bildirgec.org

egoizm hakkında tüm yazılar

Güçlü olmak

bithikotsis | 27 April 2011 09:53

Geçenlerde Behzat Ç’yi izliyordum. Uzun zamandır izlememiştim. Komiserin, izlediğim bolumde mensubu olduğu teşkilatın üyelerine onca uğraştan sonra yaptığı konuşma, ”güç” adı verilen unsurun aslında pazu, kuvvet değil, onur ve dürüstlüğün hakim olduğu duygu ve hareketler silsilesi olduğunun apaçık ifadesiydi. Teşkilat bir katilin soruşturmasını sürdürse de gelişen bazı olaylardan dolayı, sadece kendi çıkarları için kapatıyor, katil serbest kalacak iken Behzat Ç. buna katlanamayıp işi sonuna kadar goturmeye kararlı şekilde hareket ederken bir de tehdit alıyor. Sonunda bir konuşma yapıyor. Konuşmada kendisinin yoldan çıkarılmak istendiğini anlatıp, teşkilatına sitemini dile getiriyor. Aldığı çeki yırtıp atıyor ve plaket tabağı yanına alarak salondan ayrılıyor.

Bazı egoist kızlar.

bithikotsis | 17 April 2011 00:51

Kızlar…Onlarsız yapamayız, onlarla da olmaz derler çoğu erkek…Haklıdırlar da bazen. Hep bir olumsuz yaşanmışlık vardır geçmişlerindeki ilişkilerde bu erkeklerin. Kimi saman alevi gibidir, yaşanır ve hemen unutulur. Kimisi de kalıcı bir zift gibidir ömür boyu akıldan çıkmaz.

Kimi kızlar, fedakardır. Nasıl daha iyi olurum diye düşünürler, art niyet yoktur neredeyse…Aşık olmak isterler, aşık olurlar ama bu aşkları da suistimal edip erkeği kullanmazlar. Tabii sayıları da yok denecek kadar azdır bu tiplerin. Bir erkek için en güzel hediyelerden biridir aslında.

EN ÇOK KENDİMİ SEVİYORUM

sonbahar kizili | 07 March 2010 13:40

Bencillikle suçlanıyorum çoğu zaman sevdiğim adamlar tarafından. En çok kendini düşünüyorsun sözcüğünün dilimize ya da yüreğime en doğru tercümesi “en çok kendimi seviyorum” demek belki de…

Ben en çok kendimi seviyorum. Ne kadar da yanmaya hazır gibi dursam da bir aşk aleviyle, en çok canımın yanmasından korkuyorum. Önce can elbette… Ben seviyorum kendimi… Adını aşka yakıştırdığım onlarca isimden daha fazla. Kendim için yaşıyorum aşkı da sevdayı da. Aslında çoğu zaman bir ihtiyacın- sevme ve sevilme ihtiyacının- dürtüsü zorluyor beni. Kapıma kadar gelen aşka tekmeyi basamıyorum bu yüzden ve belki kendimi ondan daha çok sevdiğimden ve hatta tüm hayatım boyunca daha çok seveceğimi bildiğimden adam akıllı bağlanamıyorum kimseye…

SON BİR KEZ

mavilikler | 08 January 2010 12:07

‘Hiçbirşey değişmeyecek. Hala senin annen ve babanız.’… Hala mı? Nasıl yani?! Zaten annem ve babam değil misiniz siz? ‘Hala’ diye üzerine basmakla, hiç aklımda olmayan şeyleri düşünmeye zorlamış olmuyor musunuz beni? Zaten varsanız, neden varolduğunuzu vurguluyorsunuz ki?!

Hani önceden defalarca seyrettiğimiz izlenimi uyandıran filmler vardır. Evet… Film yenidir. Yapım tarihi çok yakındır. Ama diğer pekçok filmdeki aynı şeyi anlatıyordur. Aslında hiçbirşey anlatmıyordur ya… Zaten onu aynı yapan da bu anlamsızlığıdır.

İşte şu an tıpkı böyle filmlerden birini izler gibiydi. Boşanmak üzere olan ebeveynlerin, çocuğun darmadağın etmek üzere oldukları hayatını, ellerinden geldiğince toparlamaya çalışacaklarını söyledikleri o filmlerden…

‘Hiç dağıtmasanız, olmaz mı?’ deme gibi bir hakkı bulunmadığını da belirtmiş oluyorlardı böylece. Kendi hayatının merkezine O’nu değil kendilerini oturtuyorlardı. ‘Bu bizim hayatımız… Senin özerk bir hayatın olduğunu mu sanmıştın yoksa?!’ diyorlardı yani.

UKALALIK

teacher07 | 17 September 2008 16:45

Her fırsatta, ortaya atılan, her konuda ben bilirim tavrıyla boy gösterenleri bilirsiniz. Sen ne bilirsin “ öyle değil” deyip, mangalda kül bırakmayan, bir sürü laf (boş laf) söyleyip, sonunda balon gibi sönen nice insanlar vardır. Konuyla ilgisi olmayan birçok söz üretip “ hani ne diyordum?” diyerek tekrar başlayan çenesine güvenenler vardır. Söyledikleri havada kalıp, yılışlık yılışık esprilere başvurmaya çalışan, kendi eksiklerini kapatmaya çalışan, söyledikleriyle birkaç numara büyük elbise giymiş durumuna düşenler de vardır. Bazıları da önce övgüler düzer ( sen çok güzelsin vb.), ancak “ben daha harikayım” diye böbürlenirler. Tamamen insanları kendinden tiksinecek duruma getirenler, düştükleri küstah ve aptal durumun farkında bile olmayanlar vardır.

Ukalalık, bilgili olduğunu sanıp, burnu büyük tavırlarla kendilerini kaptıranlar, kendine değer verilmesine muhtaç, takdir edilmemiş kişilerin düştüğü durumdur. İnsani özelliklerle değer kazanıldığının farkında olmayan saflıktır. Ukalalık, kendini dağ gibi gösterip, kibirlenmedir. Bilmezler ki kibirlilik ve herkesten kendini üstün görme öldürücü bir zehirdir. Bu zehir, onları aptal sarhoş durumuna sokar.