bildirgec.org

fıkra hakkında tüm yazılar

yeni iso tanımlamaları

garip adam | 09 October 2007 15:29

Yeni ISO kalite tanimlari…..

9 kadinin, 1 bebegi 1 ayda dogurabilecegini soyleyen kisiye PROJE MUDURU denir.1 bebegin, 18 ayda ancak dogacagini soyleyen kisiye URETIM MUDURU denir.
1 kadinin, 1 ayda, 9 bebek dogurabilecegini soyleyen kisiye PLANLAMA MUDURU denir.

1 bebegin uretim seklinin ille de yanlis oldugunu soyleyen kisiye KALITE KONTROL MUDURU denir.

Dunyada hic kadin ve erkek kalmasa o bebegin kendini dogurabilecegini soyleyen kisiye PAZARLAMA MUDURU denir.
1 kadindan, 1 bebegi, 1 ayda dogurmasini bekleyen kisiye GENEL MUDUR denir.Bebek falan istemedigini soyleyen kisiye ise MUSTERI denir.

Lenin Fıkrası

badoer1 | 20 September 2007 10:12

Lenin ölüyor ve Tanri onu Cehenneme koyuyor.
Ama Lenin durur mu hic, basliyor cehennemde insanlari örgütlemeye.- “Bakin, biz burada yaniyoruz, aci cekiyoruz,
öbürleri orada cennette rahatla bollukla yasiyorlar olmaz böyle” diyor
ve cehennemde insanlar ayaklanmaya basliyor.Melekler hemen
gidiyorlar Tanriya;
– “Tanrim Lenin cehennemi karistirdi insanlar ayaklandi” diyorlar.
Tanri da;
– “O zaman onu alin Cennete koyun” diyor.

Bu sefer de Lenin cennette basliyor konusmaya;
– “Bakin, biz burada bolluk icinde yasarken cehennemde
yoldaslarimiz aci cekiyor, yaniyor,buna izin vermeyelim” diyerek
orayi da karistiriyor. Melekler hemen gidiyorlar yine Tanrinin huzuruna;
– “Tanrim” diyorlar, “Lenin orayi da karistirdi insanlar cennette de
ayaklandilar ne yapalim?”
Tanri;
– “Getirin su Lenin’i karsima bakayim” diyor.

Tok bir “Tık” sesi !

blood sugar sex magik | 29 August 2007 09:41

Uzun ve sıcak bir yaz günü, tabiri caizse sudan çıkmış gibi ter içindeyim.
Tvden sinek vızıltısı gibi bir ses geliyor, havanın daha da sıcaklaşacağını bu yazın bizi çok zorlayacağını söylüyor. Elimi kaldıracak gücü bile kendimde bulamıyorum. Bilirsiniz sıcak insana çok büyük bir mıymıntılık verir, hareket etmek dahi istemezsiniz.
Açık pencereden kulağıma bir yaz şarkısı çalındı o anda, denizin müthiş serinliğini hissetmek, güneşten nefret etmek yerine altında yanmak istedim bir anlık bir duyguyla.
Sonra gözlerim kapandı gayr-i ihtiyari, o bildik derin yaz hayallerimde buldum kendimi…
Deniz kenarı, arkadaşlar, dostlar, cıvıltılar…
Güneşin tenime dokunuşu, sıcakın altında erimek usulca…
Denizden yansıyan ışık hüzmelerinin gözlerimi alışı, bir renk, bir cümmüş etrafta…
Bir serinlik geliyordu bir yerden, hafifçe saçlarımı okşuyordu; yüzümde güneş ışınları adeta dans ediyor, saçlarımda onlara ayak uyduruyordu! evet, bunu hissedebiliyordum o an!
Bir huzur kaplamıştı bedenimi, dudaklarımın büküldüğünü, yüzüme koca bir tebessümün yerleştiğini hissedebiliyordum.
Sonra aniden tok bir tık sesi duyuldu! Uzaklardan gelen içinde bulunduğum rüyadan beni çıkarıp alan… Güneşin yakıcılığını tüm bedenimde hissettiğim saçlarımın okşanmadığı, tüm ahengin kaybolmasına neden olan bir tık sesi! Birden sıcak bastı dört bir yanımı, açıldı gözlerim o anda!
Acı gerçek belirdi karşımda…
Vantilatör durmuştu.
Bu muymuş tüm sebebi hissettiklerimin dedim. Bu mu beni taa deniz kenarlarına götürmüş, bu mu o meltemleri estirmiş vücudumda?
Pişman oldum rüyamdan uyandığıma ama artık katlanılabilir bir yanı kalmamıştı o yakıcı, sıcak yaz gününün!
Bir duş farz olmuştu bu bedene…
Duşun ardından derin bir araştırmaya girdim, tarihin buluşu olarak nitelendirdiğim vantilatör hakkında. Fransızca “vantilateur” kelimesinden gelmekteymiş. İlk vantilatör Da Vinci’nin 1500′lerde tasarladığı su gücüyle çalışan bir fanmış. 1949′da John Haven Emerson’un Harvard Üniversitesi’nde geliştirdiği vantilatör ise bugünküne en yakın olanıymış. Bir ev tipi vantilatörün (yani biraz önce bizde bozulan cins) ozon tabakasına hiç bir zararı yokmuş; ancak durum klimalarda farklıymış malesef.
Velhasıl ne faydalı bir aletmiş, ülkemin kimi zaman yegane sorunlarından olmuş;
-Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde aşırı sıcak havalar, vantilatör satışlarını arttırmış, Bandırma’da birçok mağazada son günlerde yoğun satışlar nedeniyle vantilatör kalmamış, işyerleri üretici firmalara vantilatör siparişleri vermeye başlamış. Vantilatörlerin değeri artmış halk isyandaymış.
-Gaziantep’te sıcaktan bunalan İnci Kırmızıtaş (20) açtığı vantilatöre saçını kaptırmış. Durdurulamayan vantilatör genç kızın saç derisinin çoğunu koparmış. Hastaneye kaldırılan genç kız ameliyata alınmış. Altı saat süren ameliyat başarılı geçmiş. Şükür ki İnci’nin kopan saç derisi eskisi gibi işlev yapacakmış.
Bu sorunlar dinmemiş halkımız vantilatör üzerine bir de fıkra yazmış. Yazımı da bu sıcak yaz gününde buz gibi gidecek şu fıkralardan biriyle bitiriyorum.
Esen Kalın…

Adamın biri karısını çok seviyormuş. Karısı bir gün ölmüş ve adam da üzüntüsünden bir süre sonra ölmüş. Adam cennete gitmiş ve karısını bir türlü bulamamış.Meleklere sormuş:
-Karım nerede?
Melekler de adama:
-Senin karın burada yok, belki cehennemde olabilir.
Bir de orayı ara demiş.
Adam karısının bir melek kadar temiz yürekli olduğunu düşündüğünden
cehenneme bakmayı zaman kaybı olarak görmüş ama yine de merakından bakma istemiş ve cehenneme
gitmiş.
Adam, cehennemde kendi etrafında sürekli
dönen kadınlar görmüş ve dayanamayıp bir zebaniye sormuş:
-Ya hemşerim, bu kadınlar neden kendi etraflarında dönüyorlar?
Zebani yanıtlamış:
– Bu kadınlar kocalarını kaç kez aldattıysa kendi etraflarında o kadardönüyorlar.
Meselâ şuradaki
sarı saçlı olan kocasını 20 kere aldattığıiçin kendi etrafında 20 kere dönüyor.
Adam sormuş:
– Peki benim karımı gördünüz mü?
Zebani yanıtlamış:
-Senin karını vantilatör yaptık.

Nasreddin Hoca 2007

| 31 July 2007 10:21

Allah
Üç keşiş gelip Nasreddin Hoca’ya sorarlar:
“Hocam, bizler dünyanın en bilgili insanlarıyız,
bize Allah’ın varlığını ispatlayabilir misin?”

Hoca keşişlerin yüzüne bakar,
sonra:
“Evet, ispatlarım. Ama önce siz bana Allah’ın yokluğunu
bir ispatlayın bakalım!”

Alim eşek
Keşişler bu kez ellerinde kalın kitaplarla gelirler.
Her biri sırasıyla bir taraftan elindeki kitabı gösterip,
bir taraftan da ne kadar bilgili olduklarını anlatıyorlar.
Sonra da;
“Sen mi daha bilgilisin, yoksa biz mi?”
diye soruyorlar.

Hoca biraz durup sonra keşişlerden kitaplarını istemiş.
Kitapları eşeğin semerine koymuş ve:
“Şimdi benim eşeğim, sizin üçünüzün bilgisine sahiptir.”
der.
Ardından eşeğe binip:
“İşte şimdi de benim bilgim, sizin üçünüzün bilgisinden de fazladır.” der.