bildirgec.org

edebiyat hakkında tüm yazılar

orhan pamuk’un yeni kitabı

kahramancayirli | 18 November 2009 12:45

universitekulis.com adresinden alınmıştır.
universitekulis.com adresinden alınmıştır.

Ali ile Ramazan’ı beklemeye devam ediyorum tabii müzmin bir Perihan Mağden okuru olarak. Peşinden de Kutluğ Ataman filmini çekse. Mağden’in kitaplarını ancak Ataman çekerse güzel olur. Bence.

analienearthling.files.wordpress adresinden alınmıştır.
analienearthling.files.wordpress adresinden alınmıştır.

Orhan Pamuk’un yeni kitabı çıkıyor bir ya da iki ay içinde. Pamuk’un Harvard Üniversitesi’nde verdiği dersleri okuyacağız bu kez. Ünlü yazar, kitabının ismini “Anlatırken: Hayat, Sokaklar, Edebiyat” olarak düşünüyor. Pek okunacağını tahmin etmiyorum bu kitabın. Yani elbette satacak görece yüklü bir miktarda ama Kar, Benim Adım Kırmızı vb. romanları gibi çok satan bir kitap olacağını tahmin etmiyorum.
Kitapçıya girdiğinizde büyük bir yazarın kitabıyla birlikte muhakkak genç bir yazarın ya da ismini tanımadığınız bir yazarın da kitabını alın, okuyun.

Hülya Saat – Senem Dere

kahramancayirli | 17 November 2009 09:42

ilknokta.com adresinden alınmıştır.
ilknokta.com adresinden alınmıştır.

Hülya Saat, Senem Dere’nin ilk öykü kitabı. Kitabın ilk öyküsü “Saklı İstasyon”u okurken, müthiş detaylar, somut bir atmosfer, iyi betimlemeler, iç içe geçmiş olgular, insanlar karşılıyor okuru. Özellikle “Makas” öyküsünde cümleler usta işi. Zaten Dere’nin bu öyküleri nitelikli edebiyat dergilerinde yayımlandı daha önce, ciddi bir editoryadan geçmiş öyküler bunlar, böyle olunca insan olumlu beklentilerle alıyor kitabı eline. Kitap beklentileri boşa çıkarmıyor. Epeydir okuduğum en keyifli hikaye, “Makas”.

Kıskançlığın karanlık koridorları

kahramancayirli | 16 November 2009 16:13

Kıskançlığın karanlık koridorları

Kahraman Çayırlı

tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç
tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç

90larla birlikte Türk Sineması’nda kendi yolunu açan, önemli bağımsız yönetmenlerden biri de, kuşkusuz Zeki Demirkubuz. Tıpkı Derviş Zaim, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Nuri Bilge Ceylan ve benzerleri gibi Demirkubuz da daha ilk filminde pırıl pırıl bir filmografinin işaretini sunar izleyisine: C Blok (1994) ile yüksek apartman bloklarına sıkışan üst sınıftan kent insanlarını anlatır.Masumiyet (1997) ile trajedik, çarpıcı bir aşk öyküsünü Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve Derya Alabora’nın sinemamızda az rastlanacak derecede başarılı oyunculuk performansları eşliğinde yansıtır kamerasına. Üçüncü Sayfa (1999)’da yoksulluk, ihanet, sadakat gibi kavramları işler Demirkubuz. Yazgı (2001) ile Camus’nün Yabancı adlı kült eserinden yola çıkarak yazdığı senaryoyu filme çeker: Annesinin ölümüne tepki bile göstermeyen, işlemediği cinayeti üstlenen Musa’nın hikayesini…İtiraf (2001) ile yönetmen üst ekonomik sınıfta kadın-erkek ilişkilerinin çıkmazları, ihanetleri üzerinde durur. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını filme çekmek isteyen yönetmenin öyküsünü anlattığı Bekleme Odası (2003) gelir sonra. Kader (2006)’de ise Demirkubuz’un Masumiyet filminde tanıştığımız Bekir ve Uğur’un gençliğini izleriz…Demirkubuz’un filmleri, gişede az iş yapan ama çekirdek kitlesi tarafından merakla takip edilen, eleştirmenler ve sosyal bilimciler tarafından önemli övgüler alan, yurtiçi ve yurtdışı pek çok festivalden muhtelif ödüller toplayan filmler olur hep. Üslubunu her filminde geliştirir, anlattığı her yeni hikayede daha yetkinleşir Demirkubuz.

Sıkıcı, kömür kentinde bir balo…

Rengarenk bir öykü kitabı : Birbirimize

kahramancayirli | 05 November 2009 17:53

Rengarenk bir öykü kitabı : Birbirimize

Kahraman Çayırlı

tulumba.com adresinden alınmıştır.
tulumba.com adresinden alınmıştır.

Yıllarca su gibi, edebiyatlı röportajlarını okudum Ahmet Tulgar’ın. Şimdi ise öykü kitabı Birbirimize var elimin altında…Dili steril, Tulgar’ın. Ne fazla ne az. Abartılı tasvirler, uzun uzadıya benzetmelerle yormuyor hikayeleri. Ağır olmadığı için hareketli bir anlatım. Kitap süresince dört kez “refüze” sözcüğünü kullanması haricinde hiçbir olumsuz fikrim yok dili hakkında.

radikal.com.tr adresinden alınmıştır.
radikal.com.tr adresinden alınmıştır.

Lokantada isimli hikayesini okurken hissediyorum ki, öykü karakterlerinin ruh hallerini ustaca bir incelikle işliyor cümlelerine. Ayrıca cesurca.Ağırlıkla çok kısa öykülerden oluşuyor, Birbirimize. İkisi isimli öyküsüne özellikle dikkat çekiyorum, çok sıcak, iki tam sayfalık sıkı bir öykü çünkü. Savaş adlı öyküsü ise iki yoğun cümleden ibaret başka bir ince öykü. Sadece iki cümle ama sayfalarca uzatılarak sünebilecek bir duygu sağanağını olduğu gibi naklediyor.

dogankitap.com.tr adresinden alınmıştır.
dogankitap.com.tr adresinden alınmıştır.

Manzara isimli öyküsünü bitirdikten sonra Tulgar’ın noktaların, anların küçük hikayelerini yazdığını fark ediyorum. Deneysel bir koku geliyor burnuma. Nokta etrafında dönmüş, aynı noktaya bambaşka yerlerden de bakmaya çalışmış.Kapak, kitabın içindekileri ele verir mi? Birbirimize’de veriyor sanki. Kapakta kırmızı, sarı, yeşil ve mavi harfler var ikişer üçer. Hikayeleri okudukça, rengarenk bir öykü kitabının içine düştüğümü fark ediyorum. Mutlulukla.Selim İleri’yi anımsatan yeni bir öykü izleği gördüm Tulgar’ın hikayelerinde. Dilerim aynı yoldan yürümeye devam eder. Birbirimize’yi, Selim İleri’nin Cumartesi Yalnızlığı kitabının hemen yanına koyuyorum rafta. Yakışıyorlar.

Birbirimize / Ahmet Tulgar / Everest Yayınları / Haziran 2009 / 99 sayfa

sana gül bahçesi vadetmedim…

kahramancayirli | 04 November 2009 12:02

kitapokuyoruz.com adresinden alınmıştır.
kitapokuyoruz.com adresinden alınmıştır.

Arkadaşım telefonda “herkes ünlü olmak istiyor aslında” dedi. Sahiden de öyle herkes albüm yapma, oyuncu olma velhasıl bir şekilde “görünür olma” peşinde. Tüm bunların iki sebebi var dedim arkadaşıma. 1. Özal. 2.Oniki Eylül. …

media.us.macmillan.com adresinden alınmıştır.
media.us.macmillan.com adresinden alınmıştır.

Çok yazıldı, çizildi bayat konu artık. Kolay yoldan köşe dönme meseleleri 80lerle birlikte yeşillenen bir mesele. Giderek de büyüyor, serpiliyor. 80lerin çocukları büyüdük şimdi 30larımıza yaklaşıyoruz.

Noktalı virgül…

kahramancayirli | 02 November 2009 20:00

static.ideefixe.com adresinden alınmıştır
static.ideefixe.com adresinden alınmıştır

Çok kötü bir şey oldu. Tam da Virgül dergisinin yeni sayısının içeriğini öğrenmek amacıyla derginin internet sayfasına bakmak istemiştim ki, “Noktalı Virgül” isminde bir yazı ile karşılaştım. Ekonomik zorluklar ve dağıtım sorunları sebebiyle Virgül yayın hayatına son veriyor. Ne acı. Nitelikli edebiyat eleştirisi okumak bunca zorken, kimselerin kitapları ve yazarları umursamadığı bir ülkede, ciddi bir kale yıkıldı. Umutsuz ve mutsuzum.

Canan Tan – Piraye

kahramancayirli | 29 October 2009 11:05

turkkitap.de adresinden alınmıştır.
turkkitap.de adresinden alınmıştır.

Bu zamana dek bir sürü kitabı su gibi içerek okudum, hızlı, akıcı okudum. Kalın kalın romanları iki-üç günde bitirdiğim oldu ama bu kadarına rastlamamıştım. Dörtyüz küsur sayfa yarım günde okundu. Kimse aramasın diye dua ettiğim oldu, sırf kitap bölünmesin diye, o kadar akıcı, o kadar sürükleyici. Birkaç yıl önce gezdiğim Diyarbakır’ın her karışını yeniden hatırladım, bir garip oldum, Diyarbakır’ı özlediğimi hissettim, ister istemez roman karakterlerinin yerine koyuyorsunuz kendinizi, ben de oturup aşık oldum, üzüldüm, meraktan kitabın bittiğini anlamadım…

roll dergisi özel sayı 6

kahramancayirli | 22 October 2009 14:57

edebiyatodasi.com adresinden alınmıştır: latife tekin
edebiyatodasi.com adresinden alınmıştır: latife tekin

Roll, ülkemiz dergileri ortalamasının epey üzerinde seyreden bir dergi. Yayın anlayışı ile, yayımlanan yazı ve söyleşiler ile. Kapanma söylentilerini duymazdan gelelim, dergi altıncı özel sayısını yayımladı bile. Bir başka dedikodu da, derginin bu özel sayının satış grafiğine göre yayımlanmaya devam edip etmeyeceği.

yazmak veya kötü yazmak

gunesligunler | 21 October 2009 18:08

Yazı yazmak; yazmak ötesinde düşünceyi, fikri, olayı vs. somutlaştırma sanatıdır. Kelimeler bir ahenkle arka arkaya gelerek cümle düzeyine ulaştığında yazı belirli bir ritimle var olmaya başlar. Bilindik veyahut sürekli kullanılan/tekrarlanan kelimelerle özgün cümleler oluşturabilmektir; yazarlık.Nitekim bazı yazar ve şairler daha önce yazdıkları özgün, kaliteli eserlerle belli bir konuma gelip bugün ise yayınladıkları belli belirsiz kalitesiz yazı-şiirleriyle sırtını geçmişlerine verip pirim yapmaya çalışmaktalar. Bu durum genç kuşaklar için kötü bir örnek oluşturmakta; yeni yazanlar bir şekilde birilerini şablon seçerler, kötü bir şablon yazmak eylemini sekteye uğratır.

Okuyucu kesinlikle ön yargılardan kurtulup okuduğu yazarı/şairi eleştiri süzgecinden geçirmelidir. Özellikle şiir bu durumu belirgin yaşayan bir edebi türdür. Bu durumla birlikte; iyi şiirle kötü şiir arasındaki fark şairin popülerlik derecesine veya geçmiş dönemlerdeki eserlerine göre karşılaştırılıyor.