bildirgec.org

evren hakkında tüm yazılar

Evrenin Neresindeyiz?

guv2000 | 01 May 2010 18:58

Evrenin merkezi tabiki biziz. Çünkü bütün gökadalar bizden uzaklaşıyor.

Bu açıklama keşke doğru olsaydı veya doğruluğu kanıtlanabilseydi. aslında çok da mantıklı değil mi? bütün gökadalar bizden uzaklaşıyor. demekki ortada biz varız.

evren, gökada
evren, gökada

gerçekte evrenin gösterilebilecek bir ortası yok. hatta nereden bakacak olursak olalım evren hep aynı gözüküyormuş. aslında açıklaması şöyle bir örnekle yapılmış.

evren kabarmakta olan bir üzümlü kektir. kek kabarırken üzümler birbirlerinden uzaklaşır. tüm üzümlerin görüşünü alabilseydik onlar da bütün üzümlerin kendilerinden uzaklaştığını söyleyeceklerdi. işte bu ilkeye “kozmolojik ilke” adı veriliyor.

evren, gökada
evren, gökada

insan bu ilkeyi duyduktan sonra düşünmeden edemiyor. ortasında değilsek hiç değilse kenarında da değiliz.

Evren’in kalp atışlarını dinleyin

hasantsc | 25 February 2010 17:10

Artık gezegenlerin sesleri kaydedilebiliyor ve bu sesler NASA tarafından internette yayınlanıyor. Eğer bir hoparlöre sahipseniz hiç vakit kaybetmeyin.
11 adet gezegen+Güneş’in kalp atışlarını dinleyebilirsiniz. özellikle güneşi şiddetle tavsiye ediyorum, yüksek sesle dinlemezseniz iyi olur çünkü çok fazla gerilim yapıyor.

site görünümü
site görünümü

sol taraftaki space sounds yazısının etrafındaki küçük topları tıklayarak istediğiniz gezegeni seçebilirsiniz
Space Sounds

İKİ KİŞİLİK DÜNYA

admin | 12 February 2010 09:19

Bir yüzde anlamaya çalışıyordum dünyayı. O çizgilerde, çizgileri yaşayan bir yüze dönüştüren ifadelerde dünyanın tüm sokaklarını geziyordum teker teker.

Bu masada, sağıma denizi almış, sonsuzluğun nefesini duyarken yüzümde… Bir kez olsun bakmıyordum sağıma… Kendimi uçsuz bucaksız bir alanda bir zerre gibi hissedebilmek; bu zerreyi büyüten, ‘ben’ yapan herşeyden sıyrılıp, kendimden başka çok az şeye yer kalan bir dünyayı bu kez kendim olmadan, yeni baştan keşfedebilmek için… başka bir yol bulmuştum çünkü: Diğer masalardaki insanların denizde aradıklarını, ben bir yüzde bulmuştum.

topraklanıyorum

admin | 10 February 2010 11:35

Topraklanmak önemli mevzu. Merkezlenmek. Gaia’nın köküne tohumlarımı bırakacağım, gitmeden önce. Karar vermiştim, heves geldi şimdiyse. Duanın çok etkisi var tabii.

Sabah ıslanan yüzümü yağmurun altında hissettim, Tanrıyı hissettim, şükrettim, bininci kez.

Yıllardır sordum neden varım, niye, neden, yaşam niye, neden bu hikaye, niye bu sorumluluk? Bıla bıla; buldum! Şükür. Rüzgarın esmesini tenimde hissetmek ve üşüsede ayaklarım bir kış gününde ayaklarımının üşüdüğünü dahi hissedebilmek içinburadayım. Buradayım. Daha ötesi yok. Anlam burada.

meditasyon

astral | 04 January 2010 11:11

www.loadtr.com87309-meditasyon.htm
www.loadtr.com87309-meditasyon.htm

Bundan yirmi yıl önceydi. Sıradandı. O zaman da hayatın yoruculuğu vardı. Dayanamayacağım zamanlar o zaman da üzerime geliyordu. Çare arıyordum. İlk çareyi/ kendi kimliğime yakın olan çareyi meditasyon yapmak da buldum. Nedir bu meditasyon şaşası?

Nefesini sayacaksın. Ona kadar sonra gene onakadar. Aylarca devam ettim. Kitaplarda böyle yapmam yazıyordu. Tabii ayrıntılar var ama bir süre sonra o ayrıntılar fani kalıyor. İşin özü kafayı dinlendirmek. Ayrıntılar: ışık uygun olmalı. Loşolursa iyi olur ya dakaranlık. Sessizlikde önemli. Oturuş da önemli ama dediğim gibi düzenliyapıldığında bunlar fani kalıyor. Olay bunlar değil. Ben bunlara ve her şeye uyup devam ettim. Bu mudur dedim, bir şeyiyanlış yapıyorolmalıyım.

Kıyamet Hesaplanandan Daha Erken

CihanTurK | 01 January 2010 22:36

Kıyamet Daha Erken Kopabilir
Kıyamet Daha Erken Kopabilir

Bilim adamlarının hesapları yanlışmış. Yani hesapları şaşmış. Bilim adamlarına göre kıyamet hesaplanandan daha önce kopacakmış.

Entropiyi araştıran bilim adamları entropi verilerini hesaplarken yanlışlık yapmışlar. Yani evrendeki garipliği doğru hesaplayamamışlar.

Daha ayrıntılı bilgiye sahip olmak isteyenler için kaynak linki; Tıkla

O – 4

admin | 01 December 2009 14:01

Yeniden uyandı. Mavi bir ışık. Tek gördüğü buydu. Işığın içinde kıpırdayan silüetleri farkederken ilk düşüncelerini de oluşturmaya başlamıştı. Gördükleri yavaşça netleşiyor, konuşma sesleri buna eşlik ediyordu. Seslerdeki anlamsızlık içini ürpertmişti. Eskiden bir ara, anlamsız sözcükler türetip, bunlara farklı anlamlar yükleyerek şifreli bir konuşma şekli ortaya çıkartmaya çalışmıştı. Bu sesler ona bunu hatırlattı. Geldiği yerde tek bir lisan var olduğu için farklı dillerin algısında karşılığı yoktu.

Yavaş yavaş tüm vücudunu saran bir acının varlığını hissetmeye başladı. Bu acıyla birlikte sanki zihnindeki tüm açıklık ortaya çıkıyordu. Etrafı tamamen net bir şekilde görmeye başladığında ise şaşkınlıktan donup kaldı. Ders kitaplarının içindeydi adeta. Milyonlarca yıl önce Pladeba’da yaşayıp yok olan bir ırkı oluşturan canlılardı bunlar. Ya da şaşırtıcı derecede benziyorlardı.

Zamanda Yolculuk Olasılıkları

Colpadan | 24 November 2009 10:36

Zaman zaman, zamanda yolculuk yapmayı birçoğumuz hayal etmişizdir. Hayalin de ötesinde bunun üzerine düşündüğümüz zamanlar da olmuştur. Peki nedir bu zaman dediğimiz şey? İçinde yolculuk etme fikri, nasıl her daim bizi sıkmadan hayallerimizi süslemeyi başarıyor? Bu soruların cevapları zamanın hem soyut hem de somut bir kavram olmasında gizli belki de. Algımızda oluşturduğumuz çizelge şeklindeki zaman olgusu ile fizik kurallarınca tanımlanmış reel zamanı, hayalgücümüzü kullanarak birleştirip, bir de yanına güzel bir seyahat planı koyduk mu, yolculuğa hazırız demektir.

Zaman yolculuğumuza başlamadan önce önümüzde iki adet yön ve iki adet de versiyon seçeneği olduğunu belirtmek isterim. Yönlerimiz bildiğiniz üzere geçmiş ve gelecek. Versiyonlarımız da tekil evren veya çoğul evren. Hangi yöne gitmek istersek isteyelim yolculuğumuzu ya sadece kendi evrenimizde gerçekleştireceğiz ya da sonsuz sayıda evrenin olduğu bir ortamı seçeceğiz.

Tekil evren adından da anlaşıldığı gibi çevremizi saran gerçekliğin eşsiz benzersiz yani tek olması demektir. Bu versiyona göre sadece bizim evrenimiz vardır ve içinde yaşadığımız bu evrenin dışı diye bir şey yoktur. Sonsuz değildir. Kendisini oluşturan atomların sayısı belirlidir. “Her şey” kabının içinde duran tek şey, evrenin ta kendisidir.

En Büyük Soruların Şimdiki Cevabı: KURAMSAL FİZİK

Colpadan | 10 November 2009 14:19

İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman kafamızı kurcalayan birçok soruya cevaplar aradık durduk. Her şey algılama ve arkasında barındırdığı merakla gelişti. Bir şeyi merak ettiğimiz andan itibaren artık ona bir cevap bulmamız zorunlu hale geliyordu. Bulduk da. Geçmişten günümüze bulduğumuz cevaplar çok değişti ama temel sorular hep aynı kaldı.

Önce yaşadığımız çevre ilgimizi çekti. Rüzgar esiyordu, bulutlar toplanıyordu, çiçekler açıyordu, yağmur yağıyordu… Sonra müthiş bir güç ile bir kaç saniyeden fazla bakamadığımız bir ısı ve ışık kaynağı yükseliyordu ufuktan. Tüm bunlar neydi? Ya o yıldırımlar, devasa sesler ve ateş? Her yer kapkaranlık olduğunda havada beliren binlerce parlak ışığa ne demeli? Bir de karanlığın gücünü kıran başka bir ışık dairesi vardı havada. Gündüzü aydınlatan o güçlüğü ışığın yerine geceyi boş bırakmamaya çalışan donuk kardeşi nöbeti devralıyordu adeta.