan şudur:

güneş, ay, sorgu sual ve ötesi…

astral | 14 September 2009 13:32

Gece ve gündüzün ruhu kadın erkek gibi farklı. Ay ve güneş. Gündüz işe sarpa sarmış, düşünemeyiz iç dünyamızı. Oysa ay… Ay dipten derinden etkiler. Esir alır, düşündüklerini değil düşünmediklerini dahi ele alırsın. O seni alır. Debelen dur. Zaman durmaz, akmaz; oysa saatler geçmiştir.

Gündüz işte saate bakarsın, akşam ne çabuk geçti dersin. Gündüz iş yaparsın. Kalp, rötarlı bir saat misali kapıda miyavlar usulca… Oysa akşam saatleri başladı mı, kapı ağır ağır açılır… Dökülür yaşananlar, acılar, bohçalar, keder, umut, olan ve olmayan/ olmayacak olanın kederi ve bunu bilmek gene de istemek bir yandan da… İşte akşam bir yandan ateştir. Yakar. İster sıcağında ister cehenneminde… Ruhun neye uygunsa çekip çevirir. Bazen akşam olmasın dersin. Çünkü dünya üzerine akar, yanıt veremezsin, onca soruya/ sorguya…

bocuk gecesi

nazokiraze | 14 September 2009 10:25

Trakya’da her yıl hicri takvimin 62. gecesi (hızır takvimine göre 60 veya 70 kasım) özel bir şekilde yaşanır. Bocuk Gecesidenilen bu gecede (ocak ayının ilk iki haftasının içinde ) çeşitli etkinlikler yapılır.

Ülkemize muhacir vatandaşlarımız tarafından getirilen bu gelenege göre çok eskiden Hristiyan’ların o gece besledikleri domuzları öldürerek pişirdikleri için ve bu kokuyu bastırmak için kabak pişirilirmiş (bölgede bocuk domuzu diye hakaret için kullanılan bir tabir de vardır) inanca göre bu gecede kabak tatlısı pişirilmezse o eve bocuk cadısı (bocuk dedesi veya bocuk karısı da denir) gelir. Bu gecede komşular birbirinin evinde toplanarak tatlının yanında mısır ,akıtma gibi yiyecekler yenir ve karşılıklı maniler söylenir, çocukları korkutan cin,peri,cadı masalları anlatılır.

Lazer bisiklet yolu

onogono | 11 September 2009 10:01

Bisiklet çevreci, ekonomik ve eğlencelii bir ulaşım yolu. Ne var ki ülkemizde bisikletler için özel yolların olmayışı ve üstüne dikkatsiz, duyarsız araç sürücüler de eklenince bu eğlence her an bir kabusa dönüşebiliyor.

Araçların arasında gündüz bisiklet kullanmak yeterince tehlikeli iken, gece karanlıkta farkedilmek bir o kadar daha önemli hale geliyor.

İşte LightLane tam da bunu yapıyor.
Sürücüler sizi farkedebilsin diye, araçlarla aranızda güvenli bir mesafe bırakacak şekilde bir “lazer bisiklet yolu” oluşturuyor.

Dalgakıran

lagos | 21 August 2009 17:56

adı kadar ürkütücü değil aslında.. dalgakıran..
olduğu yerde hiç istifini bozmadan duran, kendi halinde bir kayalar yığını. bilemiyorum onun duyguları var mı, birşey hisseder mi? ama bildiğim bir şey varsa o da dalganın duygularının olduğu..

dalgakıran hiç düşünür mü acaba, zayıflattığı dalgaların ruh halini? vicdanı sızlar mı hiç tüm heybetiyle gelen dalga eridiğinde? deniz onun yüzünden konuşamaz bazen, söylemek istedikleri içinde kalır. kini, öfkesi, nefreti dalgakıranla kırılır. ve sular altında kalır. deniz bu duygularını içindekilere püskürür bazen. o zaman daya birkaç balina karaya vurur ya da sürü halinde balık ölümleri gerçekleşir. belki bir yunus yüzemeyeceği sığ sulara atar kendini, intihar edercesine.