bildirgec.org

erkek hakkında tüm yazılar

jinekomasti

admin | 07 December 2009 12:44

Bazı hastalıklardan, ilaçlardan veya sebepsiz olarak olarak oluşan erkeklerde görülen meme büyümesine jinekomasti denir.

Vücut geliştiricilerin çoğunda görülen kullanılan erkeklik hormonu ilaçlarının vücuttan yok edilirken ortaya çıkan kadınlık hormonuna benzer ara maddeye bağlı olarak gelişen jinekomasti hormonal tedavilerle pek fazla gerileyen bir sorun değil. Jinekomasti vakalarında büyüyen meme dokusunun ameliyatla alınması sık kullanılan bir yöntem.

KADINLAR ERKEKLERLE EŞİT MİDİR

bellybul | 09 November 2009 20:11

Kadınların erkeklere eşit olduğu masalını bence kadınlar değil erkekler uydurmuştur. Çünkü bu eşitlikten kadınlar değil erkekler yararlanmaktadır. Kanun önünde kadını, erkeği osu busu yok herkes eşit, buna bir itirazımız yok bunun bir alternatifi de yok. Ancak yaşamın içinde kadın neden erkeğe eşit olsun ne münasebet? Doğa “siz eşit değilsiniz” diyorken “illa da biz eşitiz” demenin alemi ne. Bu durum en çok kimin işine geliyor bir düşünün bakalım. “Kadın erkek eşit değildir, olmamalıdır”. Erkekler kendi işlerine, kadınlar da kendi işlerine bakmalıdırlar. Erkekleşmiş kadınların olduğu dünya daha fazla mutsuz insan yaratmaktadır. Kadınlar “erkeklerle eşit değiliz” diye ortaya çıkın ki çıkarlarınız korunsun. Bu düşünce bir erkek oyunudur, oyuna gelmeyin!

Karşılıksız Sevgi Varmıdır? bu aşk mıdır?

yavuz ile | 03 November 2009 10:50

Çok bilindik bir cümledir. “Seni herşeyden çok seviyorum”. “seni karşılıksız seviyorum”
Sizce ne kadar doğrudur bunlar?
Sevgi, aşk kadın erkek ilişkileri belkide çoğu insanın hayatının merkezindedr her an. Sevmeler, peşinden koşmalar, kovalamalar, kaçmalar. Hayatın akışı içinde keyif veren bazen üzen zamanlar.
Bu kovalamaca sırasında çiftlerin en sık karşılaştıkları durumlardan birisi de birbirlerini neden sevdikleri sorusudur.Bu soru akıllara ne zaman gelir onu çok bilmiyorum ama bu soru sorulmaya başladığında eminim herkes birbiriini karşılıksız sevidğini söyleyecektir, söylemiştir ve hatta şu an bir yerlerde söylenmektedir. Dünyanın en çabuk farkedilen belkide en zararsız yalanlarından birisidir bu . Halbuki herkes severken bir beklenti içindedir, her sevginin karşısında herkes ilgi bekler sevgi bekler kimi güzel zaman geçirmek ister. Eğer karşısındaki kişi ona istediğini veremiyorsa, ve öteki de hala ondan sevgi bekliyorsa bu bir süre sonra o güzel hastalığa yani asşka dönüşebilir. aşkın bir diğre tarfi bu olabilir mi sizce?

12 eylül sonrası ilk eylem : dayaga hayır

nazokiraze | 26 October 2009 13:30

Tarih 17 mayıs 1987 gününü gösterdiginde Kadıköy Yoğurtçu Parkı iki bine yakın kadının , ellerinde kimi zaman patiskalardan yaptıkları pankartlarla dayağa karşı seslerini duyurmak amaçlı eylemine tüm ülkenin şaşkınlıgı eşliginde sahne olur.

İlk feminist eylem olarak bilinen bu yürüyüşe katılan kadınlar faşistlikle bile suçlanır. Babalarından,kardeşlerinden veya eşlerinden gördükleri şiddete , o dönem Çankırı’da hakimlik yapan Mustafa Durmuş’un “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” şeklinde beyanı eklenince ülkenin dört bir yanından kadınlar isyan bayrağı açarlar. (Dayak yedigi için boşanmak isteyen kadına bu sözleri söylemiştir)

Yürüyüşün adı “Dayağa Karşı Kadın Yürüyüşü’dür ve kadınlar ilk kez bu konuda seslerini yükseltmektedirler. O dönem sadece her kadının okumadıgı dergilerde yer edinmiş feminizm kavramı artık sokaklardadır.O güne kadar eleştirilen feminizm hayatın içindedir , katılanların çoğu feminist olmasa bile mesaj yerine ulaşmıştır.

İnsan feromonları

hafifmesrep | 14 October 2009 11:39

İletişimsizlik, insanlar açısından çağın sorunu olarak kabul edilebilir. İletişimde kullanılan sözcükler duyguların ve isteklerin anlatılmasında her zaman yeterli değil. Yeterli olmamanın yanında, sözcüklerin uygun şekilde bir araya getirilmemesi de yanlış anlamalara yol açabiliyor. Oysa böceklerde ve birçok canlı türünde, “sözcükler” nedeniyle yanlış anlaşılma sorunu yok. Bir balarısının, diğerini üzecek sözcükler söylemesi de zaten pek olası değil. Böceklerin iletişiminde, büyük oranda kimyasal maddelerin rolü var. Onlar, duygularını (varsa eğer) ve isteklerini özel kimyasal maddeler kullanarak birbirlerine iletiyor. Yaşamlarını bu özel maddeleri kullanarak yönlendiren böceklerin iletişimsizlikten kaynaklanan sorunları da olmuyor.

Hayvanların çiftleşmek, gelişmek ve yavru bakımı yapmak gibi türe özgü özelliklerini kokuların ve feromanların nasıl etkilediği bir süredir araştırılıyordu. Örneğin; karıncaların tek sıra halinde yürümelerinin sebebini düşündünüz mü? Karıncalarda, yuvadan çıkan ilk bireyin belirli aralıklarla feromon bırakması, ardından gelenlerin kolayca takip etmesini sağlar.
Feromanlardan insanlar da nasibini amış durumda. Yaşamın çeşnisi olan kokuların, ergenlik devresini hızlandırdığı, kadınların menstruasyon dönemlerini kontrol ettiği yolunda kanıtlar elde edildi. İnsanda koku ve feromonlar üzerindeki araştırmalar daha çok kadın erkek davranışları ile ilgili. Örneğin;

Kalashlar

massay | 02 October 2009 10:52

Kalaşlar, (kalash) bulundukları bölgeye nazaran fiziksel, dinsel, kültürel, ekonomik yönleriyle şaşırtıcı boyutta farklılıkları olan bir halk.
Afganistan’da, başkent Kabil’in kuzeydoğusunda, eski adıyla Kafiristan bölgesinde (yeni adıyla Nuristan bölgesinde), Hindikuş dağlarında bulunan Çitral’in üç vadisinde, denizden yaklaşık 3000 metre yükseklikte yaşıyorlar.

Bu bölgeye Kafiristan denmesinin sebebi, Kalaş halkının animist inançlara sahip olması, tevhid inancına girmemiş olmalarıdır.

Muhafazakar İslamcı kültürün baskın olduğu komşu bölgeler tarafından Kalaşlar, kafir olarak görülürler. Zira yaşadıkları bölge de kafirlerin ülkesidir.

Geçen yüzyıla kadar, sahip olduğu coğrafya dolayısıyla fethedilemeyen bölge, 1895 yılında Afganistan emiri Abdurrahman Han tarafından ele geçirilince, hem Müslümanlaştırma yoluna gidilmiş, hem de bölgenin ismi Nuristan (Işık ülkesi) olarak değiştirilmiştir.

Kalaşların bir kısmı Müslümanlığa geçmiştir, bir kısmı da kendi kimliklerini, dinlerini, mitolojik ve kültürel ritüellerini yaşamaya devam etmektedirler.

Kalaşların nüfusunun gerçek bir rakamla ifade edilmesi mümkün değildir.

erkek adamlı şeyler

taha3045 | 28 September 2009 14:31

Erkek adam kavramına takmış vaziyette olan sadece bizim ülke mi bilmem ama gerçekten Türk insanları erkeklik olgusuna kafayı bozmuş vaziyette. Erkek adamı ne bozar ne bozmaz, erkek adam öyle yapmaz, erkek işte böyle olur diye diye günlerce sürebilecek tartışmalar yapmak, yazılr okumak mümkün. Erkek adam dedigin nedir ki kardeşim , iki testis bir cinsel organ geri kalan her değer insana has değil mi? (Erkek Adam Tayt Mı Giyer?)

Begenilen , sevilen, ciddi bir rol oynayan bir dizi oyuncusunun gerçek hayatta renkli pantalon veya daha önceki rollerinde giydigi bir tayt, girdigi bir gay rolü olay yaratabiliyor.(Erkek Adam Trençkot Giyer)

Doğanın Devamını Sağlayan Üretken Güç; Kadın…

Methods | 22 September 2009 12:41

Çatalhöyük
Çatalhöyük

Doğanın Devamını Sağlayan Üretken Güç; Kadın…

Doğanın hiç değişmeyen kanunu bu; başrolde ise ilk çağların doğurgan kadın imajına sahip ana tanrıçaları.

İnsanlar yüzyıllarca onların kutsallığına, yaşam verme gücünü ve bereketine inanarak onları temsil eden semboller çerçevesinde insan doğumu, yaşamın korunması ve devamlılığının sağlanması için varolmalarına izin vererek onlardan medet umdular.

İnsanın doğumunu temel alan konularda doğurgan kadın ve bilhassa rahim ön plana çıkmış ve bu göstergeler belli nesnelerle eşleştirilerek mitolojilerle anlatılagelmiştir. Doğumun temel simgesi olan doğurgan kadın, simgeler dünyasında başrolü oynamış ve tarih sahnesini binlerce yıl terk etmemiş, biyolojik ve anatomik göstergeleri sembolizm dünyasını ana temasını oluşturmuştur.

güneş, ay, sorgu sual ve ötesi…

astral | 14 September 2009 13:32

Gece ve gündüzün ruhu kadın erkek gibi farklı. Ay ve güneş. Gündüz işe sarpa sarmış, düşünemeyiz iç dünyamızı. Oysa ay… Ay dipten derinden etkiler. Esir alır, düşündüklerini değil düşünmediklerini dahi ele alırsın. O seni alır. Debelen dur. Zaman durmaz, akmaz; oysa saatler geçmiştir.

Gündüz işte saate bakarsın, akşam ne çabuk geçti dersin. Gündüz iş yaparsın. Kalp, rötarlı bir saat misali kapıda miyavlar usulca… Oysa akşam saatleri başladı mı, kapı ağır ağır açılır… Dökülür yaşananlar, acılar, bohçalar, keder, umut, olan ve olmayan/ olmayacak olanın kederi ve bunu bilmek gene de istemek bir yandan da… İşte akşam bir yandan ateştir. Yakar. İster sıcağında ister cehenneminde… Ruhun neye uygunsa çekip çevirir. Bazen akşam olmasın dersin. Çünkü dünya üzerine akar, yanıt veremezsin, onca soruya/ sorguya…

o metresi ben santimetresi

massay | 13 September 2009 18:52

o benim sevgilim.
arzu onun metresi.
ben de santimetresiyim.
ve bir de karısı var ancak bahsi konu dışıdır. Varlığı veya yokluğu duygularımıza hasar ihbarında bulunmamıştır. tahminim bizi kıskanmaz hatta varlığımıza duacıdır.
o benim sevgilim titizdir delicesine titiz.
arzu ile ayrı zamanlarda aynı evde aynı yatakta aynı yastığa baş koyarız. ama bilmeyiz bu gerçeği. birbirimizi bilmeyiz. bir diş fırçası vardır banyoda. ikimizde kendimizin zannederiz aynı aynaya bakar farklı yüzler görürüz fırçaladıktan sonra dişlerimizi aynı lavaboya tükürürüz. bilmeyiz.
o benim sevgilim öyle titizdir.iz bırakamayız ne yazık çok isteriz bir küpe bir saç teli. bırakamayız. ben her gün arzuyu bilmeden öldürürüm o kanları temizler bir sonra ki gün arzu beni öldürür.
o benim sevgilim öyle gönlü geniştir.
ikimizi de sever. biz birbirimizi ve kendimizi sever miyiz
o benim sevgilim öyle saygı ve sevgi doludur böylesine zor ve açık sorulara cevap vermekten ziyade sorular sorar der gündüz nedir gece nedir gündüzü tarif ederken geceden uzaklaşmadan geceyi tarif ederken gündüzü yaşamadan cevap ver bakalım.
zannederim arzuyu ben tahhayyül etmişim.
arzu zanneder ben zaten yalanmışım.
o benim sevgilim.
en çok bana yalan söyler nezaketen. ve ben de kendime yalan söylerim nezaketten uzak. küfürler eder yarabbi şükür derim.
o benim sevgilim onsuz yaşayamam.