bildirgec.org

frankenstein hakkında tüm yazılar

Frankenstein (1931)

queennothing | 05 December 2010 11:40

İngiliz romancı Mary Shelley’in romanından uyarlanan sinema filmi “Frankenstein“, 1957 senesinde hayatını kaybeden yönetmen James Whale tarafından çekildi. 37 yaşında hayatını kaybeden Fransız aktör Colin Clive‘nin ‘Henry Frankenstein’ rolünü canlandırdığı yapımda Amerikan aktris Mae Clarke, İngiliz aktör Boris Karloff, John Boles, Edward Van Sloan ve Dwight Frye da rol alıyor.
Henry Frankenstein, hayatını ‘doğaüstü’ olarak kabul edilen bir şeyi gerçek kılmaya, cesetlerden bir canllı oluşturmaya adayan, geleceği düşünmeden varını yoğunu bu proje için harcayan bir doktordur. Uğraşları sonuç veren Frankenstein, korkunç bir yaratığın dünyaya gelmesine sebep olacak, bu sorumsuz hareketinin sonuçlarına en çok da kendisi katlanmak zorunda kalacaktır. Ülkemizde 1932 senesinde vizyonaa giren film, 300.000 Dolar’dan az bir bütçeyle tamamlandı. Diğer Frankenstein uyarlamaları için buraya tıklayınız.

Christopher Lee

dionysia | 04 August 2008 10:34

Etkileyici ses tonu, delip geçen bakışları ve 1.96’lık görkemli cüssesi ile sinema tarihinin belki de en şanslı aktörlerinden çünkü o, “The Curse of Frankenstein, “Dracula”, “The Mummy” gibi korku sinemasının klasikleri, Sherlock Holmes uyarlamaları, “Yüzüklerin Efendisi” ve “Star Wars” serileri ve Tim Burton filmleri gibi birbirinden tamamen farklı türlerde çekilmiş filmlerde rol alan ve 1948’de başlayan kariyerini halen devam ettiren tek aktör.

27 Mayıs 1922’de Londra’da doğan Christopher Frank Carandini Lee, 2.Dünya Savaşı’nda Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde görev alıp terhis olduktan sonra 1947’de film endüstrisine geçiş yaptı. 1948’de ilk filmi Corridor of Mirrors‘ı çekti. Ancak asıl ünü, İngiltere’nin ünlü, düşük bütçeli korku filmleri yapım şirketi Hammer Film Productions için çektiği filmlerle elde etti. 1957 yapımı The Curse of Frankenstein‘da Dr. Frankenstein’ın yarattığı canavara hayat verirken, Dr. Frankstein’ı da korku sinemasının bir diğer ünlü aktörü Peter Cushing canlandırıyordu. İkilinin bu beraberliği 1958’de Dracula ile devam etti.

Helena Bonham Carter

queennothing | 02 June 2008 12:21

1908 yılında Henry Campbell-Bannerman’in İngiltere başbakanlığından istifa etmesiyle Herbert Henry Asquith yeni İngiltere başbakanı oldu. 1916 yılına kadar ülkeye başkanlık yapan H.H. Asquith, “1. Dünya Savaşı” ve “Parlamento Yasası” gibi İngiltere tarihine geçen olaylar esnasında da ülkenin başında bulunuyordu. 1916 yılının Aralık ayında istifa eden H.H. Asquith, Helena Bonham Carter’ın büyük-büyük babasıdır. (Helena’nın babası Raymond Bonham Carter’ın babasının babası).
1902 doğumlu ünlü yönetmen Anthony Asquith ise, H.H. Asquith’in oğludur. (Helena’nın büyükbabası). Anthony Asquith, 1927 yılında yönetmenliğini yaptığı “Shooting Stars”, 1928’de “Underground”, 1932’de “Dance Pretty Lady”, 1938’de “Pygmalion”, 1943’te “We Dive at Dawn”, 1951’de “The Browning Version”, 1963’te “The V.I.P.s”, 1964’te “The Yellow Rolls-Royce” gibi filmleriyle tanınırdı.
Antony Asquith’in kız kardeşi Violet Asquith, Maurice Bonham Carter ile evlendi ve bu evlilikten 4 çocuk dünyaya geldi; Cressida Bonham Carter (1917), Laura Miranda Bonham Carter (1918), Mark Raymond Bonham Carter (1922) ve Raymond Henry Bonham Carter (1929).
Bank Of England’da bankacı olan Raymond Henry Bonham Carter ile Elena Propper De Callejón hayatlarını birleştirmeye karar vererek İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Golders Green’e yerleşmeye karar verdiler.
1966 yılında çiftin ilk bebekleri dünyaya geldi; Helena. Helena’dan sonra Edward ve Thomas adlarında iki oğulları oldu.
26 Mayıs 1966 tarihinde doğan Helena, henüz 5 yaşındayken önemli aile sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Ciddi bir sinir krizi geçiren annesinin gerçek anlamda toparlanması 3 yıl sürdü ve bu süreçten sonra anne Elena, psikoloji ile ilgilenmeye başladı; başarılı bir psikiyatri uzamanı oldu.
Londra’nın Hampstead Kasabası’nda bulunan “South Hampstead Kızlar Okulu”nda okudu.

sinemadaki yaratık ve canavarlar

asiti kacmis kola | 20 March 2008 16:00

beyaz perdenin olmazsa olmaz oyuncularındandır yaratık ve canavarlar. onlarsız da olmaz, onlarla da.
her saniye doğallığından bir parça daha eksilen mekanikleşmiş 2008 yılında duygulara hitap eden, sahnelerin yavaş yavaş aktığı, olayların süzüle süzüle ilerlediği dramatikvari filmler favori olsa da bir zamanlar bu yaratık ve canavarlar pek bir modaydı.
işte onlardan bazıları;
godzilla: ilk kez 1954’de gördük biz onu. adını taşıyan 30 filmde, hepsinde de korkunç dinazor rolünü kendisi oynadı.
dracula: 1887’de kaleme alınan ve defalarca beyaz perdeye aktarılan, gözünün gördüğü, damarlarından kan akan her canlıya iştah açıcı gözlerle bakmakla ün salmış transilvanya’nın bağrından kopup gelmiş bir karakterdir kont dracula.
chucky: nam-ı diğer canavar bebek. 1988 yılından beri çocukları bebeklerden, büyükleri çocuklardan korkutan film karakteri olarak anılan chucky’i o denli korkunç yapan; bir seri katilin ruhunu taşımasıdır.
Frankenstein: “aman allah’ım ben bir canavar yarattım” sözleriyle aklımıza kazınan filmin başrol oyuncu frankenstein, bir bilimadamının bir kadavrayı hayata döndürme çabaları neticesinde meydana gelmiş, o gün bugündür insanlara korku saçar olmuştur.
bettle juice: kimisi için canavardan daha farklı anlamlar ifade etse de beter böcek bildiğin sıradışı bir yaratıktır. bir evde hayaletler tarafından mahsur bırakılan çiftle kendi çapında gırgır geçen, yardım eden dünya tuhafı bir yaratıktır beter böcek.
edward scissorhands: makastan ellere sahip olan edward, film boyunca görünüşüne oldukça tezat bir profil çizer. zira kendisinin pamuk gibi bir kalbi vardır. yine de “önemli olan dış güzelliğidir” diyen kişiler için canavarın ta kendisidir.
davy jones: efsanevi uçan hollanda’lı gemisinin kaptanı olan davy, birçok film ve çizgi filmde oynamayı başarmıştır. tam anlamıyla kalpsizdir, gemiyi korsan kurallarına göre yönetir ve ahtapotla insan arası bir yaratıktır.
e.t: en bilindik uzaylı olan e.t’yi canavarlar değil de yaratıklar sınıfına dahil etmek çok da yanlış olmaz sanırım. komik görünümlü, tuhaf gelse de sevgi dolu bir kalbi olan bir yaratık üstelik.
zombi: her 10 korku filminin 7’sinde hayat bulan, hayat bulmayı bırak ölmek nedir bilmeyen yaratık. derisi yüzülmüş, etleri ve kemikleri dışarı fırlamış, etrafa dehşet ve kan saçan görünümüyle tipik bir canavardır.

Frankenstein gıdalar

delihayat | 04 March 2008 10:41

İngiltere Bristol yakınlarındaki bir markette kopyalanmış inekten doğmuş olan bir sığırın eti bu hafta satışa sunulacakmış. Bu tür çalışmalara karşı olanlar klonlanmış gıdalara Frankenstein gıdalar derlerken bilim adamları ise bunu yüksek kalitede besin üretmek için iyi bir yol olarak gösteriyorlar. İlk memeli hayvanın 1996′da klonlandığı düşünülürse ne kadar hızlı ve ne kadar çok yol alındığı yada klonlamanın nerelere varabileceği ürkütücü bir hal alıyor. Haberle ilgili link