bildirgec.org

eylem hakkında tüm yazılar

KADINLAR CAMİDE NEDEN NÖBET TUTUYOR?

keremx | 17 February 2010 18:16

Cami mi, baz istasyonu mu?
Cami mi, baz istasyonu mu?

KADINLAR CAMİDE NEDEN NÖBET TUTUYOR?

AYLIK 1000 DOLAR GELİR / Bir GSM şirketi kapınızı çalsa… Evinizin çatısına baz istasyonu kurmak istiyoruz dese… Aylık 1000 dolar teklif etse… Ne yaparsınız? Cazip teklif değil mi? Ancak Mahalleli rahatsız olacak… Tepki gösterecek… Hatta baz istasyonunun kurulmaması için kapınızın önünde eylem yapacak. Basına açıklama yapılacak. Kanser olmak istemiyoruz, diye slogan atılacak… Karar vermek zor değil mi? Bu durum İnegöl’de az yaşanmadı. Türkiye’nin bir çok kentinde de yaşananlar aynen böyle..

12 eylül sonrası ilk eylem : dayaga hayır

nazokiraze | 26 October 2009 13:30

Tarih 17 mayıs 1987 gününü gösterdiginde Kadıköy Yoğurtçu Parkı iki bine yakın kadının , ellerinde kimi zaman patiskalardan yaptıkları pankartlarla dayağa karşı seslerini duyurmak amaçlı eylemine tüm ülkenin şaşkınlıgı eşliginde sahne olur.

İlk feminist eylem olarak bilinen bu yürüyüşe katılan kadınlar faşistlikle bile suçlanır. Babalarından,kardeşlerinden veya eşlerinden gördükleri şiddete , o dönem Çankırı’da hakimlik yapan Mustafa Durmuş’un “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” şeklinde beyanı eklenince ülkenin dört bir yanından kadınlar isyan bayrağı açarlar. (Dayak yedigi için boşanmak isteyen kadına bu sözleri söylemiştir)

Yürüyüşün adı “Dayağa Karşı Kadın Yürüyüşü’dür ve kadınlar ilk kez bu konuda seslerini yükseltmektedirler. O dönem sadece her kadının okumadıgı dergilerde yer edinmiş feminizm kavramı artık sokaklardadır.O güne kadar eleştirilen feminizm hayatın içindedir , katılanların çoğu feminist olmasa bile mesaj yerine ulaşmıştır.

bir yıldız doğuyor

kahramancayirli | 11 October 2009 12:35

MJ de gittikten sonra bir Madonna’mız kaldı geriye. Kitleleri peşinden sürükleyecek, dünyayı merakta bırakacak her adımıyla. Yoksa günümüzün şöhretleri bugün yanar yarın söner, çok hızlı artık. Bir imge, ikon, zihnimizde bir resim, isim: Madonna. 80lerden beri. Tıpkı Michael Jackson gibi..

turkpop.com adresinden alınmıştır.
turkpop.com adresinden alınmıştır.

Ülkemizde SezenAjdaNilüfer üç yapraklı yoncası haricinde bir yıldız var mı? Belki Tarkan. Murat Boz’a bile onca yorum yapıldı “aranan kan bulundu gibisinden” netice ortada. Çocukcağız şarkılarını söylüyor kendi halinde.

Eyleme Geçmek

tutkulubiryazar | 09 September 2009 10:52

Bazı insanlar tanırız, onlarca kitap okurlar sohbetlerinde bunlara yer vermeyi de ihmal etmezler ama gene de bir şeyler yapamazlar. Çok bilen(!) bu insanların arasına çoğu zaman biz de gireriz. Okuruz ve sadece geçeriz. Bugüne kadar onlarca kitap okuyup da bir şeyler yapamayan insanlar bildiklerini uygulamayan insanlardır.
İnsanların çoğu nasıl yapılacağını bilir; şimdi yapması gerekeni bilir; ama gene de yapmaz. Dağa, ona bakarak tırmanamazsınız. Elinizdeki aletleri kullanmayı ne kadar iyi bilirseniz bilin kullanmadan onlar bir şeye yaramaz. Dünyanın en değerli hazineleri sizin olsa harcamasanız neye yarar! Uygulanmayan bilgi de tıpkı bunun gibi ne size ne de başkalarına fayda sağlar.Bir şeyleri yapmak için bilgi gerekse de uygulanmayan bilgi yok gibidir. Başarı için öğrenmekten daha önemli ve asıl işinize yarayacak olan adım uygulama aşamasıdır.İşte o zaman öğrendiğiniz bilgi işe yarayacaktır.

Asıl başarı bence öğrendiklerini uygulamaktır. Okuduklarını uygulayanların yıldızları çok geçmeden parlayacaktır. Okumak zihinseldir ama; önemli olan zihnimizin eylemlerimize rehberlik etmesidir. Çok güçlü bir eser sizi öyle veya böyle az da olsa hareke zaten geçirir. Fakat bu harekete geçme için bile irademizle ve duygumuzla bilgimizi yoğurmamız gerekmektedir. Önemli olan ruhunuzun delicesine uygulama ateşiyle yanıp tutuşmasıdır. Arılar bize bu konuda etkin bir örnektir. Bal için onlarca çiçeği bıkmadan,usanmadan ve vazgeçmeden ziyaret eder.Çünkü bilir ki bu çabasının sonucunda elde edecekleri vardır… Unutmayın kovanda duran arı bal üretemez.
Bilgi değerlidir; ama içi boştur. Ve bilginin içini eylemlerimiz doldurur. İslamda da bildiğinle amel et anlayışı yer almaktadır. İlhamlarını İslam’dan alan kahraman ecdadımız bildikleri ile amel etmeyi temel prensip haline getirmişler ve netice de dünyaya örnek bir vasıfla bizi temsil etmişlerdir. İslam’ın şanlı peygamberi Hz.Muhammed(SAV) de ahrette en çok pişman olanların bildikleriyle amel etmeyenler olduğunu söylemiştir.

65 yılda yazılan bir eser: Faust

nacak | 04 June 2009 10:53

Ünlü Alman oyun yazarı Johann Wolfgang Von Goethe 1749 yılında Frankfurt’ta doğdu. 1832 yılında ölüm döşeğinde son sözü ‘ışık, daha çok ışık‘ olmuştur. Goethe’nin en önemli eserleri Faust, Genç Werter’in Acıları ve Doğu Batı Divanı’dır.

Goethe hukuk eğitimi almış ve doktora aşamasına kadar bu eğitimini sürdürmüştür. Annesi kadar duygusal, babası kadar da akılcı birisidir. Resim ve tabiata karşı ilgi duymuş ve eğitimini tamamladıktan sonra kendisini edebiyata adamıştır.

Dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutar Faust. Adeta Goethe’nin bütün eserlerinin sentezi gibidir. Goethe çok genç yaşta Faust’u yazmaya başlar ancak ömrünün sonlarına doğru eseri ancak tamamlar. Başladığında 18, bitirdiğinde ise 83 yaşındadır. Eser 2 bölümden oluşur. Sade ve anlaşılabilir tarzda olan ilk bölümde, Goethe’nin hayata verdiği önem göze çarpar. Daha karmaşık olan ikinci bölüm ise felsefe ağırlıklıdır.

“Hazlarım dünyadan fışkırıyor, güneş acılarımı aydınlatıyor” sözü, insandaki kader inancını yansıtıyor. İnsanoğlu ne kadar araştırırsa o kadar anlıyor bilgisizliğini, bilginin sonsuzluğunu. Hayatın kendisi hatalarla ve acılarla doludur. Ama insan yine de içinde bir yerlerde iyilik barındırır. Ulaşmak elinden gelmese de doğrunun ne olduğunu bilir. Faust’un ruhu da böyle karmakarışıktır işte. Bir yandan dünyaya dört elle sarılır, her şeyi elde etmek ister; bir yandan da hiçbir şeyden gerçek haz alamaz, gökyüzüne ulaşmak ister. İki ruhlu karmakarışık bir insandır Faust. Hayata değer kazandıran da Faust’un ruhundaki bu çatışmadır zaten.

İkinci Faust’ta romanın tonları değişir. Bu bölüm, meleklerin Faust’un ruhunu gökyüzüne çıkarmasıyla son bulur.

Faust’un teması Kuran-ı Kerim’de anlatılan şeytanla Allah arasında geçen diyalog üzerine kuruludur. Şeytanın insanoğlunu yoldan çıkaracağına dair ahdı…

Katil Öğrenciler !

Ertugrul1986 | 24 September 2008 14:31

Bugünlerde bir habere rastladım.Finlandiya’da bir öğrenci okulunu basıyor ve 9 kişiyi öldürüyor.Bu pekte yabancı olduğumuz bir haber değil aslında.Hatırlarsanız geçen seneler ve daha önceki senelerde biz bu olayları çok kez yaşadık.Peki öğrencinin bunu yapma sebebi nedir ? Cinnet mi ? Yoksa Zevkine mi ? Biz yinede duymak istediğimiz olan cinnet şıkkını seçelim.Bizler genelde hep olay olduktan sonra kurtarmayı planlarız.Bir öğrenci neden cinnet geçirir hemen söyleyeyim ; Ailevi sorunlar, Dayakçı Öğretmen baskısı,Karşılıksız Aşk ve bunun gibi birçok neden sıralayabilirim size.Ama benim üzerinde durmak istediğim bu üç temel unsur.Tek tek her sorunu bir inceleyelim

Ailevi Sorunlar :Velilerin çoğu kız ya da erkek çocuğunun cebine harçlık yollayarak görevlerini yerine getirdiklerini düşünürler.Sizce bu yeterli mi ? Çocuğumun bir sıkıntısı var mı diye bir gün sorarlar mı ? Oğlum/Kızım bugünün nasıl geçti diye sorarlar mı ? Yine çocuğu korkutmadan zayıf getirdiğinde ona olumlu yaklaşabilirler mi ? Bunların dışında Çocuklarını karşısına alıp Anne Baba bir olup sohbet edip konuşabilirler mi ?İşte bunları yaparsa Ailevi nedenle bu çocuk hiç bir suç işlemez !Eğer görevinizi yerine getirmeyip çocuğunuz böyle bir suç işliyorsa siz ”Katil Veli” örneğisiniz.

vatan yahut bukovski

aylakadamveben | 26 August 2008 20:10

iyi olmuş valla.gerçi işlevsiz.ne için kullanıcan.o zaman neye diyosun..iyi olmuş..ayaklar arasına takılmış,yerden 10-15 cm yükseklikteki çıtaya.işte o işlevli.ayaklarını koyabileceğin bi yükseklik oluşmuş..büyük bi ekseriyetle olumlu anlama geliyo.arabası olma durumu için mesela.mutluluk için de kullanılıyo sanki;ayakları yerden kesilmek..bunun için..vapur için yani..sanmıyorum..kepi bi yana savurup,içine iki kat çorap giydiğim botlarlı ayaklarımı kaldırıp oturduğum sandalyenin önüne getirdiğim ikinci sandalyeye uzatıyorum.önce bi sigara yakalım.ne sigarası içtiğimi merak ediyosun.vigor.burda tanıştım bende.ucuz burda;bütün askerler bunu içiyo.hatta belki komutanlarda.ben diyorum ki eylemdir sebep.cebinden paketi çıkart,bazen çorabından;elin hareketi.içinden bi dal çek,ağzına yerleştir;dudakların hareketi.bi başka cepte tutuşturucuyu bul.tutuştur ve eşzamanlı olarak içine tütünün içinden geçirerek hava çek;ciğerlerin hareketi.tutuşturma dışında,tekrarlanan hareketler.en son üstüne bas,ez;ayağın hareketi.işte bi dolu eylem..mevzide yasak tabii.şu an yerine getirmeye çalışıyomuş gibi göründüğüm görevin orjinali için bi resmi gözünün önüne getirmeni istiyorum.dolmabahçenin hiç açılmayan abidevi kapısının önündeki iki asker.hareketsiz..burda da yasak.ama bırakmamış olsam gizlenerek falan içerdim heralde.alt katta,kıçta bi ölü nokta var.orda içilir mesela.hiç beklemiyosun desem yeri.o kadar sık aralıklarla ki.başka var mı bilmiyorum.bu kadar sık aralıklarla hareket eden.toplu taşıma aracı.istanbul’un.gazeteyi çıkartsam mı.boş ver.o ikisine sun şu manzarayı:al gözüm seyreyle..farkettin heralde.iki farklı mekan ve o iki mekanı barındıran iki ayrı zaman.mekanlardan biri ülkenin doğusunda,biri batısında.iki zaman arasında da bi dört rakamı var.artık dört gün mü desem,dört ay mı desem,dört mevsim mi desem,dört sene mi desem..göze güzel gelecek bi manzaradan bahsedilemez.mevzinin enine geniş,boyuna dar penceresinden karşıki tepenin çorak toprağı görülüyor sadece.burada bulunma amacına yardım eden bi görüntü bu.ormanların yakıldığı aynı amaç için.tabii tasvip edilemez.gözetleme.benim yapmadığımdır.kitabımı alıyorum elime.bol küfür,bol kadın,bol alkol..ve bir porno dergiyi aratmayacak derecede ayrıntılı anlatılmış sex sahneleri..evet..evet.doğru tahmin ettin.bay chinaskinin maceralarından bahsediyorum.okumak için artı motivasyon sağlayan öyle güçlü nedenler var ki burda.düşünceleri,zorunlu olduğu için bulunduğun bu yerden(siirtpervaripalamutlu) uzaklaştırabilmek,sonra yasak olan bi eylemi gerçekleştiriyo olmanın damarlarında alevlendirdiği asi ateş..nöbetten dönerken görüyorum elinde,başka yerde okuyamazsın zaten.senin dolapta buldum,diyo;çok güzeldi,hemen bitirdim.ömrü-hayatında almamıştır eline kitap,burdaki diğer yüzde doksan beş gibi.chinaski’nin erotik kadınlarının etkisini de gözardı etmemeli.çok güzel de diildirler..bunlar için aynı şey söylenemez.kıçta iki kıçı güzel.şu giydikleri..ne diyolar ona..tunik mi..elbise işte.ama belsiz olıcak.çok yakışıyo kızlara.bunun ki oldukça kısa.bak şu köşede oturanlar da aynısından giymişler.otururken sorun yok da ayaktayken rüzgar esti mi.tutuyolar uçuşmasın diye.rüzgarın erkek olduğunu kimse tartışmasın benimle.sen diyceksin ki,başımdan şapkamı alıp uçurması…erkek şakası işte..benim üstümdeki kamuflajın parkasının boyu yazın kızların giydiği o belsiz elbiselerin bazılarının boyundan daha uzun.tam yeni bi sigara yakmıştım.işte o zaman oldu.chinaski beni alıp götürmüştü.sürüklenmiştim.bi tim asker.on kişi civarı işte.komutanı karşımda buldum.elimde kitap.arkalardan bi er-sızma başarıyla tamamlanmıştır,diye dalga geçiyo durumumla.intikale çıkan askerler kestirme olsun diye mevzinin önündeki dikenli tellerin arasından girmişlerdi.kitap okumayı vatanı korumaya tercih etmiştim.sonrasını anlatmıycam.ama aklına gelen şey olmadı.vapur yanaşırken aklıma geliyo müzik dinliyebileceğim..hafif bi akrobasi yeteneği şart.yoksa pekala mümkün atlarken düşmek denize.kulaklıkları kulağıma yerleştirmeye çalışırken uzaktan r harfini farkediyorum.sevinçle koşturmaya başlıyorum.yargılayan düşünce devreye giriyo.sen alışkanlıklarından ve bi anlamda kişiliğinden ödün vermemek adına ağır bi cezayı göze alarak nöbette kitap oku,sonra gel bi otobüsü yakalamak için kişiliği mişiliği bi kenara bırakıp,bi şorolo gibi koştur..