bildirgec.org

gece hakkında tüm yazılar

gece

sbaskentli | 24 February 2006 23:00

gece tüm alacakaranlığı ile yaklaşmakta ve tekrarlanamayacak bir zaman süreci daha kendini tamamlamakta bense hala günü kurtarmak adına çaba göstermeye devam etmekte ve o kadar ahkam keserek yazdığım konular hakkında bugünde bir kaç lakırdı dışarda bir şeyler yapamamış olmamış olmanın acısı içimi yakmakta..

Yaklaşan geceniz huzurlu yarınların aydınlık olsun dostlarım

ve sonra akşam oldu yine

| 20 February 2006 18:15

güneş boğazından ikiye parçalanmış bu şehrin üzerinde batarken, soğuktan bir kuş daha öldü…

yine görmedim gün batımını bugün. oysa o kadar da severim ki bu hafif esintide çırpınan güneşin, dalgalarca yavaş yavaş yutulmasını izlemeyi… hele ki çay varsa yanımda; bir de hoş sohbet bir dost..
daha ne olsun!
sağlık olsun, şükürler olsun, aşkolsun…

yine görmedim gün batımını bugün. geceler benim, ben gecelerin. gündüz “başkasının hesabına” çalışıp başkasının hesabına yaşıyorum yıllardır. ne koyarsan koy adını, en insaflıca “rezillik” bunun adı.

gece görüşü

azurenus | 07 August 2005 21:56

babalarının sözünü dinlemeyip geceleri ışıkları açık bırakanları nasa tespit etmiş. dünya’mız gece nasıl görünüyor? new york, los angeles, londra, japonya neredeyse gündüz gibi. biz de hiç fena değiliz aslında. ve de avrupa amerika’dan daha büyük ve aydınlık.

[dünya gece nasıl görünüyor]

Elim Sende

ezilmis_leylaklar_kitabi | 27 April 2004 08:14

Elim Sende

1.
Tüm kapılar sonsuza dek… Bu tozlu örtüler, bir pencereden kopuk kopuk, ara ara görünen deniz parçası. Hep aynı yalnızlığın büyüttüğü o şey. O kara duygu. O alkol hali. Durgun.

2.
Geceleri iş dönüşleri. Bilmiyorum. Nereye gideceğimi hiç bilmiyorum. Kaç yıl önceydi, gar lokantasında bir balo vardı. En çok babam sevinmişti beni öyle büyük bir adam gibi takım elbiselerle görünce. Kâküllerim. Boynumdaki hüzünlü kelebek. Taşrada bir gar lokantası. Kar yağdı tüm anılara. Yalnızlığın yalın hali, yoksulluğun -den. Okuduğum her öyküde arıyorum o günleri.

gece acikmasi..

cfq | 05 September 2002 04:46

aciktigimi hissediyorum. sonra bunun mantikli olup olmadigini du$unuyorum. en son yemek yiyeli 7-8 saat olmu$. mantikli diyip di$ari cikmayi du$unuyorum. araba ile be$ikta$a gidip bufeden bi$ey yemek amacim.

icq’da aboo var. aciktigimi ona da soyluyorum. bana bu saatte yemek yersem sagliksiz olacagini ve $i$manlamama sebebiyet verecegini acikliyor. uyku duzenimdeki problemden bahsediyorum. o zaman tamam diyor. bu shifted programa o da hak veriyor. gidecegimi soyluyorum. “oki doki” diyor. icq’da bikac ki$iye daha ayni cevaplari yaziyorum. onlar da “peki”, “iyi geceler”, “bok ye” gibi cevaplar veriyorlar.

Saçmalıklar – 4

oky | 30 July 2002 02:13

herkes yatmıştı.

henüz uyumamış olabilirlerdi ama ben sigarasızlıktan çıldırıyordum. babam ve annemin yattığı oda. evin yatak odası diye adlandırılan kısmı. hususi olarak anne ve babanın yattığı oda ama. içinde birileri yatıyor diye yatak odası olarak adlandırılan kısım değil. mesela benim odam. içinde bir yatak var ve yatıyorum. ama özellikle anne ve babanın yattığı odalara yatak odası deniliyor. kısacası odalar arası sınıf ayrımı gözetiliyor.

benim yattığım ama yatak odası olarak söylenmeyen odadan üç metre ötedeydi annem ile babamın yattığı ve yatak odası olarak söylenen oda. kapısı kapalıydı. sigara içmeye elverişli bir ortam yarattı evin krokisi o an için. böylece, ev içi oda sorunlarını bir kenara bırakıp dolaba sakladığım sigara paketini çıkardım. hiç içine bakmadan elimle bir sigara dalı aradım. fakat bu yordamla, elim; çakmak ve paket çeperleri harici bir sert nesneye temas etmiyordu bir türlü. şaşırmıştım. el yordamıyla değil de göz nuruyla sigara bulmayı denedim. ama ortam karanlık olduğu için bu iki arayış stili arasında bir fark olmadığı apaçıktı. ben de madem öyle, lambayı açarım diye düşündüm.

paranoya ve yalnızlık

rakanishu | 24 December 2001 04:53

yalnız yaşamak her ne kadar dilenilen bişey olsa da gerçekte benim gibi bir paranoyak için sinir sistemi yıpratgacı…

nitekim saat 3:15 civarı “bi banyo yapayımda sabaha oh pırıl, sonra zaten 3-4 saat uyku ve ardından ver elini anlamsız ders web programming” derken nasılda safmışım? banyoya girdim, ve sakin sakin gerekli hijyen seviyesine ulaşma çabamın bitmesini bekledim. bu işlem 10 dakika kadar sürdü. ama tam suyu kapadım içeriden “çaaat” diye bi ses. bitmek tükenmek bilmez bir süre sabit, üşüyerek sessizliği dinledim.. sonra bi tane daha.. bişeyler kırılıyo sanki. evde birisinin olduğuna o kadar eminim ki karşıma çıkınca kafasına vuracak bişeyler arıyorum. elime bi tahta ne idüğü belirsiz cisim aldım ve kapının arkasında buzlu banyo camından antreyi izleyerek bi yarım saat geçirdim. gözümdeki yarmış miyop ve astigmat karışımı hem düzgün görmemi engelliyor, hem de gözümün odaklanamaması nedeniyle devamlı büyüyüp küçülen bilimum cismi hareketli görüyorum. çıldırmak üzereyim. o kadar büyüttüm ki, artık kendimi direk saldırıya maruz kalmış biri gibi hissettim. ve gene o ses… korkudan nası bi çığlık attım bilmiyorum ve olduğum yerde sıçrayıp sonra da yere düştüm. oturdum ağladım bi süre.. gerginlikten çıldırmak üzereydim. artık ne olursa olsun diyerek banyodan çıktım. bütün odaları ve her köşeyi gezdim itinayla. pencereleri kapıları kontrol ettim. yok tabi hiçkimse. ve yatağımın yanına gelince çıkan ses. “çaaat“. bakakaldım. bişey diyemedim. yatağa saldıramazdım heralde. yani hıncımı ondan çıkarmak istedim bi an ama o kadar mantıksızdı ki öyle baktım yatağa. bi süre öyle durduktan sonra arkamı dönüp saatimi buldum. 4:25. 1 saat 10 dakika boyunca salak salak paranoyalarımla didiştim. neden girsinler ki evime. para yok, bişey yok. televizyon ve bilgisayar. o kadar. kendime sinirlendim.