bildirgec.org

erkek hakkında tüm yazılar

uçkur

taha3045 | 09 June 2009 15:41

Şimdiye kadar söylenen sözler vardır, zengin parasıyla fakir karısıyla oynar veya fakirin karnı doyunca eli uçkuruna gider gibisinden. Gerçekte öyle mi acaba, söz edildiği gibi yapacak işi olmayan insan mütemadiyen kendini sekse mi verir, maddi sıkıntılar nedeniyle herşeyinden kısıp bari bir zevkimiz var ondan feragat etmeyelim diye mi düşünür? Yoksa sıkıntılardan,borçlardan veya imkansızlıklardan dolayı moral bozukluguyla cinsel yaşamını kısıtlar mı? (zenginin işi parası fakirin işi karısı )

Aslında normalde dünyevi,maddi sorunların libidoya ters etki yapması gerekir, pek çok toplumda bu böyledir.Tarihi araştıracak olursak savaş, hastalık ve kıtlık dönemlerinde pek çok batılı ülkede nüfus artması oldukça yavaşlamış bazı toplumlarda durmuştur, bunun sebebi bu sıkıntıların erkek libidosunu düşürmesidir, ancak bizim insanımızda hiç böyle olaylar yaşanmamıştır. Hatta en fakir ailelerin çocukları diğerlerine göre kat kat fazladır. Bu durumlarda batıda gelecekten umudu kesen insanlar çocuk yapmazken Türk toplumu ne geçmişten, ne gelecekten ne hastalıktan, ne kıtlıktan etkilenmeden cinsel yaşamına devam eder, zerre etkilenmez.

kıro ve maganda bahsi

taha3045 | 29 May 2009 14:37

Pek çok insan magandalıkla yaftalanır, kro veya maganda denir onlara.Genellikle tanımlanması yakasını açmış,gögsüne madalyon takmış,gögüs kılları fışkırmış, rüküş giyinmiş,sokaklara tüküren gaz çıkaran adamlar olarak yapılır.Peki, üniversite mezunu olup konunun,komşunun kadınına kızına yan gözle bakanlar, son model giyinip, çatal bıçakla yemek yiyip beş çayına gitmiş kadın gibi en yakın arkadaşlarını iki yüzlülükle çekiştiren örneklere ne demeli.Demek ki magandalık giyim kuşamla olmuyor.

TACİZ MAĞDURU ERKEKLER

nacak | 26 May 2009 16:42

Taciz …Fiili , sözlü , yazılı , psikolojik ….Belki onlarca çeşidi var tacizin .Ama kadınlar mı tacize uğruyor sadece? Taciz denildiği zaman , bu suçun mağdurunun kadınlar olduğu düşünülür hep. Ama tacize uğrayan erkeklerin sayısı hiç de azımsanacak oranda değil . Bazen bir TV ekranında şahit oluyoruz. Milyonlarca izleyicinin gözü önünde hem de fiili olarak kadın tarafından taciz edilen erkeğe.Bazen bizzat yaşadığımız yerlerde şahit oluyoruz bu duruma .

Günümüzde tacize yönelik çok çeşitli araştırmalar yapılıyor . Liselerde , üniversitelerde , sokakta , yolda …Tacize yönelik veriler çok enterasan . Bazen %80 -%90 lara kadar çıkabiliyor istatistiklerde bu rakam . İnsan ilk bakışta şaşırıyor tabi. Ne bu böyle diye ? Ama sadece fiilen yapılan bir hareketi ifade etmiyor taciz. Bazen bakış bile taciz olarak değerlendiriliyor. Bu günkü yazımın konusu erkeklere yapılan tacizler…Taciz mağduru erkekler…Konuyu ilginç kılan bir başka yönü de taciz mağruru bu erkeklerin , ferdi tacizle değil , toplu tacizle baş etmesinin zorluğu…

kadınsı

nazokiraze | 25 May 2009 18:20

küçükken başlar kızlar pembe ,erkekler mavi giysin diretmesi. Büyüdükçe hayattaki renkler fazlalaşır artık erkekler pembe gömlekler, kızlar mavinin her tonunu giyiyorlar. Ancak yinede kadınlar kendilerine ait olan objeleri hemen kadınsı hale getirmeyi biliyorlar . Kadınlara özel kadınsı tasarımlar. Sadece onlara özel.

Her ne kadar pembe gömlek giyse de erkekler bu bisikleti sanırım kullanmazlar.

Erkeğin özgürlüğünü kaybetme korkusu

rasgon | 25 May 2009 15:02

Günümüzdeki kadın rollerinin, erkeklerin annelerinden gördükleri rollerden farklı olması zamanımız erkeklerinden bazılarında evlenme korkusuna neden oluyor. Normal evliliklerde anneler ev işleri ve çocuk yetiştirmekle sorumlu tek kişidirler. Fakat günümüzde kadının iş hayatına atılmasıyla birlikte geleneksel kişiliklerde değişti. İşte burda da erkeğin olgun bir ilişkiye uyum sorunu ortaya çıktıErkek bir kadına bağladığında evlenirse, tanışacağı kadınların, arkadaşlarıyla geçireceği zamanın, parasının, başkası tarafından sınırlandırılacağını düşünüyor. Daha da ötesi sorumluluklarının artacağından korkuyor. Bu korku karşısındaki insana göre farklılıklar göseterebiliyor. Yeni çağda erkekte, kadına karşı birtür güvensizlik oluşmuştur. Bunun nedenlerinden birisi de; yıllardır baskı altındaki kadınların ekonomik, sosyal özgürlüklerinin peşinde koşması ve bu konularda kimseye karşı taviz vermemeleridir. Erkek iktidar savaşında karşısında bir kadın görmek istemeyeceği için ilişkinin bu duruma gelmesinden endişe duymaktadır.

Erkek bazen bir kadını sever ve ilişki ciddileşmeye başladığında bir seçim yapar, Hayat ile o kadın arasında, ve bazen hayatı seçer…

Konuyla ilgili bazı bilgileri burdan bulabilirsiniz

Camdan kadınlar artık silkinmeli!

kahramancayirli | 25 May 2009 12:54

Camdan kadınlar artık silkinmeli!
Kahraman Çayırlı

Meselenin eğitim ve ekonomik bağımsızlık olduğunu savunuyordum. Değilmiş. Zihniyetimizin topyekûn değişmesi gerekiyor. Kadınlarımız, maaşlarını kocalarının ellerine sayıp, ayın geri kalanında harçlık dileniyorlarsa beylerinden, bağımsızlık nerede kaldı?Şu ana dek kaleme aldığım tüm makalelerde eğitimi çözüm olarak sunuyordum. Oysa “erkeğin aldatmasına alışacaksın” diyen sevgilisine gülümseyerek bakan, en büyük hayalinin evlenmek olduğunu söyleyen üniversiteli kızın sonu ne olur sizce? Şimdinin ataerkil söylemlerine itaat eden genç kızlar, çok değil birkaç sene sonra dayak yiyorlar kocalarından. Üniversite mezunu kocaların eşlerine, ilkokul mezunu ya da hiç okumamış kocalardan daha yüksek oranda şiddet uygulamaları, beni afallatıyor. Öyleyse okullarımızda sürdürülen eğitim-öğretimi, bir de erkek egemen kültürü yeniden üretmesi bağlamında yeniden irdelememiz gerek. Ama esas odaklanmamız gereken, aile. Gizliden gizliye babaları üzerinde otorite kurmaya çalışan, kırılıp bükülüveren anneleri gören, onları kendilerine rol model alan kız çocukları, büyüdüklerinde farklı mı davranacaklar?İlk olarak kadın-erkek hepimizin ciddi bir farkındalığa ihtiyacımız var. Özellikle de kadınlarımızın. İçselleştirdiğimiz bu eşitsizliği, hepimizin değiştirmek istemesi gerek. Hâlihazırdaki erkek-egemen düzeni her an, her dakika yeniden üreten medyanın böyle bir değişim sürecinde etkin rol oynayacağı, açık. Tüm gün kadınlarımızın ne denli mağdur olduklarını gösteren melodramatik yayınların yerini feminist bilinçlenmeye yönelik faydalı programlar almalı.İkincisi, eğitim sistemimizi düşünelim. Soru sormayı, araştırıp düşünmeyi teşvik eden bir eğitim sistemine doğru yol almalıyız. Yoksa kuru matematik-fizikle kimsenin hiçbir konuda bilinçlenemeyeceği gün gibi ortada.Zihinlerimizdeki tek boyutlu, altı boş feminizm tanımları da başlı başına bir yazı konusu. Her ne kadar popüler kültürün bir öznesi olarak görülüp, hep eleştirildiyse de, Duygu Asena’nın her kitabı, her cümlesi okuyanda bu konu üzerine sahici bir aydınlanma sürecini tetikleyebilir.

Her şey olağan akışında

astral | 22 May 2009 10:53

Düğümlerin bittiği yerdeyim. Yolun sonunda bir resmin başlangıcındayım. Bir papaz dua okuyor kapı önünde, kuyruğuna yanlışlıkla basılan beyaz yavru kedi çığlık atarak uzaklaşıyor. Sokakta tek tük oynayan küçük çocuklar. Erkek çocuklar misket oynamaktan yorulmuyor asırlar geçse de.

Yorulan bir kadın pencere kenarında elini çenesine dayamış, ayıkladığı fasulyeleri bir yana iteklemiş -kendince mola verip- dışarıyı seyrediyor, hülyaya dalıyor, bunca gençken gençliğini yaşayabileceği başka bir hayat düşünüyor bulutlara bakıp, bakıp…

erkek donu

taha3045 | 20 May 2009 14:42

konularda hep işlenen şey kadın içmaşırıdır, onların ilginç modelleri, seksiligi veya modası anlatılır, fotograflar koyulur. Oysaki bu dünyada erkeklerde iççamaşır giyiyor, hemde yaptıgım araştırmalara göre sadece pazarda görülen boxer yada slip dışında çok fantastik modelleri giyiyorlar.

Bu konuya yogunlaştım bugün,madem ilginç konular paylaşıyoruz, erkekler için üretilen sıradışı modelleri anlatayım istedim, tabi bazı fotografları sadece linkleyerek:) kendi kendime sansür uygulaladım yani. Fotograftaki takım nasıl:)

Kimyasallar Erkekliği Öldürüyor

beyrek | 15 May 2009 17:09

BBC’nin haberi: Richard Sharpe adında bir bilim adamının araştırmasına göre; gıda, kozmetik ve temizlik ürünlerindeki kimyasal maddeler, erkeği kadınsılaştırıyor.
Shape’a göre bu kimyasalların erkekliğe olumsuz etkisi daha anne karnındayken başlıyor.
Dünya’yı kimyasalların zarından korumak için kurulan chem trust adındaki bir yardım kuruluşu da bu bilgiyi doğrulamış.