bildirgec.org

freud hakkında tüm yazılar

Oedipus kompleksi ve sanatla “ilişki”si

cherry blossom girl | 01 November 2012 18:30

Adı, Yunan mitolojisindeki Kral Oedipus hikayesinden esinlenilerek konulmuş olan Oedipus kompleksi, Freud‘un kurucusu olduğu psikanalitik teoriye göre 3-6 yaş arasındaki erkek çocukların karşı cinsteki ebeveyni büyük bir “aşk”la sahiplenmesi durumudur. Freud tarafından fallik – genital dönem olarak adlandırılan bu yaş aralığındaki erkek çocuklar, genellikle babalarını annelerinden kıskanma, uzak tutma ve annelerine aşırı hayranlık ve bağlılık eğiliminde bulunurlar. Hissettiği bu duygular yüzünden çocuğun, babası tarafından cezalandırılacağı ve hadım edileceği endişesi ile oluşan karmaşa ve korku da Oedipus kompleksi olarak tanımlanıyor.

Kız çocuklarının yine aynı yaş aralığı içerisinde anneden uzaklaşıp babaya olan aşırı düşkünlükleri ve bu aşk yüzünden cezalandırılma kaygısı ise Elektra kompleksi olarak tanımlanır. Elektra kompleksi kavramının Freud tarafından değil, öğrencisi olan Carl Gustav Jung tarafından ortaya konulduğunu da belirtmekte yarar var.

Çocukların gelişimlerinin ilerleyen dönemlerinde ise hemcins ebeveyne olan kıskançlık ve “nefret” duygusunun giderek yerini örnek alma duygusuna bıraktığı belirtilmekte. Bu dönemi “sağlıklı” bir şekilde atlatamayan çocuklarda ileriki yaşlarda ensest eğilimler ve psikolojik bozukluklar/sapkınlıklar görülebilir.

Oedipus kompleksi, sinema yönetmenlerinin ve edebiyatçıların da işlemekten zevk aldığı kavramlar arasında. Göndermeleri ile ünlü, akla ilk gelen yönetmen Alfred Hitchcock.

A Dangerous Method (2011)

queennothing | 03 September 2011 18:03

John Kerr’in “A Most Dangerous Method” adlı kitabından uyarlanan sinema filmi “A Dangerous Method“, 2011 senesinde çekildi. Psikanalist Sigmund Freud, Freud’un öğrencisi Carl Gustav Jung ve Sabina Spielrein’in öyküsünü anlatan yapımı The Fly, Eastern Promises gibi yapımlardan tanıdığımız David Cronenberg yönetti. Eastern Promises’deki performansı ile Oscar’a aday gösterilen aktör Viggo Mortensen, Karayip Korsanları serisinden tanıdığımız aktris Keira Knightley ve Alman aktör Michael Fassbender‘in başrollerini paylaştıkları filmde Fransız aktör Vincent Cassel, Kanadalı aktris Sarah Gadon, Arndt Schwering-Sohnrey ve Mareike Carrière gibi isimler de rol alıyor. 15 Milyon Dolarlık bütçeyle Almanya, Avusturya ve İsviçre’de çekilen filmin resmi web sitesine buradan erişebilirsiniz.

Bu bir Zina’yet !

endop | 21 May 2011 22:30

Kuran’a göre eşcinselliği anlattığımız ilk yazımızda; Müslüman dünyada yaşayan eşcinsellerin başına boyuna kakılan bir mevzuyu, Lut kavminin neden helak olduğunu irdelemicştik. Bu yazımızda ise Aynı coğrafyadaki eşcinsellerin maruz kaldığı bir başka dini baskı türünü ele alacağız. Lut kavminin helakının eşcinsellik yüzünden değil, Allah’a isyan yüzünden olduğunu savunan her eşcinsel ikinci bir baskı sorusuyla karşılaşır. Nikahsız cinsel ilişki zinadır, zina haramdır. Siz erkek erkeğe ya da kadın kadına nikah kıyamadığınıza göre zina yapıyorsunuz ve haram işliyorsunuz sorusuna birçok arkadaşımız sadece başını eğerek mukabele edebilmektedir.

Eşcinseliz , günahkar ibneleriz !

endop | 19 May 2011 09:48

her ne yapıyorsan suç !

her ne yapıyorsan suç !
Ben bir eşcinselim , evet günahkarım. Durmayın bütün oklarınızı saplayın, hazırım ! Zina yapar , günah toplarım , Tanrı tanımam , ahlak bilmem .. Parlak kıyafetlerimle şarkı söyler kadın gibi davranırım .

cinsel içerikli yazı

endop | 18 May 2011 09:06

kırmızı gece
kırmızı gece

Tutucu cinsel öğretinin belirleyici özelliği , toplumda cinsel arzunun bilinçaltına itilmesiyle , cinsel yaşamın garipsenmesi ve aşşağılanmasıdır.Cinsel gereksinimin geçici bir süre ya da yaşlılıktan dolayı zayıflaması dışında, sağlıklı bireyde doğal bir perhiz eğilimi yoktur. Günümüzde toplumsal düzendi cartı curtu derken tamamen gerici toplumsal düzeni benimsemiş bulunmaktayız. Cinsel yaşamdan verilen ödünler ne olursa olsun, egemen sınıfların cinsel yaşam ilkelerinden ne denli uzaklaşırsa uzaklaşsın, her gerici toplumsal ahlak ister istemez cinsel yaşamı yadsır ve hiçbir zaman gerici toplumun saptadığı sınırları aşan bir eylem görülmez , dolayısıyla ortaya çıka çıka ancak tutarsızlıklar ve saçmalıklar çıkar. Bizler neslimizi devam ettirmek için varız ve bu güçlü doğal iç güdü yokedilemez olsa olsa başka yöne saptırılabilir. Perhiz cinsel iç güdüyü bilinç altına iter ve perhizden bir sürü bağnazlık, gariplik, nefret ve düşsel sevgi yaşamı doğabilir.

Montgomery Clift

queennothing | 06 April 2011 15:33

Banka müdürü bir baba William Brooks Clift ile Ethel Fogg’un oğulları olarak 17 Ekim 1920 tarihinde; Amerika, Omaha’da (Nebraska) dünyaya gelen Edward Montgomery Clift, 15 yaşındayken Broadway’e, 19 yaşındayken de televizyona çıktı. İlk film deneyimini Ed Sobol’un çektiği “Hay Fever” ile yaşayan Clift, usta yönetmen Fred Zinnemann‘ın yönetmenliğini yaptığı “The Search“de canlandırdığı ‘Ralph Stevenson’ karakteri ile adını Hollywood camiasına duyurdu. 100.000 Dolar aldığı bu rolü ile Oscar’a aday gösterilen aktör, 1948 senesinde Howard Hawks ile Arthur Rosson‘un çektikleri “Red River” adlı western yapımında John Wayne ve Joanne Dru ile birlikte oynadı. 3 Milyon Dolar ile çekilen filmde ‘Matt Garth’ karakterine can veren Clift, bu rolüyle 60.000 Dolar kazandı.
Aradan bir sene geçtikten sonra üç Oscar sahibi yönetmen William Wyler‘in çektiği “The Heiress” adlı yapımda rol alan başarılı aktör, bu rolüyle 100.000 Dolar kazandı. Japonya’da dünyaya gelen iki Oscar sahibi aktris Olivia de Havilland ile birlikte oynayan Clift, ‘Morris Townsend’ karakterini canlandırdı. 1950 senesinde George Seaton’un çektiği “The Big Lift” adlı yapımda ‘Çavuş Danny MacCullough’u canlandıran aktör, 2011 başında kaybettiğimiz güzel aktris Elizabeth Taylor ile yakın arkadaştı. Cinsel tercihini hemcinslerinden yana kullanan aktör, Taylor’un iki kez evlenip boşandığı aktör Richard Burton‘dan nefret ettiği ve onu bir aktör olarak görmediği de bilinen bir gerçekti.

Kanserle Oyun Oynayan Bilim Adamı: Sigmund Freud

admin | 30 January 2010 13:36

Sigmund Freud
Sigmund Freud

Doktor Sigmund Freud, tesadüfen ziyaretine gelen özel doktoru Felix Deutsch‘a, ağzındaki küçük şişi gösterdi. Kendince pek önemli değildi bu şiş, ama son zamanlarda onu oldukça rahatsız etmeye başlamıştı. Deutsch, sağ tarafta, damak ile çenenin birleştiği yerdeki şişkinliğin kanser olabileceğini düşündüğünde, elinde olmayarak sarardı, heycanlandı, ne diyeceğini şaşırdı.

Bu olay 1923 yılı Nisan ayında meydana geliyordu. Psikanalizin kurucusu Dr. Freud bu tarihten sonra 1939 yılı Eylül ayına değin yaşadı; 16 yıldan fazla bu hastalıkla korkunç bir savaş verdi. Kendisi ve yapıtlarını mahvedecek her türlü zorluklara, tehditlere, sevdiklerini kaybetmesine, hatta Nazi rejimi yüzünden memleketinden kovulmasına karşın, hiç durmadan çalıştı, ara sıra dayanılmayacak kadar ağır olan ağrılarına rağmen pes etmeden çalıştı.

İyi İşçilik Yeterli Değil

viyalord | 04 November 2009 13:18

Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.
Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.

The Aviator / Göklerin Hakimi, kıdem aldıkça lafı ağzında geveler olan yönetmen Martin Scorsese‘nin 2004 tarihli filmi.1905-1976 yılları arasında yaşayan sinema yapımcısı, pilot, uçak tasarımcısı, hava yolu şirketi sahibi, hastalık hastası, paranoyak, yarı sağır, şımarık, zengin Howard Hughes’un yaşamının 1927 – 1948 arasındaki bölümünden kareler…ABD’li kafadan sakat zengin bir adamın hayatından parçaları (daha doğrusu bu filmi yapanların onun hayatına dair yorumunu) izlerken ne beklemeliydim tam olarak bilmiyorum ama aslına uygun kostüm terziliği ve mekân işçiliğinden daha fazla bir şey beklediğim kesin. Çünkü ekranda gördüğüm şey beni kesinlikle tatmin etmedi.Fazlasıyla Freudiyen bir film bir kere. Hughes çocukken, annesinin özenli temizlik alışkanlığı yüzünden, salgın hastalık nedeniyle ölmekten kurtulmasından öyle etkilenmiş ki, bize gösterildiği haliyle, ömrünü hep çocukluk korkuları yönetmiş.

Programlamada Yeterliliğin 4 Aşaması

osmanxx | 20 April 2009 12:19

Bir insan psikolojisi ve çalışmanın temel önemi bilinçaltı ve bilinçli düşüncenin analizidir. Sigmund Freud bizim ruhsal enerji akışını ilk açıkça tanımlayan kişi oldu.

Bir fikir edinmeye kalktığımızda düşüncelerimiz, duygularımız, kararlarımız ve motivasyonumuz işin içine girer. Bilinç; mantıklı ve kontrol edilebilir ama bilinçaltına göre çok küçük. Bilinçaltı; karışık, mantıksız ve irrosyonel ve büyük.

Bilinçaltını ve bilinci programlama üzerine uygulayıp var olan 4 aşamada inceleyelim.

1- Bilinçdışı Yetersizlik

Hakan genç bir web geliştiricisidir. Hakan eski bir hukuk öğrencisi, ve arkadaşlarının bilgisayarlarını iyi tamir edebildiği için evinin yakınlarında bir bilgisayarcıda işe girdi. Ve orada 6 ay içinde web geliştirmeyi, programlama dillerinini, yazılım uygulamalarını öğrendiğini idaa etti.. Hakan aslında çılgın ve acımasız bir kopyala/yapıştırcıydı. O sadece başarılı olmayı düşünen hırslı birisiydi. Burada ki problem Hakan, bunları öğrenebileceğinden beyni habersiz, bundan dolayı asla öğrenemez. Şartlanmış. O genellikle boş forumları ve sosyalleşme sitelerini ziyaret eder. Ne yazık ki Hakan şuan bu yazıyı okuyan bilgisayar kurtlarından daha fazla para kazanıyor.

Hakan bir bilinçsiz beceriksiz.