Temmuzun Başı
Yunanlı polis, daha iyi İngilizce bilen diğer bir Yunanlı polisi çağırmak için odadan çıktığında, yanımda oturan Rako’ya dönüp biraz kızgın, biraz hayretli, biraz da kaygılı bir bakış attım. Rako ve ben iki adım voltalık, loş karakol odasının bir duvarına iliştirilmiş iki sandalyede, iki tozlu likör bardağı gibi oturuyorduk.

Polis odadan çıkınca dönüp Rako’nun yüzüne baktım, yüzündeki yılların güneşini emmiş çizgiler, yaşadığı endişe ve utançla birleşince, birer uçurum halini almışlardı. Ağzımdan birden “Neresi lan burası Rako?” gibi bir soru boşaldı, “Yunanistan lan galiba” diye, uçurumun dibi gibi bir cevap aldım.
Evet lan, galiba cidden Yunanistan’daydık…