bildirgec.org

erkek hakkında tüm yazılar

Gölgeler Açık Veriyor 2

astral | 21 February 2010 18:18

Esin’i, Can tam bu an avucunda hissetti. Bir şeyleri ortaya çıkarmak istiyordu. Aslında içinde kalan ve konuşmak istediği şeyler vardı. Bunlar yılların getirdiği tortulardı. Artık çıkmak istemekteydiler.

Tam bunları düşünürken Esin’in heyecanlanması Can’ın daha da hoşuna gitti. İstediği buydu. Tam zamanı dedi, Esin’in üzerine gitti.

“ Sen sinirleniyorsuun! Demek ki seni sinirlendirecek bir şey var…”

corbis.com
corbis.com

Can bunları oldukça rahat, gevşek bir şekilde, yüzünde hafif bir gülümsemeyle söylemişti. Esin’in kapana kısıldığı ve amacına yaklaştığı düşüncesi olayı daha da zevkli hale getirmişti.

“ Hiç yorulmayacaksın değil mi ?”

Gölgeler Açık Veriyor 1

astral | 20 February 2010 12:08

Can durup dururken sordu, ‘Satılmış ruhlar kermesinde hangi yarım kürede olduğunu düşünüyorsun?

corbis.com
corbis.com

Esin pek önemsemedi Can’ın sorusunu. Alışkındı. Can zaten farklı bir insandı. Nereden çıktı bu diye düşünmedi.

Aklına geldi ve sordu diye düşündü. Pek de düşünmek istemedi işin aslı. Can felsefeye, dünyaya çok kafa yoran bir gençti.

Can’ın bu yönünü seviyordu ama şu an hiç de kendini bunlara kafa yoracak halde hissetmiyordu. Soruya kendi tarzında, gülümseyerek, rahat bir şekilde yanıt verdi.

Düğün

Kuduz maymun | 17 February 2010 09:19

Hava karardıktan sonra kalkmak aklına geldi. İleride tarlalar uzanıyor. Sağ yanında ayazma, yüksek otlar. Yolun aşağısından, derenin mezarlık yanı tarafından çıngırak sesleri geliyor. Havlamalar. Ezan çoktan okundu. Bir kalkacak oldu, bir kalkmayacak. Bir şey de hazırlamadı daha. Ne desin gidince. Ertesi gün Anafor’un kahvesinde duyulur artık. Gündüz vakti; Şevki’nin oğluyla Yakup’un yanına kıçın kıçın yanaştığı. Yanaştığı değil. Bilmiyorlar onu bilmiyorlar. Korkak değil. Adam aslında adam. Ama gösteremiyor. Selam verdi. Almazlar. Almasınlar. Aldılar ama bu sefer. ‘Aleykümselam Çopur. Gelsene be ne duruyon’ Gitmeyecek. Çağırdılar diye gitmek mi lazım. Babası olmasa daha iyi ya. Babası var. Çok kızıyor. Babası görmese arkadaşlarını. ‘Ben sana gitme demedim mi o deyyusların yanına!’ Turan’ın kahvede yakalandı geçende. Ümmühan’ın torunuyla bakkalın oğlu da var aralarında.

2009 Internet Aleminden Ne Haber?

cevahirrr | 08 February 2010 18:02

2010‘a yaptığımız hızlı bir girişten sonra arada arkamıza bakıp 2009’da neler olmuş demekten kendimizi alamıyoruz. Günden güne değişen, gelişen internet dünyasında neler değişmiş merak edenler için çok güzel bir çalışma sizlerle.
Öncelikle kaynağı paylaşmakta fayda var. FOCUS
Aşağıda tam 100 tane daire var. 100 daire 100 insan olarak düşünerseniz, bilgileri bir görüşte anlamanız çok kolay olacak.

Şimdi başlayalım:
1. Erkeklerin %74’ü internet kullanıcısıymış.

Okyanusun Tuza Dönüştüğü

admin | 05 February 2010 14:19

max sauco
max sauco

Yorgun kelimeler yatıyor yatağımda.
Boğazımda yutamadığım bir yutkunma hissi, boğazımda bir acı. Kalkıp su içmeye ise dermanım yok.

Konuşmalar… Herkeste ne çok söz var. Sözleri duydum, artık öyle anlamsız ki… Yerimden kalksam ya da otursam; hayatımı ritmine soksam, kendimi yeniden yaratsam, onunla bununla tanışsam; avunur muyum? Bir nokta kadar umudum olsa buna dair. Öyle insanlar olurlar. Aynı bugün gibi. Birçok konuşma. Eve gelmeyi uzatma çabası gösteren ben. Sanki o yutkunma hissi geçecekmiş gibi yersiz bir arayış. Aslında arayış değil de işte, kaçış desem değil; kaçtığım bir yer ya da kişi de yok ama yine de yalnız kalacak kadar güç sergilemeye kalkışmıyorum.

Ne Saf Ne Salt

admin | 05 February 2010 13:17

max-sauco
max-sauco

Hiç de temiz değilim, seninle kıyaslanınca. Kabulsüzlüğün sınırlarında dolaşan sen için ben, çok sıradan bir ablayım. O kadar. Süt’e yakın değilim. O ben değilim. Yalan mı, olmaz ama bazen olabiliyor; işte bunu görüyorsun. İnsan çok kızılacağını, kıyamet kopmasını istemediği zaman söylüyor. Ya da geç savunmaları. Buyum. Telafisiz. Savunma yok. Hiç de temiz değilim.

Çok masum da değilim her zaman. Bunun için daha güçlü olmak gerekiyor. Ben o kadar güçlü değilim. İşin açığı seni hak eden ben değilim.

Hem buna rağmen o kadar fevriyim ki; sabırsızlığım, iki keçiyi –gereksizce- defalarca karşı karşıya getirir, bitirir; bitirdi. İstesem ne ki, o ben değilim. Ne saf ne salt. Birçok kokunun olduğu kişi işte ben. Kimi zaman dermansız, kimi zaman çokça derman veren. Yaşayan, kimi zaman korkan, kimi zaman korkularına sığınan, kimi zaman her şeye boş veren, kimi zaman takıntılı; kimi zaman annesinden bir farkı kalmadığını anlayan, kimi zaman ağlayan, kimi zaman ağlasa da hiç bir şeyi değiştiremeyeceğini anlayan, kimi zaman yoran; kimi zaman ‘Yeter, yoruldum!’ diyen… Boğulan…

Kadının ve Kokunun ilahı Hüs; Yordam Yoksunu Veli

admin | 30 January 2010 10:34

Kimi adamlar hiç anlamazken kimileri kitabını yazar çapkınlığın. İki uçta iki adam Veli ve Hüs. Biri kadınları köle ederken, diğeri hayalini kurarken dahi -kızaran- sıradan yordam bilmezlerden…

Veli küçük bir adamdı, ağır aksak ilerleyen; zor yol alan ama alan. Kendini biliyorsa şayet, bildi bileli, eli kaleme kağıda yatkın olanlardandı. Kurnaz sayılanlardan ama akıllı olamayanlardan sınıfındandı. Bir de ona göre epey iyi olma takıntısı vardı ki, kaybettiği nokta da buydu.

ÇİN TAKVİMİ (BEBEK CİNSİYETİ)

A D A L I | 25 January 2010 14:00

Adı üstünde “çin takvimi”, çinlilerin 700 yıl kadar önce Pekin yakınlarında bulunduğu iddia edilen bir tablodur. Bütün dünyada kullanılan bu tablo özellikle Asya ülkelerinin vazgeçilmezidir. Şimdi gelelim ne işe yaradığına, teknolojinin nimetlerinden her ne kadar fazlasıyla yararlansakta hamile kalır kalmaz çocuğumuzun cinsiyetini öğrenmek isteriz işte tam bu noktada da çin takvimi devreye girer. %90’lık bir doğruluk derecesi olan takvimden yararlanabilmeniz için bilmeniz gereken iki şey var. Birincisi hamilenin yaşı, ikinciside hangi ay hamile kaldığıdır. İşte bu kadar basit.

(Pembe “K” Kız, Mavi “E” Erkek)
Şu zamana kadar çocuk sahibi olan birçok arkadaşıma denedim ve takvim hiç yanılmadı, bakalım sizlerde de işe yarayacak mı?

pembe gönlüm sende

nazokiraze | 24 January 2010 13:14

Pembe rengi genellikle dişi duyguların ifadesi olarak bilinir, yaşam dolu ve enerjik bir renktir.Kırmızıdan aldıgı enerjiyi hayatlara yansıtır, çekicidir, fantazilere açıktır, saflıgı çağrıştırır.Hassas etkilerinden dolayı iş alanlarında pek tercih edilmeyen bu renk şekeri, hayalleri, masalları anımsatır, kırmızı tutkulu aşkı simgeliyorsa pembe de saf aşkı gösterir.Uzmanlara göre hayattaki pembe renk yiyeceklerin eksikliği sinir hastalıkları ve epilepsiye hatta böbrek hastalıklarına yol açmakta. Ayrıca pembe renk uykuya çabuk dalmaya yardımcı oluyor.

Pembe kelime olarak Farsça’dan pamuk çiçeği anlamına gelen penbe kelimesi dilimize pembe olarak gelir. Okulda pembe rengini bulmak için genellikle kırmızı ve beyazı karıştırırdık ve küçüklüğümüzden beri hayatımızda önemli bir yere sahiptir.(pembe domateshakkında)

Günümüzde anne karnındayken başlıyor pembe ile yaşanacak macera, hamileliginin ilk yarısına gelince ultrason belirliyor, mağazaya gidilip hangi renge saldırılacagına. Eğer gözünü mavi veya pembe bürümemiş anne-baba adayı varsa yeşil veya sarı orta renk diye karar verebilmekte. (Meme kanseri olanlara umut veren bir site:Pembe Güç)

Kız çocuk sahipleri iyi bilirler bu pembe rengi belli bir döneme kadar yapışır çıkar hayatlara, doğmadan alınan pembe zıbınlar, tulumlar yavru büyüdükçe eteğe,cekete, şapkaya sonraları neye el atsak ona dönüşür.