bildirgec.org

eleştiri hakkında tüm yazılar

E-Fikrim Yarışma Sonuçları Açıklandı

Punisher999 | 07 May 2008 09:06

Daha önce bildirgeç’te de duyurulan e-fikrim yarışmasının sonuçları açıklanmış.

o bildiride eleştirenler arasında yer aldığım bu yarışmanın sonucunu düşündürücü buluyorum. Eleştirmeye de devam edeceğim sanırım.

Dereceye girenler:

  1. Nurettin Özdoğan – Beyin Avcısı projesiyle
  2. Mehmet Çakır – Hediyelik Bostan Patlıcanı projesiyle
  3. Emrecan Sagun – Sucugumafyondan.com projesiyle

Şahsi Eleştirilerime gelince:

  • Siteye girip baktığınızda, yarışmanın şartları, sponsorların logoları vb. için gösterilen özenin, yarışma bitince, sonuçlar için gösterilmemiş olması. Madem bir internet proje yarışmasıydı, sonuçların detaylıca yine internette paylaşılmamış olması inanılmaz bir çelişkili değil midir?
  • dereceye girenlerden Beyin Avcısı projesi ismi itibarı ile ilginç görünüyor. (ama tabii nedir ne değildir bilgimiz yok.)

peki ya hediyelik bostan patlıcanı ve sucuğum afyondan nedir sizce?

İzlediğiniz tüm filmleri kaydedin : Criticker

nihilanth | 03 May 2008 22:22

Criticker‘dan daha önce bildirgeç‘te de bahsetmiştim ama sinepil tam yeri olduğu için bir kez daha yazı konusu yapayım dedim. Öncelikle yaklaşık 3 senedir üyelerinin yorumları ve gayretiyle git gide daha fazla gelişen, dünyanın her yerinden sinema bağımlılarını buluşturan, izlenen filmleri oylamaktan çok daha fazlasını veren bir site bu.

Üye olduktan sonra karşınıza üyelerin en fazla oyladığı filmler çıkacak ve siz de onları izlediyseniz seen it diyerek, puanlayarak, dilerseniz kısa eleştirinizi yazarak kişisel database’inize kaydedeceksiniz. Oyladığınız filmler çoğaldıkça site sizin film zevkinize uygun filmleri tavsiye etmeye devam edecek ve ayrıntılı tablolara da ulaşacaksınız.

Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı – eleştiri

menese | 29 April 2008 12:48

Siz hiç sinemaya gidip de perdede oynayan filmi bir süre sonra gözlerinizi kapayarak izlemek istediniz mi?.

2007’nin UNESCO tarafından Mevlana Yılı olarak ilan edildiğini biliyoruz. Bir süredir bu düşünürümüz üzerine yerli-yabancı bazı sinema projelerinin varlığını da duyuyorduk.

Bu konuda elini en çabuk tutanlardan biri –sanırım- bu filmin yapımcıları olmuş ki şimdi eserleriyle karşımızdalar, hem de hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak.

Bunu nereden anladım? Şu tanıtım yazısından: “Tüm dünyada altı farklı ülkede çekilen film, ilk defa UNESCO ve Birleşmiş Milletler Merkezi’ nden destek alarak özel izinler ile çekimler yapılarak tamamlandı. Yapım aşamasında ilk defa tüm dünyada farklı coğrafyalardan elliyi aşkın çok önemli tarihçi ve araştırmacılar ile görüşülmüş, canlandırma ve animasyon sahneleriyle 13.yy.ın dokusu ve havası yansıtılmaya çalışılmıştır.”

Senaryo ve yönetimi Kürşat Kızbaz’a ait, içine bir parça da canlandırma yamayarak elde edilmiş, ünlü mutasavvıf Mevlana üzerine bu belgesel filmi izleyince (Allah’ları var..) tanıtım yazısındaki bütün o ‘ilk defa’ çalışmalarını aynen tespit ettim. Ancak, bununla birlikte bu çalışmaların nasıl yapıldığını da…

ELEŞTİRİ-YERGİ-SÖVGÜ

teacher07 | 22 April 2008 12:15

Toplum olarak eleştiriye hiç gelemiyoruz.Hele öz eleştiri hiç yok… Yanlışı görmeden; yanlışı yaşamadan ; doğruyu bulmak, doğruyu yaşamak mümkün mü acaba? Ya da en azından ortak paydalar bulamaz mıyız eleştiri konusunda?Karşıt düşünceleri savunanlar birbirlerine katlanmak durumunda değil midir? Tartışmayı bir kavga haline dönüştürmek, katlanamamaktır. Güç ve kötü durumlara katlanamamak kavgayı getirir.Eleştiri; övgü ve yergi içerir. Hoşa giden durum, söz veye yazı övülür, doğruluğu gösterirlir.
Yergi, beğenilmeyen düşünce , söz ve yazı ya da bir durum nedenleriyle ortaya koyabilme olmalıdır.Eleştiri, tartışma, övgü ve yergi; seviyeli ve uygun şekil ve ortamlarda olursa bir yere götürür. Yoksa sonuç kavga, kötülük ve sövgüye varır.Hafif üyesi olarak, büyük üzüntü içindeyim. Yazı yorumlarında yakışıksız sözler Hafif’e yakışmıyor. Bir öz eleştiri olarak kabul edin yazımı. Hele hele sövgüler ve kabadayılanmalar … Hiç yakışmıyor. Sevgi ve saygı ne zaman gerekecek…Merak ediyorum… Niyet ne acaba?

STRES

teacher07 | 17 April 2008 17:12

Heyecanlı mısınız… İşe fazla odaklanır mısınız… Her şeyin mükemmel olmasını mı istersiniz… Aceleci misiniz… Sık öfkelenir misiniz… Saldırgan mısınız… Hızlı ve coşkulu konuşur, karşınızdakinin sözünü keser misiniz… Cümle aralarında derin derin nefes alır mısınız…Yürüyecek yerde koşar mısınız.. Birkaç işe birden girişir misiniz… Sürekli zamandan şikayetçi misiniz… Sabırsız mısınız… Yardıma gerek duyduğunuzda sormaktan kaçınır mısınız… Başkalarının hayranlığını kazanmak, size saygı duyulmasını ister misiniz… Başkalarını sürekli eleştirir misiniz… Sıklıkla gergin misiniz… Kendinizi geçinilmesi zor bir kişi olarak tanımlar mısınız… Dinlenmeye ayırdığınız zamanda, boş oturduğunuz zamanda suçluluk duyar mısınız… Kendinize çok sorumluluk yükler misiniz…

Sayılanların çoğunluğu sizde varsa, siz streslisiniz.

Cennet

menese | 15 April 2008 00:31

Filmin konusunu kısaca özetleyecek olursam: Sevgili annesinin ölümüne küçücük yaşta maruz kalarak önemli bir travma yaşayan ve bu nedenle akli dengesini yitiren Can, artık 29 yaşına gelmiştir.
İçinde bizim de bulunduğumuz âlemde babasıyla sorunları olan; kendi hayal âleminde kurduğu cennette ise annesiyle gayet mutlu olan; genel olarak bakınca da halinden oldukça memnun yaşayan genç bir adamdır Can. Ya da kendine yakıştırdığı adıyla A..
Ancak o bir hastadır ve onun bu memnuniyeti biz akıllılarca hiçbir anlam ifade etmemektedir.. İyileştirilmeli ve -hepimiz gibi- sağlıklı bir birey olarak toplumdaki saygın yerini almalıdır..

***

‘Bir Rüya İçin Ağıt’ ve ‘Katarsis’

absynthe | 12 April 2008 23:37

Katarsis –Aristoteles’in Poetika’sında geçtiği gibi- kısaca trajediyi izlerken bizde uyanan acıma ve korku duygusudur. Kendimizi kahramanın yerine koyar, o anlığına da olsa o acıyı yaşarız kahramanla beraber. Bu bizde kahramanın yaptığı hatayı yapmama hissi uyandırır- ki Aristo’ya göre tiyatronun amacı budur; toplumu şekillendirmek, Katarsis vasıtasıyla yapılmaması gerekenleri yapmamalarını sağlamak. Daha iyi bir toplum yolunda trajedinin büyük önemi vardır.

okuma notları-3

kahramancayirli | 10 April 2008 20:25

benim adım kırmızı’dan gene pes ettim. 190. sayfadaydım sanırım, yok dedim olacak gibi değil. bu kez orhan pamuk’un beyaz kale’sini aldım, onunla devam edeceğim.
bu arada, ayrıntı yayınları’ndan çıkmış betty blue geldi hediye. bitirmek üzereyim, iyi edebiyat kendini belli ediyor, çok keyifli..1950lerde çekilen bir de filmi varmış, betty blue’nun.. izlemek isterim ama bulmam çok zor olacak galiba..
leyla erbil’in zihin kuşları’nı okudum ama tam olarak değil kimi yazıları seçerek. iyiydi. keşke daha çok deneme, eleştiri yazsaymış leyla erbil..bu arada yazarın şiirleri olduğunu öğrenmiş oldum, onları da bulmak gerek..
tezer özlü’nün leyla erbil’e yazdığı mektupları okudum. o kadar dokunaklı metinlerdi ki. ellerine sağlık yapı kredi yayınları ve leyla erbil’in..
masanın üstünde kara kitap bana bakıyor. ben ona. korkar oldum orhan pamuk romanlarından..

iki süper film birden ve janjan

kahramancayirli | 06 April 2008 12:07

iki türk filmini üstüste izliyorum iki gündür. filmlerin ilki, “iki süper film birden“. murat şeker, film çekmenin filmini çekmiş resmen. emeklerine saygım sonsuz ama ben çok sıkıldım. ne bileyim belki de bana hitap etmedi. zor tamamladım filmi.
ama izlediğim ikinci türk filmi “janjan” öyle değil. başrol oyuncusu berk hakman, çok iyi. az konuşuyor çok bakıyor, başarılı bir oyunculuk sergiliyor. genco dizisinden bildiğimiz selen seyven de sınıfı geçiyor ilk filminde. hikaye çok sıcak, çok güzel. sosyolojik tahlillere imkan veren, sağlam bir senaryosu var filmin. namus kavramı mesela. aykut oray’ı da özlemişim hem. gördüğüme sevindim. ben çok ağladım filmi izlerken. belki size de dokunur. neticede temiz, eli yüzü düzgün bir film olmuş, ellerine sağlık yönetmen aydın sayman’ın..

edebiyatın edebiyatı: murathan mungan

kahramancayirli | 14 March 2008 09:58

daha önceden muştuladığım kadından kentler’i hazır murathan mungan‘ın.. kendi sitesinde kitabın kapağı bile var.. şimdiden heyecanlanıyorum, nisan 2008de kitapçılarda olacakmış. hakan şenocak’ın karanfilsiz’inden sonra gene öyküyle devam ediyorum.. murathan mungan’ın bu kez lal masallar’ını okuyorum.. kitap hakkında herhangi birşey söylememe gerek yok sanırım.. kitabın ilk öyküsü olan azer ile yadigar’daki diline hayran kaldım, mungan’ın..
murathan mungan kitapları hakkında iyi bir edebi eleştiri kitabı kaleme alınmalı: edebiyatın edebiyatı…. birkaç okumadığım şiir kitabı kaldı sadece mungan’ın..